Beşinci kez uzatılan Olağanüstü Hal (OHAL) idaresinde “darbe” ve örgüt davalarından yargılanan gazetecilere “tek tip elbise” de dayatılıyor. Anti-demokratik uygulamalar nedeniyle süregiden gerilimli ortamda Türkiye Avrupa Birliği’nden ziyade Avrupa Konseyi’nin konusu olmakta.
RSF ve CPJ’nin de gazeteciler için “dünyanın en büyük hapishane”lerinden biri saydığı Türkiye’de, 122 gazeteci ve medya çalışanı mahpus.
Gazeteciler Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında 237 ağırlaştırılmış müebbet ile toplam 3 bin 672 yıl 6 ay hapis talebiyle yargılanıyor. Tutuksuz yargılanan 520 gazeteci de hapis tehdidiyle karşı karşıya.
Medya Gözlem’den başlıklar
Büyütmek için tıklayın |
BİA Medya Gözlem Raporu’nda “öldürülen gazeteciler”, “hapisteki gazeteciler”, “saldırı, tehdit ve engellemeler”, “cezasızlık / hak aramaları”, “soruşturmalar, açılan-süren davalar, kararlar”, “hakaret, kişilik hakları ve tazminat davaları”, “yasaklamalar, kapatmalar, toplatmalar”, “Anayasa Mahkemesi”, “AİHM” ve “RTÜK” gibi bölümler yer alıyor.
BİA Medya Gözlem’in Ekim, Kasım, Aralık 2017 döneminde gazetecilere TCK ile TMK’de düzenlenen “silahlı örgüt üyelik”, “örgüte yardım” , “örgüt propagandası” veya “örgüt kurma”, “darbeye iştirak”, “devletin bütünlüğü ve ülkenin birliğini hedef alma” suçlamaları da yöneltildi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’deki gazetesi önünde öldürülmesine ilişkin 10 yılını geride bırakan davada, biri “cinayet günü görüntülerinde teşhis edilen” de dahil beş jandarma görevlisinin tahliye edilmesiyle tutuklu sayısı 11’e indi. 10’u firari 85 sanıklı davada, Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakıcıoğlu’nun talebi doğrultusunda İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Jandarma Komutanlığı’ndan Dink'le ilgili bütün bilgi ve belgeler istendi.
Gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım bulunabildi, ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın dört yıldır ifadesi alınabildi.
Gazeteci Cihan Hayırsevener’in 18 Aralık 2009’da Bandırma’da öldürülmesiyle ilgili davada, Mahkeme sanık İhsan Kuruoğlu’nu uzun tutukluluk nedeniyle 3 Ağustos 2016'da tahliye etmişti. Diğer sanıklar Serkan Erakkuş'a müebbet hapis, Erakkuş’la aynı araçta bulunan Kerem Yılmaz'a müebbet hapisten 12 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, İhsan Kuruoğlu ve Erakkuş‘un tutuklanmasına, Yılmaz’ın da yakalanmasına hükmetti.
Gazeteci Cinayetleri / Yargılama
Hrant Dink Cinayeti
Dink davasında 11 tutuklu kaldı: Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in 19 Ocak 2007’de İstanbul Şişli’deki gazetesi önünde öldürülmesine ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Şube görevli jandarmalar Bekir Yokuş, Ecevit Emir, Emre Cingöz, Hacı Şerif ŞimşekveŞeref Ateş tahliye edildi. Tahliye edilenlerden Cingöz, mahkemeye gelen rapora göre cinayet günü görüntülerinde teşhis edilmişti. Böylece, 10’u firari 85 sanıklı davada tutuklu sayısı 11’e düştü. Mahkeme, Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakıcıoğlu’nun talebi doğrultusunda İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü ve İstanbul Jandarma Komutanlığından Dink'le ilgili bütün bilgi ve belgeleri de istedi. Yargılama 29-30 Ocak ile 1-2 Şubat 2018 günlerinde devam edecek (8 Aralık).
Öz hatırlamadı: Daha önce Dink cinayeti önce ihmal göstermekten altı ay hapse mahkum edilen, 15 Ağustos 2016’da tutuklanan dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Albay Ali Öz, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 16'sı tutuklu 85 sanıklı davada cinayet istihbaratını aldığını “hatırlamadığını” savundu. 1 Eylül 2004'ten 24 Temmuz 2007'ye kadar Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptığını, bundan önce istihbarat deneyimi olmadığını belirten Trabzon İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, “Burası bir karargâhtır. Kolluk memuru değiliz. Suçu önleme sorumluluğumuz yok ama kolluk memurlarına istihbarat bildirme görevimiz var” dedi. Yıldız, Albay Ali Öz’e “Mcdonalds'a patlayıcı yerleştiren Yasin Hayal arkadaşlarıyla birlikte İstanbul'da Ermeni bir gazeteciyi öldürmeyi planlıyorlarmış” dediğini, ancak sözünü bitiremeden Öz'ün “Sonra konuşalım” dediğini, sonrasında da herhangi bir talimat vermediğini söyledi (5 Aralık).
13 jandarma için “Dink” dilekçesi: Gazeteci Hrant Dink’in ailesinin avukatlarından Hakan Bakırcıoğluaralarında dönemin İstanbul Jandarma Komutanı Ünal Karaosmanoğlu’nun da bulunduğu 13 jandarma görevlisi hakkında soruşturma yapılması için başvurdu. Dilekçede, bu görevlilerin Dink’in tehdit altında olduğunu bildikleri halde koruma yükümlülüklerini yerine getirmedikleri belirtildi (9 Kasım).
Beş tahliye: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Hrant Dink cinayeti davasında sanıklardan Samsun Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi amirlerinden Metin Balta ve Ahmet Çetiner, Trabzon Jandarma İstihbarat Şubesi görevlilerinden Ergün Yorulmaz, Hüseyin Yılmaz ve Gazi Günay’ı tahliye etti. Yargılama 4-5 ve 7-8 Aralık’a bırakıldı (6 Ekim).
Ercan Gün’den savunma: Ogün Samast’ın Samsun’da yakalandıktan sonra TEM Şubesinde çekilen bayraklı görüntülerini yayınlayan ve “FETÖ bağlantısı”ndan tutuklanan FOX Tv Haber Müdürü Ercan Gün, savunmasında, “Samast yakalandığında Jandarma Samsun Otogarında bir buçuk saat kalmıştı. Esas haberi patlatan Star gazetesi oldu” dedi; algı operasyonuna giriştiği suçlamasını reddetti. Dink cinayeti işlendiği gün Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileriyle telefon görüşmeleri olduğu ve Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanı yapılmasında rol oynadığı iddia edilen Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi görevlisi Tevfik Cantürk ve tetikçi Samast’ın Samsun’dan geçeceğine dair polis ve jandarma görevlilerini arayan tutuksuz gazeteci Muammer Ay savunmasını yaptı (3 Ekim).
Musa Anter Cinayeti
Dava “Yeşil” ve Aygan’ı bekliyor: Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, aydın ve gazeteci Musa Anter’in 1992’de öldürülmesi ve 90’larda JİTEM’in işlediği cinayetlerle ilgili 18 sanıklı davada, ne “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım bulunabildi, ne de İsveç’te bulunan PKK itirafçısı ve eski MİT elemanı Abdülkadir Aygan’ın dört yıldır ifadesi alınabildi. Dönemin Sabah Gazetesi istihbarat müdürü Abdurrahman Şimşek’i Diyarbakır’dan SEGBİS üzerinden tanık olarak dinledi. Şimşek, “Haber kaynağım bana, Hamit Yıldırım’ın yakın akrabalarından birisinin Musa Anter cinayetini Hamit Yıldırım’ın işlediğini, bundan pişman olduğu ve cinayetin işlendiği dönemde genç olduğunu da aktarmış. Ama kime hangi akrabasına söylediğini bilmiyorum. Şimşek, “Yeşil”in eski adı Özel Harp Dairesi olan birim personellerince kaçırılıp öldürüldüğünü, öldürüldükten sonra da Yeşil’in video kaydına alınarak, üst düzey jandarma istihbarat komutanlarına izletildiğini söylediğini aktardı; tanığının can güvenliği nedeniyle tanıklık yapmaya yanaşmadığını açıkladı. Şimşek, saldırıda yaralanan Orhan Miroğlu’nun kendisine “Sen bu işlerle uğraşma. Devlet 20 yıldır uğraştı olayı aydınlatmadı. Devlet bu olayı çözmedi siz niye uğraşıyorsunuz” dediğini de aktardı. Anter ailesinin avukatı Selim Okçuoğlu, Şimşek’in mahkemelere bizzat katılmasını istedi. Dönemin Diyarbakır Belediyesi’nin Kültür ve Sanat Bölümü çalışanı Mahmut Günaçtı, tanık sıfatıyla SEGBİS üzerinden verdiği ifadede, “Musa Anter’i daha önce hiç tanımadım. Ben olayın yaşanmasından sonra trafik kazası geçirdim. Kalp krizi geçirdim. Onun için olayı pek hatırlamıyorum” dedi. Yargılama 4 Nisan’da devam edecek (20 Aralık).
Cihan Hayırsevener cinayeti
Hayırsevener cinayetine hapis: Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteci Cihan Hayırsevener’in 18 Aralık 2009’da Bandırma merkezinde öldürülmesiyle ilgili yeni yargılamada, cinayeti azmettirdiği gerekçesiyle sanık İhsan Kuruoğlu’nu müebbet hapse mahkum etti. Sanığı “örgüt kurma” ve “ihaleye fesat karıştırma” suçlarından beraatına hükmeden mahkeme, cinayetin de haksız tahrik altında işlendiğine kanaat getirerek cezayı 17 yıl hapse indirdi. Özel Yetkili İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dört yıl süren davada “silahlı suç örgütü kurma, ihaleye fesat karıştırma ve ateşli silahlar kanununa muhalefet”ten 10 yıl hapis cezasına çarptırılan sanık İhsan Kuruoğlu, uzun tutukluluk süresi nedeniyle 3 Ağustos 2016'da tahliye edilmişti. Diğer sanıklar Serkan Erakkuş'a müebbet, Erakkuş’la aynı araçta bulunan Kerem Yılmaz'a müebbet hapisten 12 yıl hapis cezası verildi. Mahkeme, İhsan Kuruoğlu ve Erakkuş‘un tutuklanmasına, Yılmaz’ın da yakalanmasına hükmetti (8 Aralık).
Hapis Gazeteciler
Hapis gazeteciler tablosu için tıklayınız.
Mesleki faaliyetleri veya siyasi dosyalardan yargılanan 122 gazeteci 1 Ocak 2018’e hapishanede girdi. Tutuklu gazetecilerin 79’u Cemaat medyası çalışanları, 24 haberci de Kürt medyasından.
Kalan 19 gazeteci de Cumhuriyet (3), Evrensel (1), Die Welt (1), Sosyalist Dayanışma dergisi (1), Atılım (1), Eylül Hapishane dergisi (1), ETHA Ajansı (2), Emek-Adalet dergisi (1), Özgür Gelecek (1), Odak (1), Mezitli FM radyosu (1), Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi (1), Nokta (1), TV10 (1), Solyayin.com (1) sitesinden ve biri de bağımsız foto-muhabiri.
Türkiye’de cezaevindeki gazeteci ve medya çalışanların durumu hem ülke içinde hem uluslararası planda farklı şekillerde kamuoyuna yansıyor. Kimi örgüt ve girişimler “gazeteci” oluşlarının temel alarak savunu faaliyetlerinde bulunurken, kimileri de “gazetecilik faaliyetleri kapsamında cezaevinde olup olmadıklarını” esas alıyor. Hatta, aynı kriterde yola çıktıkları halde farklı sonuçlar da elde edebiliyorlar. BİA Medya Gözlem Raporu’nda hapisteki gazeteciler, çalıştıkları medya kuruluşunca gazeteci olarak tanıtılanlar, gazetecilik faaliyeti kapsamı itibariyle herhangi bir tespit ve sonuca gidilmeden, Türk Ceza Kanunu veya Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlem görmeleri dikkate alınarak değerlendirmeye alınıyor.
Hapishanedeki 122 gazeteciden 66’sı halen yargılanmaktayken, 31’i halen soruşturma geçiriyordu. Hapishanedekilerden sadece 21’i hükümlüyken dördü de hapis cezasına mahkum olarak itirazının sonucunu bekliyordu. Bu dönemde, tutuklu gazeteciler “Darbecilik”, “Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs”, FETÖ, PKK, DHKPC, MLKP, DHKP-C, TKEP/L, Direniş Hareketi gibi silahlı örgütlerle işbirliği veya onlara yardım gibi suçlamalarla karşılaştılar.
Geçen yılın aynı döneminde hapishanelerde bulunan 131 gazeteciden 18’i hükümlü, 7’si halen yargılanıyordu, 106’sıysa soruşturma geçiriyordu.
“FETÖ" davaları
Olağanüstü Hal’in (OHAL) ilan edildiği 20 Temmuz 2016’dan bugüne kadar “Fethullahçı Terör Örgütü /Paralel Devlet Yapılanması – FETÖ/PDY” ile bağlantılı operasyonlar kapsamında tutuklanan 79 gazeteci ve medya temsilcisi 1 Ocak 2018 itibariyle cezaevindeydi.
Bu kişilerden en az 56’sı “FETÖ yöneticiliği veya üyeliği”, “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs-darbecilik”, “örgüte yardım”, “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla yargılanmaya devam ediyor; ikisi aldıkları mahkumiyetleri İstinaf Mahkemesi’ne taşırken 21’i iddianame bekliyor.
"KCK-PKK-DYG" davaları
14 medya temsilcisi “KCK - PKK – DYG üyeliği veya propagandası” davalarında hükümlüyken, sekizi halen yargılanıyordu; altısı soruşturma geçiriyor.
İkisi “MLKP üyeliği”nden, biri “isyana teşvik”, biri TKEP/L üyeliği”, biri “Türkiye İntikam Birliği Teşkilatı (TİBT) üyeliği”, biri “Direniş örgütü üyeliği”, biri “DHKPC üyeliği”nden hükümlü iken, ikisi “FETÖ/PKK’ya yardım”dan bir diğeri “FETÖ/ DHKP-C propagandası” yargılanıyor. İki gazeteci, “MLKP üyeliği” şüphesiyle, diğer üçü de henüz bilinmeyen örgütlerle bağlantılı olmak şüphesiyle soruşturma geçiriyor.
