Haberin İngilizcesi için tıklayın
Berkin Elvan ailesinin avukatları, davanın görüldüğü İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesine dün verilen dilekçede, Hakimler ve Savcılar Kurulu Kararnamesi ile mahkeme başkanı olarak görevlendirilen hakim Mehmet Galip Perk’in davadan çekilmesini talep etti.
Bu talebe gerekçe olarak, atama öncesinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olan Perk’in Gezi davasında verdiği karardaki taraflı ifadeleri gösterildi.
Avukatlar Fikret İlkiz, Can Atalay, Çiğdem Akbulut, Yalçın Deniz Özen ve Akçay Taşçı imzasını taşıyan dilekçede, “Kendisinin haksız polis şiddeti konusundaki fikirleri hakkında kuşkumuz vardır, güvenilirliğine inancımız bulunmamaktadır” dendi.
Mahkeme başkanlığına iletilen dilekçede ayrıca, “basında Hâkim Mehmet Galip Perk'in, Berkin Elvan'ın ‘terörist’ olarak nitelendirildiği başka sosyal medya paylaşımlarını ‘beğendiğine’ ilişkin haberlerin tarafsızlık görünümünü zedelediği kanaatindeyiz” dendi.
Mahkeme heyeti yaklaşık iki ay önce değiştirildi. Davanın 9 Aralık 2020’de görülen 18. duruşmasında hem heyet hem de savcı değişikliği olduğu için esasa dair mütalaa sunulamamıştı. Bir sonraki duruşma 29 Ocak 2021’de görülecek.
Mehmet Galip Perk’in “Gezi” görüşleri
Mahkeme başkanlığına iletilen dilekçede, Perk’in Gezi davasının gerekçeli kararındaki şu ifadelerinin tarafsızlığını zedelediği belirtildi:
“Hain kalkışma”
“…hain Gezi kalkışmasının alt yapısını oluşturma amaçlı olduğu hususunda kuvvetli suç şüphesini oluşturduğu hususunun değişmediği…”
“Halkın saf duyarlılığı kullanıldı”
Gerekçeli kararda, beraat eden sanıkların halen kuvvetli suç şüphesi altında olduğu ifade edildi:
“…duruşmada Mahkememizce büyük ekrana yansıtılan ve şiddet sonucu ortaya çıkan ters dönmüş, yanmış araçlar, zarar görmüş işyerleri, kamu binaları olarak zikredilen eylemlerinin başlamasıyla birlikte… halkın saf ve temiz çevre duyarlılığı yaklaşımını kullanarak nihai amaçladığı hedefine yönelik açıklamalar yaptığı hususunda kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu hususunda bir değişiklik bulunmadığı…”
“İllegal amaçları doğrultusunda algı yönlendirmesi”
Kararda ayrıca, sanıkların "illegal amaçları doğrultusunda" toplumu yönlendirdikleri ileri sürüldü:
“…vahim Gezi kalkışmasında 1 emniyet görevlisi olmak üzere 5 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, yüzlerce vatandaşın yaralanmasına neden oldukları hususunda da yukarıda zikredilen delillerle bu sanıklar yönünden kuvvetli suç şüphesinin bulunması,
“…bu firari sanıkların bu hareket tarzıyla sosyal yapıyı analiz ederek toplumu illegal amaçları doğrultusunda oluşturdukları algıyla yönlendirebilen…
“Hükümeti istifaya zorlama amaçlı eylemler”
Hakim Perk, hükümetin istifasının istenmesini de illegal eylem olarak tanımladı:
“…bu şekliyle mevcut Hükümeti zor durumda bırakma ve istifaya zorlama amacını taşır eylemlerinin bulunduğu yönünde hükme esas alınmayan tape kayıtları haricinde kuvvetli suç şüphesini gösterir, ciddi delillerin bulunduğu, bu nedenle sorguları yapılamadığı için firari konumda bulundukları için haklarında tefrik kararı verilmiş olup…”
“Devlet otoritesini zayıf göstermek”
Dilekçede, Hakim Perk’in, gerekçeli kararın 339. sayfasında Gezi direnişiyle ilgili şu görüşlerine de yer verildi:
“Taksim yayalaştırma projesinin uygulaması ve buna bağlı olarak gerçekleşen idari yargı süreçlerindeki işlem ve tasarruflar konusunda doğal akışında tepki gösteren protestocu kitlesi ile birlikte; marjinal grupların ve yasadışı sol örgütlerin önceden planlı şekilde organize edilerek, bunların eylemci halk kitlesi arasında cadde ve meydanlarda planlı hareket etmek üzere kamuflesinin sağlandığı, böylece kamufle olan marjinal grupların ve yasadışı sol örgütlerin ülkede bir kaos ortamı yaratmak, devlet otoritesini zayıf göstermek ve kamu düzenini bozmak amacıyla vahim nitelikte eylemlerde bulunduğu maddi bir gerçektir.”
