Erkekler, Mart’ta en az 68 kadına şiddet uyguladı, en az dört çocuğu öldürdü. Aralarında oğlan çocukların da olduğu en az 25 çocuğu istismar eden erkekler, en az 11 kadını taciz etti. Erkekler en az 66 kadını da seks işçiliğine zorladı.
bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre; erkekler Mart’ta en az 36 kadını öldürdü, dokuz kadına tecavüz etti.
Mart 2021‘de en az 24 kadının ölümü (Ankara (1), Antalya (2), Antep (1), Aydın (2), Bitlis (1), Bursa (1), Diyarbakır (1), Giresun (2), Isparta (1), İstanbul (5), Konya (2), Samsun (1), Trabzon (1), Yozgat (1), Zonguldak (1) ve biri de basına yansımayan ilde gerçekleşti) basına şüpheli olarak yansıdı.
Antalya'da bir kadın kocasının kendisini "öldürmekle" tehdit ettiğini açıkladı. Erkekler İstanbul'da bir kadını intihara sürükledi. Urfa'da bir kadının ölümü "failimeçhul cinayet" olarak basına yansıdı.
2020 - 2021
2020'nin ilk üç ayında erkekler, 66 kadını öldürdü, 31 kadını taciz etti, 77 çocuğu istismar etti, 20 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 338 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 145 kadına şiddet uyguladı.
2021'in ilk üç ayında erkekler, 91 kadını öldürdü, 29 kadını taciz etti, 41 çocuğu istismar etti, 30 kadına tecavüz etti. Erkekler en az 198 kadını seks işçiliğine zorladı, en az 185 kadına da şiddet uyguladı, yaraladı. 2021'in ilk üç ayında 61 kadının ölümü basına "şüpheli" olarak yansırken, erkekler, yılın ilk üç ayı en az altı çocuğu öldürdü.
Cinayet
Erkekler, Mart 2021'de en az 36 kadını ve yanlarındaki dört erkeği de öldürdü; geçen yıl aynı ay bu sayı 25 idi. Öldürülen üç kadının koruma veya tedbir kararı vardı. Erkeklerin öldürdüğü kadınlardan biri transtı. Bir erkek cezaevinden “izinli” çıkıp kadını öldürdü.
Mart 2021'de erkeklerin öldürdüğü kadınlar
Aysel Y., Bedia A., Bensu Narlı, Beyzanur F., Cennet A., Ceyda Ö., Elif Atay, Fatma Kovan, Gamze G., Gülbahar Asabay, Gülsen Işık G., Halime Türkaslan, Hanım Pınarlı, Hatice Ş., Hatice Y., Havva Yılmaz, Hüsna T., İslim A., Mediha A., Meral S., Mervenur Polat, Miraş Güneş, Nagihan Üste, Nebahat K., Necla Demirbaş, Nuran K., Rabia D., Reyhan K., Seher E., Serap T., Serpil F., Serpil Pala, Sevcan D., Sultan A., Yeter Yılmaz, Teyo.
Erkeklerin kadınları öldürdüğü iller
Adana (3), Aksaray (1), Ankara (1), Antalya (5), Aydın (2), Denizli (3), Diyarbakır (2), Düzce (1), İstanbul (4), İzmir (6), Kayseri (1), Kocaeli (1), Mardin (1), Muğla (1), Niğde (1), Osmaniye (1), Tekirdağ (1), Van (1).
Erkeklerin 20 kadını öldürme “bahanesi” basına yansımadı. Erkekler, on kadını “ayrılmak istediği, barışmak istemediği”, iki kadını “hırsızlık”, bir kadını “namus”, 3 kadını da başka erkeklerle aralarındaki “husumet” bahanesi ile öldürdü.
Mart’ta 23 kadını kocası, sevgilisi, nişanlısı, eski kocası öldürdü.Yedi kadını abi, oğlu gibi aile üyeleri, bir kadını 4 hırsız, bir kadını komşusu öldürdü. 4 kadını öldüren 12 erkeğin yakınlık derecesi basına yansımadı.
Erkekler, on kadını sokak, otopark gibi ev dışı alanlarda, 23 kadını ev içinde öldürdü. Erkeklerin üç kadını nerede öldürdüğü basına yansımadı.
Erkekler, 20 kadını ateşli silahlarla, sekiz kadını kesici aletlerle öldürdü. Erkekler iki kadını boğarak, bir kadını balkondan atarak, bir kadını darp ederek ve bir kadını da yakarak öldürdü. Erkeklerin bir kadını nasıl öldürdüğü basına yansımadı.
Hukuki Süreç
Kadınları öldüren fail erkeklerden sadece 25’i tutuklandı. İki fail gözaltından serbest bırakıldı. Sekiz fail gözaltına alındı. Beş fail intihar etti. Bir failin hukuki süreci basına yansımazken, dört failin hukuki süreci "aranıyor" olarak yansıdı.