FETÖ/PYD yöneticiliği/üyeliği/darbecilik/örgüte yardım/örgüt üyesi olmamakla birlikte bilerek yardım/örgüt propagandası: Abdullah Kılıç (Meydan gazetesi köşe yazarı), Ahmet Altan (Taraf gazetesi eski yayın yönetmeni), Ahmet Memiş (Haberdar sitesi haber müdürü), Ahmet Metin Sekizkardeş (Cihan Medya Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı), Ahmet Turan Alkan (Zaman gazetesi eski yazarı), Ahmet Yavaş (TRT radyosu Erzurum muhabiri), Alaattin Kaya (Zaman gazetesi eski imtiyaz sahibi), Ali Bulaç (Zaman gazetesi eski yazarı), Ali Ünal (Zaman gazetesi eski başyazarı), Ali Yüce (TRT radyosu yayın müdürü), Ayşe Nazlı Ilıcak (Bugün ve Yarına Bakış gazeteleri yazarı), Ayşenur Parıldak (Zaman gazetesi muhabiri), Aytekin Gezici (Adana’da gazeteci-yazar), Aziz İstegün (Zaman gazetesi eski Diyarbakır bölge temsilcisi), Bayram Kaya (Zaman ve Yeni Hayat gazetesi muhabiri), Bayram Parlak (Diyarbakır Radyo Cihan muhabiri), Behram Kılıç (Zaman gazetesi eski yazarı), Burak Ekici (Birgün gazetesi eski editörü), Burçin Dokgöz (Zaman gazetesi Çorum muhabiri), Cemal Azmi Kalyoncu (Aksiyon dergisi muhabiri), Cuma Kaya (Zaman gazetesi yazarı), Cuma Ulus (Millet gazetesi eski yayın koordinatörü), Cumali Önal (Zaman gazetesi eski Arapça servis sorumlusu), Cüneyt Seza Özkan (Samanyolu TV haber yönetmeni), Emre Soncan (Zaman savunma eski muhabiri), Ercan Gün (Fox TV haber editörü), Erdal Şen (Meydan gazetesi yazı işleri müdürü), Ersin Şanlı (TRT yurt haberler müdürü), Faruk Akkan (Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü), Fevzi Yazıcı (Zaman gazetesi görsel yönetmeni), Gökçe Fırat Çulhaoğlu (Türk Solu dergisi yazarı), Gültekin Avcı (Bugün gazetesi eski köşe yazarı), Habip Güler (Zaman gazetesi eski muhabiri), Hakan Aksel (TRT Haber ve Spor Dairesi koordinatör yardımcı ve yapımcı), Halil İbrahim Mert (TRT TV Erzurum kameramanı), Hanım Büşra Erdal (Zaman gazetesi eski muhabiri ve köşe yazarı), Hamza Günerigök (TRT Haber spikeri), Hüseyin Aydın (CİHAN eski muhabiri), Hüseyin Turan (Zaman gazetesi yazarı), İbrahim Balta (Zaman gazetesi eski ekonomi editörü), İbrahim Karayeğen (Zaman gazetesi eski yazı işleri müdürü), İdris Okur (CİHAN Çorum muhabiri), İsa Siyi (Haberdar sitesi editörü), İsmail Avcı (Zaman gazetesi muhabiri), Mehmet Altan (gazeteci-yazar), Mehmet Gündem (Milliyet gazetesi eski yazarı), Muhsin Pilgir (Zaman ve Cihan eski muhabiri), Murat Dağdeviren (Demokrat Gebze gazetesi sahibi), Mustafa Erkan Acar (Zaman gazetesi eski haber müdürü), Mustafa Ünal (Zaman gazetesi Ankara eski yayın müdürü), Mutlu Çölgeçen (Millet gazetesi yazı işleri koordinatörü), Mutlu Özay (CİHAN Ajansı muhabiri), Mümtaz'er Türköne (Zaman gazetesi eski yazarı), Nadir Yücel (Çorum Yıldız gazetesi yayın yönetmeni), Nuh Gönültaş (Bugün gazetesi eski köşe yazarı), Nur Ener Kılınç (Yeni Asya gazetesi editörü), Nuri Durna (TRT Erzurum muhabiri), Nurullah Kaya (Zaman gazetesi eski Gaziantep Bölge temsilcisi), Oğuz Usluer (HaberTürk TV eski haber koordinatörü), Osman Yakut (Zaman gazetesi muhabiri), Ömer Özdemir (Zaman gazetesi muhabiri), Ramazan Alkan (Yeni Akit gazetesi muhabiri), Recai Morkoç (Zaman gazetesi editörü), Sait Gürkan Tuzlu (Cihan Ajansı Cumhurbaşkanlığı muhabirliği), Serhat Şeftali (Zaman gazetesi Antalya muhabiri), Seyid Kılıç (TRT eski muhabiri), Şahin Alpay (Zaman gazetesi eski yazarı), Şeref Yılmaz (Irmak TV yönetim kurulu başkanı), Tuncer Çetinkaya (Zaman gazetesi Antalya bölge temsilcisi), Ufuk Şanlı (Vatan gazetesi eski yazarı), Vahit Yazgan (Zaman gazetesi eski İzmir bölge temsilcisi), Yakup Çetin (Zaman gazetesi eski muhabiri), Yalçın Güler (TRT Erzurum muhabiri), Yasir Kaya (Fenerbahçe TV eski Haber Müdürü), Yener Dönmez (Habervaktim sitesi sahibi), Yetkin Yıldız (Aktif Haber sitesi yayın yönetmeni), Zafer Özsoy (Feza Yayın Şirketi ortağı, CİHAN yayın teknisyeni).
FETÖ/PDY (Fethullah Terör Örgütü/Paralel devlet yapılanması” örgütü) dosyası kapsamında daha önce tutuklananlar/ dava aşamasında: Hidayet Karaca (Samanyolu Yayın Grubu başkanı).
“Devletin gizli belgelerini tahrip/kullanma”/ dava aşamasında: Mehmet Baransu (Taraf gazetesi yazarı).
KCK - PKK - DYG / Hükümlüler: Ferhat Çiftçi (Azadiya Welat Antep temsilcisi- 22 yıl, 8 ay), Hamit Dilbahar/Duman (Azadiya Welat yazarı- 16 yıl), Kamuran Sunbat (DİHA Çukurova eski muhabiri- 11 yıl, 11 ay), Kenan Karavil (Radyo Dünya Yönetmeni- 19 yıl, 9 ay), Nuri Yeşil (Azadiya Welat Tunceli temsilcisi- 1 yıl, 7 ay), Seyithan Akyüz (Azadiya Welat Adana temsilcisi- 22 yıl, 6 ay), Şahabettin Demir (DİHA Van muhabiri- 4 yıl), Mikail Barut (Özgür Halk dergisi editörü- 7 yıl 6 ay), Yılmaz Kahraman (Özgür Halk dergisi editörü- 10 yıl hapis), Arafat Dayan (Demokratik Ulus eski sorumlu müdürü- 5 yıl hapis), İdris Sayılgan (DİHA muhabiri – 1 yıl 8 ay hapis),
KCK - PKK - DYG örgütüne üyelik/ yargılananlar: Nedim Türfent (DİHA Van muhabiri – 8 yıl 9 ay hapis cezası temyizde), Mehmet Güleş (DİHA Elazığ muhabiri – 9 yıl 4 ay hapis cezası temyizde), Cebrail Parıltılı (Anadolu Ajansı eski Derik muhabiri), Abdulkadir Turay (DİHA Mardin muhabiri), Ziya Ataman (DİHA Van muhabiri), Serkan Aydemir (Bitlis Aktüel gazetesi muhabiri), Şerife Oruç (DİHA muhabiri), Ayhan Demir (Çaldıran Haber Ajansı imtiyaz sahibi),
KCK - PKK - DYG örgütüne üyelik/ soruşturma aşamasında: Sadık Demir (Radyo Karacadağ sahibi), Mizgin Çay (Radyo Karacadağ muhabiri), Salih Erbekler (Radyo Karacadağ muhabiri), Çağdaş Erdoğan (Uluslararası medya için çalışan foto-muhabiri), Kemal Özer (Evrensel gazetesi Tunceli muhabiri).
KCK-PKK-DYG üyeliği ve PKK propagandası / Soruşturma aşamasında: Deniz Yücel (Die Welt gazetesi muhabiri).
KCK-PKK-DYG üyeliği ve PKK propagandası / Hükümlü: Zehra Doğan (JİNHA editörü – 2 yıl 9 ay 22 gün hapis); Sezgin Kartal (Sosyalist Dayanışma dergisi yazı işleri müdürü – 1 yıl 6 ay hapis), Meltem Okyay (DİHA muhabiri - 2 yıl 4 ay hapis).
MLKP/ Hükümlüler: Erdal Süsem (Eylül Hapishane dergisi editörü - ömür boyu hapis) ve Hatice Duman (Atılım Dergisi sahibi ve yazı işleri müdürü - ömür boyu hapis).
MLKP üyeliği/ Soruşturma aşamasında: İsminaz Temel ETHA Ajansı editörü), Havva Cuştan (ETHA muhabiri).
DHKP-C/Hükümlü: Mustafa Gök (Emek-Adalet dergisi Ankara temsilcisi - ömür boyu hapis).
Örgüt üyeliği / Sınırı ihlal/ Soruşturma aşamasında: Aslı Ceren Aslan (Özgür Gelecek yazı işleri müdürü).
Direniş/ Hükümlü: Erol Zavar (Odak dergisi yazı işleri müdürü- ömür boyu hapis).
Ergenekon Mersin/ Türkiye İntikam Birliği Teşkilatı (TİBT) ve İç Örgüt / Hükümlü: Mikdat Algül (Mezitli FM genel yayın yönetmeni - 65 yıl hapis cezası).
TKEP/L / Hükümlü: Sami Tunca (Yeni Evrede Mücadele Birliği Dergisi yazı işleri müdürü)
FETÖ/ DHKP-C propagandası yapmak / dava aşamasında: Ahmet Şık (Cumhuriyet gazetesi).
“FETÖ/PKK’ya yardım” / dava aşamasında: Murat Sabuncu (Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, Akın Atalay (Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı).
“Halkı silahlı isyana teşvik” / Hükümlü: Murat Çapan (Nokta dergisi yazı işleri müdürü).
“Örgüt üyeliği” / Örgüt adı tespit edilemedi / Soruşturma aşamasında: Kemal Demir (TV10 kameramanı).
“Örgüt propagandası” / Örgüt adı tespit edilemedi / Soruşturma aşamasında: Emin Şakir (solyayin.com sitesi editörü).
Tutuklamalar
Tutuklu onlarca gazeteci, aylardır Olağanüstü Hal (OHAL) şartlarında ağırlaştırılan tecrit şartlarında hapishanelerde tutulup, aile (haftalık 1 saat kapalı, 2 ayda bir açık) ve avukat ziyaret şartları (Gardiyan ve kamera gözetiminde haftada 1 saat) kısıtlanıp, haberleşme hakları ellerinden alınmaları yetmezmiş gibi, şimdi de birçoğu bakımından, son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) yoluyla, “darbecilik” yaftasıyla badem renkli, “örgüt üyesi/yöneticiliği” suçlamasıyla da “gri renkli tutum giyilmesi dayatıldı. Kötü muamele iddiaları ise, Silivri Hapishabesi’nde tutulan Habertürk TV editörü Oğuz Usluer’in saçlarının zorla kesilmesiyle sürüyor.
Tutuklu tanıklıkları ve şartları
58 bin 500 hükümlü ve tutukluya tulum: Darbe girişiminin ardından ilan edilen, 18 aydır da yürürlükte olan Olağanüstü Hal (OHAL) çerçevesinde, “Anayasal suç” kapsamında yargılanan 6 bin 800 tutuklunun badem kurusu, “FETÖ”, “PKK”, “DHKP-C” ve “DEAŞ” gibi örgütlere üye olmakla suçlanan 51 bin 700 hükümlü ve tutuklunun da gri renkli tulum girmesini öngören 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarıldı. İnsan hakları mücadelesi verenlerin sert şekilde eleştirdiği kararname, toplam 58 bin 500 hükümlü ve tutukluyu etkileyecek (27 Aralık).
Hapishanelerde ihlal şikayetleri: CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Silivri F Tipi Cezaevi’nde bulunan Habertürk TV editörü Oğuz Usluer’in saçlarının bir genelgeye dayanılarak zorla kesildiğini, Bafra T Tipi Cezaevi’nde günlerdir gazete ve dergi verilmediğini Kasım sonunda gündeme getirdi; “Sorunlar sadece cezaevleriyle sınırlı değil yargıyla da ilgili” dedi.
Demir tutuklandı: İstanbul’da 25 Kasım sabahı yapılan ev baskınlarında dokuz kişiyle birlikte gözaltına alınan KHK ile kapatılan TV10'nun kameramanı Kemal Demir beş günlük gözaltının ardından tutuklandı. Demir’in tutuklanma gerekçesi henüz bilinmiyor (1 Aralık).
Şakir tutuklandı: Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu (Küresel BAK) sitesi tasarımcısı, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) üyesi, Türkiye’de çıkmış tüm sol, sosyalist, devrimci yayınları arşivleyen, solyayin.com adlı sitenin de editörü Emin Şakir, tutuklanarak Maltepe Cezaevi’ne konuldu. Şakir’in, “yasaklı yayınların” sitede listelenmesi ve İzmir’de Gezi eylemlerine katılması nedeniyle “örgüt propagandası”ndan tutuklandığı ifade ediliyor (28 Kasım).
Gündem ve Kılıç’a tutuklama: İstanbul Anadolu Başsavcılığı'nca KHK ile kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın yöneticileri, üyeleri ve çalışanlarına yönelik başlatılan operasyonda eski Milliyet gazetesi yazarı Mehmet Gündem, Zaman gazetesi eski yazarı Behram Kılıç ile Zaman ve Bugün gazetesi eski yazarı Nuh Gönültaş “FETÖ’ye üyelik”ten tutuklandı (9 Kasım).
Temel ve Cuştan tutuklandı: İstanbul’da 19 Ekim’de Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) ve Ezilenlerin Hukuk Bürosu (EHB) üyeleri ile Etkin Haber Ajansı (ETHA) muhabirlerine yönelik operasyonda ETHA editörü İsminaz Temel ve muhabiri Havva Cuştan tutuklandı. Operasyonların MLKP örgütüne hedef aldığı ifade ediliyor (26 Ekim).
Tahliyeler
İper’e tahliye: Ankara Başsavcılığı’nın “Mor Beyin” programının altına yerleştirilen programları kullanmaları nedeniyle iradeleri dışında ByLock IP’lerine yönlendirilen 11 bin 480 kişiden biri olduğunu tespit ettiği Cumhuriyet gazetesi muhasebe çalışanı Emre İper, yapılan itiraz üzerine tahliye edildi (29 Aralık).
Aydemir’e tahliye: ByLock uygulamasını kullandığı gerekçesiyle 16 Ağustos 2017 tarihinde “FETÖ üyeliği” iddiasıyla tutuklanan İhlas Haber Ajansı muhabiri Ömer Faruk Aydemir, ByLock IP'si “Mor Beyin” gibi uygulama sunucularına yönlendirmeyle gerçekleştiği gerekçesiyle tahliye edildi (28 Aralık).
Tolu’ya tahliye: MLKP üyelerinin cenaze törenlerini izlediği, evinde Marksist Teori dergisi bulundurduğu gerekçesiyle tutuklanan ETHA Ajansının çevirmeni Meşale Tolu, “MLKP örgütü üyeliği”nden yargılandığı davada tahliye edildi (18 Aralık).
Öğreten ve Kanaat’a tahliye: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri için 323 gün tutuklu kalan Diken sitesi eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün gazetesi muhabiri Mahir Kanaat’ı iki duruşmalarında yurtdışı yasağı ve haftada iki gün imza atma şartıyla tahliye etti (6 Aralık).
Cengiz’e tahliye: Darbe girişiminden sonra 1 Ağustos 2016'da gözaltına alınan KHK ile kapatılan Cihan Haber Ajansı'nın Denizli muhabiri Resul Cengiz, altı yıl üç ay hapis cezasına mahkum olduğu duruşmada, denetimli serbestlik karşılığında serbest bırakıldı (25 Kasım).
Keleş ve Aslan’a tahliye: Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı muhabirinin 31 Mart’ta tutuklanan muhabiri Selman Keleş ile gazeteci Arif Aslan’ı, sekiz aylık tutukluluktan sonra görülen ilk duruşmada tahliye etti (21 Kasım).
Erdoğan’a tahliye: Sosyal medyada referandum öncesi paylaşımlarından dolayı “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle tutuklanan Haber Sen yöneticisi ve TRT Başkameramanı Binali Erdoğan, Sulh Ceza Hakimliğine yapılan itiraz sonucu serbest bırakıldı (20 Kasım).
