İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin ve İHD Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon Üyesi Güllistan Yarkın’ın İHD'nin 2021 yılında düzenlediği Ermeni Soykırımı anması nedeniyle yargılandığı dava, İstanbul Adliyesi 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Yarkın ve Keskin'in beraatine karar verildi.
Duruşmayı Cumartesi Annesi ve hak savunucusu Hanife Yıldız, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Şube Sekreteri Ümit Efe, İHD İstanbul Şubesi’nden Leman Yurtsever, SPoD'dan Burcu Uçuran ve Meral Çıldır da takip etti.
Sivil polisler salondan çıkartılmadı
Duruşma başlamadan önce Avukat Jiyan Tosun, salondaki sivil polislerin çıkartılmasını istedi. Mahkeme başkanı “Ben güvenlik talep etmedim. Duruşma herkese açık olduğu için ben kimseyi çıkaramam” dedi.
Eren Keskin, “Ben özgür savunma yapamıyorum. Sivil polislerin burada olması üzerimde baskıya neden oluyor. Dışarı çıkarılmalarını istiyorum” dedi. Ancak hakim, ona da Avukat Jiyan Tosun’a verdiği yanıtı verdi, talebi kabul etmedi. Konuşmalar tutanağa geçirildi.
Kimlik tespitlerinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak hakim, “Mütalaaya karşı bir savunmanız var mı?” diye sordu.
Güllistan Yarkın, mütalaaya karşı bir söyleceği olmadığını söyledi.
“Tartışmak, ülkeye demokrasi getirir”
Sonrasında Keskin konuştu, şöyle dedi:
“Biz kimseye hakaret etmedik. Biz Türkiye kurulmadan önce yaşananların bir soykırım olduğunu düşünüyoruz. Devletin de bu düşünceyi devam ettirdiği görüşündeyim. Bunun tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun bizim coğrafyamızı özgüleştireceğini düşünüyoruz. Ülkeye demokratikleşme anlamında katkı sağlayacaktır. Hiçbir yasa bunu ifade etmemize engel değil. Türkiye bu konuda mahkum edildi."
"Normalde hukuk devletinde bir savcının önüne bu suçlama geldiğinde ‘AİHM kararı var, Türkiye bu konuda mahkum edildi, ben bu davayı açamam’ demeli. Burası bir hukuk devleti değil zaten. Ben 1915’in soykırım olduğunu düşünüyorum. Türkiye devletinin de bu konuda yüzleşmesi ve zararları tanzim etmesi gerektiğini düşünüyorum. Suçlamayı kabul etmiyorum.”
“Trajikomik bir iddianame”
Sonrasında konuşan avukat Sercan Korkmaz, “İddianameye baktım ve üzerine yoğunlukla oluşturabileceğimiz hukuki iddianame argüman göremedim. Trajikomik bir metin gördüm. Bir suçun mağdur fail kurgusu vardır. Burada o yok."
"Hukuk tekniği üzerinden söylüyorum. Burada ne alaka 301? Bu sorunun başka yerlerde tartışılması gerekiyor. Nasıl bir bağlantı var, bunu biliyorum. TCK 301 kavramı, sadece Türkiye devletinin kuruluşu ile ilgildir. Ondan öncesi ile ilgili değildir. Osmanlı veya Göktük devleti ile ilgili değildir” dedi.
“Soylu hedef gösterdi”
Avukat Jiyan Kaya da şöyle dedi:
“2018’e kadar yapılan açıklamalar, 2018’de yasaklandı. Üç kişi gözaltına alındı. Dosyaya da sunduğum kararda bu kişiler hakkında beraat kararı verildi. Yıllar geçtikten sonra 2021’de yaptığımız açıklama yargılama konusu oldu."
"Biz bunun hukuki değil siyasi bir yargılama olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda Süleyman Soylu’nun attığı bir tweet nedeniyle dava açıldığını düşünüyoruz. Trabzon’da bir kişinin CİMER’e bir ihbar yapıldı ve bunun üzerine dava açıldı. 301. Madde’nin hukuki boyutunu anlatmıştık. AİHM kararını da size hatırlatmak istiyorum. Beraat istiyoruz”
Avukat Jiyan Tosun da düşünce özgürlüğü kavramına dikkat çekti ve TCK 301.Madde’nin düşüncenin cezalandırılması olduğunu söyledi. Yüzlerce kişinin bu maddeden yargılandığını söyleyen Tosun, “Devletle aynı düşünmediğimiz için birçok yargılama ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu da toplumun ilelemesine engel oluyor, tek tip bir toplum yaratmaya neden oluyor. 301. Madde’ye karşı olmaya devam edeceğiz" dedi.
Yoleri: Hak savunucularını susturmak için yargı araçsallaştırılıyor
Avukat Gülseren Yoleri de tüm savunmalara katıldığını belirterek, ortada tarihsel bir değerlendirme olduğunu söyledi.
Yoleri, “Toplumsal barışın sağlanması için yapılan bir talepten söz ediyoruz, 301. Madde’nin resmi ideolojisi dışındaki tüm görüşlerin tehdit olarak görüldüğü ortada. Bu dava siyasi bir davadır. Hak savunucuları yıldırmayı hedef alan bir yargılamadır. Yargılama da bu baskılamanın bir aracı olduğunu görüyoruz. Amaç insan hakları savunucularının da susturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Yargının da araçsallaştırıldığı aşikar. Bütün bu basınca direnen çok yargı kararı da var. Müvekkilerim insan hakları savunucularının görevidir doğruyu söylemek ve talep etmek. Bunu yaptılar. Yapmaya devam edeceğiz. Bu değerlendirme takdirinde mahkemenizin beraat kararı vermesini talep ediyorum” dedi.
Karar
Keskin de son olarak, “Soykırım değil diyenlerle aynı özgürlüğe sahip olmak istiyorum” dedi. Yarkın da “Beraatimi isterim. Basın açıklamamızda soykırım inkarının kurumsallaştığını dile getirmiştik yargılama sonucu aleyhe bir karar çıkması halinde bu söz konusu olacak” dedi.
Mahkeme Başkanı kararını açıkladı. Suç koşulları tespit edilmediği için her iki sanığın da ayrı ayrı beraatine karar verdi.
TCK 301 nedir?
Bir dönemlerin oldukça tartışma yaratan kanun maddesi TCK 301 (1) "Türklüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisini alenen aşağılamayı" kapsıyor. Kanun, bu suçu işleyen kişinin altı aydan üç yıla kadar hapisle cezalandırılmasını söylüyor.
(2) Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Devletin yargı organlarını, askerî veya emniyet teşkilatını alenen aşağılayan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Türklüğü aşağılamanın yabancı bir ülkede bir Türk vatandaşı tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte bir oranında artırılır.
(4) Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
(EMK)