Önceki yıllar işlenen, basına Mart ayında yansıyan cinayet
Şüpheli ölümü bianet erkek şiddeti çetelesine 2 Şubat'ta yansıyan Samira Rashidian'ı P.E. isimli erkeğin öldürdüğü ortaya çıktı. Polis kadını öldürenin P.E. isimli erkek olduğunu tespit etti. Erkek tutuklandı.
Basına Mart ayında yansıyan şüpheli ölüm
İstanbul’da Güner T. (47) evinin balkonundan bilinmeyen bir nedenle düşerek öldü. 9 Şubat’ta gerçekleşen olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Kocaeli’de Emriye Ö. (56) ahırda ölü bulundu.
Bingöl’de Merve A. (19) kaldığı apartta ölü bulundu. Polis soruşturma başlattı.
Çocuk cinayeti
Erkekler Mart 2021'de en az dört çocuuğu öldürdü. Bir çocuğu babası, iki çocuğu arkadaşlarının babası, bir çocuğu erken yaşta zorla evlendirildiği kocası öldürdü.
Bir erkek br çocuğu darp ettiği görüntüleri sosyal medyada paylaştı. Samsun'da bir çocuğun ölümü basına şüpheli olarak yansıdı.
Erkeklerin öldürdüğü çocukların isimleri
H.K., Tunç T., Kaan H., Sezen Ünlü
Erkeklerin çocukları öldürdüğü il
Konya (1), Çorum (2), İzmir (1)
Hukuki Süreç
Faillerden ikisi gözaltına alındı, bir fail tutuklandı.
Cinsel Saldırı /Tecavüz
bianet'in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre erkekler Mart 2021’de en az dokuza kadına tecavüz etti. Geçen yıl aynı hiçbir tecavüz vakası basına yansımamıştı.
Erkeklerin tecavüz ettiği kadınlardan biri transtı. Biri zihinsel engelliydi biri de Kore vatandaşıydı. Dört kadına cinsel saldırıda bulunan erkeğin yakınlık derecesi basına yansımazken, bir kadına ev arkadaşı, bir kadına çalışanı, bir kadına babası, bir kadına da otobüs şoförü cinsel saldırıda bulundu.
Erkekler, üç kadına ev içinde, üç kadına sokak, otobüs gibi ev dışı alanlarda cinsel saldırıda bulundu. Erkeklerin üç kadına nerede cinsel saldırıda bulunduğu basına yansımadı.
Erkeklerin kadınlara tecavüz ettiği iller
Çorlu (1), Dersim (1), İstanbul (3), Manisa (1), Mersin (1), Siirt (1), Trabzon (1)
Hukuki Süreç
Kadınlara tecavüz eden en az dokuz fail vardı. Sadece altı fail tutuklandı. İki fail gözaltından serbest bırakıldı. Bir failin hukuki süreci basına yansımadı.
Taciz
Mart 2021’de erkekler en az 11 kadını taciz etti. Bu sayı geçen yıl aynı ondu.
Yedi kadın kendisini taciz eden beş erkeği tanımıyordu. Bir kadını patronu, bir kadını iş arkadaşı, bir kadını müdür, bir kadını park işletmecisi taciz etti.
Erkekler, yedi kadını sözlü ve fiziki olarak, dört kadını da cinsel organını göstererek taciz etti.
Erkekler, sekiz kadını sokak, otobüs durağı gibi ev dışı alanlarda taciz etti. İki kadını ev içinde taciz eden erkeklerin bir kadını nerede taciz ettiği basına yansımadı.
Erkeklerin kadınları taciz ettiği iller
Ankara (1), Antalya (1), Bursa (1), Isparta (1), İstanbul (5), Manisa (1), Nevşehir (1),
Hukuki Süreç
Kadınları taciz eden altı fail vardı. Sadece iki fail tutuklandı. Üç fail gözaltına alındı. Bir filin hukuki süreci basına yansımadı.
Çocuk İstismarı
Erkekler, Mart 2021'de aralarında oğlanların da olduğu en az 25 çocuğu istismar etti. Geçen yıl, aynı ay bu sayı 23’idi.
21 çocuk kendisini istismar eden 30 erkeği tanımıyordu. İki çocuğu baba ve amcaları, iki çocuğu da öğretmen ve kantin görevlisi istismar etti.
Erkekler sekiz çocuğu sokak, okul, cami tuvaleti gibi ev dışı alanlarda, iki çocuğu sosyal medyada istismar etti.Erkeklerin 15 çocuğu nerede istismar ettiği basına yansımadı.
Erkeklerin çocukları istismar ettiği iller
Ankara (2), Antalya (2), Aydın (1), Bursa (1), Hatay (1), İstanbul (5), İzmir (1), Kocaeli (1), Konya (2), Manisa (1), Maraş (1), Mersin (2), Sakarya (2), Tekirdağ (1), Zonguldak (1), bir erkeğin bir çocuğu hangi ilde istismar ettiği basına yansımadı.
Hukuki Süreç
Çocukları istismar eden 34 fail vardı. Sadece altı fail tutuklandı. 24 fail gözaltına alındı. Üç fail serbest bırakıldı bir failin hukuki süreci basına “aranıyor” olarak yansıdı.