“Ağaçların sökülmesi bahanesiyle vandallık”
Hakim Perk’in Gezi hakkındaki görüşleri şöyle devam etti:
“…bu vandallık boyutuna ulaşan oluşumun alt yapısını oluşturduklarına ilişkin firari sanıklar yönünden zikredilen delillerin kuvvetli suç şüphesini oluşturduğu, gezi eylemlerinin alt yapısını oluşturup, ağaçların sökülmesi bahanesiyle eylemlerin fiili boyuta taşınmasıyla, toplumu illegal amaçları doğrultusunda oluşturdukları algıyla yönlendirdikleri kanaatindedir.”
Dilekçede, hakim Perk’in Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 30. maddesi uyarınca bu davadan çekinmesi hakkındaki görüşleri ifade edildi.
CMK 30/2. Maddesi şöyle: “Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.”
TIKLAYIN - Berkin Elvan davasında deliller nasıl saklandı?
TIKLAYIN - AYM’den Berkin Elvan’a İkinci Ret: Bir Polis Yargılanıyor Ya, Ne Aceleniz Var
Ne olmuştu? |
İstanbul, Okmeydanı’nda Mahmut Şevket Paşa Mahallesi'nde 16 Haziran 2013’teki polis saldırısında başının arkasından gaz fişeğiyle yaralanan 14 yaşındaki Berkin Elvan hastaneye kalbi durmuş olarak götürülmüştü. 269 gün sonra, tedavi gördüğü Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti. Soruşturma dosyası altı savcı değiştirdi. Savcı Faruk Bildirici'nin talebi üzerine, olay yerinde polislerin kullandığı ve Elvan'ın vurulduğu sokağın başındaki TOMA'ya monte edilmiş kamera görüntüleri, Ulusal Kriminal Büro görevlisi bilirkişisi tarafından incelendi ve analiz raporu 6 Mayıs 2014'te dosyaya sunuldu. Savcı İsa Dalgıç'ın talebiyle görüntüler bu kez Jandarma Kriminal Laboratuvarı'nda incelendi. Netleştirilmiş görüntüde iki şüpheli memurun göründüğü ve bu memurlardan birinin Elvan'ın ölümüne neden olduğu tespit edildi. Soruşturma 7 Aralık 2016’da tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu savcılarından İsa Dalgıç’ın hazırladığı iddianamede, tek sanık olarak gösterilen polis memuru F.D.’nin "olası kastla öldürme" suçundan yargılanması istendi. İddianamede, polislerin “mukavemette bulunan” eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak, hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği anlatıldı. İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen 11 sayfalık iddianame kabul edildi. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan 42 polis hakkında ise takipsizlik kararı verildi. Elvan ailesinin avukatı Oya Aslan bianet’e verdiği bilgide, olay yerindeki tek bir polise dava açıldığını, davanın da “kasten öldürmek” değil “olası kastla öldürmek” suçundan açıldığını, bunun da hapis cezasını 20 yıla kadar düşürdüğünü belirtti: “Müebbet gerektiren kasten öldürme yerine olası kast ile yargılandığında, polis mahkum olsa dahi ceza 20 yıla kadar düşüyor. Oysa sadece kamera görüntüleri bile kasten öldürmeye dava açmak için yeterliydi.” Dava devam ediyor. |
TIKLAYIN - Zaman Tüneliyle Gezi Direnişi
(AS)