Fotoğraflar: Ayşegül Özbek
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Geçen yıl 50 lira olan kırmızı et 150 lira oldu.
Sivri biberin kilosu 70 lira.
Geçen aylar dükkana 2 bin 500 lira gelen elektrik faturası 10 bin liraya çıktı.
Fırınlar, bu sene binin üzerinde Ramazan pidesi satışı beklerken 600'ün altında kaldı bu sayı.
Esnaf artık müşteriye fiyat söylemekten utanır, dert dinlemekten bıkmış hale geldi.
Halk ise çoktandır bıkkın, "Boşuna bana zamları sorup, derdimi depreştirme" diyor Eminönü'nde alışveriş yapan bir kadın.
TIKLAYIN-Tarihi geçmiş mama, bakkaldan tekli bebek bezi, musluk suyu
İstanbul'un esnafı ve müşterisi bol iki semti Kurtuluş ve Eminönü'ndeyiz...
Müşteri artık kilo, gram hesabı yerine, "10 liralık, 20 liralık" diyerek alışveriş yapıyor kasapta.
İstanbul, Kurtuluş esnafı kasap Abdullah Akkaya, üç haftada tavuğa yüzde 25 zam geldiğini söylüyor. Kırmızı ete ise yılbaşından bu yana yüzde 100 zam geldiğini aktarıyor.
Kasap
Gram, kilo hesabı bitti: "20 liralık et ver"
"'Karkas' dediğimiz kemikli et bize gelen. Yüzde 25 fire veriyor. 90 liraya alıyoruz. 25 kilo kemik atıp ondan sonra maliyet hesaplıyoruz. Ama kimse bunu televizyondan açıklamıyor. Diyorlar ki 'kasap eti 90'a alıyor.' Alıyor ama o aldığı eti kemiği olmadan satıyor. Aslında bize 90 lira değil 125 liraya geliyor. İşçi giderleri, kira, elektrik giderleri bütün yüklemeleri yaptığınız zamansa eski kâr kalmıyor. Bunları nasıl anlatabiliriz insanlara.
"Satışlara da yansıdı. Yılbaşından önce kıyma 85 liraydı şu anda 145 lira. Gelen zamlara göre daha yüksek satmamız lazım aslında. Esnaf kazanmıyor artık, dükkan döndürüyor. 'Aa yine mi zam geldi', sürekli duyduğumuz cümle bu müşteriden."
Kurtuluş'ta Ermeni, Rum ve Süryani yurttaşlar çoğunlukta. Paskalya bayramının yaklaştığını hatırlatıyor Akkaya. Sonrasında ise Ramazan bayramının olduğunu söyleyerek o dönem bir nebze de olsa satışların artacağını söylüyor.
"Bir kilo alamam yarım kilo diyor ya da artık gram söylemiyor müşteri. 30 liralık ver diyor, o halbuki bir avuç kadar. Mazot alırken 50-100 liralık alırlar ya, bizde de öyle müşteriler var standarda bağlamış. 20 liralık et ver diyor."
"Millet 12 ay oruçlu gibi"
Aynı caddede başka bir kasap da satışlarının artık neredeyse sıfıra indiğini söylüyor.
"Sıfıra sıfır. İnsanlar et alamıyor ki. Geçen sene 50 lira olan et bu sene 150 lira oldu. Ramazan gelmiş gitmiş fark yok. Çünkü yıl 12 ay, millet 12 ay boyunca oruçlu gibi zaten. Alamıyor."
Kurtuluş'un ünlü pastanesi Üstün Palmie de Ramazan pidelerinin yanı sıra yaklaşan Paskalya için hazırlıklarını yapmış. Tavşanlı, yumurtalı çikolataları vitrini süslüyor.
Pastane
"Müşteriye fiyat söylemekten utanıyoruz"
Pastanenin sahiplerinden Hülya Yıldıran, son iki yıldır işlerinde gerileme olduğunu aktarıyor.
"Ama bu sene yüzde 150'ye vuran zamlarla daha çok zorlanıyoruz. Hammaddeyi alırken zorlanıyoruz. Poşet, kağıt, pasta kutusu... Piyasada da bizim aldığımız eski usül kağıt yok, bulduğumuz anda yaptırıyoruz. Dolar o gün ne kadarsa o kurdan yaptırıyoruz. Bunlar tamamen dışarıya bağlı olduğumuz ürünler.
"Şeker ve una gelirsek, o kanayan yaramız zaten. Her hafta farklı bir fiyattan alıyoruz. Toptancılarda fiyat çok yüksek. Devletin şeker fabrikasının fiyatı uygun ama o da piyasada yok. Marketlere veriyor. Biz de 5'er kilo 5'er kilo alamayız. Bir pastane o şekilde dönmez.