Şiddet/ Yaralama
Erkekler, Mart'ta en az 68 kadına şiddetuyguladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 46 idi.
Erkeklerin şiddet uyguladığı sekiz kadın “ağır” hasta olarak hastaneye kaldırıldı. Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlar arasında trans kadınlar da vardı. Erkekler iki kadına sistematik olarak şiddet uyguluyordu.
Erkeklerin şiddet uyguladığı kadınlardan biri Rus, Somaliliydi. Bir kadın da Türkiye vatandaşı değildi ancak hangi ülkeden olduğu bilgisi basına yansımadı.
Erkeklerin kadınlara şiddet uyguladığı iller
Adana (3), Ankara (4), Antalya (3), Aydın (1), Bilecik (1), Bursa (2), Çorum (1), Düzce (3 ), Edirne (18), Erzurum (1), İstanbul (10), İzmir (2), Karabük (2), Kocaeli (2), Kütahya (1), Muğla (1), Niğde (1), Sakarya (1), Samsun (1), Sinop (1), Tekirdağ (2), Trabzon (1), Urfa (1), Zonguldak (1)
Erkeklerin üç kadına hangi ilde şiddet uyguladığı basına yansımadı.
En az 53 kadına koca, sevgili, nişanlısı şiddet uyguladı. Yedi kadına, baba ve oğlu gibi aile üyeleri şiddet uygularken en az sekiz kadına şiddet uygulayanın yakınlık derecesi basına yansımadı.
Erkekler beş kadına “boşanmak istediği” için şiddet uyguladı. Bir kadına “kıskançlık” bahanesi ile şiddet uygulayan erkeklerin, 62 kadına şiddet uygulama “bahanesi” basına yansımadı.
Erkekler, 56 kadını darp ederek, iki kadını yakarak, dört kadını kesici aletlerle, altı kadını da ateşli silahlarla yaraladı.
Erkekler, 35 kadını ev içinde, 19 kadına sokak, otel gibi ev dışı alanlarda şiddet uyguladı. Erkeklerin 14 kadına nerede şiddet uyguladığı basına yansımadı.
Hukuki Süreç
Faillerden sadece altısı tutuklandı. En az 11 fail gözaltına alındı. Üç fail gözaltından serbest bırakıldı. En az dört fail hakkında “uzaklaştırma” kararı verildi.
11 fail hakkında soruşturma başlatıldı. En az dört failin hukuki süreci basına “kaçtı”, “aranıyor” diye yansıdı. En az 29 failin hukuki süreci basına yansımadı.
Seks İşçiliğine Zorlama
Mart 2021’de erkekler, en az 66 kadını seks işçiliğine zorladı. Geçen yıl aynı ay bu sayı, 83 idi. Seks işçiliğine zorlanan 27 kadın Türkiye vatandaşı değildi.
Hukuki Süreç
Kadınları seks işçiliğine zorlayan en 50 fail vardı. Faillerden sadece 26’sı tutuklandı. 24 fail gözaltına alındı.
Açıklama
bianet'in erkek şiddeti çetelesinde basına yansıyan ve sadece erkek şiddeti sonucu hayatını kaybeden kadınlara yer veriyoruz.
Toplumsal cinsiyet temelli olmayan şiddet vakalarını ve cinayetleri çeteleye almıyoruz.
Faili henüz belirlenememiş kadın cinayetleri ve şüpheli kadın ölümlerini sene boyunca aylık çetelelere not ediyoruz ancak başlıktaki sayıya eklemiyoruz.
Sene sonunda, çetelelerde yer alan bu faili belirlenememiş cinayetler ve şüpheli ölümlerin akıbetini araştırarak, zaman içinde aydınlatılan vakaları eğer toplumsal cinsiyet temelli ise çeteleye ekliyoruz.
Ruhsal bozuklukları olan kişilerin işledikleri cinayetleri de çeteleye almıyoruz (Şizofreni hastalarının işlediği cinayetler gibi).
İntihar ve intihara teşebbüs vakalarını sadece kadın geçmişinde şiddet/ sistematik şiddete maruz kaldıysa çeteleye dahil ediyoruz. Bu intihar vakalarına ayrı bir kategoride yer veriyoruz ve başlığa taşıdığımız sayıya dahil etmiyoruz.
Ayrıca kadının doğrudan hedef olmadığı toplu cinayet haberlerini de, eğer tartışmaya sebep olan konu toplumsal cinsiyet temelli değilse çeteleye dahil etmiyoruz.
Çetelelerde yer alan meslek grupları, sadece şiddet olayının meslekle bağlantılı olduğu durumları kapsıyor.
Örneğin, "Kadını, evinde, profesyonel asker olan kocası ateşli silahla öldürdü" gibi.
Erkeklerin, çocuklara uyguladığı şiddeti de, şiddetin boyutlarının görünür olması açısından çeteleye ekliyoruz.
