*Fotoğraflar: HDP
Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) kadın milletvekilleri, 10 yıl önce bugün imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi için İstanbul'da ve Diyarbakır'da eylem yaptı.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi yürürlükte
TIKLAYIN - Özellikle İstanbul Sözleşmesi esas alınır
Diyarbakır Surları'na 2021'in ilk dört ayında öldürülen 106 kadının isimlerinin bulunduğu pankartı asan HDP'li kadın milletvekilleriyle birlikte açıklama yapan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, "Kadınlar, bütün dünyada şu anda İstanbul Sözleşmesi ile ilgili eylemler düzenliyor. Pandemi sürecindeyiz, tam kapanma söz konusu, kadınlar hâlâ şiddete maruz kalıyor" dedi.
Eve kapanmada şiddet
"Kadınlar kapanmada bütün çağrılarımıza rağmen korunmuyor, çünkü Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı siyasete başladığı günden bugüne kadın düşmanı politikalarından vazgeçmedi. 'Eve kapanın' diyor ama evde kadınlar şiddete maruz kalmaya, aşsız ve işsiz kalmaya devam ediyor" diyen Başaran, şöyle devam etti:
"İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı şu pankartta adları yazan 106 kadın yaşıyor olacaktı. Bugün tacize, istismara maruz kalan çocukların hakları hukukla korunacak, çocuklar istismara maruz kalmayacaktı.
"İstanbul Sözleşmesi uygulanmış olsa erkekler cezaevlerinden kadınları arayıp tehdit etme cesareti gösteremeyecekti, erkek yargının kendi suçlarını aklayacağını ve meşrulaştıracağını, destekleyeceğini düşünerek bu kadar pervasızca şiddet uygulamayacaktı.
"İstanbul Sözleşmesi feshedilmemiş olsa 23 defa koruma kararı alan bir kadın katledilmeyecekti, kadınlar her gün toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık ile yüz yüze kalmayacaktı.
"Mücadeleye devam edeceğiz"
"Bizler İstanbul Sözleşmesinin uygulanması için mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü İstanbul Sözleşmesi feshedilmemiştir. İstanbul Sözleşmesi uygulamadadır. Tek adam 'İmzamı çektim' dedi diye bu iş bitmemiştir. Daha kadınlar son sözünü söylememiştir. Biz bitmedi demeden bu mesele bitmeyecektir."
HDP'li kadınlar İstiklal'deİstanbul'da HDP'nin kadın milletvekillerinden Serpil Kemalbay, Dilşat Canbaz, Züleyha Gülüm ve Oya Ersoy, erkeklerin öldürdüğü 106 kadının adının yazılı olduğu bir pankart taşıyarak İstiklal Caddesi'nde yürüdü. | |
TBMM'ye önerge
HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararının doğuracağı sonuçların araştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na önerge verdi.
TIKLAYIN - Erkekler Mart'ta 36 kadını öldürdü
TIKLAYIN - Erkekler Nisan'da 17 kadını öldürdü
45 ülkeKadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi, bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011'de 45 ülke ve Avrupa Birliği (AB) tarafından imzalandı. Sözleşme, tarafı olduğu ülkelere kadına yönelik erkek şiddeti ve aile içi şiddetle mücadele yöntemlerine ilişkin temel standartları ve ülkelerin bu konudaki yükümlülüklerini belirliyor. | |
Ersoy, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin önlenmesine dönük kadın haklarını en kapsamlı şekilde savunan ve Türkiye'nin de ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nin 20 Mart'ta Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile tek taraflı feshedildiğini hatırlattı.
Bu kararın ardından erkeklerin, (en az) 41 kadını öldürüldüğünü söyleyen Ersoy, 20 Mart'tan bu yana 10 kadının uzaklaştırma kararına rağmen erkeklerce öldürüldüğünü belirtti.
Hak gaspı
İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının kadınların, LGBTİ+'ların, şiddet mağdurlarının yaşamlarını tehdit edecek sonuçlar doğuracağını dile getiren Ersoy, şöyle devam etti:
"İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının ardından kadınlar uzaklaştırma kararlarına rağmen hayatını kaybetti, LGBTİ+'lar şiddete ve tehditlere maruz kaldı.
"Cumhurbaşkanlığının kararına karşı çıkan kadınlar gözaltına alındı, işten çıkarıldı ve toplumsal cinsiyet eşitliğini ortadan kaldırmaya yönelik adımlar atıldı.
"İstanbul Sözleşmesinden geri çekilme adımı kadınların hayatlarının ve haklarının gasp edilmesidir ve bu kararda ısrar edilmesi şiddetin, cinayetlerin ve eşitsizliğin boyutlarını artıracaktır.
"Sözleşmeden çekilme kararının ortaya çıkaracağı sonuçların araştırılması ve kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. 2011 yılında sözleşmeyi onaylayan ve yürürlüğe girmesini sağlayan TBMM bu konuya ilişkin bütünlüklü bir araştırma yapmalı."
(DŞ)