Fotoğraf: Ekmek ve Gül
İlk olarak 2016 yılında Meclis'ten geçirilmeye çalışıldı. Çocuk hakları savunucuları ve toplumdan sert tepkiler gelince geri çekildi.
O günden bu zamana hükümet tarafından dönem dönem "bir şans dener" gibi gündeme getiriliyor.
Kamuoyunda "tecavüzsüsüyle evlenenler için af getiren" yasa teklifi olarak da bilinen Türk Ceza Kanunu (TCK) 103. Madde değişikliği ya da toplumda sıkça söylenen biçimiyle "evlilik affı."
TIKLAYIN - "Çocuk İstismarcısına Evlilik Affı" Neden Gündemde?
Bir gece sosyal medyada yayılan söylentiler...
Aynı tasarı geçen yıl da gündemdeydi. Son olarak ise nisanda, infaz yasa teklifinin TBMM Başkanlığı'na sunulduğu günlerde bir gece sosyal medyada yasa teklifinin Meclis'te görüşüldüğüne ilişkin söylenti yayıldı.
Yine tepkiler yükselirken, muhalefet vekilleri o an için Meclis'te böyle bir yasanın sözünün dahi geçmediğini belirttiler.
Şu anda Meclis Başkanlığı'na getirilmiş böyle bir kanun teklifi bulunmasa da dönem dönem nabız yoklanır gibi ortada bazı metinler neden dolaşıyor? Bu teklif Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere uyuyor mu? Bu uygulama çocuklar açısından nasıl bir yük?
Çocuk hakları alanında çalışan uzmanlar yanıtladı.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) birkaç gün önce açıkladığı verilere göre Türkiye'de geçen sene 16-17 yaş grubunda olan 17 bin 47 kız çocuğu evlendirildi. Geçen sene 15-17 yaş arasında doğum yapan çocukların sayısı da 9 bin 714. | |
AA'daki haber: "Erken yaşta evlenen kadın!"
"14 Nisan 2020 akşamında kaynağı belli olmayan bir metin sosyal medyada yayılmaya başladı" diyor çocuk hakları davalarına bakan avukat Fırat Çiçek.
"Çocuk istismarına ilişkin önleyici mekanizmayı oluşturmayı bir yana bırakın 2016 yılından beri af düzenlemesine ilişkin sistematik bir şekilde çalışıldı" diyen Çiçek, bu yasa teklifinin dört yıldır nasıl gündemimize geldiğinin kısa tarihini özetliyor:
"Söz konusu af düzenlemesi 2016 yılında ansızın bir gece yarısı Meclis'ten geçirilmeye çalışıldı. Çocuk hakları savunucuları ve toplumdan sert tepkiler gelince tasarıyı geri çekmek zorunda kaldılar. 14 Nisan 2020 akşamında kaynağı belli olmayan bir metin sosyal medyada yayılmaya başladı. Metin, çocuğun cinsel istismarı dosyalarında, faille 14 yaşına girmiş mağdur çocuğun arasında 15 yaşın altında bir fark varsa evlilik şartıyla af getirileceğine ilişkindi.
"Bir gün sonra devletin resmi haber ajansı istismar mağduru bir çocuğu "erken yaşta evlenen kadın" başlığı ile haber yaptı. Bu, sistematik bir şekilde mağduriyet üzerinden algı yaratılarak hedeflenen çocuk istismarının affına yönelik yasal alt yapının hazırlanmasıdır. Bu kişilerin mevcut durumlarına ilişkin sosyal destekler ile çözüme ulaştırılabilirken çocuk istismarının yasalar eliyle meşrulaştırılması hiçbir şekilde kabul edilemez. Çünkü çocuklar cinsel obje değildir, evlilik kurumunun tarafı olmamalıdır.
"Kamu otoritesi pandemi döneminde cinsel istismar mağduru çocuğun ve ailesinin adalete erişimi konusunda çözüm bulması gerekirken çocuk istismarının evlilik şartıyla af düzenlemesi için harekete geçilmesi toplum vicdanını derinden sarstı."