"Unun fiyatı da aynı şekilde. Biz müşterilerimize fiyat söylerken utanıyoruz artık. Uzun bir süre fiyatlarımızı değiştirmedik. Hem mahalle pastanesiyiz, destek olalım halka hem de biliyoruz ki fiyat arttıkça işimiz daha da azalacak. Yapıp atmaktansa... Çünkü günlük üründür bunlar. Fiyat artışına gitmemeyi daha doğru bulduk ama bir yere kadar dayanabildik. Bu hafta artış yaptık ama aslında müşterilerimiz alışmış marketlerden. Bekliyorlardı.
"Paskalya çöreğindeki bütün malzemeler zamlı"
"Önümüzde Paskalya Bayramı var, ama bizim de artık yapabilceğimiz bir şey yoktu. Dayanamıyorsunuz bir yerden sonra. 'Ne olacak bu ekonominin hali' diye de sürekli burada konuşuyoruz. Müşterilermizle dertleşiyoruz. Onlar ev çekip çeviriyor, biz dükkan...
"Biz de birilerinin müşterisiyiz. Biz de alırken zorlanıyoruz. Ödeme kısmında da zorlanıyoruz. 'Zam gelecek, alın' diyor toptancı. Alayım ama neyle ödeyeceğim?
"Paskalya çöreğinin fiyatında ufak bir artış yaptık. Sakızı da Euro'yla alıyoruz. İçindeki bütün malzemeler zamlı. Un, şeker, sakız, yumurta, yağ.
"Tavşanlı, yumurta şekilli çikolatalarda çok büyük fiyat artışına gitmedik. Sonuçta bu çocukları sevindirmek için yapılmış bir şey. Bu da bayram sonuçta, fırsatçılığa çevirmek istemedik. Herkes mutlu olsun, çünkü herkes çok zor dönemden geçiyor."
Fırın
"Pide satışı düştü"
Havva Topçu, bir fırının ortaklarından. "İki ekmek alan, bir ekmek alıyor artık" diyor. Ramazan ayında en çok satış bekledikleri pidenin de durumu farklı değil.
"Normalde, binin üzerinde pide satmamız lazım ama biz 650 tane satıyoruz, ki Ramazanın ilk günleri daha bol satış olur ve sonra giderek düşerdi. Ama biz direkt düşükten başladık. Bir de kış ayındayız. Yani kimse tatile, köyüne memlektine, yazlığına gitmedi. Zamlar ilk başladığında yapacağımızı şaşırdık. İşçi maaşlarını yükselttik. Ama üzerine doğalgaz, elektik zammı gelince bu sefer gerçekten çok zor durumda kaldık.
"Peynir 30'du 60 oldu, e ben nasıl 50'ye sattığım ürünü 100'e satayım. Bu sefer kârımdan kısıyorum. Artık az ürün yapmaya da başladık. Satabileceğim kadar ürün yapmaya başladım. Performansıma dikkat ettim.
"Bazı şeyleri utanıyorum vermeye, fiyat söylemeye. Bir parça börek on lira. En az 20 liralık alması lazım ki doysun. Bir insanın bir kahvaltısı 20 ise yanına da bir şey alacak..."
"Eskiden övünürdüm bizde sebze-meyve ucuz diye"
Ümran Hanım sabah işe giderken simit alıyor fırından. O da artan fiyatların ciddi bir şekilde hissedildiğini anlatıyor:
"Birkaç gün önce yurtdışından arkadaşlarım geldi. Onlar bile farkları görebildiler. Dövizle gelmelerine rağmen. Maaşlarımız da çok ciddi şekilde erimiş durumda. Ben yine orta sınıfım, bir şekilde geçinebiliyorum, daha kötü durumda olanlar var.
"Dün pideyi 7,5 liraya aldım, çok fazla bir rakam. Domates, biberin hali ortada. Ben hep övünürdüm bizde sebze meyve çok uygun fiyatları, bolluk var diye. Şimdi onu bile alamayacak duruma geldik. Daha az alıyoruz ürünleri. Aldığımızı geri bırakıyoruz. Çok üzgünüm herkes çok mutsuz."
Fırın
"Ekonomiyi bizim düzeltecek halimiz yok"
Başka bir fırın sahibi ise, "Müşteri zamları bizim yaptığımızı zannediyor" diyor.
"Yanlış bir kanaat var. İnsanlar daha az alışveriş yapmaya başladı. Müşteri kendi ekonomisini kendi düzenliyor. Biz de kalitemizi düşürmek istemiyoruz. İyimser, hoşgörüyle bakmaya çalışıyoruz. Bizimki bir geçiştirme hali, ekonomiyi de bizim düzeltecek halimiz yok."
