Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kemal Hacımustafaoğlu, COVID-19 geçiren çocuklarda ortaya çıkan MIS-C hastalığı, çocukların aşılanması ve son günlerde çocuklarda artan COVID-19 vakalarının nedenleriyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Okulların açılması veya kapanmasıyla çocuklardaki vakaların azalıp azalmadığı veya salgına ne ölçüde katkıda bulunduğunu ülkemiz için kesin bilemediklerini söyleyen Prof. Dr. Hacımustafaoğlu, "Bu veriler muhtemelen resmi makamlarda (Sağlık Bakanlığı) tutuluyordur diye düşünüyorum ancak bu sağlıklı verilere ulaşamıyoruz. Bu veriler bilimsel kullanıma açık olmalı ki bilimsel yöntemleri kullanarak sağlıklı yorumlar yapabilelim" dedi.
Öte yandan eğitimin çok önemli olduğunu bu nedenle hastalıktan korunmak için üst düzey önlemler alınarak okulların açık kalmaya devam etmesi gerektiğinin altını çizdi.
"Çocukları da aşılama kapsamına almadan, COVID-19 veya çocukları da önemli ölçüde etkileyen bir başka bulaşıcı hastalığın, salgın yapan hastalığın, gerçek anlamda kontrol altına alınabilmesi mümkün değil" diyen Prof. Hacımustafaoğlu'nun görüşleri şöyle:
Çocuklardaki vaka sayısı neden arttı?
"Vakaların artmasında okulların açılması faktörlerden biri olabilir. Ama okullarda gerekli korunma önlemleri alındığında oldukça düşük etkili bir faktör bu. Uzun süredir okulların açık olduğu örneğin İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler esas olarak bizden daha sıkı bir kapanma süreci uyguladılar. Ayrıca bizde de aşı yapılıyor ama, erişkinlerdeki aşılanma oranı özellikle İsrail, Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde son bir ay itibariyle, bizden çok yüksek oranda.
Genel olarak bakıldığında, daha Covid aşılarının yapılmadığı dönemlerde, özelikle ileri yaşlarda, sağlık personelinde, diğer risk grubu yetişkinlerde hastalığı çok daha fazla görüyorduk. Ama bu kesimlerde, büyük ölçüde aşılama ve diğer sıkı kontrol önlemleriyle hastalık daha az görülmeye başladı. Doğal olarak çocuklardaki rölatif oran arttı. Risk grubu, sağlık çalışanı, ve ileri yaş yetişkinler gibi erişkinlerde geniş bir kesimin aşı ile korunması ve sıkı kapanma önlemleri sonucunda; okullarında yüz yüze eğitime devam eden Batı ülkelerinde, çocuklarda hastalığın eskiye göre biraz daha sık görülmesi aslında bu açıdan son derece normal.
Ayrıca bulaşma oranlarının daha yüksek olduğu mutant virusun da (örneğin İngiliz mutantı; B 1.1.7 gibi) yaygın olmasının bunda rolü olabilir. Ama okullarda gereken önlemler alınarak çocuklarda hastalık görülme sıklığı azaltılabilir. Yani aslında dünyada çocuklarda hastalık görülme sıklığı bir miktar arttı ama bunu tek başına okulların açılmasına bağlayamayız. Sadece faktörlerden biri olabilir. Üstelik majör faktör olduğunu da söyleyemeyiz."
"İngiliz varyantı yüzde 50 civarında daha fazla bulaştırıcı ve muhtemelen daha ağır seyrediyor. Bütün dünyada bu varyanta (mutasyona) ve diğer varyantlara bağlı taşıyıcılık ve bulaştırıcılık ve hastalık görülme oranlarında yükselme var. Ülkemizde de bunu görüyoruz, bizdeki mutasyonların çoğu İngiliz varyantı.
"Verilere ulaşamıyoruz"
"Eğitim çok önemli ve vazgeçilmez. Özellikle küçük çocuklarda (okul öncesi ve ilkokul, ortaokul gibi) yüz yüze eğitim çok daha önemli. Gelişmiş ülkeleri bunun öneminin farkında ve gerekli olanı yapıyorlar.
"Okulların açılması veya kapanması sürecinde çocuklardaki vakaların azaldığını, arttığını ya da salgına ne ölçüde katkıda bulunduğunu ne yazık ki bilmiyoruz. Bu verilerin aslında Sağlık Bakanlığı'nda tutuluyor olması gerekir ve tutulduğunu da düşünüyorum. Biz bu verilerin yani toplumun sağlığını ilgilendiren bu verilerin en azından bilimsel kullanıma açık olmasını bekleriz. Böylece bunlara göre toplum hekimliği çerçevesinde, bilimsel ve sağlıklı yorumlar yapabilelim, sağlık kazancı sağlayalım isteriz. Ama maalesef biz bu verilerin ayrıntılarını bilmiyoruz, mevcut resmi sitelerden ulaşmak da mümkün değil.
Ben çocuk enfeksiyon hastalıkların alanında çalışan bir öğretim üyesiyim. Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları ve Bağışıklama Derneği'nin yönetim kurulundayım, Bakanlığın bazı komisyonlarında yıllarca çalıştım, öğrenci yetiştiriyoruz, çocuk Pandemi poliklinik ve kliniklerinde çalışıyor sevk ve idaresini planlıyoruz, değişik kademelerdeki pandemi kurullarında görev alıyoruz, gelişen sorunlar hakkında çözüm önerilerinde bulunuyoruz, ama maalesef bilimsel değerlendirmelerde çok önemli olabilecek bu verilere ulaşamıyoruz. Bunun düzeltilmesi gereken önemli bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Peki, bu veriler nerede duruyor derseniz. Herhalde duruyor bir yerlerde. Anladığımız kadarıyla kullanılmıyor da. Bir bakıma bir süre sonra pisi pisine eskiyip işe yaramaz hale gelecekler. Bu nedenle biz çok daha kolay ulaşabildiğimiz diğer ülkelerin verilerini kullanarak ülkemiz için yorumlar yapmaya çalışıyoruz.
