Makalenin İngilizcesi için tıklayın
85 milyonluk Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin yaşadığı İstanbul son iki günde iki büyük zam gördü.
İlk olarak su fiyatı yüzde 29 zamlandı. İstanbulluların yüzde 86'sının kullandığı 0-15 metreküp arasındaki konut tarifesi 5,56 TL’den 8,33 TL’ye yükseltildi. Ancak her 2,5 metreküpte 0,5 metreküpün ücretsiz olmasını sağlayan İnsani Su Hakkı'yla bu rakam 7,22 TL’ye çekildi.
Ardından toplu ulaşıma yüzde 40 zam yapıldı. Tam abonman ücreti 430 TL’den 602 TL’ye, öğrenci abonman ücreti de 78 TL’den 109 TL’ye çıkartıldı.
Tam elektronik biletin fiyatı da 2,19 TL zamlanarak 7,67 TL, aktarma ise 5,48 TL oldu. En kısa taksi mesafesi 20 TL'den 28 TL'ye, minibüs indi-bindi ücreti 3,75'ten 5,25'e, okul servis ücreti 396’dan 554’e, taksi dolmuş ücreti de 7,25’ten 10’ye yükseltildi.
Marmaray’ın en kısa tam taşıma ücreti de 5,48’den 7,67'ye, tam parkuru da 12,12’den 16,97 TL'ye çıktı.
Zammı kime yapalım?
Fiyatların geldiği seviye özetle böyle ancak her iki zam da hem İSKİ Genel Kurulu’nda ve hem de UKOME toplantısında birden fazla kez tartışıldı. Tartışmaların konusu ise Türkiye siyasetinden farklı değildi. Yerel, TBMM’nin bir tezahürüydü.
Su zammının ilk kez Genel Kurula geldiği 16 Şubat’ta İSKİ “yüzde 50’lik artış” istedi. AKP ise buna karşılık yüzde 25 zamma “evet” dedi. Oturumda AKP’li ve CHP’li üyelerinin birbirinin üstüne yürüdü. Sonuçta İSKİ’nin teklifi, oy çokluğuyla reddedildi.
AKP Grup Başkanvekili Tevfik Göksu, "Biz onların teklifini reddederek İstanbulluları bu büyük zamla karşı karşıya bırakmadık" dedi. Ancak akaryakıttan domatese, elektrikten ekmeğe, yağdan una kadar her kaleme gelen ve tüm Türkiye’nin olumuz etkilendiği zamları görmedi. Merkezi yönetim için bir şey demedi. Diğer zamları görmedi.
Buna karşılık Ekrem İmamoğlu, suya zam yapılmamasını "İstanbul’a karşı kötülük” olarak değerlendirdi. Konuyu “İstanbul’u kaybetme öfkesine” bağladı.
Birkaç gün sonra da İSKİ Genel Müdürü Rauf Mermutlu konuştu. İSKİ’nin ‘her ay 500 milyon TL açık verdiğini’ söyledi. Mermutlu, motorin fiyatlarının bir yılda yüzde 241, elektriğin de yüzde 239 arttığını, bunun kurumun işletme giderlerinin yüzde 203 artmasına neden olduğunu söyledi. Aynı dönemde su fiyatlarının değişmemesinden yakındı.
“Zam yapılmazsa yatırımlar gecikir” diyerek bir nevi gözdağı verdi. Oysa 15 Aralık’ta da suya yüzde 17,80’lik zam yapılmıştı.
Sonra teklif geçtiğimiz gün tekrar İSKİ Genel Kuruluna geldi ve yüzde 29’la geçti.
Esnafa var İBB’ye yok
Diğer konu ulaşım. İSKİ Genel Kurulundan daha büyük tartışmalar yaşandı. İki-üç kez teklif reddedildi. Ancak reddedilmesinin arkasında yatan gerekçe farklıydı.
Aslında bu süreci hazırlayan da 19 Şubat 2020’deki bir değişiklikti. İçişleri ile Çevre Şehircilik Bakanlıkları Resmi Gazete’de yayınladığı yönetmeliklele Büyükşehir Belediyelerinin UKOME üye sayılarını ve ağırlıklarını değiştirdi.
Kamu kuruluşlarının temsilci sayısı artırıldı, belediyeler azınlığa düşürüldü. Son UKOME toplantılarında da zam böylelikle bir süre bertaraf edilebildi. Ama hem esnaf temsilcileri hem de belediye bu zammı istiyordu.
İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar, İstanbul’da toplu ulaşımın kesilmemesi için 15 milyar liralık sübvansiyon yaptıklarını belirterek hizmetlerinin sürdürülebilirliği için zammın yapılması gerektiğini söylüyordu. Çağlar’ın söylediğine günlük sübvanse 27 milyon TL’ye ulaşmıştı.
İBB Toplu Ulaşım Hizmetleri Müdürü Barış Yıldırım da, son zammın yapıldığı 24 Aralık 2021’den beri yakıta yüzde 45-50, toplam maliyet artışlarına ise yüzde 53 zam geldiğini söylemişti.
Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy ise Ocak 2021’de 19 milyon lira gelen elektrik faturasının Şubat 2022’de 63 milyon lira, Mart ayında ise 70 milyon liranın üzerine çıktığını belirterek, “Bu maliyetlerle İstanbul’da toplu ulaşımın sürdürülebilmesi mümkün değildir” demişti.
Zammı isteyen sadece İBB değildi. İstanbul Taksiciler Odası Başkanı Eyüp Aksu, TURYOL Yönetim Kurulu Başkanı Yunus Can, İstanbul Taşımacılar Birliği Başkanı Turgay Gül, Özel Halk Otobüsü Sahipleri ve İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Göksel Ovacık gibi isimler UKOME toplantısında çıktılar ne kadar zor durumda olduklarını anlattılar.
Tek gündemleri pahalılıktı. Akaryakıt, döviz, araçların bakımı, yedek parçası, çalışan maliyetleri... Çıktılar ne sıkıntı yaşıyorlarsa anlattılar.
Zamma itiraz ise Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 1. Bölge Müdürü Serdar Yücel’den gelmişti. Yücel "Zammı esnafa verelim, ancak İETT'ye vermeyelim" şeklinde özetlenebilecek açıklamalar yaptı. Ulaşımın kamusal önemine değindi. İstanbul halkını kötü etkileyeceğini savundu. Haklıydı. Ancak Yücel’in yönetiminde olduğu TCDD daha birkaç ay önce bir UKOME kararını dava ederek Marmaray’a yapılan ‘aktarmayı’ kaldırtmıştı.
İnsanların daha ucuza seyahat etmesine olanak veren bu sistem bir gecede değişmişti. Yücel birkaç ay sonra kamu yararı için ‘zammı reddeden’ tarafta durdu.
Sonuçta zam, son yapılan toplantıdan bir şekilde geçti. Kimse halkı, insanların ekonomik gücünü düşünmedi. Yapılan da siyasetten başka bir şey değildi. Kimse İBB’ye sübvanse edilmesi için kaynak yaratabileceğini söylemedi. Merkezi yönetimden yani hükümetten bu konuda destek istemedi.
Yansıması
Bir hesap yapalım. Bugün asgari ücret 4252 lira. Her gün işe, okula vs. gitmek için abonman (mavi akbil) almak en mantıklısı. Tam için 602, öğrenci için 109 TL.
Şanslıysa ve eğer ki işsiz değilse asgari ücretli bir çalışan aylık gelirinin yüzde 14,15’ini İstanbul’da ulaşıma ayırmak zorunda. Devletten burs ya da KYK kredisi alan bir öğrenci ise (850 TL) gelirinin yüzde 12,85’ini ulaşıma ayırmak zorunda.
Su içinse bir asgari ücretli maaşının ortalama yüzde 3’ünü, KYK geliri olan bir öğrenci de bursunun yüzde 11’ini gözden çıkarmalı.
Her ikisi de insalar için hem yaşamsal hem de kamusal öneme sahip. Bir tarafta enflasyonu, pahalılığı görmeyip İBB'ye zam yapmayalım diyenler var, diğer tarafta ise bunları görerek zamı normal karşılayanlar.
Ancak her iki durumda da anormal olan şey aslında zam. Sosyal devlet ilkesi uyarınca belki ücretsiz olmak zorundalar. Aslında bunu tartışmamız gerekirken, odaklanılan konu siyaset, politika, kurumların zor duruma düşürülmesi düşüncesi, yaklaşan seçimler. Düşünmeyen halk.
Sonuç mu? Üst üste gelen zamlar ve pahalılık. Daha düşük yaşam standardı ve daha zor günler… Belki de açlık ve yoksulluk. Oturduk, bir sonraki zam ne zaman yapılacak diye bekliyoruz. Siyasi yönelime göre itiraz ediyoruz.
(HA)