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de...
bianet kadın ve LGBTİ+ haberleri editörü (Ekim 2018- Şubat 2025). bianet stajyerlerinden (2000-2001). Cumhuriyet, BirGün, DİHA, Jinha, Jin News, İMC TV için muhabirlik yaptı. Rize'de yerel gazetelerde çalıştı. Sivil Sayfalar, Yeşil Gazete, Journo ve sektör dergileri için yazılar yazdı, haberleri yayınlandı. Hemşin kültür dergisi GOR’un kurucu yazarlarından. Yeşilden Maviye Karadenizden Kadın Portreleri, Sırtında Sepeti, Medya ve Yalanlar isimli kitaplara katkı sundu. Musa Anter Gazetecilik (2011) ve Türkiye Psikiyatri Derneği (2024) en iyi haber ödülü sahibi. Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ+ Komisyonu kurucularından. Sendikanın İstanbul Şubesi yöneticilerinden (2023-2027). İstanbul Üniversitesi Avrupa Birliği ve Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümlerinden mezun. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik ve cinsiyet temelli şiddet haberciliği alanında atölyeler düzenliyor. Şubat 2025'den bu yana kadın haberleri editörü olarak çalışıyor.
Geçtiğimiz yıl Van’da halkın iradesinin gasp edilmesine karşı yapılan protestoların kazanımla sonuçlanmasının ardından, İstanbul Kadıköy’de halayla kutlama yapmak isteyen 54 kadın ve LGBTİ+'ya açılan davanın ilk duruşması bugün İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Kadınlar Birlikte Güçlü’nün çağrısıyla Süreyya Operası önünde gerçekleşmesi planlanan buluşma, polis müdahalesiyle başlamadan sona ermişti.
Eyleme katılan kadınlar ve LGBTİ+ aktivistler “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.
“Biz halaya gittik, işkence ile gözaltına alındık"
Kadınlar, duruşmada yaşanan hak ihlallerini ayrıntılarıyla anlattı. Henüz eylem başlamadan ablukaya alınan grup, hiçbir uyarı yapılmadan sert müdahaleyle gözaltına alınmıştı.
Yargılanan kişiler bianet'e şu bilgiyi verdi:
"Türkiye'nin her tarafında kayyıma karşı protesto etti. Sonra Van'dki kayyım tehlikesine karçı zafer olunca biz de bir halay çekme eylemi yaplım dedik. Biz oraya halay çekmeye gittik bu bir halay eylemi idi, fakat halay çekmeden bizi işkene ile gözaltına aldılar. Polis bize işkence etti fakat onlar yargılanmadı, biz yargılandık. Bir arkadaşımızın kolu çıktı. Eylem bile değildi halay buluşmasına katılan kadınlar yargılandı. Biz duruşmada savunmalarımızı yaptık. Hem kayyıma karşı olduğumuzu hem de polis işkencesini vurgulladık. Başka bir davadan tutuklu olan iki arkadaşımız SEGBİS'le bağlanmışlardı. Onlara el salladık. Zafer işareti yaptık. Savcı da buna dair suç duyurusu yaptığını söyledi. İki arkdaşımız hakkında keyfi şekilde soruşturma açılmasını istedi. Hakim de talebi kabul etti."
Kadınlar, "Biz sadece halay çekmek istedik. Bu bir kutlamaydı, bir protesto değil. Ama halay bile çekemeden işkenceyle gözaltına alındık. Polis şiddet gördüğümüz halde biz yargılanıyoruz, polisler değil" dedi.
Zafer işaretine suç duyurusu
Duruşmaya başka bir dosyadan tutuklu olan iki kişi SEGBİS üzerinden katıldı. Onlara el sallayan kadınlardan biri zafer işareti yaptı.
Bu işareti savcı, suç unsuru saydı. Savcı, zafer işareti nedeniyle suç duyurusunda bulunulmasını talep etti mahkeme de bu talebi kabul etti.
Beraat talebi reddedildi
Kadınlar, hazırlanan iddianameyi "dayanaksız ve gerçek dışı" olarak tanımlarken, anayasal haklarını kullanmalarının suç sayılmasını kabul etmediklerini belirtti.
Mahkeme heyeti, savunmalara rağmen davayı düşürmeyerek beraat talebini reddetti. Bir sonraki duruşma 23 Haziran’da görülecek.
“Yargılanması gereken biz değil, işkenceciler”
Duruşma sonrasında açıklama yapan Kadınlar Birlikte Güçlü aktivistleri, şöyle seslendi:
“Bugün burada yargılanan bizler değil, anayasal hakkımızı engelleyen, işkence uygulayan polisler ve bu kararı veren yetkililer olmalıydı. Kayyumlara, irade gaspına, polis şiddetine karşı mücadelemiz sürecek. Bu davalar bizi yıldırmaz. Sokaktayız, mücadeledeyiz, buradayız. Kayyumlar gidecek, biz kalacağız!”
Anne Penguenler dizisinde, “bağımlı çocukların” ebeveynlerinin yaşadıkları zorluklara karşı, bunlarla başa çıkmak için dayanışma duygusunun önemi vurgulanırken, engellilik olgusu da çağdaş topluma özgü tüm boyutlarıyla gözler önüne seriliyor.