Çağrı’ya tahliye: Tunceli 1. Ağır Ceza Mahkemesi, basın açıklamaları, yürüyüş ve etkinlikleri fotoğrafladığı gerekçesiyle ‘örgüt üyeliği’ ile suçlanıp yedi aydır tutuklu olan Dersim-Munzur Radyo yayın yönetmeni Mehmet Çağrı’yı yargıladığı davanın ilk duruşmasında tahliye etti. Çağrı “Basın mensubu olmadığı halde grubun fotoğrafını çektiği” iddiasıyla yargılanıyordu. Dava 31 Ocak 2018’e kaldı (10 Kasım).
Ulu’ya tahliye: İstanbul 37 Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişimi gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeriyle ilgili haber yaptığı için “FETÖ’ye yardım”dan suçlanıp tutuklanan Sözcü gazetesi muhabiri Gökmen Ulu’yu tahliye etti (8 Kasım).
Sancılı ve Kızılkaya’ya tahliye: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz sanıklı Özgür Gündem ana davasında “Devletin birliğini bozmak” ve “örgüt üyeliği”nden ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargıladığı Kemal Sancılı ile İnan Kızılkaya’yı tahliye etti (31 Ekim).
Aksoy ve Taş’a tahliye: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, “Darbe” ve “FETÖ üyeliği”nden yargıladığı gazeteciler Atilla Taş ve Murat Aksoy’u tahliye etti (24 Ekim).
Çelik’e tahliye: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri 10 aydır tutuklu olan DİHA haber müdürü Ömer Çelik’in tahliyesine karar verdi (24 Ekim).
Çelikkan’a tahliye: Özgür Gündem gazetesine sembolik olarak bir günlük “nöbetçi yayın yönetmenliği” yaptığı için 18 ay hapis cezası alan gazeteci Murat Çelikkan hükümlü olarak kaldığı Kırklareli Cezaevi’nde denetimli serbestlik hükümleri uygulanarak tahliye edildi (21 Ekim).
Damar’a tahliye: Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sosyal medya paylaşımlarında “örgüt propagandası yapmak”tan tutuklu yargıladığı gazeteci Mehmet Sıddık Damar’ı, ilk duruşmada 2 yıl 6 ay hapisle cezalandırdıktan sonra tahliye etti. 18 Ağustos’ta tutuklanan Damar, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuluyordu. Ceza, İstinaf Mahkemesine taşındı (6 Ekim).
Öztürk’e tahliye: Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında 10 tutuklu kalan Çorum Manşet gazetesi yazı işleri müdürü Murat Öztürk’ü yargılamanın ilk duruşmasında tutuksuz yargılanmak üzere tahliye etti. Öztürk’ten sonra da, Çorum Manşet gazetesi köşe yazarı Lokman Erdoğan, “FETÖ üyeliği” iddiasıyla yargılandığı aynı davada adli kontrol şartıyla tahliye edildi (1 Ekim).
Gözaltılar
Ekim-Kasım-Aralık döneminde 17 gazeteci veya medya çalışanı gözaltına alındı. Gazetecilerden 10’u “Kürt Sorunu”, 5’i de “FETÖ” bağlantılı soruşturmalar çerçevesinde gözaltı yaşadı.
Geçen yılın aynı döneminde, 21’i KHK ile kapatılan medya organlarında çalışmış olanlar, 4’ü de uluslararası medya temsilcisi olmak üzere toplam 41 gazeteci ve medya çalışanı gözaltına alınmıştı.
2016 yılının tamamındaysa, gözaltı toplamı, 21’i OHAL dönemiyle bağlantılı olmak üzere, 201 idi.
Taşkın’a gözaltı: Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Seda Taşkın, Muş'ta “hakkında ciddi ihbar var” denilerek gözaltına alındı. Üstü ve çantası aranıp daha sonra fotoğraf makinesindeki fotoğraf ve videolarına el konulan haberci, tutulduğu Muş Emniyet Müdürlüğü'nde Nisan 2016’da tutuklanan 75 yaşındaki Sise Bingöl’ün evine neden gittiği de soruldu; üç gün sonra serbest bırakıldı (23 Aralık).
Kayar’a gözaltı: Gazeteci Sertaç Kayar, sabah saatlerinde Diyarbakır’daki evinden haberleri nedeniyle gözaltına alındı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne götürülen Kayar, aynı ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı (19 Aralık).
Türk’e gözaltı: Yeniçağ gazetesi köşe yazarı İsmail Türk, yürütülen “FETÖ” soruşturması kapsamında Ankara Esenboğa Havalimanı’nda gözaltına alındı (29 Kasım).
Buğdaycı’ya gözaltı: Adıyaman’da 24 Kasım tarihinde gerçekleşen tütün eyleminde gözaltına alınan Evrensel gazetesi muhabiri Serhad Buğdaycı savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı (28 Kasım).
Üç gazeteciye GYV gözaltısı: İstanbul Anadolu Başsavcılığı'nca FETÖ örgütüne bağlı olduğu iddia edilen ve KHK ile kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’na yönelik soruşturmadan gözaltına alınan Zaman gazetesi eski yazarı Nuh Gönültaş, Şule Büyükçizmeci ve Bekir Özdemir gözaltına alındı. Büyükçizmeci gözaltının üçüncü gününde bırakıldı (9 Kasım).
Kuzuluoğlu’na gözaltı: Bilişim yazarı Serdar Kuzuluoğlu sabah 06.40’ta Twitter hesabından “Gözaltına alınıyorum” mesajı paylaştı. Mesajda “FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alınıyorum. İnanmıyorum” yazıyordu (1 Kasım).
Arananlar: FETÖ örgütüne yönelik soruşturma çerçevesinde, eski Zaman gazetesi genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Mustafa Yeşil ve Mustafa Özcan ile ilgili de yakalama kararı bulunuyor (1 Kasım).
Kuray’a gözaltı: Facebook paylaşımları nedeniyle “örgüt propagandası” suçlamasıyla gözaltına alınan gazeteci Zeynep Kuray, savcılıkta verdiği ifadenin ardından serbest bırakıldı (26 Ekim).
Beş gözaltı: Ankara’da Jinnews ajansı ve muhabirlerinin evlerine “ihbar” sonucu 20 Ekim’de düzenlenen baskınlar sonucunda Mezopotamya Ajansı muhabirleri Selman Güzelyüz ve Diren Yurtsever ile Jinnews editörü Sibel Yükler, muhabirler Duygu Erol ve Habibe Eren gözaltına alındı. Muhabirler iki gün sonra serbest bırakıldı (23 Ekim).
Çetin’e gözaltı: Gazeteci-yazar Vedat Çetin, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması kapsamında Diyarbakır’daki evine yapılan baskınla gözaltına alındı; adli kontrol ve yurtdışı yasağı şartıyla serbest bırakıldı (20 Ekim).
İki haberciye saldırı ve gözaltı: Van'ın Erciş ilçesinde gazeteciler İdris Yılmaz ve Erhan Akbaş, yolsuzluk iddialarına dair haber yapmak için görüşmeye gittikleri Müteahhit Şahin Yağar ve onun yakınlarınca saldırıya uğradıktan sonra sığındıkları Erciş Devlet Hastanesi’nde gözaltına alındı (14 Ekim).
Saldırı, tehdit ve engellemeler
Ekim, Kasım, Aralık döneminde 6 haberci ve 1 medya organı saldırıya uğradı; gazeteciler Fatih Portakal, Fatih Altaylı, Burcu Yıldırım ile Cumhuriyet gazetesi çalışanları ölümle tehdit edildi.
2016 yılının aynı döneminde 8 gazeteci ve bir gazete merkezi saldırıya uğramış; iki gazeteci tehdit edilmişti. Ayrıca, 105 gazeteci ve bir medya organı fiilen veya sosyal medyada ezici çoğunluğu iktidara yakın çevrelerce tehdit edilmişti. İki gazeteci ve bir haber sitesi de sözlü saldırıya uğramıştı.
2016’nın tamamındaysa, çatışma ve eylem bölgelerinde görev yapan medya çalışanlarından 56’sı saldırıya uğramıştı. Bu dönemde altı medya organı da saldırının hedefi olurken bir Suriyeli gazeteci de öldürülmüştü. Yine geçen yıl, 118 gazeteci ve beş medya kuruluşu tehdit görmüştü.
Cumhuriyet’e ölümle tehdit: Cumhuriyet gazetesini arayan bir kişi, “Başkan kanunu da çıkardı işte. Geleceğiz ve hepinizin canına okuyacağız. Artık kanun bizi koruyor...” diyerek gazete çalışanlarını ölümle tehdit etti. Gelişmeyi, gazetenin yazarı Aydın Engin köşesine taşıdı (29 Aralık).
Portakal’a tehdit: Fox TV'nin ana haber sunucusu Fatih Portakal Whatsapp üzerinden gönderilen bir mesajla ölümle tehdit edildi. Mesajda, “Açık açık tehdit ediyorum. Fatih Portakal'ı öldüreceğim. Bir de Fox'un sahibini. Çünkü vatan haini çalıştırıyor” denildi. Gözaltına alınan mesaj sahibi “Gaza geldim” diyerek kendini savunmaya çalıştı (19 Aralık).
Özfidan’a saldırı: Zonguldak’ta dolandırıldığını iddia eden bir kişinin yakını olan bir polis memuru, olayı görüntülemek isteyen DHA muhabiri Cüneyt Özfidan'a fiziki saldırıda bulundu (17 Kasım).
“Boyun Eğme”ye saldırı: Ankara'da Necatibey Caddesi üzerinde haftalık Boyun Eğme gazetesinin tanıtım çalışmasını yapan Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyelerine yönelik saldırıda iki parti üyesi hafif şekilde yaralandı (11 Kasım).
Yıldırım’a tehdit: Evrensel gazetesi muhabiri Burcu Yıldırım, kocası ve ailesinden gördüğü şiddet sonrası dört çocuğu ile birlikte Ağrı’dan Ankara’ya giden Ülkü’nün hikâyesinin yazılmasının ardından şiddetin sorumlusu eski eş tarafından tehdit edildi (8 Kasım).
Önkibar’a saldırı: İstanbul Beylikdüzü TÜYAP Fuar Merkezi’nde düzenlenen 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın ilk gününde gazeteci - yazar Sabahattin Önkibar ve Kırmızı Kedi Yayınevi çalışanları 10 kişilik bir grubun saldırısına uğradı (4 Kasım).
Akit TV’den ATV Haber müdürüne saldırı: Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in istifasını açıkladığı sırada, toplantı salonunun dışında bekleyen kalabalık bir grup, programı takip eden Akit TV Ankara haber müdürü Mehmet Özmen’e saldırdı. Polis kalabalık grubu dağıtarak belediye binasından uzaklaştırdı (28 Ekim).
İki haberciye saldırı ve gözaltı: Van'ın Erciş ilçesinde gazeteciler İdris Yılmaz ve Erhan Akbaş, yolsuzluk iddialarına dair haber yapmak için görüşmeye gittikleri Müteahhit Şahin Yağar ve onun yakınlarınca saldırıya uğradıktan sonra sığındıkları Erciş Devlet Hastanesi’nde gözaltına alındı (14 Ekim).
İskenderoğlu’na saldırı: Dörtyol’da İlkurşun Gazetesi imtiyaz sahibi Sedat İskenderoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Hatay, Dörtyol’da katılacağı yemeği izlemek isterken AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu’nun basın danışmanı Fehmi Rigan’ın saldırısına uğradı. Gazeteci şikayetçi oldu (15 Eylül).
Peker’den Altaylı’ya tehdit: Suç örgütü lideri Sedat Peker, “En havalı ‘baba’lardan Sedat Peker Antalya’da kaldığı otelden iç çamaşırlarıyla gözaltına alınırken çekilen görüntüler, hâlâ aklımdadır” ifadeleri nedeniyle Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı’yı, “Seni bugüne kadar öldürmemiş olmam bile benim suç örgütü lideri olmadığımın en büyük kanıtıdır” sözleriyle tehdit etti (1 Ekim).
Hak arama ve cezasızlık
Anayasa Mahkemesi’nin kısmi yargılama yenileme kararından sonra 25 yıllık “Umut” Davası, beş hükümlü bakımından sürüyor. Gazeteci Haydar Meriç’in kaçırılması ve öldürülmesi, Hürriyet gazetesine 6 ve 8 Eylül 2015 tarihli çifte saldırının davası, Doğan Grubu’na darbe gecesi baskına ilişkin dava, darbe girişimi gecesi TRT'nin Harbiye'deki binasının işgali ve A Haber kanalının yayınının kesilmesine ilişkin yargılamalar sürüyor.59 kişiyle ilgili “FETÖ adına vekilleri, girişimci ve gazetecileri yasadışı şekilde dinledikleri” gerekçesiyle açılan dava da devam ediyor. Gazeteci Ali Bayramoğlu’nun, Yeni Şafak gazetesi yazarlığından ayrılması ve Referandumda hayır oyu kullanacağını açıkladıktan kısa süre sonra oy kullanırken saldırıya uğramasıyla ilgili dava da Şubat’ta başlayacak.
Midyat Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik 8 Haziran 2016’daki bombalı saldırıyı haberleştirirken 10’un aşkın gazetecinin güvenlik kuvvetlerinin ve bir grubun saldırısına uğramasıysa 19 aydır cezasız. Ayrıca, Yol TV de RTÜK’ün Türksat Uydusu’ndaki yayınını durdurmasıyla ilgili hakkını İdare Mahkemesi’nde arıyor. Suriyeli muhalif aktivist Orouba Barakat ile gazeteci kızı Halla Barakat'ın İstanbul Üsküdar’da öldürülmesiyle ilgili katil zanlısı Ahmet Barakat Bursa’da yakalandı.
Gazeteci Meriç cinayetine dava: Kırklareli’nde gazeteci Haydar Meriç'in, Fethullah Gülen’ı eleştiren kitap yazacağını açıklamasından sonra kaçırılması, cesedinin 18 Haziran 2011’de Düzce Akçakova kıyılarında bulunmasıyla ilgili iddianame, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, ardından da Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Emniyet müdür ve personeli ile örgüt lideri Fetullah Gülen'in de bulunduğu 40 sanık yer alıyor. Suçlamalar arasında, “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kayıt etmek”, “silahlı terör örgütüne üye olma”, “hukuku aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek”, “darbecilik” de yer alıyor. Yargılama Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı (30 Aralık).
Saldırı 19 aydır cezasız: Onu aşkın gazetecinin,Midyat Emniyet Müdürlüğü’ne yönelik 8 Haziran 2016’daki bombalı saldırıyı izlerken güvenlik kuvvetlerinin ve bir grubun saldırısına uğradığı olay cezasız kaldı. Emniyet ve savcılığa verdikleri üç ifadeyle sorumluların yargı önüne çıkarılmasını talep eden gazeteciden, olaydan sekiz ay sonra adli tıp raporu istenmişti. Saldırılarda Reuters foto muhabiri Sertaç Kayar belinden, BBC Türkçe Servisi’nden Hatice Kamer başından, AFP muhabiri Mahmut Bozarslan “Burada çekim yapamazsınız” diyen bir grubun saldırısına uğradı; Kayar belinden, Kamer başından, Bozarslan ise gözünden yaralanmıştı. Midyat Devlet Hastanesi’ndeki tedavilerine yardımcı olan Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti başkanı Veysi İpek ve bölgede bulunan DHA Nusaybin muhabiri Ahmet Akkuş ve görev yapan TRT Kurdi muhabirleri Bayram Bulut ve Bilal Akyıldırım’ın de aralarında olduğu 10 gazeteci daha sivil polis ve bir grubun saldırısına uğramıştı (30 Aralık).
