Guatemala’da ordunun yaptığı katliamı belgelemek için tüm riskleri göze alan ve ölüm getireceğini bile bile geri adım atmayan Myrna Mack Chang ile Türkiye’de Barış Bildirisi’ne imza atan adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Fincancı’nın mücadelelerinin benzer olduğunu düşünür müydünüz?
Şahika Hancı, Cansu Alara Aysu, Alev Tosun ve Ferda Sayın isimli dört feminist kadın bunu düşündü. Düşünmekle kalmayıp, “Namakbul” isimli radyo programında gündeme taşıdı.
TIKLAYIN - Namakbul-Zabel Yaseyan bölümünü dinleyin
İnternet üzerinden yayın yapan Karşı Radyo’da her iki haftada bir yayımlanan programda, erkeklerce kaleme alınan tarih yazımında başarılarına yer verilmeyen ancak tarihte iz bırakan kadınların biyografilerine yer veriliyor.
TIKLAYIN - Namakbul-İsodara Duncan bölümünü dinleyin
29 Şubat 2018’de ilk kez dinleyicisine merhaba diyen “Namakbul”un kadınları, şu ana kadar Myrna Mack Chang, İsadora Duncan, Rosa Parks, Nezihe Muhiddin, Zabel Yesayan gibi isimleri radyoya taşıdı.
“Dinleyicilerine hazırlayacakları playlist ile programa katkı yapabilirsiniz” diyen Namakbul’un kadınlarıyla konuştuk.
Siz nasıl bir araya geldiniz?
Biz, feminist eylem ve etkinliklerde karşılaşan dört kadın olarak sürekli, “Bir şeyler yapalım?” diyorduk. Dördümüzde radyo dinleyen insanlar olarak “Neden feminist bir radyo programı yapmıyoruz?” dedik ve ortaya bu program çıktı. Zira bulunduğumuz her mecrada feminist sözü kurmak önemli bizim için.
TIKLAYIN - Namakbul-Neziye Muhiddin bölümünü dinleyin
TIKLAYIN - Namakbul - Rosa Parks bölümünü dinleyin
Neden radyo programı yapmak istediniz bu feminist sözü kurmak için?
Sosyal hayatımızda ve ne yazık ki tarihte uzun zamandır süren yanlış bir algı var: bütün “büyük” işleri başaranların erkekler olduğu, kadınlardan iyi müzisyen, sanatçı, bilim insanı çıkmadığı, çıkamayacağı. Hatta bu tarz tartışmalarda sıkça kullanılan argüman “kaç tane bilim kadını/ besteci kadın, … kadın sayabilirsiniz” olmuştur. Yüz yıllardır kadın ve erkeğin aynı fırsat eşitliğine sahip olmaması bir yana bu alanlarda büyük başarılara imza atan, mücadele eden kadınların görmezden geliniyor ya da unutturulmaya çalışılıyor olması aslında bu soruna dair ipucu veriyor. Neyse ki bu haksız algıyı kırma yönünde birçok farklı alanda çalışmalar yapılıyor. Biz de bu yönde çalışmak istedik ve radyoyu seçtik.
Radyo değişen teknolojiye rağmen hala gücünü koruyan bir iletişim aracı. İnternet üzerinden yayın yapılması da ulaşılabilirliği önemli ölçüde arttırıyor. Medya üzerindeki baskıyı kırmanın bir yolu gibi. Karşı radyo da bu anlamda iyi bir alan, dayanışmayla yürüyen bir internet radyosu. Bu büyülü ve gizemli havası da bize çekici geldi diyebiliriz.
“Kendimizi tanımlamak istedik”
Programın adı nasıl Namakbul oldu?
Programın ismini düşünürken, bizi de tanımlayan bir kelime olsun istedik. Kadınların biyografilerini gündeme taşıyacaktık buna göre düşündük. Bir arkadaşımız “anti makbul” dedi. “Anti” bize sıcak gelmedi, biz daha varoluş üzerinden bir isim kurmak istedik. Sonuç olarak Namakbul dedik.
Neden?
Erkek tarihin yok saymaya çalıştığı kadınları anlatmak istedik. Bu kadınlar kim diye baktığımızda, genelde makbul olmayan kadınlar çıktı karşımıza. Toplum tarafından makbul olmayan olarak görülen kadınlar. Erkeklerin yok saydığı önlerine taş koyduğu kadınlar. Bu kadınlar isyankar olarak nitelendiriliyor. Bugün de biz feministler, pek onaylanmıyoruz ve isyankar olarak kabul ediliyoruz. Kendimizi tanımladık da diyebiliriz.
Program ne kadar zaman sürüyor?
Yaklaşık bir saat sürüyor. Mümkün olduğunca anlattığımız kadının döneminden kadınların şarkılarına yer vermeye çalışıyoruz. Dikkat ettiğimiz nokta bu. Ama burada da kadın müzisyenlerin, bestecilerin yok sayıldığını görüyoruz.
"Namakbul" radyo programının tanıtım metninden Bir gün bir dünyada, 3 tane bilim adamı, kendi aralarında bilim "adamlığını" konuşurken başka bir dünyada en cesur erkekler devrimcilik yapıyormuş. Fonda, dünyanın en oktavlı sesli beyfendisi şarkı söylerken aşkından damarlarında akan deli kanı durduramayan başka bir şair beyfendinin şiddetli sevdası feyz alınıyormuş. Dünyalar böyle kendi ekseninde dönüp dururken, bir gün bir şey olmuş. Şşşt! Beyefendiler, inanmazsınız ama meğer tarihte kadınlar da yaşıyormuş. NaMakbul programında kadınlar, erkek egemenliğini pekiştiren resmi tarihin yok saydığı, unutturmaya çalıştığı kadınlara odaklanacaklar. Görmezden gelmeye çalışılan, gün yüzüne çıkarılmaktan imtina edilen hikayelerini anlatmaya uğraşacak; bilimkadınlarını, şair kadınları, devrimci kadınları, sporcu kadınları,feminist kadınları; zekaları, yetenekleri, çabaları, cesaretleriyle var olan kadınları anımsayacak, anımsatacaklar. Anlatacak, dinleyecek, sohbet edecek kadınları yayınımıza bekleriz. |
(Söyleşinin devamını Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik Kütüphanesi'nde okuyabilirsiniz.)