Konuştuğumuz insanlar en çok da sebzenin, otun fiyatının artmasına inanamıyor. "Bir demet maydanoz nasıl 10 lira, marul nasıl 15 lira olur!"
Manav
"Etiket değiştirmekten bıktık"
Bir manav dükkana gelen müşteriye dert anlatmaktan ve etiket değiştirmekten bıktıklarını anlatıyor.
"Her gün her gün etiket değiştiriyoruz. Böyle bir şey olamaz. Çarliston biber 50 lira. 2-3 tane alıyorlar artık. Mecbur. Üç parça bir şey alsan 100 lira. Müşteri soruyor, fiyatı hatırlamıyoruz. Borsa gibi. Müşteriyle papaz oluyorsun bazen. O seni suçluyor, sen anlatamıyorsun. Satışlar da düştü haliyle. Bazı müşteri alışmış, hiç fiyata bakmadan alıyor. Kasaya geldiğinde 150 lira çıkıyor, yarısını geri bırakıyor ürünün."
En çok dert dinleyen kasiyerler
Kasiyer Çiğdem Çınar, bütün gün en çok dert dinleyenlerden belki de.
"Psikolog gibi olduk. Biz de etkileniyoruz bu fiyatları gördükçe. Hatta ilk biz tepki veriyoruz. İnsanlar haklı. Birkaç ay içinde tüm ürünlerde çok fazla artış oldu. Elektrik faturası kirayı geçti. Elektrik faturası 2 bin 500 liraydı, 10 bin lira geldi."
"Benim vaktim yok"
Manavda alışveriş yapan bir kadın, "Konuşacak yeri mi kaldı bu zamların? Pes ettik artık, bittik" diyor. Bir genç "Her şey güzel olacaktı teyze" diyor, Kadın "İnanıyor musun buna? Valla benim vaktim yok oğlum" diye karşılık veriyor.
Eminönü'ndeki kuru yemişçi, "İş yok, bekliyoruz" diye dert yanıyor.
Kuruyemişçi
Müşteri: Poşetin darasını al
"Ramazan başlayalı dört gün oldu, ama iş yok. Geçen yıla göre epey kötü. 'Hayat normale döndü' deniyor ama pandemiden bir farkı yok bizim için. değişen bi şey yok. Fiyatları görüp şaşırıyor millet. Kadın diyor ki 'Poşetin darasını al.' Naylon poşet."
"Üç haftada üç kere fiyat değişiyor ama hep aynı sucuk"
Bir yurttaş elinde poşetle bir sucukçudan çıkıyor.
"İki hafta önce 109 liraydı, bir hafta sonra 120, şimdi 169 lira olmuş. Sucuk yani, hepsi aynı. Ramazanla da alakası yok bunun. 50 lira fark gelmiş. Bu kadar olmaz ki. Bir kilo yerine yarım kilo alıyorum artık. Her yerde böyle. Kıvırcık küçük 15, büyük 20 lira olmuş ve hepsi çürümüş halde. Allah bize yardım etsin."
Süt ürünleri dükkânı
"Joker para alıyorum yanıma"
Mandıradan çıkan bir kadın anlatıyor:
"En çok moralimi bozan şey ne biliyor musunuz? Evde hesaplıyorum şeker şu kadar, bu şu kadar diye, belli bir para alıyorum yanıma. Ondan sonra bir de joker para alıyorum. Nasıl olsa artmıştır diye. Bir aldığım birini tutmuyor.
"Eskiden dışarıda yemek yerdik, artık onu da yapamıyoruz. Veya uygun bir yerde kalitesine güvenemiyoruz. Hep günlük alıyorum, depolamam. Bu şekilde israf da olmuyor. Ama çok arttı fiyatlar. Ekstrem olan şeyleri almıyorum. Tropikal meyve çok severim mesela, artık almıyorum."
"Yoğurdun, yumurtanın fiyatını sorup gidenler var"
Aynı mandıranın sahibi ise satışların düştüğünü belirtiyor:
"Artık fiyatlar algı düzeyini aştı. Ben yeni esnafım bizim için yeni bir sektör bu. Aralıkta devraldıktan sonra şiddetli bir zamla karşılaştık. Bir ağlama duvarına döndük, insanlar sürekli şikayet ediyor. Fiyat araştırması yapıyorlar. Yoğurdun, yumurtanın fiyatını sorup gidenler oluyor. Başka yerde de bakıyorlar. Yüzde 50'ye yakın zam geldi yeniden süt ürünlerine.
"Daha dün 19 liralık yoğurt 24 lira oldu. Süt 12'den 16 oldu. İnek sütü. Balıkesir'den gelen ekolojik ürünlerimiz var. Ürün fiyatı artmasa da kargo ücretleri arttı."
(AÖ)