Hürriyet’e saldırı davası: Bakırköy 5. Asliye Ceza Mahkemesi, Bağcılar’daki Hürriyet gazetesine yönelik 6 ve 8 Eylül 2015 tarihlerinden yaşanan saldırılara ilişkin 26 sanığı “konut dokunulmazlığını ihlal” ve “mala zarar vermek”ten yargılama 7. duruşmayla devam etti. Tanık olarak polis memurlarının dinlenmesine devam edilen duruşmada E.B. “Olayın üzerinde zaman geçtiği için detaylı olarak hatırlamıyorum. Hürriyet Gazetesi binası önüne kamyonlar ve insanların geldiğini, bina bahçesine girdiklerini, güvenlik kulübesi ile kameralara zarar verdiklerini hatırlıyorum. Müdahale etmeye, grubu dışarı çıkarmaya çalıştık. Ancak bina bahçesine giren kişilerin kim olduğunu bilmiyorum. Görsem de teşhis edecek durumum yoktur” dedi. Dava tanık ifadeleriyle sürecek (21 Aralık).
Bayramoğlu’ya saldırıya dava: Gazeteci Ali Bayramoğlu’nun, Yeni Şafak gazetesi yazarlığından ayrılmasından ve Referandumda hayır oyu kullanacağını açıkladıktan kısa süre sonra oy kullanırken saldırıya uğramasıyla ilgili dava açıldı. Gazetecinin “AK Partili bir grup” olarak tarif ettiği 20 kişilik bir kitlenin dahil olduğu saldırıyla ilgili Şubat ayında, 16 yaşında bir genç saldırının sorumlusu olarak yargılanacak (20 Aralık).
Yol TV hakkını arıyor: Ankara 10. İdare Mahkemesi, RTÜK’ün Türksat Uydusu’nda yayınını durdurduğu Yol TV’nin itirazını görüşmeye başladı. Kanalın yeniden yayına geçmesi için açılan davada hem kanal hem de RTÜK avukatları savunma yaptılar. Kanalın yayın yönetmeni Mahmut Akgül, hiçbir resmi bildirim yapılmadan başvurulan kapatmayla Alevilerin hukuka aykırı bir şekilde yayın haklarından olduğunu vurguladı (20 Aralık).
Yasadışı dinleme davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ adına milletvekilleri, işadamları ve gazetecilerin de bulunduğu 59 kişiyi yasadışı şekilde dinlenmesiyle ilgili Fethullah Gülen, eki emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan dahil 45 kişiyi yargılama başladı. Dinlenen haberciler arasında gazeteciler Murat Yetkin, İsmail Küçükkaya, Mirgün Cabbas, Can Dündar, Aslı Aydıntaşbaş, Uğur Dündar'ın adı geçiyor. Sanıklar için, “Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek”, “Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği”, “Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek” suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve değişen oranlarda hapis cezaları isteniyor (19 Aralık).
Hayatın Sesi hakkını nerede arayacak?: Daha önce “KHK ile değil Bakanlar Kurulu komisyonunca kapatıldığı” gerekçesiyle OHAL Komisyonuna başvuru yapamayacağı bildirilen Hayatın Sesi televizyonunun, istinaf mahkemesinde görülen davasında, OHAL Komisyonuna gitmesine karar verildi. CHP Milletvekili Barış Yarkadaş’ın “Hayatın Sesi televizyonu neden OHAL Komisyonuna başvuru yapamıyor” diye sorduğu Başbakan Binali Yıldırım’dan ise “KHK ile kapatılmadığı için komisyona başvuramaz” yanıtı geldi (10 Aralık).
Doğan Grubu’na “darbe” baskını davası: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi gecesi Doğan Medya Center'ın işgal edilmesi ve olaylar sırasında Vedat Bacerci’nin öldürülmesiyle ilgili üçü tutuklu beşi rütbeli 19 sanığı yargılamaya devam etti. Mahkeme, Bacerci'nin vurulduğu yerde keşif yapıldıktan sonra kararlaştırılan bilirkişi raporunu bekliyor. 6 Kasım’da CNN Türk çalışanı Ceyhun Kuruoğlu, Komutan Ümit Dündar’ın konutunun bir görevlisi, bir polis memuru, bir taksi şoförünü de tanık sıfatıyla dinleyen mahkeme, darbeci askerlere müdahale eden polislerden Şener Avcı ile 15 Temmuz darbe girişimine katıldıkları gerekçesiyle başka dosyalardan tutuklu olan iki eski askeri dilendi. Avcı, “Yoğun ateşe tuttuğumuz için ikinci helikopter gazete bahçesine inmeden uzaklaştı” dedi. Mahkeme, tahliye kararı vermeyip, başka suçtan tutuklu Mehmet Türk'ün dinlenilmesinden de vazgeçti. Davada, Doğan TV, Doğan Müzik Yapım, Hürriyet Radyo, D Yapım Reklamcılık ve Dağıtım, Doğan Uydu Haberleşme Hizmetleri ile CNN Türk Haber Genel Yayın Yönetmeni Abdurrahman Ferhat Boratav dahil 21 kişi müşteki sıfatıyla yer alıyor (4 Aralık).
23 yıldır cezasız: Özgür Ülke Gazetesi’nin İstanbul Kasırga’daki bürosunun 3 Aralık 1994 tarihinde bombalanmasıyla gazete çalışanı Ersin Yıldız'ın hayatını kaybettiği, 23 çalışanın yaralandığı saldırı 23 yıldır cezasız bırakıldı. Yıldız’ın anıldığı etkinliğe, dönemin tanığı gazeteci Hüseyin Aykol, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesi çalışanlarının yanı sıra Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Cengiz Çiçek de katıldı. Gazeteye karşı etkili önlem istedikten sonra saldırı gerçekleştiği halde dönemin Başbakanı Tansu Çiller hiçbir zaman yargı önünde hesap vermedi (3 Aralık).
Medyaya darbe girişimi: Darbe girişimi gecesi, Taksim Meydanı ve TRT'nin Harbiye'deki binasının işgaline dair 99 sanığın yargılandığı davaya İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Dosya, Taksim Meydanı’nın kontrol altına alınmaya çalışılmasıyla ilgili davayla birleştirildi. Aynı gece, A Haber kanalının yayınını kesmek isteyen askerlerin yargılandığı dokuzu tutuklu 14 sanıklı davanın ise, İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen benzer bir dosya üzerinden sürdürülmesine karar verildi (22-23 Kasım).
25 yılda “Umut” kalmadı: Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmesi dahil birçok olayı kapsayan Umut Davası’nda, hükümlülerden Hasan Kılıç, Mehmet Şahin, Yusuf Karakuş, Recep Aydın ve Mehmet Ali Tekin’in yeniden yargılamaya ikinci duruşmayla devam etti. AYM kararında, Tekin ve Kılıç'ın "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan 12 yıl 6'şar ay; Karakuş, Şahin ve Aydın'ın "terör örgütü üyesi olmak"tan 6 yıl 3'er ay hapis istemiyle yeniden yargılanacağı belirtilmişti. Dava 21 Mart 2018’de sürecek (9 Kasım).
Peker ifade verdi: İstanbul Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu gazeteci Fatih Altaylı’yı tehdit eden Sedat Peker’in ifadesine başvurdu. Yaklaşık 20 kişilik bir grupla Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen Peker, ifadesinde, “Beni küçük düşürmeye çalışan şahsa verdiğim iyi niyetli cevaptır” dedi (12 Ekim).
Katil zanlısı tutuklandı: İstanbul 4.Sulh Ceza Hakimliği, Suriyeli muhalif aktivist Orouba Barakat (60) ile gazeteci kızı Halla Barakat'ın (22) Üsküdar’da öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle Bursa’da yakalanan zanlı Ahmet Barakat’ı cinayet işlemekten tutukladı. Cinayetleri itiraf ettiği iddia edilen Ahmet Barakat, “Akrabam olan Orouba ve Hala Barakat'ı ben öldürdüm. Orouba Türkiye'ye gelmem halinde bana yanına gelebileceğimi söyledi. Kaçak yollarla Türkiye'ye gelerek Orouba'nın yanında işe girdim. Ama ücretimi ödemedi. Gece onun evinde kaldım. Sabah paramı istedim. Vermeyince sinirlenerek bıçakladım. Olayı gören kızının da boğazını kestim. Feribotla Bursa'ya gittim” dediği belirtiliyor (7 Ekim).
Soruşturmalar, açılan / süren davalar, kararlar
Ekim-Kasım-Aralık 2017 döneminde 85 gazeteci ve medya temsilcisi “darbeye iştirak” suçlamasıyla karşılaşarak toplam 237 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor. Ayrıca yedi gazeteci “casusluk” veya “devlete ait gizli bilgileri yaymak”tan toplam 70 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.
Söz konusu üç ay içerisinde 61 gazeteci veya medya çalışanı “örgüt propagandası” veya “örgüt açıklamalarına yer vermek” gerekçeleriyle toplam 430 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılandı; Altısı toplam 10 yıl 7 ay 2 gün hapse mahkum edilirken ikisi beraat etti.
Bu dönemde 293 gazeteci, “örgüt yöneticiliği”, “örgüt üyeliği”, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek”, “örgüte yardım” gibi suçlamalar nedeniyle toplam 2 bin 917 yıl altı ay hapis istemiyle yargılanıyor. Bunlardan 10’una açılan dava yeniydi. Dördü toplam 48 yıl hapisle cezalandırılırken biri beraat etti.
Dört gazeteci, “Türk milletini ve emniyet kuvvetlerini aşağılamak” iddiasıyla ve TCK’nın 301. Maddesi temelinde toplam sekiz yıl hapis istemiyle yargılanıyor; dördü de toplam 2 yıl 1 ay hapis ve 3 bin TL de adli para cezasına mahkum edildi. Ayrıca, bir gazeteciye de henüz dava açıldı.
Altı gazeteci de halen, “suçu övmek ve “suça teşvik” iddiasıyla toplam 18 yıl hapis istemiyle yargılanıyor; dördü de “gizliliği ihlal”den 12 yıl hapis istemiyle hakim karşısına çıktı ve aklandı. Üç gazeteci, “kin ve düşmanlığa tahrik”ten toplam 13 yıl 6 ay hapis istemiyle yargılandı; biri beraat etti. Bir gazeteci de “Atatürk’ün anısına hakaret”ten 4 yıl 6 ay hapsi istemiyle yargılandı, sonuçta 1 yıl 3 ay hapse mahkum edildi.
Tüm bu suçlamalardan hepsinde 464 gazeteci için istenen cezaların toplamı 237 ağırlaştırılmış müebbet ile 3 bin 474 yıl hapis cezası oldu. Bu toplama, “hakaret” ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”e dair yargılamalar dahil değil.
Sayılgan’a hapis: Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 13 aydır Trabzon E Tipi Cezaevi’nde tutuklu olan DİHA muhabiri İdris Sayılgan’a “örgüt üyeliği”nden verdiği 1 yıl 8 aylık hapis cezası İstinaf Mahkemesi’nce onandı. Sayılgan hakkında üniversite öğrencisi olduğu dönem Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Kampüsü’nde 7 Mart 2014 tarihinde halay çektiği için açılan dava sonuçlandı (29 Aralık).
Dündar ve Altay’ın “Gündem” davası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılmadan önce Özgür Gündem gazetesi için dayanışma kampanyasına katılan gazeteci Can Dündar ve sinemacı Veysi Altay’ı yargılamaya devam ediyor. Sanıklar, “Örgüt propagandası yapmak”, “Terör örgütlerinin yayınlarını basmak ve yayınlamak”, “Suçu ve suçluyu övmek”ten yargılanıyorlar. Yargılama Mart 2018’e kaldı. Aynı dayanışma eyleminden aynı mahkemede Said Sefa için açılmış bir dava bulunuyor (28 Aralık).
“Gündem” dayanışma davası Nisan’da: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesi dayanışmasına 'Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği' kampanyası kapsamında katıldıkları gerekçesiyle RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, TİHV Genel Başkanı Prof. Dr. Şebnem Koru Fincancı ve Gazeteci-Yazar Ahmet Nesin'i “Örgüt propagandası”, “suç ve suçluyu övmek” ve “suç işlemeye tahrik” iddiasıyla yargılamaya devam etti. “Suç işlemeye tahrik” başlıklı TCK’nın 214. Maddesinin Anayasa Mahkemesi’ne taşınmasına dair talebi reddeden Mahkeme, Nesin'in Fransa’dan ifadesinin alınmasının ve hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesine karar verdi. Yargılama 18 Nisan 2018’e kaldı (26 Aralık).
Şık’a 301 davası: Tutuklu araştırmacı-gazeteci Ahmet Şık hakkında, Twitter paylaşımlarında “Devlet organlarını aşağıladığı” iddiasıyla dava açıldı. Yargılama 31 Ocak’ta İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlayacak. Habercinin iki yıla kadar hapsi isteniyor (26 Aralık).
Cumhuriyet davasında tahliye yok: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinin 12 yazar ve yetkilisini yargıladığı davada Cumhuriyet gazetesinin İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, araştırmacı gazeteci Ahmet Şık ve Muhasebe bölümü çalışanı Emre İper’in tutukluluğunun devamına karar verdi. Duruşmada iddianamede delil olarak röportajı yer alan eski Cumhuriyet gazetesi çalışanı Doğan Satmış tanık olarak dinlendi. Röportajdaki sözlerinin “anlamını aştığını” söyleyen Satmış, “Ben bu arkadaşlarımız için FETÖ'cüdür demedim, bunlar yıllarca FETÖ'ye karşı mücadele etmiş insanlar” diyen Satmış, “Röportajı 30 yıllık arkadaşıma verdim, sohbet ortamında gelişti, 'vakfı ele geçirdiler' sözü anlamını aşmış” dedi. Şık ise, savunmasında “AKP iktidarı” dediği sırada sözü kesip salon dışına çıkarılırken avukatlar, Şık’ın savunma hakkının kısıtlanması ve soruşturma dosyasına hukuka aykırı müdahaleler bulunduğu ve taleplerinin dikkate alınmadığı gerekçesiyle reddi hakim talebinde bulundu. Tanıklar Mehmet Faraç ve Leyla Tavşanoğlu’nu dinlemekten bu nedenle vazgeçen mahkeme, reddi hakimle ilgili kararını vermesi için dosyayı İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verdi. Tahliye taleplerini geri çeviren, gazeteciler Can Dündar ve İlhan Tanır hakkında yakalamanın infazını bekleyen mahkeme, 9 Mart 2018’de Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi’nde yapılacak duruşma için üç avukat kısıtlaması getirdi. 19 sanıklı iddianamede, Can Dündar, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay’ın, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” suçundan ayrı ayrı 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi. Akın Atalay, Orhan Erinç ve Önder Çelik’in “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 43 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Bülent Utku, Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Çetinkaya’nın da “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme” ve “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçlarından ayrı ayrı 29 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmasını istedi. Ahmet Şık’ın ise “PKK ve DHKP/C” silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek” suçundan 15 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istendi (25 Aralık).
Ertaş mahkum, Bekiroğlu sanık: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda “katliam” dediği gerekçesiyle Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Mehmet Ali Ertaş’ı “devleti alenen aşağılama” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla 1 yıl 3 ay cezasına mahkum etti. Ayrıca, KHK ile kapatılan DİHA ajansının muhabiri Metin Bekiroğlu’nun sosyal medyada yaptığı ileri sürülen paylaşımlar “örgüt propagandası”ndan beş yıl hapis istemiyle yargılanmasına neden oldu. Yargılama 28 Şubat 2018’e kaldı (23 Aralık).