MIS-C vakaları
"COVID-19'un çocuklardaki klinik bulgularına bakacak olursak, virüsü aldıktan sonra 7-10 gün içinde karşımıza çıkacak akut enfeksiyon dönemindeki bulguları var. bu dönemdeki klinik bulgular genellikle erişkinlerden daha hafif seyrediyor. Bazen klinik bulgular belirtisiz (asemptomatik) veya çok hafif te seyredebiliyor. Bulgular sıklıkla 7-10 gün içinde düzeliyor.
Klinik bulgu vererek veya asemptomatik şekilde hiç bulgu vermeden atlatan çocukların bir kısmında; küçük bir grubunda İyileşme veya nekahat döneminden sonra tekrar bazı bulgularla çıkan bir tablo var. Bu tabloda uzun süren inatçı bir ateş, halsizlik ishal, çarpıntı, baş ağrısı gibi birçok sistemi ilgilendiren bulgular olabiliyor. Buna MIS-C diyoruz. MIS-C dünyada kabaca bir yıldır Covid 19 enfeksiyonu sonrasında tanınmaya başlayan yeni bir hastalık. Bu hastalığın tanı kriterleri başlangıçta net değildi. Dünyada tanı kriterleri daha sonra (son 6-8 aydır) standardize edildi.
Covid geçiren herkeste değil ama bazı çocuklarda görülebiliyor bu. Özellikle COVID geçiren bir çocukta 3-4 hafta kadar sonra eğer inatçı ve uzun süren ateş, çarpıntı, döküntü, ishal, kırgınlık gibi bulgular varsa mutlaka doktora gidilmeli.
MIS-C bazı durumlarda akut COVID- 19 enfeksiyonlarına göre daha ağır seyredebilir. Kalp, beyin ve diğer sistemlerin tutulması, şok, ağır seyirli akciğer hastalıkları, kalp krizi, kalp yetmezliği gibi durumlara yol açabilir. Aslında görülme oranı çok yüksek değil, bu nedenle ailelerin çok tedirgin olmasına da gerek yok, ama COVID geçirdikten kabaca bir ay kadar sonra bu bulgularla karşılaşılırsa hemen sağlık ocağına doktora başvurulmalı."
Yoğun bakımdaki artışlar
"Yoğun bakımdaki hasta sayısı her bölgeye göre farklılık gösterebilir, ama şu net ki son iki üç ay öncesine göre hem poliklinik vakalarda hem hastaneye yatışlarda, hem de yoğun bakım yatışlarında bir artış var. Sağlık Bakanlığı'nın basında verilen verileri de destekliyor bunu. İki üç ay öncesine göre bildirilen rakamlarda kabaca yüzde 50 veya daha fazla bir artış meyli var. Her açıdan; yatan, yoğun bakım ve kaybedilen olgularda artış var."
"Okuldaki salgın kaynağı genelde yetişkinlerdir"
"Çocuklar hastalığı erişkinler kadar bulaştırır. Her ne kadar çocuklardaki mikrop yükü erişkinlerden biraz daha az olarak kabul edilse bile, çocukların süper yayıcılık (süper bulaştırıcılık) oranı erişkinlerden çok daha az kabul edilse bile çocuklar da virüsü bulaştırır.
"Ama yapılan bilimsel çalışmalara göre okulda bir salgın çıktığı zaman bu salgının kaynağı çocuktan ziyade öğretmenden veya yetişkin bir görevliden ya da evdeki hasta bir kişiden çocuğa ve bu çerçevede okula yayıldığı yönünde. Aslında çocuklarda hasta olur, bulaştırır. Ama çocuklardan hastalık bulaşması erişkinlere göre daha az oranda."
Çocuklarda COVID-19 aşısı
"Şu anda çocuklara COVID aşısı yapma gündemde değil, ayrıca mevcut aşıların çocuk yaş grubu için onayları yok. Ancak farklı firmaların çocuklara yönelik değişik yaş grupları için aşı çalışmalarının devam ettiğini biliyoruz."
"Bazı bulaşıcı hastalıklar hem çocukları hem erişkinleri önemli oranlarda etkiler. Bu çerçevede, çocukları hastalıktan korumadan, çocukları da aşılama kapsamına almadan COVID-19 veya bir başka salgın hastalığını gerçek anlamda kontrol altına alınabilmesi mümkün değil. Bütün yaşlılar, risk grubunu aşılarsanız, o gruptaki ölümler, hastaneye yatışları azaltmış olursunuz. Ama toplumdan o hastalığı ortadan kaldırmak için çocuklar dahil tüm toplumun belli bir oranda aşılanması gerekir. Yüzde 60'lık oranlar sık sık telaffuz ediliyor. Toplumun yüzde 60'ının aşılanması durumunda hastalığın tamamen kontrol altına alınacağı hastalığı bitireceği belirtilen bu rakam, bana göre çok iyi niyetli bir oran. Hastalığın tam olarak kontrol altına alınabilmesi için aşının çok yüksek oranda korunma sağlaması, bulaştırıcılığı önlemesi ve taşıyıcılığı azaltması gerekli. Bu açıdan benim fikrim, hastalığı kontrol altına almak için yüzde tüm toplumda çocuklar dahil en az yüzde 70-80'lik düzeyde aşılamanın yapılması gerekeceği yönünde."
(AÖ)