Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Baro'nun suç duyurusunda bulunacağını bianet'e açıkladı.
Tanrıkulu, "Tokat açıkça suçunu itiraf ediyor. Diyarbakır ve Van'daki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri'nin başsavcılarının, dönemin hakim ve savcılarının konutlarının yakınında meydana gelmiş silahlı taramalarla, bombalamalarla ilgili dosyaları yeniden ele almaları gerek" dedi..
bianet'in görüştüğü Emekli Askeri Savcı ve Hakim Ümit Kardaş da "Bu elbette bir itiraf" dedikten sonra, "Bir korgeneral çatapat patlatır gibi bomba patlatmaz. Şemdinli olayı varken bunu söyleyebiliyorsa, bir oluşum var demektir. Bunu ortaya çıkarmak gerek" diye devam etti.
Tokat: Hakimler, memurlar hizaya gelsinler diye
Sabah gazetesinin bugünkü (27 Temmuz) haberine göre, Yeni Aktüel dergisinden Semin Gümüşeli'nin sorularını yanıtlayan Tokat, şunları söyledi:
"Benim zamanımda ben de bir-iki kritik noktaya bomba attırdım. Benim meselem mesaj vermekti. Batıdan gelen memurlar, hâkimler işin ciddiyetini anlamıyor. İşi basite almaya çalıştılar, rastgele dolaşıyorlar. Oraya buraya gidiyorlar.Hizaya gelsinler diye evlerine yakın iki yere attırdım.Tokat, Olağanüstü Hal (OHAL) döneminde Diyarbakır'da Asayiş Kolordu Komutanlığı, Hakkari'de komando tugayının komutanlığını yalmış, daha sonra DSP-ANAP-MHP koalisyonu döneminde de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin danışmanlığını yapmıştı."Ondan sonra anladılar ki dikkatli olmalılar. Bir musibet bin nasihatten iyidir. Öylece onları eğittim ben. Bunu hemen bomba atmak yasak diye yorumlayamazsın. O kişilerin belki hayatını kurtardım. Onlara da söylemedim. Bunu siz şimdi onlara karşı suikast diye yorumlarsanız ben gülerim."
Tanrıkulu: Doğrudan doğruya tehdit, yargıyı etkileme ve suçu övme
Tanrıkulu, "Tokat'ın demecinin kendisi başlı başına suç. Bir itiraf. Savcıların harekete geçmesi gerekiyor" dedi.
"Doğrudan doğruya tehdit ve yargıyı etkileme var. Bu bombalama olayları araştırılmalı. Ayrıca, suçu övme de var."
Tanrıkulu, bu demecin 90'lı yıllarda özellikle Diyarbakır ve Van'daki yargılamaların tarafsızlığına dair kuşkularını haklı çıkardığını söyledi.
"Özellikle 90'lı yılların başından itibaren Diyarbakır'daki ve Van'daki Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nde gerçekleşen yargılamalarda, yargıçların bağımsızlığından öte, tarafsızlıkları önem taşımaktaydı. Bu tür benzeri olaylarla tarafsızlığın etkilendiğini de biliyorduk.
"Biz bu yargılamaların yargı dışı etkilere açık olduğunu söylüyorduk. Yargıçların subjektif tarafsızlığı noktasında kuşkularımızı dile getiriyorduk."
Tanrıkulu bu sözlerin yargıç tarafsızlığına ilişkin bir tartışmayı başlatması gerektiğini de ekledi.
"Yargıçlar ve savcılar devlet ideolojisinden bağımsız hale gelmedikçe tarafsızlık meselesi her zaman tartışılacaktır."
Kardaş: Suç sadece bombalama olmayabilir
Kardaş'sa, Şemdinli bombalamasını anımsatarak "Astsubaylar bomba patlatırken, Tokat bunları söyleme cesaretini nereden buluyor? Demek ki bir oluşuma, bir odağa güveniyorlar. Bunun açık edilemeyeceğine güveniyorlar" dedi.
"Bu kişisel bir şey olamaz. Bir suç örgütlenmesi, çete varsa bunu ortaya çıkarmak gerek. Hatta belki bu daha önemli bir suç da olabilir. Anayasal düzeni değiştirmek için eylem kapsamında bile olabilir."
Böyle bir suç tasnifi yapabilmek içinse soruşturmanın şart olduğunu söyleyen Kardaş, pek umutlu değil.
"İşin doğrusu, Tokat'ın görev yaptığı yerin savcısının soruşturma başlatması gerekir. Ama Şemdinli davasının bize gösterdikleri var; hiçbir sivil savcı bunu yapmaz artık."
Kardaş, olayın sadece askeriyeyle sınırlı olmadığını da dikkat çekti:
"Demek ki olaylar böyle manipüle edilebiliyor. 'Hakimler hafife alıyordu, bir iki bomba patlatılınca kendilerine geliyor' diyen Tokat'ın gerekçesi gayri ciddi. Herhalde başka bir amaç güdülüyordu.
" Bu sadece asker meselesi değildir. Genel, askeri, siyasetçisi, medyasıyla bir sistem. Buna nasıl seyirci kaldınız diye siyasetçilere de sormak gerek." (TK)