Önderoğlu’na destek davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem dayanışma eylemine katıldığı için tutuklanan gazeteci Erol Önderoğlu’nun “suç”una iştirak ettikleri gerekçesiyle sivil itaatsizler Şanar Yurdatapan, Doğan Özkan ve Z. Serinkaya’yı yargılamaya devam etti. Mahkeme, “örgüt propagandası” suçlamasıyla yapılan yargılamanın Erol Önderoğlu, Ahmet Nesin ve Şebnem Korur Fincancı’nın birlikte yargılandığı ana dava ile birleştirilmesine ilişkin savcının talebini reddetti. Dosya esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için savcıya tevdi edildi. Yargılama 3 Nisan 2018’de sürecek (21 Aralık).
Güven’e “kin” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, FEMEN eylemiyle ilgili haberde, eylemciyi gösteren fotoğrafta Hz Muhammet’in çiziminin yer aldığı Charlie Hebdo kapağı gözüktüğü gerekçesiyle Cumhuriyet gazetesi sitesi yayın yönetmeni Oğuz Güven’i “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten yargılamaya devam etti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden gelen yazıda eylem sonrası kamu düzenini etkileyecek bir gelişme yaşanmadığı bildiriliyor. Mahkeme, mütalaa için hazırlık yapmaları için yargılamayı 3 Mayıs 2018’e bıraktı (21 Aralık).
Dört haberci aklandı: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Mart 2016’da Ankara Kızılay’daki bombalı saldırıya ilişkin yayın yasağını ihlal yoluyla “gizliliği ihlal” ettikleri gerekçesiyle yargılanan Cumhuriyet gazetesi Ankara muhabirleri Sinan Tartanoğlu, Alican Uludağ, Ozan Selahattin Çepni ve Necati Savaş beraat etti (21 Aralık).
Mavioğlu ve Demirel’e “Bakur” davası: Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ve belgesel yönetmeni Çayan Demirel'in 2013’te Öcalan’ın PKK’ye yaptığı çekilme çağrısı sonrasında çekilen “Bakur” belgeseline Batman 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde “terör propagandası” gerekçesiyle dava açıldı. Dava, yönetmenleri hakkında terör propagandasından dava açılmış ilk film oldu. Dava, 18 Ocak 2018'de Batman'da görülmeye başlayacak (20 Aralık).
TMK şikayeti: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ali İhsan Horasan, CHP Milletvekili Muharrem Erkek’in “Rakı masasında Rabia işareti” iddialarını haberleştiren Çanakkalememleket.com sitesi, haber müdürü ile haberi yapan Seçkin Sağlam’dan şikayetçi oldu. Horasan, haberciler için “Terörle mücadele görev yapan görevliyi hedef göstermek” ile ilgili TMK’nın 6. Maddesinden işlem yapılmasını talep etti (20 Aralık).
MİT TIR’ları davası: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi savcısı, “MİT TIR’ları” davası çerçevesinde CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Cumhuriyet gazetesi eski yayın yönetmeni Can Dündar için “FETÖ örgütüne üye olmamakla birlikte isteyerek yardım etmek”ten 15 yıl hapis cezası istedi. Bu arada, Berberoğlu’nun “reddi hakim” talebi bir üst mahkemece reddedildi. Aydınlık gazetesi yayın yönetmeni Mustafa İlker Yücel ile eski istihbarat şefi Orhan Ceyhun Bozkurt hakkında “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması bilgileri açıklamak”tan açılan davanın bu dosyadan ayrılmasına karar verildi. Yargılama 24 Ocak 2018’e kaldı (20 Aralık).
Tolu’nun “MLKP” davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, MLKP üyelerinin cenaze törenlerini izlediği, evinde Maksist Teori dergisi bulundurduğu gerekçesiyle tutuklanan ETHA Ajansının çevirmeni Meşale Tolu’yu, “MLKP örgütü üyeliği”nden yargılandığı davada tahliye etti. 18 sanıklı yargılamaya 26 Nisan’da devam edilecek (18 Aralık).
Güzüpek ve Müftüoğlu’na dava: KHK ile kapatılan DİHA Ajansı’nda çıkan haberler nedeniyle ajansın eski yönetim kurulu başkanı Zekeriya Güzüpek ile sorumlu müdürü Dicle Müftüoğlu hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Erzincan’da oturan bir kişinin 2015 yılına ait şikayetiyle başlayan soruşturma süreci, 6 Kasım ile 11 Kasım 2015 döneminde yayımlanan 20 haberden sorumlu tutulan iki kişi hakkında “örgüt üyeliği”nden dava açılmasıyla son buldu. Diyarbakır Silvan’da sokağa çıkma yasağı sırasında yaşanan olaylara ilişkin “sıkıyönetim uygulaması”, “katliam girişimi”, “saldırı”, “halk direnişe geçti” ifadelerine başvurulması, YPS örgüt üyeleri için “direnişçi” denilmesi de suçlama konusu oldu. Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava 22 Mart 2018'de başlayacak (18 Aralık).
Ataman’a dava: KHK ile kapatılan DİHA’nın tutuklu muhabiri Ziya Ataman hakkında 20 ay sonra “PKK üyeliği”nden iddianame düzenlendi. İddianamede Ataman aleyhine K.A. isimli bir akrabasının emniyette verdiği ilk ifadede, 25 Eylül 2015 tarihinde PKK’lilerin ilçedeki jandarma ve emniyet binalarına yönelik saldırıda gazeteci Ataman’ın da yer aldığını duyduğunu iddia ediliyor. K.A’nın, “Bana 25 Eylül 2015 tarihinde gerçekleşen terör saldırısına katıldıklarını Necmettin Ataman, Ziya Ataman ve Uğur Ataman ile Bengin Ataman bizzat kendileri çeşitli sohbet ortamlarında söylediler. Saldırı esnasında silah kullandıklarını ve bu suretle saldırıya destek verdiklerini ifade ettiler” dediği ileri sürülüyor. Aynı kişi, 20 Eylül 2016 tarihinde Şırnak Başsavcılığına dilekçe vererek önceki ifadelerinin “baskı, tehdit ve işkence altında” alındığını ve önceki ifadelerini geri çektiğini bildirdi. Van Cezaevi’nde tutulan Ataman, 2 Mart 2018 tarihinde yargılanmaya başlayacak (17 Aralık).
Türfent’e hapis: Hakkari 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Mayıs 2016’dan beri tutuklu kapatılan DİHA Ajansı Van muhabiri Nedim Türfent'e “örgüt üyeliği” iddiasıyla sekiz yıl dokuz ay hapis cezası verdi. Mahkeme, 19 aydır hapiste olan Türfent’in tutuklu kalmasına da hükmetti. Davada dinlenen 20 tanığın 19’u, emniyet ifadelerinin işkence ve baskı altında alındığını kaydetti. Tanıkların her birinin Türfent’i tanımadığını, tanısalar da gazeteci olarak bildiğini söylemiş olmasına rağmen, heyet başkanı bazı tanıkların fezlekede yer alan ifadelerini delil saydı (15 Aralık).
1HaberVar’a TMK tahkikatı: Diyarbakır Başsavcılığı, 668 sayılı KHK ile kapatılan TV ve radyoların çalışanlarının bir araya gelerek oluşturduğu 1HaberVar.com haber platformuyla ilgili, “Basın yayın yoluyla PKK propagandası yapmak”tan soruşturma başlattı. 16 Nisan referandumundan bu yana platformda yayınlanan onlarca program, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın duruşmasıyla ilgili basın açıklaması, HDP miting ve çeşitli etkinliklere ilişkin haberler delil sayıldı (12 Aralık).
Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Ilıcak için müebbet istendi: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, 17 sanıklı davadan tutuklu olan gazeteciler Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak, Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek, gazetenin görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı ile Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi Şükrü Özşengül için “Anayasayı ihlal” iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep etti. Tahliye taleplerini reddeden mahkeme, sanıklara ve avukatlara esas hakkında beyanda bulunmaları için süre verdi. Ilıcak, “Hukukta iddialar somut iddialara dayanır. Niyet okumaya değil. FETÖ üyesi değilim. FETÖ'nün amacının devleti ele geçirmek olduğunu bilmiyordum. Benim gazetede yazdığım yazı ile attığım tweet’lerin FETÖ'nün amacıyla ne ilgisi olabilir?” dedi. Sonraki duruşma 12 Şubat 2018’de (11 Aralık).
Alayumat ve Akman’a dava: Antep’te 13 Temmuz 2017’de gözaltına alınan Dihaber muhabirleri Erdoğan Alayumat ve Nuri Akman hakkında Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme” ve “örgüte üye olma” suçlamalarıyla dava açıldı. Bilgisayarlarında bulunan “MİT karargâhında gece sevkiyat gündüz eğitim veriliyor” haberi ve fotoğraflar da iddianamede yer aldı. Belgede, “Halk tabanında terör örgütüne desteği yükseltmek, örgüte ve silahlı yapılanmasına katılımı teşvik etmek, örgütün ve faaliyetlerinin meşru olarak algılanmasını sağlamak, siyaset ve seçimler üzerinde baskı oluşturmak, örgütün bölge halkı üzerindeki baskısını arttırmak” şeklinde yer aldı. Alayumat ve Akman’ın yaptıkları haberler ve arkadaşları ile WhatsApp’tan yapmış oldukları haber tartışmaları suç delili sayıldı. İki muhabirin 45’er yıl hapsinin istendiği dava, 2 Şubat 2018’de başlıyor (10 Aralık).
14 aydır iddianame yok: 30 Eylül 2016 tarihinde Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) polis operasyonu düzenlenen Urfa merkezli Radyo Karacadağ’ın “örgüt üyeliği”nden tutuklanan Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Demir, radyonun çalışanı Salih Erbekler ve Mizgin Çay hakkında 14 aydır iddianame düzenlenmedi (9 Aralık).
Sekiz haberciye “FETÖ”den ceza istendi: Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, Zaman gazetesi Antalya Bölge Temsilcisi Tuncer Çetinkaya, Zaman gazetesi Antalya muhabiri Serhat Şeftali, Zaman gazetesi editörü Recai Morkoç, Zaman gazetesi muhabiri Osman Yakut ve Zaman eski muhabiri Ömer Özdemir’in tutuklu olduğu davada, 13 sanık için “FETÖ üyeliği”nden 15 yıla kadar hapis cezası istedi. Bizim Antalya haber sitesi sahibi Olgun Matur, Zaman ve Cihan Haber Ajansı muhabirleri Kenan Baş ve Cihat Ünal ise tutuksuz yargılanıyorlar. Böbrek rahatsızlığı gibi sağlık sorunları bulunan Çetinkaya, tanık Erdoğan Çiğdem’in kendisi için, “Cemaat ondan hoşlanmazdı, o yüzden Zaman gazetesinden kovdu” dediğini hatırlattı; “2010 yılında Zaman gazetesinden işten çıkarıldığımda Anadolu Ajansı’nda çalıştım. Anadolu Ajansı’na girmem için Mevlüt Çavuşoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü ve Selçuk Özdağ bana referans oldu. Kayıtlara da bakılabilir. Benim terör örgütü ile bağlantım yok” dedi. Çetinkaya, sağlık sorunlarının da gittikçe arttığını belirterek tahliyesini istedi. 1 Şubat 2018’de sürecek yargılamada karar çıkması bekleniyor. 17 aydır tutuklu bulunan gazeteci Osman Yakut’un eşi Gülizar Yakut, “Eşimde ne Bylock var ne de başka somut bir delil. Eşim 2008 yılında öğrencilik dönemiyle ilgili bir tanık ifadesi yüzünden 17 aydır tutuklu” diye konuştu (9 Aralık).
Zaman gazetesi davası açıldı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Zaman gazetesi’nden 21'i tutuklu 30 medya çalışanını Silivri Ceza İnfaz Kurumu Kampüsünde yargılamaya devam etti. Mahkeme, Zaman gazetesi reklam bölümünden Hüseyin Belli, İsmail Küçük ve Onur Kutlu’yu tahliye etti. Mümtazer Türköne, Ali Bulaç, İbrahim Karayeğen, Ahmet Turan Alkan, Mustafa Ünal, Şahin Alpay, Sedat Yetişkin, Hüseyin Turan, Ahmet Metin Sekizkardeş, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Mehmet Özdemir, Faruk Akkan, Murat Avcıoğlu, Yüksel Durgut, Zafer Özsoy, Şeref Yılmaz, Hakan Taşdelen tutuklu yargılanırken Ali Hüseyin Çelebi, Ahmet İrem, Süleyman Sargın, Osman Nuri Öztürk, Osman Nuri Arslan, Nuriye (Akman) Ural, Lale Kemal (Lalezar Sarıibrahimoğlu), Orhan Kemal Cengiz ve İhsan Dağı’nı tutuksuz yargılanıyor. Tüm sanıklar için, “Anayasal düzeni, TBMM ve hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs”ten üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, “Silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla da 15’er yıla kadar hapis cezası isteniyor. Tutuksuz sanıkların savunmalarını alan mahkeme, yargılamayı 5 Nisan 2018’e bıraktı (8 Aralık).
Öğreten ve Kanaat’a tahliye: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait e-postaları haberleştirdikleri için 323 gün tutuklu kalan Diken sitesi eski editörü Tunca Öğreten ve BirGün gazetesi muhabiri Mahir Kanaat’ı iki duruşmalarında yurtdışı yasağı ve haftada iki gün imza atma şartıyla tahliye etti. İki tutuklu gazeteci mahkemeye SEGBİS aracılığıyla bağlanırken avukatlar Tolgay Güvercin, Sevgi Kalan, Ali Deniz Ceylan ve Özcan Kılıç bilirkişi raporunun bir yıldır dosyaya girmemesini de içeren itirazlarını bildirdi. Mahkeme tutuksuz yargılanan Etkin Haber Ajansı (ETHA) sorumlu müdürü Derya Okatan, Yolculuk Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü E. S., DİHA haber müdürü Ömer Çelik ve DİHA muhabiri Metin Yoksu'nun imza zorunluluğunu kaldırarak yurt dışı çıkışı yasağına devam kararı verdi. Kanaat için “DHKP-C üyeliği”nden, Öğreten için "Örgüt üyesi olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek"ten, Ömer Çelik, Derya Okatan, Metin Yoksu, E. S. için de "Örgüt propagandası" ve "Bilişim sistemini engelleme bozma verileri yok etme veya değiştirmek”ten ceza isteniyor. Sonraki duruşma 3 Nisan 2018’de (6 Aralık).
Berivan Altan’a hapis: Mersin 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ağustos'ta gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılan KHK ile kapatılan DİHA muhabiri Berivan Altan’ı Örgüt propagandası”ndan ertelemeli 1 yıl 3 ay hapis cezası verdi. Altan’ın 25 Mayıs ve 12 Haziran 2016'da ajans için yaptığı haberleri ve sosyal medyada paylaştığı bir müzik videosunu suça gerekçe olarak gösterildi (5 Aralık).
Foto-muhabiri Erdoğan’a dava: MİT sosyal tesislerinin fotoğraflarını çektiği iddiasıyla 2 Eylül’de Kadıköy’de gözaltına alınan, 13 Eylül’de de tutuklanan foto-muhabiri Çağdaş Erdoğan hakkında, çektiği fotoğraflar ve yaptığı sosyal medya paylaşımları nedeniyle dava açıldı. Yargılama 13 Şubat 2018’de İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak. Erdoğan, “PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “Terör örgütü propagandası yapmak” ile suçlanıyor. Savcılık, Erdoğan’ın “MİT tesislerinin fotoğrafını tesadüfen ve MİT tesisi olduğunu bilmeksizin çektiği” açıklamasını “İnandırıcılıktan yoksun” buldu (5 Aralık).