Nijer, Çad, Sudan..Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu verilerine göre her yıl ortalama 15 milyon kız çocuğunun 18 yaşından önce evlendirildiği görülüyor. Ülkeler temelinde ise %76 oranı ile dünyada en yüksek çocuk evliliği oranına sahip ülke Nijer. Nijer'i %68 ile Orta Afrika Cumhuriyeti, %67 ile Çad izliyor. Çocuk yaşta evliliğin en sık görüldüğü diğer ülkeler şöyle: Mali, Bangladeş, Burkina Faso, Gine, Güney Sudan, Mozambik, Hindistan ve Malavi. | |
UNFPA, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun "Çocuk Yaşta Erken ve Zorla Evliliklerin Sağlık Riskleri ve Sonuçlarına Çok Sektörlü Yaklaşım" raporu. Haziran, 2020.
"Benzerleri Fas gibi ülkelerde de var"
Uluslararası Çocuk Hakları Ağı Yönetim Kurulu Üyesi Adem Arkadaş Thibert de "Evlilik affı" tanımının başlı başına garip bir kavram olduğunu söyleyerek konu hakkındaki görüşünü şöyle ifade ediyor:
"Evlilik kılıfı altında bir suça göz yumulacağı, suçun önünün açılacağı adından da belli. Türkiye'deki çocuk hakları ihlallerini izlemeye başladığım 2003'ten bu yana farklı zamanlarda gündeme getirilen, benzerleri Fas ve diğer bazı ülkelerde de yapılmaya çalışılan, evlenince tecavüz ve cinsel istismar suçlarının örtülmesi anlamına gelen, Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler tarafından çocuğa karşı şiddet ve ağır hak ihlali olarak adlandırılan geleneksel, zararlı bir uygulama.
Çocuk yaşta evlilik Türkiye'nin uygulamakla yükümlü olduğu Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi'nin (CEDAW) 16(2) maddesi ve Çocuk Haklarına dair Sözleşme'nin (CHS) 24(3) maddesi gereği yasaktır. CEDAW, CHS, Lanzarote Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi gibi uluslararası insan hakları yasaları Türkiye'nin de katılımı ile hazırlanmış evrensel ilkeleri ve koruyucu yasaları içerir. Bu yasalar Anayasa düzeyinde kabul edilmiştir ve Türkiye'nin yasalarıdır. Bu yasalara karşı söylemler bu nedenle Türkiye yasalarına karşı yapılmış saldırılar olarak görülmelidir.
Bu konuda atılmaya çalışılan her adım, özellikle kız çocuklarına karşı işlenen bir suç, Türkiye'nin kız çocuklarına dair insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmemesi, hatta bizzat hakların devlet tarafından ihlal edilmesi anlamına gelir.
Böyle bir konuyu gündeme düzenli getirmek kız çocuklarına cinsel şiddeti kabul edilebilir kılıyor. Bu söylem ve tartışmadan vazgeçilip Türkiye hükümeti kız çocuklarına dair yasal yükümlülüklerine odaklanıp, kamuoyuna kız çocuklarına cinsel şiddete sıfır tolerans politikasını açıklamalı, cinsel şiddetin yıkıcılığını, bir suç olduğunu anlatmalı. Bunun yanında ailelere maddi ve manevi destek programlarını artırmalı. Bu öneriler CHS ve CEDAW komiteleri tarafından da Türkiye'ye defalarca iletilmiştir. Bu önerilerin uygulanmaması için yasa yapıcıların ve kamu idaresinin hiçbir özrü bulunmamaktadır. Yasaların uygulanması yerine, ağır insan hakkı ihlali olacak "evlilik affı" konusunun gündeme gelmesi Türkiye açısından son derece talihsiz bir gelişmedir."
Daha fazla sosyal baskı ve şiddetUluslararası ve ulusal literatür incelendiğinde çocuk yaşta, erken ve zorla evliliğe maruz kalan kızların ortak özellikleri | |
UNFPA, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu'nun "Çocuk Yaşta Erken ve Zorla Evliliklerin Sağlık Riskleri ve Sonuçlarına Çok Sektörlü Yaklaşım" raporu. Haziran, 2020.