Anne Penguenler, yönetmenliğini Klara Kochanska’nın üstlendiği 2024, Polonya yapımı, isminden anlaşılacağı gibi, duygu sömürüsü yapmaya çok uygun, altı bölümlük bir dizi. Ancak gerek kurgusu gerekse yönetmenin duyarlılık, akılcılık dengesini koruyan yaklaşımı dikkatlerden kaçmıyor.
Birinci bölüm, tanınmış bir MMA dövüşçüsü olan Kamala’nın (Kama) bir bekar anne olarak yaramazlıkta sınır tanımayan yedi yaşındaki oğlu Jas’a yeni bir okul aramasıyla başlar. Jas, bir kız çocuğuna gözüne zarar verecek şiddette vurmuş ve bu yüzden okuldan atılmıştır. Kama yaşamının en zor savaşımını ringlerde değil, ebeveyn olarak oğlunu yetiştirirken vereceğinin farkındadır; ama uzmanların tüm ikna çabalarına karşın oğlunun dört yaşındayken okuma öğrendiğini, onun zeki bir çocuk olduğunu öne sürerek, olayın kazara oluştuğu ısrarını sürdürür ve çocuğa yeni bir okul arar.
Devlet okulları hizmet bakımından revaçta değildir; üstelik en ufak sorun çıkaran çocuklar okuldan atılır. Özel okulların ücreti çok yüksektir, ayrıca spor salonu yoktur, hizmet aksar. (Kaloriferler yanmaz vs.) Sonunda Jas’ı, özel eğitim görenlerle ‘normal’ çocukların bir arada okuduğu, kapsayıcı okul olarak bilinen Muhteşem Liman ‘ın penguenler sınıfına geçici olarak yazdırmaya karar verir. Okul idaresi ‘normal’ çocukların çoğunlukta olduğunu iddia eder ama tam tersi onlar azınlıktadır.
Kama’nın boşandığı doktor kocası Max, oğlu Jas hakkında uzmanlar gibi düşünür. “Hayatta her şey sana göre spor yarışması, oğlunu yetiştirmek bile” diyerek Kama’yı eleştirir. İwona adlı bir “dişi kuş” ile evlenmiştir, ikiz kızlarıyla mutludurlar. Jas, babasını göreceği akşamlar, “Annemi istiyorum” diyerek kendini tuvalete kapatır, onların da huzurunu kaçırır. Anne penguenler çocuklarının yetiştirilmesi konusunda babalarından yardım görmezler. Zor anlarda görseler bile bu, babalara ağır gelir. Kama’nın annesi de torununa bakmakta isteksizdir. Onun da bir yaşamı vardır; tango salonunda akranı erkeklerle dans etmekten hoşlanır.
Anne penguenlerden Ula’nın kocası özel bir şirkette çalışmaktadır. Kazancı iyidir. Ula, down sendromlu kızı Tola ve evlat edindiği iki engelli çocukla yakından ilgilenir, çok sabırlıdır, durumdan hiç yakınmaz. Canlı yayın yapmaya da pek meraklıdır. Takipçi sayısını artırmak için çırpınır. Kama’nın ünlü bir boksör olduğunu ve Jas’ın durumunu öğrenince fırsatı kaçırmaz; canlı yayında, otistik çocuğu olan bir anneyi destekleyeceğini açıklar. Mahreminin ifşa edilmesi Kama’yı çok sinirlendirir, oğlunun otistik olmadığını yineler, durur.
Kendisinde bir tuhaflık olup olmadığını soran oğlunu, “Sen iyisin” deyip öpüp koklar. Bu arada Jas’ın okul ücretini ödeyebilmek için menajerinin sponsor desteğini kabul eder. Ancak destekçi adam, “İmajınızı düzeltmek için otizm kampanyası hazırladık” deyince küplere biner: “İnternet bilgisine mi inanıyorsunuz, oğlum otizmli değil. İmajımı düzeltmek için oğlumu kullanmam.” Menajeri hemen araya girer, Kama’ya üç ay sonra ABD’de Las Vegas’ta dövüşeceğini, mutlaka sponsor desteğine ihtiyacı olduğunu hatırlatır. Ancak magazin sitelerine inananların sonu gelmez. Eski okuldaki gözü zarar gören kızın ailesi, Jas’ın otistik olduğunu duyunca davadan vazgeçmiştir.
Jas’ın çevreye zarar veren yaramazlıkları giderek artar. Okulun renkli toplarla doldurulmuş havuzuna kız erkek soyunarak girip oynamaları onun fikridir. Annesine, “Aormalde okyanusta kıyafetle yüzülmez ki” açıklamasıyla kendini bağışlatır. İnfiale kapılan, ‘normal’ bir çocuğun annesiyse, Tola’yı oğlunu baştan çıkarmakla suçlar. Kama dilini tutamaz, kadını tersler: "Genelevcilik oynamamışlar ya.” Oysa çocuklar havuzda birbirlerine zarar vermeden iletişim kurmayı becermişlerdir. Genç antrenör Robert ise olup bitenlere tepkisini şu sözlerle dillendirir: “Artık insanlar her şeye bir yakıştırma yapıyor. Babam bende alfa futbolcu ışığı gördü, anneannem rahip. Bense, gey vücut çalıştırıcı olup çıktım. Jas da belki de sadece bireycidir.”