Altan’ın TMK davası: Gazeteci Ahmet Altan, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde“Ezip Geçmek” yazısı kapsamında“PKK propagandası”ndan yargılanmaya devam etti. Hapishaneden SEGBİS yoluyla savunma yapan Altan, “Mantığın ve hukukun dışına çıkmayın. Ne mahkeme ne de ceza tavrımı değiştiremez. Çocukları öldüren, yazarları yargılayan bir ülkede kimse huzuru ve mutluluğu bulamaz” dedi. Mahkeme, suça gerekçe yapılan yazının mükerrer yargılandığı iddiasını araştıracak. Yargılama 4 Ocak 2018’e kaldı (5 Aralık).
“Darbe” davasında tahliye yok: İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, gazeteciler Atilla Taş, Murat Aksoy, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyit Kılıç, Yetkin Yıldız ve Ali Akkuş dahil 16’sı tutuklu 29 sanığı “darbeye iştirak” ve “FETÖ üyeliği”nden yargılamaya devam etti. Abdullah Kılıç, bilirkişi raporlarında Bank Asya'ya yatırılan 1000 TL için “sorgulamaya muhtaç” dendiğini belirterek “Bankaya yardım kastım olsa daha fazla para yatırırdım” dedi. Cuma Ulus da, “Çocuklarımın okulları olmasaydı Bank Asya ile bir işim olmazdı” diye konuştu. Sağlık gerekçeleriyle tahliye edilen Davut Aydın duruşmalardan vareste tutulmasını istedi. Tutuklu yargılanan Halil İbrahim Balta ise sağlık sorunlarının işkence haline geldiğini söyledi. Oğuz Usluer mahkemeye ulaşan telefon kayıtlarını eleştirdi; “kayıtlara göre Üsküdar Bulgurlu'da bulunduktan 1 dk. 35 saniye sonra Mecidiyeköy'de bulunuyorum. Bu mümkün değil” dedi. Seyid Kılıç da, “Fulya Yeni Cami baz istasyonundan programa bağlandığım görünmesine rağmen aynı saatlerdeki telefon HTS'lerine göre Beyoğlu'nda farklı baz istasyonunda görünüyorum” diye konuştu. Ekim sonunda Murat Aksoy, Atilla Yaş ve öğretmen Davut Aydın’ı tahliye eden mahkeme bu duruşmada bu yönde bir karar almadı. Gazeteciler, “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs”ten ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Dava 6 Şubat 2018’e kaldı (4 Aralık).
Taraf’ın “Balyoz” davası: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Taraf gazetesinde “Balyoz planı” ile kumpas kurdukları iddiasıyla gazetenin eski yayın yetkilileri Ahmet Altan, Yasemin Çongar ile Mehmet Baransu, Yıldıray Oğur ve Tuncay Opçin’i yargılamaya devam etti. CMK uyarınca barodan görevlendirilen bir avukatın temsil ettiği Baransu'ya savunmasını hazırlaması için süre verdi. Avukat kısıtlılığının kaldırılmasını isteyen Baransu, “Savunma yapmaya hazırdım ama bugün cezaevinden çıkarken savunma evraklarıma el kondu. Savunma yapamayacağım. Dilekçede belirttiğim kitaplar tarafıma verildikten sonra savunmamı yapacağım” dedi. HTS kayıtlarında 'ByLock' kullanıcısı olduğunun tespit edildiğini söyleyen mahkeme başkanına Baransu, “HTS raporu bana verilmedi” dedi. Sanıklara, “Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma”, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme”, “Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama”, “Terör örgütü propagandası yapmak” suçlamaları yöneltiliyor. Baransu ve hakkında yakalama kararı bulunan Opçin’in ayrıca “Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme” suçundan da ceza isteniyor. Baransu ve Opçin’in 75 yıla kadar; Çongar, Oğur ve Altan’ın 52’şer yıl hapsi isteniyor. İzleyen duruşma 31 Ocak 2018’de (4 Aralık).
Ener’e tahliye çıkmadı: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, “FETÖ üyeliği” suçlamasıyla 280 gündür tutuklu olan Yeni Asya gazetesi eski editörü Nur Ener Kılınç için yapılan tahliye başvurusunu dosya üzerinden yapılan değerlendirme sonucu “deliller henüz toplanmadığı, adli kontrolün yetersiz kalacağı” gerekçesiyle reddetti. Ener’in yargılanmasına 20 Şubat 2018’de devam edilecek (1 Aralık).
10 gazeteciye ByLock davası: İstanbul Başsavcılığı, ByLock kullandıkları iddiasıyla 10 gazeteci hakkında “FETÖ üyeliği” gerekçesiyle dava açtı. Ömer Faruk Aydemir, Cihan Haber Ajansı Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık muhabirliği yapan ve 17-25 Aralık dönemi ayrılarak Yıldız Teknik Üniversitesi'nde basın danışmanı olan Gürkan Tuzlu, Mesut Ertaç, eski Zaman ve Cihan muhabiri Muhsin Pilgir, Bugün gazetesi ve Vahdet gazetesi çalışanı Mehmet Ali Ay, TRT eski çalışanı Yusuf Duran, Ahmet Feyzullah Özyurt, Birgün gazetesi editörü Burak Ekici, Cihan muhabiri Mutlu Özay ile Bugün TV ve Can Erzincan TV çalışanı Hüdaverdi Yıldırım 13 Şubat 2018’de yargılanmaya başlayacak (23 Kasım).
Demir’e TMK davası: Diyarbakır Başsavcılığı, 1990’lı yıllarda öldürülen gazetecileri anmak amacıyla verilen bir gazete ilanını Facebook hesabından paylaşarak “örgüt propagandası yaptığı” gerekçesiyle Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Hayri Demir hakkında dava açtı. Savcılık, toplamda beş sosyal medya paylaşımını delil saydı. Yargılama 15 Mart 2018 tarihinde, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (23 Kasım).
Parıldak’a hapis cezası: Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Bylock’u aktif kullandığı iddiasıyla yargıladığı Zaman gazetesi eski muhabiri Ayşenur Parıldak’ı “FETÖ’ye üyelik”ten 7 yıl 6 ay hapse mahkum etti. Ağustos 2016’dan beri tutuklu olan Parıldak esas hakkındaki savunmasında, ByLock kullandığı ve suç içerir tweet'ler attığı yönündeki suçlamaları reddederek, “Tek suçum Zaman gazetesinde çalışmak. Keşke çalışmasaydım. Gazetede önde gelen herkes yurt dışına gitmiş, 'basın özgürlüğü' diye tweet atıyorlar. Beraatımı ve tahliyemi istiyorum. Çok yoruldum” dedi. Ancak mahkeme, gazeteciyi önce 8 yıl hapse mahkum edip, iyi halden cezayı indirdi (21 Kasım).
Boğatekin için “övgü” cezası istendi: Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi, “Feto ve “Apo” yazısı nedeniyle “örgüt propagandası”ndan hapis cezasına mahkum edilen Gerger Fırat gazetesi sahibi gazeteci Hacı Boğatekin’i Yargıtay’ın “propaganda yok, suçluyu övmek var” gerekçeli bozma kararından sonra yeniden yargılamaya başladı. Esas hakkında mütalaasını sunan savcı, Boğatekin’in mahkumiyetini istedi. Mahkeme, Boğatekin hakkında açılmış davalarla ilgili bilgi istedi. İzleyen duruşma 23 Ocak 2018’de (21 Kasım).
Güven’e TMK’dan 3 yıl 32 gün hapis: İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper'in trafik kazasında ölümüyle ilgili Twitter üzerinden yapılan paylaşım gerekçe göstererek Cumhuriyet Gazetesi İnternet Sitesi Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güven’i “terör örgütü propagandası” ve “örgüt açıklamalarını yayımlamak”tan 3 yıl 32 gün hapis cezası verdi. Eksik kelimeyle atılıp 52 saniyede kaldırılan bir tweetten dolayı tutuklanıp 32 gün sonra tahliye edildiğini hatırlatan Güven, “Bu karar, Türkiye’de hukukun biçildiğinin göstergesi. Hukuk biçilmiştir, bu kararla da altına imza atılmıştır” dedi. Güven’in avukatları karara itiraz edecek (21 Kasım).
Keleş ve Aslan’a “üyelik” davası: KHK ile kapatılan Dicle Haber Ajansı muhabirinin 31 Mart’ta tutuklanan muhabiri Selman Keleş ile gazeteci Arif Aslan, sekiz aylık tutukluluktan sonra çıkarıldıkları ilk duruşmada tahliye edildiler. İki haberci Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde “örgüt üyeliği”nden yargılanıyor. İzleyen duruşma 22 Şubat 2018’de (21 Kasım).
Özdil’e 301 şikayeti: TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 16 Kasım 2017'de yayımlanan bir köşe yazısında “Devlet kurumlarının aşağıladığı” iddiasıyla Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil hakkında Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne suç duyurusunda bulundu (17 Kasım).
Yıldız ve Yasul’a TMK cezası: İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgürlükçü Demokrasi gazetesi yayın yönetmeni Yılmaz Yıldız ile sorumlu müdürü İshak Yasul’u “PKK açıklamalarına yer vermek”ten ertelemeli 10’ar ay hapse mahkum etti (16 Kasım).
Koray’a “kin” davası: Kocaeli Başsavcılığı, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra “Yerim Destanınızı” başlıklı bir yazı yazdığı gerekçesiyle gözaltına alınan Kocaeli Koz Gazetesi Sorumlu yazı işleri müdürü Yeliz Koray hakkında “kin ve düşmanlığa tahrik” iddiasıyla dava açtı. Gazeteci, 5 Nisan 2018 tarihinde Kocaeli Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak (15 Kasım).
Muratoğlu’na beraat: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce “Silahlı terör örgütüne yardım etme” suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan ve 197 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Doğan Holding Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu hakkındaki hükmü inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 2. Ceza Dairesi oybirliğiyle beraat kararı verdi. Daire, “örgüte yardım” suçunun unsurlarının bulunmadığına dikkat çekti (14 Kasım).
Ahmet ve Mehmet Altan ile Ilıcak’a yine tahliye yok: İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, darbe girişiminden sorumlu tuttuğu ve üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargıladığı gazeteciler Nazlı Ilıcak, Ahmet Altan ve Mehmet Altan’ın tahliye talebini reddetti; esas hakkındaki mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına ek süre verdi. Zaman gazetesi görsel yönetmeni Fevzi Yazıcı, Polis Akademisi'nde öğretim görevlisi olan Şükrü Tuğrul Özşengül ve Zaman gazetesinin marka müdürü Yakup Şimşek’i de tutuklu yargılayan, bu sanıklarla ilgili dosyayı ayıran mahkeme, sabah oturumunda sözün duruşma savcısına verilmeden usul itirazlarını yapmak isteyen, aralarında Ergin Cinmen’in de bulunduğu dört avukatı duruşmadan attı. TBMM'nin davaya katılımının kabulüne, Dursun Çiçek'in katılım talebinin reddine karar verildi. İzleyen duruşma 11 Aralık 2017’de (13 Kasım).
Cemal’a iki onama, bir aleyhte bozma: İstinaf Mahkemesi, “Çekilme Günlükleri” yazı dizisi nedeniyle dört yıl sonra 13 yıl hapisle yargılanan Hasan Cemal hakkında İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 31 Mart’ta verdiği beraat kararını bozdu. Mahkeme, Cemal’in “Fehman Hüseyin” başlıklı yazısında “silahlı terör örgütünün propagandasını yaptığı” iddiasıyla verilen 1 yıl 3 aylık hapis cezasını onadı; ceza iki yıl süreyle ertelendi. Mahkeme, Özgür Gündem Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı için “propaganda” suçlamasıyla 6 bin TL para cezasına çarptırılan Cemal’in bu cezasını da onadı (10 Kasım).
Sayılgan’a tahliye yok: Muş Ağır Ceza Mahkemesi, 13 aydır tutulu olan, “Terör örgütü üyeliği”nden yargıladığı DİHA muhabiri İdris Sayılgan’ın tutukluluğunu uzattı. 17 Ekim 2016 tarihinde yapılan ev baskınlarında gözaltına alındıktan bir hafta sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanan Sayılgan’ın 15 yıla kadar hapsi isteniyor. Muhabirin, haber kaynakları ile yaptığı telefon görüşmeleri, haberler, sosyal medya paylaşımları, TV kanallarıyla yaptığı telefon görüşmeleri suçlamaya konu edildi. Sayılgan savunmasında, “Basın Kanunu’nda bir haber için 60 gün içerisinde soruşturma başlatılması gerekiyor. Ama bana daha sonra açılmıştır. Bu kentte yaptığım tüm çalışmalar yasaldır. 13 aydır tutukluyum, ailem ve ben maddi, manevi olarak mağdur olduk” dedi. İsleyen duruşma 19 Şubat 2018’de (8 Kasım).
Akbay, Ulu ve Olgun’un davası: İstanbul 37 Ağır Ceza Mahkemesi, Sözcü gazetesi sahibi Burak Akbay’ı “FETÖ yöneticiliği” ve “örgüt propagandası” iddiasıyla, tutuklu İzmir muhabiri Gökmen Ulu ve gazete sitesinin yetkilisi Mediha Olgun ile Sözcü gazetesi mali işler müdürü Yonca Yücekaleli’yi de, “Silahlı terör örgütünü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlarından yargılamaya başladı. Cem Küçük, Hüseyin Gülerce, Fuat Uğur, Ersoy Dede ve Vatan Partisi Öncü Gençlik Ankara Başkan Yardımcısı Anıl Eren Yıldız’ı tanık olarak dinleyen mahkeme, 180 gün tutuklu kalan Ulu’yu tahliye etti; Olgun’un adli kontrolünü kaldırdı. Fehmi Koru’nun tanıklığı için zorla getirilmesine karar verildi; Burak Akbay’ın tutuklanması kararının gereği bekleniyor. İzleyen duruşma 23 Ocak 2018’de (7-8 Kasım).
Hayatın Sesi’ne TMK davası: İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonu sorumlu müdürü Gökhan Çetin, şirket ortakları Mustafa Kara veİsmail Gökhan Bayram’ı aynı anda “IŞİD, TAK ve PKK propagandası yapıldığı” iddiasıyla yargılamaya devam etti. Esas hakkında mütalaasını hazırlaması için dosya duruşma savcısına sunuldu. İzleyen duruşma 1 Mart 2018’de (7 Kasım).
Beş gazeteciye TMK davası: Ankara’da 10 Ekim 2015 tarihli barışçıl eylemde 102 kişinin hayatını kaybettiği katliamla ilgili haberler nedeniyle Evrensel gazetesi Ankara muhabirleri Cem Gurbetoğlu ve Tamer Arda Erşin ile Cumhuriyet gazetesi muhabiri Kemal Göktaş’a “Terörle mücadele görev alanları hedef göstermek” iddiasıyla üç yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat ile dönemim Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar da “suça iştirak”tan davaya dahil edildi. Emniyet ihbarının delil sayıldığı iddianameyi kabul eden Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamayı 15 Ocak 2018’de başlatacak (4 Kasım).