"Hangi siyasi parti tarafından getirildiği önemli değil"
İstismara maruz kalan çocukların davalarını Türkiye çapında takip eden Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı İle Mücadele Derneği (UCİM), "Burada kanun teklifinin hangi siyasi parti tarafından getirildiği önemli değildir. Önemli olan böyle bir yasa teklifi ile yasal evlilik yaşından daha küçük yaşlarda birlikteliklere izin veriliyor algısının yaratılmasıdır" açıklamasında bulunuyor.
Duruşmaları takip eden UCİM Türkiye İhbar Sorumlusu Avukat Emel Aydoğan, bu durumun "nasıl olsa affediliyor" denilerek çocukların istismarcıları ile zorla evlendirilmelerine sebebiyet vereceğinin altını çiziyor ve Adem Arkadaş Thibert gibi Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeleri hatırlatıyor:
"Evlilik affı istismar suçuna ortak olmaktır"
"Böyle bir yasal düzenleme ülkemizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine, Lanzarote Sözleşmesine ve çocuklara yönelik olarak düzenlenmiş diğer uluslararası sözleşmelere aykırı bir durum. Çocuklara yönelik her tür istismar suçtur, evlilik affı da bu suça ortak olmaktır. Cinsel istismar suçu hangi gerekçeyle olursa olsun affedilemez bir konu. Çocukların üstün menfaati düşünülmesi gerekirken, mağdurun daha çok mağdur edildiği bir duruma izin verilemez. Çocuklarımızı korumak yerine, evlilik affı adı altında kız çocuklarını erken yaşta zorla evliliklere yönlendirmek ve cinsel istismar suçlularını bu şekilde meşrulaştırmaya çalışmak, bir takım dogmaların ardına sığınarak cezasız bırakmak yerine, devlet olarak suçları önlemeyi amaç edinmeliyiz."
Ucim Türkiye Hukuk Koordinatörü Avukat Adem Yaprak ise şu anda Meclis'e getirileceği konuşulan böyle bir teklif yerine çocukları nasıl daha etkin koruyacağımız üzerine çıkarılacak kanun teklifleri ve yasalaşan metinlerin nasıl daha etkin uygulanacağı konularını konuşmamız gerektiğini düşünüyor.
"Cezasızlık algısına odaklanmalıyız"
"Takip ettiğimiz duruşmalar ve bize ulaşan ihbarlarda da sıkça gördüğümüz cezasızlık algısı ve çocukların duruşma süreçlerinde psikolojik olarak defalarca yıpranmaları gibi konulara odaklanmamız gerekiyor. Tüm Türkiye'de etkin bir çocuk koruma sistemini devletin tüm birimlerinin işbirliği içinde çalıştığı bir sistemi nasıl kuracağımızı konuşmalıyız."
Avukat Yaprak bir cinsel istismar davasından örnek vererek devam ediyor:
"Hakimin haberdar olmadığı Kanun maddesi..."
"Daha geçen hafta Seydişehir'de görülen bir davada hâkimin, istismara uğrayan çocuğumuza duruşma salonunda olayı tüm ayrıntılarıyla anlattırmasına şahit olduk biz. Davayı takip eden gönüllü avukatlarımız ve üyelerimizin bu durumda yaşadığı acının ne kadar büyük olduğunu ve aslında bizler gibi yetişkinler üzerinde bile böylesi derin yaralar açan bu durumun çocuklarımızın ruhlarında nasıl izler bıraktığını bir kez daha gördük. İstismara uğrayıp yaşadığı olayı defalarca, hem de herkesin önünde, anlatmak zorunda kalan çocuklarımızı bu durumdan nasıl kurtaracağımızı konuşmalıyız. 5271 Sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 236. maddesinin neden uygulanmadığını, hatta pek çok hâkimin bu maddeden neden haberdar olmadığını konuşmalıyız. 10 Haziran 2020 tarihinde yayımlanan Suç Mağdurlarının Desteklenmesine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin neden uygulanamadığını konuşmalıyız. Bütün bu hususları gündemimize alıp bu sorunlara ilişkin çözüm önerilerini konuşmalıyız."
(AÖ)