İlkelerinden ödün verdiren sorunlar Kama’nın peşini bırakmaz. Dövüş için düzenlenen reklam kampanyasında seksi kıyafetli reklamı yayınlanır. Pozu, “Seksapel değil, güç” diye lanse edilse de tabii bu bir züğürt tesellisidir!
‘Doğa Yürüyüşü Gezisi’nde okuldaki aksaklıklar su yüzüne çıkar. Müdür, devletin engelli yardımının yeterli olmadığını gerekçe göstererek, kas distrofisi hastası Michat’ın geziye gidemeyeceğini söyler. Michat çok zeki bir çocuktur, hastalığı sebebiyle tekerlekli sandalye ile hareket eder. Annesi Tatyana para kazanmak için hem kuriyelik yapmakta, hem de oğluna bakmaktadır. (Çocuğun 1-2 yıl içinde hastalığı ağırlaşacaktır; kaçınılmaz son, kadını çok üzmektedir.) Kama, annelere Michat’ya yokuş çıkabilen yeni model bir araç sağlamak için bağış kampanyası düzenlemeyi önerir. İnternet takasları için takipçi sayısı önemli olduğundan Ula, sosyal medyayı kullanacaktır. Satıcıyla pazarlığı denerler, ama tüm çabalara karşın para toplanamaz. Ancak Kama pes etmez, dağ bayır demeden Michat’ının aracını tüm gücüyle iterek çocuğun geziye katılmasını sağlar. Ula cep telefonuyla geziyi çeker. Ebeveynler dertleşirler. Hela’nın babası Jerzk, “Yaptığım tek spor, kızımın peşinden koşmak” diye yakınır. Aslında evli değildir; çocuk yapma fikri, Jerzk’in ressam arkadaşından çıkmıştır. Ama o, kızının bir dediğini iki etmeyen bir babadır. Gezi sırasında antrenör Robert ile aralarında bir yakınlaşma doğar.
Birden fırtına çıkar; gökgürültüsü, yağmur, Herkes çamur deryasında düşe kalka otobüse ulaşmaya çabalarken Jas, haritadaki patikaya gitmek için tutturur. (Cümleyi yinelemesi, çocuğun otizm spektrumunda olabileceğinin işaretidir.) Onu engellemeye çalışan annesini de yere düşürerek sakatlanmasına neden olur. Çocukların tuhaf istekleri ebeveynlerini canlarından bezdirir. (Hela, geyik görmek için ortadan kaybolur, neyse ki bulumur.) Ama dönüşte herkes mutludur, otobüste “I will survive” şarkısı eşliğinde kafa çekilir. Ne çok iş başarmışlardır! Onlara cesaret aşılayan Kama’ya minnettardırlar.
Kama koltuk değnekleriyle her yere koşturmaya çabalar; bir yandan da fizik tedavi görmektedir. Max ise halden anlamaz, ona hemen tanıyı koyar: “Her şeye sinirleniyorsun, dövüşmediğin için adrenalini atamıyorsun” Jas, okulda da “Evimi, annemi istiyorum” tutturmalarını sürdürmektedir. Bunun üzerine Müdür, çocukta doğuştan gelen bir gelişme bozukluğu olduğu gerekçesiyle, özel eğitim raporu alması için Kama’yı ikna etmeyi başarır, Kama’nın başvuruda bulunmaktan başka seçeneği kalmamıştır.
Ebeveynler Hela’nın doğum gününde bir araya gelirler. Ula kocasının ısrarıyla bağımlı çocuklar için bir vakıf kurmuştur. Tanıştığı kadınlardan vakfa para bulmalarını ister. Sohbet sırasında bir anne, otistik bir çocuk annesi olmanın insana çok şey katan harika bir deneyim olduğunu söyler. Ula, kızı Hela için “Başıma gelen en güzel şey” der. Diğer konuk kadın, “Doğumdan önce test yaptırmış mıydınız?” diye sorunca Ula kem küm eder: “Genelde ultrasonda hiçbir şey görünmemişti.” Sonra birden dili çözülür: “Ne amniosentez testi, smear testi bile yapmadılar. Bilseydim doğurur muydum?” İkilem içindedir: “Ama kızımı çok seviyorum." Konuklardan başka biri, “Bir arkadaşım Down sendromlu fetüsü aldırdı ama sonradan pişman oldu” deyince Kama, Ula’ya “Şu aptal karıları yağlamaktan vazgeç" diye fısıltılar; aslında kendi pişmanlığını ağzından kaçırmıştır. Ula’nın aklıysa kadınların vakıf için yapacakları bağıştadır.
