Fotoğraf: Evrim Kepenek/bianet
312 kadın ve LGBTİ+ örgütünün bir araya geldiği, 150’den fazla kurum ve kuruluşun destek sunduğu EŞİK-Eşitlik İçin Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesi ile çevrimiçi bir basın toplantısı düzenledi.
“Meclis’i kurulduğumuzdan beri göreve çağırıyoruz”
Toplantıda ilk olarak konuşan Müslüman Feminist Yazar Berrin Sönmez, EŞİK’in Meclis’i takip ettiği raporlara dair bilgileri paylaştı. Sönmez şöyle dedi:
“Biz, Meclis’i kurulduğumuzdan beri göreve çağırıyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin 70. Maddesi, parlamenterlere şiddetin önlenmesi konusunda önemli görevler veriyor. Bu görevlerini yerine getirmeleri için ‘Bu ülkede cins kırımı farkında mısınız?’ diyerek hareket ettik.
“İntiharlar var, şüpheli kadın ölümleri var. Bunların hepsi araştırılmalı. Pek çok kayıtlara geçen olaylar bazı intiharlar sonradan intihar olmadığı açığa çıkıyor. Yeterince soruşturulmadan üzeri kapatılıyor dosyaların. Verilerin şeffaf olarak paylaşması gerekiyor. Basına yansıyanları biz takip edebiliyoruz. Hükümet görevini yerine getirip verileri kamuoyu ile paylaşmalı.
“Hükümet mensupları erkek şiddeti çetelelerini açıklamaları ile değersizleştiriyor. Biz kampanyamız çerçevesinde 300’den fazla video yayınladık. Meclis göreve diyoruz. İki buuk yıldır bunu talep ediyoruz. GREVIO raporunun da resmi makamlarca Türkçe’ye çevrilmesini istiyoruz”.
“Pandemi nedeniyle sığınıklar kapatıldı”
Sönmez’in ardından konuşan feminist avukat Hülya Gülbahar da şöyle dedi:
“Geçen 8 Mart’tan bu yana bakmak gerekebilir. Nisan’da covid salgını başladı. Kadınlara haber vermeden şiddet uygulayan saldırganlar salıverildi. Oysa biz onları da salıvermeyin onlar için özel karantina koşulları hazırlayın dedik. Saldırganlar serbest bırakıldı ve birçoğu kadın ve çocuklara karşı suç işlemeye devam etti.
“Çocuk istismarcılarına af tasarısı yine gündeme geldi. Kadınlar bunu engelledi. Ancak bu sefer de İstanbul Sözleşmesi’ne saldırmaya başladı. Zorlu bir mücadeleden sonra İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin mücadele ettik. Sonuçta Türkiye’de yürürlükte kaldı.
“Covid sürecini yaşadık. Ev içinde eşitliğin sağlanması, çocuk, hasta bakımı ev içi yaşamsal sorumlulukların kadınların üzerine yüklendiğini gördük. Ev içi şiddet arttı ancak Bakanlık bunun önlemini almadı Aile içi şiddet patlama yarattı birçok ülkede çözümler üretildi ancak Türkiye’de öyle bir durum olmadı. Pandemi gerekçe gösterildi sığınaklar kapatıldı.”
“Mücadelemizi güçlendiriyoruz”
Konuşmaların ardından paylaşılan EŞİK’in açıklaması şöyle:
“Bugün, 8 Mart dünya kadınlarının birlik, mücadele ve dayanışma günü. Her gün olduğu gibi bugün de hayatlarımıza ve haklarımıza sahip çıkıyoruz. Tüm engelleme girişimlerine karşın Türkiye’nin dört bir yanında kadınlar ve LGBTİ+’lar olarak eylemler, canlı yayınlar, çevrimiçi etkinlikler ve gece yürüyüşleriyle sesimizi yükseltiyoruz.
“Ataerkil iktidarlar, toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kazanılmış haklarımıza karşı tüm gücüyle saldırırken, biz kadınlar, pandemiyle birlikte daha da derinleşen ekonomik, sosyal ve siyasal eşitsizliklere son verme mücadelemizi yerelden evrensele, dayanışmamız ile güçlendiriyoruz.
“TCK 103. maddesinde düzenlenen çocuk cinsel istismarı suçunun faillerine yönelik tekrarlayan af girişimlerini; yoksulluk nafakasına süre sınırı getirilmesini ve İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmesini yıllardır verdiğimiz mücadele ile engelledik. 1 Ağustos 2020 itibarıyla EŞİK – Eşitlik için Kadın Platformu olarak kazanılmış haklarımıza yönelik saldırıların süreceği bilinciyle kurulduk, her an mücadeleye hazırlıklı olarak çalışıyoruz. Siz değerli basın mensupları aracılığıyla kamuoyuna yansıyan pek çok eylemle gündem yaratmayı başardık. İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik toplumdaki itirazların yüzde 17’lerden yüzde 7’ye kadar gerilemesini sağladık.