Karaca’ya 31 yıl hapis: İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Tahşiye Grubu’na yönelik kumpasa ilişkin 23’ü tutuklu 33 sanığın yargılandığı davada tutuklu Samanyolu Yayın Grubu başkanı Hidayet Karaca’yı 31 yıl hapisle cezalandırdı. Karaca, “FETÖ örgütü yöneticiliği”nden 18 yıl, “iftira”dan 4 yıl 6 ay, “resmi belgede sahtecilik”ten de 9 yıl hapis cezası aldı (3 Kasım).
Çorum “FETÖ” davası: Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında Çorum Manşet gazetesi yazarı Lokman Erdoğan, Çorum Manşet gazetesi yazı işleri müdürü Murat Öztürk, Çorum Yıldız gazetesi yayın yönetmeni Nadir Yücel, Zaman gazetesi Çorum muhabiri Burçin Dokgöz, CİHAN Ajansı Çorum muhabiri İdris Okur ve Musa Ayan’ı tutuklu yargılamaya devam etti. Murat Öztürk, Mayıs’ta görülen duruşmada adli kontrol şartıyla tahliye edilmişti (1 Kasım).
Yeşilyurt ve Armağan’a “Atatürk” cezası: Bakırköy 35. Asliye Ceza Mahkemesi, TVNet’teki “Derin tarih” programının konuğuSüleyman Yeşilyurt’u "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etmek"ten ertelemeli 1 yıl 3 ay hapse mahkum etti; “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik”ten de beraat ettirdi. Derin Tarih dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan da “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret”ten 1 yıl 3 ay hapse mahkum oldu; sanığın hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını istemediğinden ceza tecil edilmedi. Programda “Latife Hanım Çankaya'nın ikinci first lady'si miydi” sunuşuyla hazırlanan programda Afet İnan hakkında cinsiyetçi ifadeler kullanılmıştı (2 Kasım).
Cumhuriyet davasında tahliye yok: İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesinin 12 yazar ve yetkilisini yargıladığı davada gazeteci Kadri Gürsel’i tahliye ettirdi. Cumhuriyet gazetesinin İcra Kurulu Başkanı Avukat Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Yayın Danışmanı Kadri Gürsel, Muhabiri Ahmet Şık ve Muhasebe bölümü çalışanı Emre İper’in tutukluluğunun devamı karar verildi. Beşinci duruşmada mahkeme, tanıklar Mehmet Faraç, Leyla Tavşanoğlu ve Doğan Satmış’ın zorla getirilerek dinlenmesine, bilirkişi Ünal Aldemir’in dinlenmemesine, Ankara’dan gelecek mali bilirkişi raporları ve Emre İper’in bilirkişi raporlarının beklenmesine karar verdi. Heyet sonraki celse savcının mütalaa vereceğini de söyledi. Atalay, Sabuncu ve Şık hakkındaki tutukluluğun devamı kararı oy çokluğuyla, İper’e ilişkin karar oy birliğiyle alındı. Yargılama 25-26 Aralık’ta sürecek (31 Ekim).
Gazeteci Sur’a "Kayyum haberi" davası: Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne ilişkin yaptığı “Kayyum Vurgunu” haberi ve sosyal medyada paylaştığı içerikler nedeniyle gazeteci Sedat Sur hakkında “örgüt propagandası” gerekçesiyle İzmir 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Duruşma 26 Ocak 2018’de İzmir’de görülecek (31 Ekim).
“Gündem” ana davasında iki tahliye: İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi, dokuz sanıklı Özgür Gündem ana davasında “Devletin birliğini bozmak” ve “örgüt üyeliği”nden ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargıladığı Kemal Sancılı ile İnan Kızılkaya’yı tahliye etti. Mahkeme, Sancılı ve Kızılkaya’nın yanı sıra Eren Keskin, Necmiye AlpayveAslı Erdoğan’ı da aynı suçlamayla tutuksuz yargılıyor. Yargılamaya 6 Mart’ta devam edilecek (31 Ekim).
Gazetecilere “FETÖ” davası: Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu gazeteciler Aytekin Gezici ve Abdullah Özyurt, firari Zaman gazetesi Adana Temsilcisi Bilal Öğütçü ve Hasan Ertaş ile tutuksuz Yüksel Evsen, Taner Talaş, Hakan Bülent Yardımcı, Rıfat Söylemez, Ali Pekmezci, TGS Adana Şube Başkanı Salim Büyükkaya, Abdurrahim Haklıkul, Mustafa Naim Yalçınel ve Osman Palamut’u “FETÖ üyesi olmak” gerekçesiyle 15’er yıl hapis istemiyle yargılamaya devam etti. Savcı, mütalaasında medya temsilcilerine dokuz yıldan 15 yıla kadar değişen hapis cezaları talep etti. Önceki duruşmada, eski Zaman gazetesi muhabiri Abdullah Özyurt’un ev hapsi şartıyla tahliye edilmişti. Davanın tek tutuklusu Gezici ise, “FETÖ ile anılmaktan hicap duyuyorum. Attığım tweetlerle böyle bir oluşuma imayla bile bir desteğim varsa ailemden, meslektaşlarımdan ve tüm insanlardan özür dilerim” dedi. Dava esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma hazırlıkları için 16 Şubat 2018’e kaldı (27 Ekim).
Altı haberciye RedHack davası: İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi, Redhack’in yayınladığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’a ait mailleri haberleştirdikleri 10 aydır tutuklu olan DİHA haber müdürü Ömer Çelik ve muhabiri Metin Yoksu, Diken sitesi eski editörü Tunca Öğreten, Etkin Haber Ajansı (ETHA) sorumlu müdürü Derya Okatan, BirGün gazetesi muhabiri Mahir Kanaat, Yolculuk Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü E.S.'yi yargılamaya başladı. Mahkeme, Çelik’in tahliyesine, Öğreten ve Kanaat’i tutuklu kalmasına karar verdi. Kanaat için “DHKP-C üyeliği”nden, Öğreten için "Örgüt üyesi olmamak ile birlikte örgüt adına suç işlemek"ten, Ömer Çelik, Derya Okatan, Metin Yoksu, E.S. için de "Örgüt propagandası" ve "Bilişim sistemini engelleme bozma verileri yok etme veya değiştirmek”ten ceza isteniyor (24 Ekim).
13 “Gündem” sanığı: Kapatılan Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak amacıyla başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılan DİSK Basın-İş Sendikası Genel Başkanı Gazeteci Faruk Eren, Evrensel gazetesi yazarları İhsan Çaralan ve Fehim Işık, gazeteciler Ertuğrul Mavioğlu, Celal Başlangıç, Celalettin Can, Öncü Akgül, Hüseyin Aykol, Ömer Ağın, Dilşah Kocakaya, Mehmet Şirin Taşdemir, Veysel Kemer ve Yüksel Oğuz’un İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmasına devam edildi. Mahkeme, Dilşah Kocakaya’nın savunmasının talimat yoluyla alınması için Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’ne talimat yazılmasına karar verdi. Yargılamaya 15 Mart 2018’de devam edilecek (26 Ekim).
Tuğrul Eryılmaz’a Özgür Gündem Nöbetçi Yayın Yönetmenliği cezası: İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem Gazetesi’nde Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yapan gazeteci Tuğrul Eryılmaz’ı “Terör örgütü propagandası yapmak” ve “terör örgütlerinin açıklamalarını yayınlamak”tan ertelemeli 15 ay hapse ve 6 bin TL de para cezasına mahkum etti (20 Ekim).
İki “TMK” beraati: Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Van TV'nin spikeri Gülsüm Altan ve muhabiri Serdar Altan’ı “örgüt propagandası yapmak" ile yargıladığı davanın ilk duruşmasında beraat kararı verdi. Gülsüm Altan, “Spikerim, haberlerin hazırlanmasında herhangi bir sorumluluğun yok” derken Serdar Altan, dosyada yanlışlıkla haber yayın yönetmeni olarak gösterildiğini bildirdi (19 Ekim).
Çakmakçı’ya tahliye: Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 12 Temmuz’da tutuklanan gazeteci Mehmet Çakmakçı’yı 15 yıl hapis istemiyle “Örgüt üyeliği”nden yargıladığı davada tahliye kararı verdi. Çeşitli tarihlerde yaptığı telefon görüşmelerinde aktardığı haber bilgileri sorulan Çakmakçı, kapatılan BDP Siyaset Akademisi’nde ders vermediğini, gazetecilik faaliyetleri kapsamında akademiye gidip geldiğini ifade etti (19 Ekim).
Kuru’ya “FETÖ” cezası: Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuksuz yargıladığı eski Zaman gazetesi muhabiri Mehmet Kuru’yu, savunmasında, “Bu örgütün ne okullarına gittim, ne de yurtlarında kaldım. Çocuğumu okullarına göndermedim. Zaman Gazetesi benim sadece ekmek kapımdı. Örgüt üyesi değilim. Himmet parası adı altında bir bağışta bulunmuş değilim. 16 yıldır muhabirlik yapıyorum” dediyse de “FETÖ üyeliği”nden 6 yıl 3 ay hapse mahkum etti (17 Ekim).
KCK Basın davası: İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 46 Kürt medya çalışanını “KCK Basın Komitesi’ne üye olmak” ile yargıladığı davada, KCK operasyonlarının yürütücüsü olan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün’ün yargılandığı davanın tutanaklarının istenmesine karar verdi. 15 yıl hapis istemiyle yargılanan sanıklar arasında Davut Uçar, Ertuş Bozkurt, Mazlum Özdemir, Çağdaş Kaplan, Sadık Topaloğlu, Turabi Kişin, Evrim Kepenek, Ayşe Oyman, Selahattin Aslan, Güneş Ünsal, Sibel Güler, Hamza Sümeli ve Çağdaş Ulus da bulunuyor. Mahkeme, gazetecilerin AİHM başvurularının beklenmesine, sanık gazetecilerin pasaport iptali kararının kaldırılması talebinin ise reddine karar verdi. İzleyen duruşma 19 Ocak 2018’de (13 Ekim).
Çaksu ve Epli’ye 301’den ceza: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 31 Ağustos 2016 tarihli “Çocuk öldürme operasyonu” haberde “Devletin askeri kurumlarını aşağılamak”tan Özgürlükçü Demokrasi gazetesi yayın yönetmeni Ersin Çaksu ve eski yazı işleri müdürü Harun Epli’yi ertelemeli 5’şer ay hapis cezasıyla cezalandırdı (12 Ekim).
Keskin’e 301 cezası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Özgür Gündem gazetesinde çıkan 19 Nisan 2016 tarihli “Radikal Kötülük” başlıklı köşe yazısında Devlet kurumlarını ağıladığı” iddiasıyla gazetenin eski Eş Genel yayın yönetmeni Eren Keskin'i hapisten 3 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Daha önceki mahkumiyet kararlarını gerekçe yapan mahkeme, “Suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşmadığı”ndan cezayı ertelemedi (12 Ekim).
Albayrak’a TMK cezası: Amerikan Wall Street Journal gazetesinin Türkiye Muhabiri Ayla Albayrak, 19 Ağustos 2015 tarihli “Türkiye'nin Kürt çoğunluklu bölgesinde kent savaşı kızışıyor” başlıklı haberinde “PKK propagandası yaptığı” iddiasıyla 2 yıl 1 ay hapis cezası aldı. Silopi mahreçli haberde, PKK'nın gençlik yapılanması YDG-H ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmaların özellikle şehirlerde şiddetlenmeye başladığı ve bazı yerlerde de ciddi düzeylere ulaştığı ifade ediliyor. Haberde, bir hükümet yetkilisi, Silopi Belediye Başkanı Seyfettin Aydemir ve bir YDG-H'linin yanı sıra bazı uzmanların konuyla ilgili görüşlerine yer veriliyordu (10 Ekim).
Dağdeviren’e FETÖ cezası: Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi, KHK ile kapatılan Demokrat Gebze gazetesinin sahibi tutuklu Murat Dağdeviren’i, ByLock kullandığı iddiasıyla “FETÖ üyeliği”nden yedi yıl altı ay hapis cezasına mahkum etti. Dağdeviren, “Terörizmin Finansmanının önlenmesine ilişkin Kanuna Muhalefet”ten ise beraat etti (10 Ekim).
Karataş’a “örgüt” davası: Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) soruşturması kapsamında “Terör Örgütü Yöneticiliği”nden tutuklanan ve daha sonra serbest bırakılan Evrensel gazetesi yazarı Yusuf Karataş’ı yargılamaya başladı. 22,5 yıla kadar hapsi istenen ve duruşmada savunma yapan Karataş, yargılanmanın hukuki değil konjonktürel olduğunu belirterek beraatını talep etti. Beraat talebini reddeden mahkeme yargılamayı 17 Ocak 2018 tarihine bıraktı (9 Ekim).
Erdoğan’lara “örgüt” davası: 8-29 Temmuz’da tutuklanan Gazetemiz Özgürlükçü Demokrasi çalışanları Serkan Erdoğan ve Özkan Erdoğan hakkında Mersin Başsavcılığı tarafından sonra iddianame hazırlandı. Erdoğan'ın cüzdanında bulunan, 2014'te YPG saflarında yaşamını yitiren ve çocukluk arkadaşı olan Mustafa Kızılkaya'nın fotoğrafı suç delili olarak sıralandı. Mersin’deki evlerinden yapılan aramalarda “PKK lehinde paylaşımlar olarak” dergi ve kitaplara el konulduğu belirtilen iki çalışan, 25 Ocak 2018’te Mersin 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak”tan yargılanmaya başlayacak (3 Ekim).
22 çalışana “direnme” davası: Özgür Gündem gazetesinin 16 Ağustos 2016 tarihinde kapatılmasından saatler sonra polis baskınında yaşanan olaylara dair gözaltına alınan 22 gazeteci, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde “görevi yaptırmamak için direnme” ve “hakaret”ten yargılanacak. Üç Terörle Mücadele polisinin müşteki olduğu davada Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt sanık olarak yer alıyor. Yargılama 9 Şubat 2018’de İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (3 Ekim).
Düzkan ve Duran yargılandı: İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kapatılan Özgür Gündem gazetesini sembolik dayanışma eylemiyle desteklediği için “terör örgütü propagandası”ndan haklarında dava açılan gazeteciler Ayşe Düzkan ve Ragıp Duran’ı yargılamaya devam etti. Avukat Fikret İlkiz esas hakkındaki mütalaaya karşı yazılı savunma yaptı. Yargılama, esas hakkında savunma için ek süre isteyen avukatlar için 16 Ocak 2018’e bırakıldı (1 Ekim).
Tahmaz’ın ”Gündem” davası: Özgür Gündem gazetesine “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni” kampanyası kapsamında sembolik bir günlük eylemi katılan gazeteci Hüseyin Tahmaz’ın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılamasına devam edildi. Yargılama 29 Ocak 2018’de devam edecek (1 Ekim).
Hakaret, Kişilik Hakları ve Tazminat Davaları
Ekim-Kasım-Aralık 2017 döneminde dokuz gazeteci “hakaret” suçlamasıyla açılan ceza davası kapsamında toplam 30 yıl 4 ay hapis cezası talebiyle yargılandı; biri 1 yıl 5 ay 15 gün hapse mahkum olurken bir diğeri beraat etti. 22 medya çalışanına da toplam 51 yıl 4 ay hapis istemiyle yeni ceza davası açıldı. Beş gazeteci, iki gazete, bir İnternet sitesi ve bir karikatürist de 2 milyon 790 bin TL maddi veya manevi tazminat istemiyle yargılandı; 200 bin TL’si mahkemece reddedildi.
Geçen yılın aynı döneminde bir yerel gazeteci bu suçlamayla açılan ceza davasından toplam 7 bin 300 TL adli para cezasına ve kişilik haklarına saldırıdan da 10 bin TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmişti. Yedi gazetecinin toplam 62 yıl 4 ay hapis istemli ceza davası ve 100 bin TL’lik de manevi tazminat davası sürüyordu.