Ebeveynlerin okuldan hoşnutsuzlukları giderek artmaktadır. Eğitim başarısızdır. Çocuklara matematik ve diğer dersler verilmemekte; gündelik yaşamlarını sürdürmeleri yeterli görülmekte; terapilerse işe yaramamaktadır. İşin ucunda kâr olduğundan popüler uygulamalarla engellilik pazarlanmaktadır. Ula, kapsayıcı olduğu iddiasındaki okulu, öğrenciler adına protesto etmek için canlı yayın yapar. Ebeveynler, pankartlar havada, “Müdür nerede?” sloganı atarlar. Müdür gelir, “Beğenmeyen gider” sözü, “Gitmeyeceğiz” sesleriyle bastırılır. Müdürün bedensel engelli oğlu da protestoya katılmıştır. Adam dertlidir; Kama’ya açılır. İşini çok seven bir gazeteciyken, oğlunun bir trafik kazası sonucu sakatlanması üzerine, onun masraflarını karşılayabilmek amacıyla okulu kurduğunu söyler. “Kendini idare edebilsin istedim; ama çocuklarımızın hayatını etkileyemiyoruz“ der. Kama ona hak verir: “Onlar bizim hayatımızı etkiliyor.” 'Baba penguen' Jerk ise anne penguenlere hayvanlar dünyasından yaklaşır: “Penguen tavuk değildir. Erkek ve dişi penguenlerin rolleri değişir. Biri kuluçkaya yatar, diğeri avlanır. Bazen dişi penguen 500 km. uzağa gider, dönünce yavrusuna ne olacağını, yavrusunun onu sevip sevmeyeceğini bilmez, ama o riski göze alır.”
Ula protestodan mutlu döner. Ama bir de bakar ki polis, bilgisayarları da alarak kocasını hapse atmak üzere götürüyor. Kocası, kara para aklamak için vakfı kullanmıştır. Hiçbir şeyden haberi olmayan kadın, “Benim sonum da ya hapishane ya sokaklarda yaşamaktır” diye dövünür. Kama’nın avukat babasına akıl danışır. Durum çok ciddidir. Boşanması şarttır.
Bundan sonra olaylar hızla gelişir: Şartlı tahliyesi sırasında kocası, başına gelenlerin müsebbibi olarak şatafatlı yaşam düşkünü Ula’yı suçlar. Antrenör Robert, Jerkz’e toplum baskısı yüzünden bastırdığı gey kimliğini hatırlatarak birlikte yaşamayı teklif eder. Jerkz, kızını düşünerek önce direnir, ama kızıyla birlikte yanına sığındığı annesinin dırdırından o kadar bunalmıştır ki teklifi kabul eder. Robert ayrıca kızına da iyi davranmaktadır. Müdür, okul tatile girerken ebeveynlere kısa bir konuşma yapar, “Kimseyi mutlu olmaya zorlayamam” diyerek okulu kapattığını bildirir. Kama, Las Vegas’taki yarışmaya giderken Jas’ı, Max’lara bırakır. İwona’nın çocuğa çok iyi bakacağını bilir. Anne penguenlerin ısrarına karşın babalar, Kama’nın maçını izlemeye nazlanırlar.
Aslında hikayedeki karakterleri anlamak hiç de zor olmuyor, diyebiliriz. Zamanın ruhunu (zeitgeist ) yansıtıyorlar. Anne penguenler zamanla yarışıyorlar. Çekilen sıkıntılara, acılara karşı direnç geliştirmişler; çok zorlandıklarında dayanışabiliyorlar ama hepsi o kadar; önlerini göremiyorlar. Kendilerini hayatın akışına bırakmışlar. Kurumsal mücadele yapmadıkları için - parasız eğitim, sosyal güvenlik v.b.- sivil toplum olarak toplumsal yaşama ağırlıklarını koyamıyorlar; dolayısıyla protestoları işe yaramıyor. Müdürün istifası da sorunu çözemeyecektir. Zira eğitimden hukuka, etkili kurum kalmamış gibidir. Eski eşlerin, anne ve babaların hesaplaşmaları, tartışmaları, dargınlıkları da bu nedenle değil midir? Çalışan anne, ekonomik bağımsızlığının bedelini başkalarına ödetmektedir.
Öncesiz sonrasız annelik ideolojisi, kadının anne kimliği üzerindeki belirleyici etkisini bu örneklerde de göstermektedir: Örneğin Tatyana, Michat’yı arabaya bindirip indirme, araba bozulunca onarma, çocuğun kakasını yaptırma gibi meşakkatli işleri gık demeden yerine getirir; sırası geldiğinde, “Engellilik dünyası korkunç” diye yakınır; ama kendisine yalnızca sevişmek için yaklaşan, Michat’nın bakımı için sevişmenin yarıda kesildiği anlarda bozulup evden ayrılan kocaya, “Hayat müşterek” imasında bile bulunamayıp her şeyi sineye çeker.
Kama’ya gelince; dünyanın izlediği maçta Meksikalı rakibi, yumruklarıyla suratını dağıtır, kana boyar; dişini kırar, Kama neredeyse ölmek üzeredir; ama birden oğluyla geçirdiği güzel anları hatırlar ve iman gücüyle rakibini nakavtla yener. Tedavi gördükten sonra çok özlediği oğlunu Max’lardan almaya gider. İwanka ona çok iyi bakmıştır. Ancak Jas ,“Burada kalmak istiyorum” diyerek annesini şoke eder. Şampiyon, ebeveynlikte nakavt olmuştur. Aslında nakavt olması gereken bozuk düzen/sistem değil midir? Ama sistem kendine benzeyen bireyler yetiştirir. Ebeveynler kendilerini hayatın akışına bırakmışlardır. Olumsuzlukların nedenini sistemde aramazlar; adaletsizliği yaratan, “sahtekarlıkla zengin olanlardır”, yanılgısıyla asıl suçluyu gözden kaçırırlar.