‘Kampanyamıza destek sürüyor’
"Türkiye’de kadına karşı şiddet ve kadın cinayetlerinin çok yüksek oranlarda olduğunu yıllardır dile getiriyoruz. Pandemi döneminde dünyada ve Türkiye’de ev içi şiddet ve kadın cinayetleri daha da arttı ama şiddetle mücadele aynı ölçüde güçlenmedi tersine zaafa uğradı. EŞİK olarak “Her gün en az 3 kadın öldürülüyor; bu ülkede #CinskırımVar farkında mısınız?” diyerek Ağustos 2020’den itibaren dile getirdiğimiz taleplerimizi yineledik ve Meclis’i göreve çağırdık. Büyük çoğunluğu örgütlü kadınlardan gelen, aralarında sanatçı, gazeteci, akademisyen, STK temsilcilerinin de olduğu 300’den fazla video sesimize ses kattı ve kampanyamız milyonlara ulaştı.
"İstanbul Sözleşmesi madde 70 ve Anayasa gereği göreve çağırdığımız Meclis’i izleyerek yayınladığımız TBMM İzleme Raporları ve bu raporları takiben yaşanan gelişmeler gösteriyor ki bizler, eşitlik adına nelerin yapılmadığını izlemiş ve kamuoyuna duyurmuş olmakla kalmadık Meclis’i dönüştürdük.
‘İktidar bizi şaşırtmadı!’
"Geçen günlerde açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı, kadın kazanımlarını güvence altına almak bir yana İstanbul Sözleşmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine yer vermemektedir. Belediyelerde kadın danışma ve dayanışma merkezlerinin, üniversitelerde LGBTİ+ kulüplerinin kapatıldığı, anti demokratik dernekler yasası değişiklikleri ile örgütlenme özgürlüğünün kısıtlandığı bir ortamda açıklanan bu eylem planı hak ihlallerine çözüm değil yasaklara meşruiyet kılıfı olmayı hedeflemektedir.
"Açıklama aşamasında “yeni anayasaya giden yolda bir adım” olarak tanımlanan plan, demokratik ilkelere ve evrensel insan hakları hukuku ölçütlerine aykırıdır. İktidarın süresini uzatma amacıyla giriştiği yeni anayasa sürecine alet olmayacağız, eşit yurttaşlık hakkımızın pazarlık malzemesi yapılmasına izin vermeyeceğiz.
"Ayrıca yüzde on seçim barajıyla oluşan parlamentoda sadece birkaç parti liderinin onayıyla yazılacak yeni bir anayasa darbe anayasasından daha demokratik ve daha meşru olmayacaktır. İktidar bizi şaşırtmadı, eşit yurttaşlık haklarımızı gözetmeyen bu eylem planını ve demokratik olmayan yöntemlerle gerçekleşen yeni anayasa yazım çağrısını kabul etmiyoruz. Anayasayı uygulamayanlar, Anayasa yapamaz.
Meclis Göreve
"Yasamanın yürütmeyi denetleme görevini yok eden, “yerli ve milli” olduğu iddiasındaki başkanlık sisteminin ülkeyi bir çözümsüzlük ortamına sürüklediğini görüyoruz. Etkisizleştirilmeye, devre dışı bırakılmaya çalışılan meclise sahip çıkmaya çalışıyoruz. Toplumun egemenliği kendi elinde tutmasının en önemli yolu olan Meclis’in göstermelik hale getirilerek parça parça devre dışı bırakılmasına karşı çıkıyoruz. Egemenliğin halktan alınarak bir kişiye, bir aileye, bir dinin siyasal yorumuna terk edilmesine izin vermeyeceğiz.
"Bu egemenlik mücadelesinin demokrasi, laiklik ve hukuk devletini yaşatmak ya da imha etmek isteyenler arasında olduğunu biliyoruz. Tavrımızı net olarak ortaya koyuyor ve bu ortamı aşmak niyetiyle #MeclisGöreve çağrımızı yineliyoruz.
“Bir gün değil her gün 8 Mart, her gün mücadele” kararlılığı ile TBMM’yi 9 Mart Salı günü kadına karşı şiddeti ve cinskırıma varan kadın cinayetlerini önlemenin ilk adımı olarak bu konuda özel oturum düzenlemeye çağırıyoruz. Ayrıca tüm siyasi partileri, milletvekillerini belediyelerden meslek örgütlerine, üniversitelerden medyaya tüm sorumlulara sesleniyoruz: Göreviniz olanı yapın. Sizin göreviniz değilse, görevi olandan talep edin."
(EMK)