Peki, fizik gücü sayesinde ünlenen Kama, babasının dediği gibi "güçsüz görünmekten korktuğu için mi yoksa annesinden yüz bulamadığı, çocuğa sahip çıkması gereken kurumlara güvenmediği mi oğlunun üstüne düşüyor?" (Darda kaldığında samimi itiraflarda bulunmaktan çekinmez: “Kontrolüm dışındaki şeylerden nefret ederim" ve “Jas benim başarısızlığımdır” diye düşündüğünde maçı iptal etmek bile ister. Kariyer için yaşayan bir kadın değildir. İkilemi kaldıramadığından iradesi zayıflamıştır. “Berbat bir anneyim” diye iç çekerken annesinin, anneliği pekiştiren telkinleri onu hizaya getirir: “Çocuğun varsa illa hata yaparsın.”)
Bilmem hatırlatmaya gerek var mı? Kadına yönelik toplumsal algıyı dönüştürmek kolay olmuyor. Kaldı ki kadın istese bile annelik duygusu yok olmaz. Yinelemekte yarar var: Önceliğinin eş ve anne olması koşullandırılmasıyla yetiştiriliyor kadınlar. Bu da kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Sosyal medya ünlüsü Ula’nın da önceliği gözü gibi baktığı üç bağımlı çocuk. Bir yandan da, çevrimiçi “glütensiz” beslenme derslerinde bağımlı çocuk anneliğini kullanıyor. Kertz’in, annesiyle hesaplaşmasını da gözden kaçırmamalı: Akademisyen anne, oğlunun Robert ile ilişkisini hem sınıfsal –“bari daha iyisini bulaydın”- hem de ahlaki açıdan küçümserken, bu tavrıyla toplumsal algıda eşcinselliğin dini değerler ve aile değerleriyle uyuşmadığından toplumdaki ataerkil baskının kalkmadığını açığa çıkarıyor.
Özetle Anne Penguenler dizisinde, “bağımlı çocukların” ebeveynlerinin yaşadıkları zorluklara karşı, bunlarla başa çıkmak için dayanışma duygusunun önemi vurgulanırken, engellilik olgusu da çağdaş topluma özgü tüm boyutlarıyla gözler önüne seriliyor; öyle ki her şey Polonya’nın neoliberal atmosferine uygun görünüyor; özel yaşamlar, okullar, medya, sağlık hizmetleri, hukuk, toplumsal ilişkiler v.b. alanlarda, internet ve sosyal medya platformlarının kamuoyunu manipüle etmesiyle egemen söylem değişmiyor. Güçlü yüceltiliyor. Pek ender rastladığımız, izleyiciyi konu üzerinde düşünmeye, sorgulamaya yönelten bu tür dizlerse, biz izleyicilerin talepleriyle artacaktır.
Dipnot: Amniyo sentezi testiyle gebelikte down sendromlu fetüs teşhis edilebiliyor. Ancak testin serbest bırakılmasıyla, otistiklere yönelik ayrımcılığın artması ve otistik çocuklara devlet desteğinin azaltılması olasılıkları tartışılıyor.
Öğrenimini gördüğü yüksek kimya mühendisliğini yaptıktan sonra 1982’de emekli oldu ve yazmaya başladı. 80 sonrasında hafızalardan silinmeyen “Dayak Kampanyası”ndan itibaren Türkiye’de sesini duyuran kadın hareketinin...
Öğrenimini gördüğü yüksek kimya mühendisliğini yaptıktan sonra 1982’de emekli oldu ve yazmaya başladı. 80 sonrasında hafızalardan silinmeyen “Dayak Kampanyası”ndan itibaren Türkiye’de sesini duyuran kadın hareketinin etkinliklerine katıldı. Bir kadın dergisinin yayın kurulunda yer aldı, dergiye makaleler yazdı. Yine bir kadın kuruluşunda yıllardır gönüllü olarak çalışıyor. Bir kadın derneğinin danışma kurulu üyeliğini yürütüyor. Makaleleri gazete, dergi ve kadın sitelerinde yayınlanıyor
İlk oyunu “Kız Doğdu” 1993’de Ankara Devlet Tiyatrosu Küçük Sahne’de; “Rüya” adlı oyunu 2006’da Cem Safran Sahnesi’nde Oyuncular Tiyatro Grubu tarafından sahnelendi. 1993’de “Kültür Bakanlığı Sinema Eleştirisi Ödülü”nü aldı. 1994’te öykülerinden oluşturduğu “Kadınname” adlı okuma tiyatrosu, 8 Mart’ta, Esin Afşar ve Savaş Dinçel’in yorumlarıyla Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.