2016 yılının tamamında, 22 gazeteci ve bir site yetkilisine “hakaret” suçlamasıyla 8 yıl 2 gün hapis ve 99 bin 670 TL adli para cezası verilmişti. Beş gazeteci de toplam 28 bin TL manevi tazminat cezasına mahkum edilmişti. Dört gazeteci bu suçlamadan aklanırken ikisine dava Şartlı Aftan düşmüştü.
Toker’e 1 milyon 500 bin TL’lik dava: Giresun merkezli Agrobay Seracılık Şirketi, 15 Kasım 2017 tarihli “Rusya’ya da domatesler Bayburt’tan” başlıklı yazısı nedeniyle Cumhuriyet gazetesi ve köşe yazarı Çiğdem Toker hakkında, 1 milyon 500 bin TL tutarında tazminat davası açtı. Gazeteci, yazısında, “Domates ihracatı yapacak üç firmadan biri olan Agrobay Seracılık, son dönemlerde altyapı ihalelerinde büyük bedelli işler almasıyla öne çıkan Bayburt Grup bünyesinde yer alıyor” demiş, Rusya’ya ihracat yapacak Agrobay dahil üç firmayı doğrudan Rusya’nın seçmediği, hükümetçe seçildiğine yer vermişti (27 Aralık).
Vodafone değil, Bulamacı kazandı: İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, Vodafone Şirketi’nin vergi kaçırdığı, 17-25 Aralık 2013 sürecinden sonra da “FETÖ bağlantılı şirketlere” reklam vermeye devam ettiğini iddia eden gazeteci Kemalettin Bulamacı hakkında iki girişimle açtığı toplam 200 bin TL’lik tazminat davasını reddetti. “Kurumun FETÖ’cü ilan edilmesi ifade özgürlüğü değildir” diyen şirket avukatına gazetecinin avukatı, “Kimse kurumu FETÖ’cü olarak itham etmedi” diyerek müvekkilini savundu (26 Aralık).
Küçükkaya’ya “hakaret” davası: Bakırköy 18. Asliye Ceza Mahkemesi, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın eşi İlyas Kaya hakkındaki iddialarla ilgili beyanlarından dolayı gazeteci İsmail Küçükkaya ve Avukat Fidel Okan'ı “Kamu görevlisine hakaret” ve “devlet kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla yargılamaya başladı. Küçükkaya, suçlamaları reddederek, “Bu haberi yapmaktaki amacım devletimin FETÖ ile mücadelesini desteklemekti” dedi. Küçükkaya’nın beş yıl hapsi isteniyor. Mahkeme, Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Bylock ile ilgili iddia doğrultusunda basın açıklamasıyla yapılan bir liste bulunup bulunmadığını soracak (20 Aralık).
Evrensel’e karikatür davası: Cennet Belgelerinde (Paradise Papers) oğullarının adı geçen Başbakan Binalı Yıldırım, “Çocuklarımı devletle iş yapmaktan uzak tuttum” sözlerini karikatüre yansıttığı için Evrensel gazetesi çizeri Sefer Selvi ve yayıncı şirkete 40 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı (30 Kasım).
Terkoğlu’na “hakaret” davası: Oda TV sitesi Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Milli Gazete yazarı ve Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız’ın “çocukların altı yaşından itibaren evlenebileceğine” ilişkin fetvasını haberleştirdiği için İstanbul Anadolu 65. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “hakaret”ten yargılanmaya başladı. İki yıl 8 ay hapis istemiyle açılan davada mazeret bildirildi (28 Kasım).
Özdil’e tazminat ve ceza davası: TBMM Başkanı İsmail Kahraman, 16 Kasım 2017'de yayımlanan bir köşe yazısında kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil hakkında 50 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Kahraman, ayrıca, “kamu görevlisine hakaret”ten de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu (27 Kasım).
Odatv’den de 500 bin istediler: Başbakan Binali Yıldırım ile oğulları, “Dünyayı sarsacak belgelerden Binali Yıldırım'ın iki oğlu çıktı”, “Oğlu Binali Yıldırım'ı dinlemedi mi?”, “Böyle oğlum olsun 1 milyar borcum olsun diyecek” başlıklı haberler nedeniyle Odatv İmtiyaz Sahibi Soner Yalçın ve Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu hakkında toplam 500 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan dilekçeye göre Binali Yıldırım 250 bin, Erkam Yıldırım 125 bin, Bülent Yıldırım de 125 bin TL istiyor (15 Kasım).
Cumhuriyet’e Başbakan davası: Başbakan Binali Yıldırım, Cumhuriyet gazetesi ve internet sitesinde yayınlanan ve oğullarının da adı geçen Paradise Papers (Cennet Belgeleri) dosyalarında kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla gazete aleyhine Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 500 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Başbakan 250 bin TL’yi kendisi için 250 bin TL’sini de oğulları Erkam Yıldırım ve Bülent Yıldırım için talep etti. Dilekçede “Toplumda yanlış ve yanlı algı oluşturmak amacıyla kasıtlı olarak yapılan sözde haberlerin özel vurgular kullanılmak suretiyle açık tahkir ve tezyif kastıyla hazırlandığı” ileri sürüldü (10 Kasım).
Dirik ve Acarer’e “Sarin gazı” davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Türkiye’den Suriye’deki cihatçı gruplara sarin gazı yapımında kullanılan kimyasal silah hammaddesi sevkiyatı yapıldığına ilişkin iddiaları haberleştiren Cumhuriyet gazetesi İzmir muhabiri Hakan Dirik’i eski Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve MİT hukuk müşaviri Ümit Ulvi Canik’in şikayetiyle “kişilik haklarına saldırı”dan yargılamaya devam etti. Dosyada, benzer iddiaları işleyen BirGün gazetesi yazarı Erk Acarer de yargılanıyor. Haberde, CHP’li milletvekilleri Eren Erdem ile Ali Şeker’in basın toplantısıyla gündeme taşıdığı iddialara ilişkin dosyanın Bozdağ’ın duruşma savcısını tehditle kapattırdığı da savunuluyordu. Dirik, haberi basın özgürlüğü gereği yaptığını ifade ederken mahkeme, emniyet aracılığıyla Acarer’in yurtdışı adresinin tespitini istedi. Dava 15 Mart 2018’e kaldı (9 Kasım).
Şık’a “Silivri” beraatı: Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 2012'de Oda TV davası kapsamında tutuklu olduğu Silivri Cezaevi’nden çıktığında söylediği “Bize bu komployu kuranlar bu cezaevine girecek” sözlerinden gazeteci Ahmet Şık’ı “hakaret ve tehdit”ten yargıladığı davada beraat kararı verdi. Yedi yıl hapsi istenen Şık, beş yıl sonra bu kez “FETÖ ve PKK’ya yardım”dan tutuklanmıştı (8 Kasım).
Boğatekin’e hapis: Adıyaman 3. Asliye Mahkemesi, bölge halkının Bal festivalini son gün iptal edilmesine tepki olarak “Tüküreyim kalıbına kaymakama ses çıkarmayan siyasetçilere” sözü nedeniyle Gerger Fırat gazetesi sahibi gazeteci Hacı Boğatekin’e gıyabında 17 ay 15 gün hapis cezası verdi (2 Kasım).
Mağden’e “hakaret” davası: İstanbul Başsavcılığı, “Ütopya” ve “Survivor” yarışmalarıyla ünlenen Semih Öztürk’ün hakaretten şikayetçi olduğu gazeteci-yazar Perihan Mağden hakkında üç yıla kadar hapis istemiyle İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açtı. Mağden, soruşturmada verdiği ifadede, “Sıradışı bir yarışmacı. Bu yönünü eleştirdim” dedi (29 Ekim).
Hoş’un “hakaret” davası: İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesi, “6 yaşındaki çocukla evlenilebilir" fetvası veren Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’a “pedofili savunucusu” dediği için gazeteci Mustafa Hoş’u “hakaret”ten yargılamaya devam etti. Yıldız'ın avukatı Ahmet Emin Şahingöz, gazeteci Mustafa Hoş'a "İslam düşmanı" diye bağırıp hakaret yağdırmaya başlayınca mahkeme başkanı avukat Şahingöz'ü mahkemeden dışarı attırdı. Hoş savunmasında, “Ben İslam düşmanı değilim. Burada '6 yaşında çocukla evlenilebilir" diyenlerin yargılanması gerekirken ben yargılanıyorum” dedi. Dava 15 Ocak’ta sürecek (17 Ekim).
22 çalışana “direnme” davası: Özgür Gündem gazetesinin 16 Ağustos 2016 tarihinde kapatılmasıyla gerçekleşen polis baskınında gözaltına alınan 22 gazeteci ve medya çalışanına, “hakaret” iddiasıyla da dava açıldı. Fırat Yeşilçınar, Doğan Güzel, Sinan Balık, Amine Demirkıran, Davut Uçar, Elif Aydoğmuş, Reyhan Hacıoğlu, Zeki Erden, Özgür Paksoy, Mesut Kaynar, Hüseyin Gündüz, Kemal Bozkurt, Burcu Özkaya, Sevdiye Ergürbüz, Günay Aksoy, Ersin Çaksu, Önder Elaldı, Ender Öndeş, Gülfem Karataş, Gökhan Çetin, Bayram Balcı ve Yılmaz Bozkurt İstanbul 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya 9 Şubat 2018’de başlayacak (3 Ekim).
Karan’a “hakaret” davası: Cumhuriyet gazetesi yazarı Ceyda Karan hakkında Twitter’da ‘Sağlam İrade’ rumuzlu Taha Ün’e hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 4 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. Soruşturmada ifadesi alınan gazeteci Karan, “Taha Ün isimli şahıs son 3-4 yıldır aynı fikirlere sahip olmamamız sebebi ile beni hedef göstererek linç etmektedir. Bana yüzlerce hakaret, küfür ve onur kırıcı tweet yağmasına sebebiyet vermiştir. Hakaret ve iftira içeren tweet’leriyle ilgili kendisinden şikâyetçiyim” dedi (2 Ekim).
Hakaret değil, ifade özgürlüğü
İfade özgürlüğü Turkcell’den önemli: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi, GSM operatörü Turkcell’in çocuğa cinsel istismar iddiasıyla gündeme gelen Ensar Vakfı’na geçen yıl sponsor oluşunu eleştiren 124 sosyal medya kullanıcısına açtığı davayı reddetti. Turkcell, kendilerine tepki gösterilen 11bin tweete erişim engeli getirirken, 124 kişiye de “ticari itibarının zedelendiği” gerekçesiyle 10bin TL manevi tazminat davası açmıştı. Daire, atılan tweetleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildi (12 Aralık).
İA’dan Gökçek’e ders: Yargıtay 18. Ceza Dairesi, “EdepsizsinMelihGökçek” başlığı altında eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in icraatlarını iki yorumla eleştiren İ.A. hakkında Ankara 3. Çocuk Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını onadı. Yargıtay, “Yazdığı yorumlar, konu başlığı dışında herhangi bir hakaret ibaresi taşımamaktadır. Yaptığı yorum metinlerindeki eleştiri ve değer yargılarının bir kısmı sert ve çarpıcı bir üslupla dile getirilmiştir. Yerleşmiş yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, kamu görevinde bulunan veya talip olanların, diğerlerine oranla daha sert eleştirilere muhatap olması da doğal karşılanmalıdır” dedi (5 Kasım).
Hakaret |
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur. (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle, İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. (4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır. (5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. |
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sıkıntısı
Son üç ayda, beş gazeteci TCK’nın 299. Maddesinden ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten toplam ertelemeli 1 yıl 11 ay 10 gün hapse ve 42 bin TL de adli para cezasına mahkum edildi. Bir gazeteci de yargılama sonunda aklandı.
Yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle altı gazeteciye “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yeni davalar açılırken, 14’ünün davası sürüyor. Böylece, 20 gazeteci, toplam 98 yıl hapisle yüz yüze bulunuyor. Ayrıca, tutuklu gazeteci Ahmet Şık ve Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat ile ilgili soruşturma da devam ediyor. Bu durumda, sadece son üç aylık dönemde 28 gazeteci Erdoğan’ın mağduru, sanığı ve şüphelisi olmuş oldu.
Geçen yılın aynı dönemindeTCK’nın 299. Maddesinden mahkum edilen gazeteci tespit edilememişti. Ancak yedisi gazetecinin bu maddeden açılan davası sürüyordu; sekizi de bu suçlamadan beraat etmişti.
2016 yılının tamamında da, 12’si gazeteci 16 kişi, 299. Maddeden toplam 15 yıl 4 gün hapis (6 yıl ve 2 ayı ertelemeli) ve 42 bin TL adli para cezasına mahkum edilmişti. 13’ü gazeteci toplam 31 kişi de 299. Maddeden açılan davalardan aklanmıştı.
Cumhurbaşkanı seçildiği Ağustos 2014’te Erdoğan’a yönelik eleştiri ve isnatlar için uygulanmaya başlanan TCK’nın 299. Maddesi, bu tarihten 1 Ocak 2018’e kadar en az 34’u gazeteci 35 kişinin toplam 42 yıl 5 ay 2 gün (18 yıl 20 günü ertelemeli) hapse ve 188 bin 500 TL de para cezasına mahkum edilmesine zemin oluşturdu.
Cumhurbaşkanına hakaret Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. |
TCK 299: Beş mahkumiyet, bir beraat
Son üç ayda, beş gazeteci TCK’nın 299. Maddesinden ve “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten toplam ertelemeli 1 yıl 11 ay 10 gün hapse ve 42 bin TL de adli para cezasına mahkum edildi. Bir gazeteci de yargılama sonunda aklandı.
Keskin, Çapan ve Aykol’a 299 cezaları: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Özgür Gündem gazetesinde yayımlanan haber ve yazılarda “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği” iddiasıyla gazete yetkilileri Eren Keskin ve Reyhan Çapan’ı üç dosyadan hapisten toplam 28 bin TL adli para cezasına mahkum etti. Gazete yazarı Hüseyin Aykol da, bir yazısından 7 bin TL ödemeye mahkum edildi. Cezaların tamamı İstinaf Mahkemesi’nce onandı (27 Kasım).
Keskin’e 299 cezası: KHK ile kapatılan Özgür Gündem Genel Yayın Yönetmeni Eren Keskin, gazetede çıkan bir haberde “Cumhurbaşkanı’na hakaret” edildiği iddiasıyla hapisten 7 bin TL adli para cezasına mahkum edildi (22 Kasım).
Pehlivan’a 299 cezası: İstanbul Anadolu 42. Asliye Ceza Mahkemesi, ABD kanalı HBO’da John Oliver’ın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a dair ifadelerini haberleştiren Odatv sitesi yayın yönetmeni Barış Pehlivan’ı, “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. Karara itiraz edilecek. Ceza kesinleşirse, Gülen’in açtığı davada aldığı beş aylık hapis cezasına dair hüküm de açıklanacak (25 Ekim).
Çağrı’ya 299 cezası: İstanbul Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi, 30 Ocak 2017 tarihli sayısında yayımlanan “Kardeşçe, barış içinde, hürce yaşamak için hayır diyelim” başlıklı mektupta “Cumhurbaşkanı’na hakaret edildiği” iddiasıyla Evrensel gazetesi sorumlu müdürü Çağrı Sarı’yı ertelemeli 11 ay 20 gün hapse mahkum etti. “15 Temmuz Recep Tayip Erdoğan ve sermaye darbesiyle. 97 bin kişi işinden edildi” ifadelerinin de yar aldığı mektup neden gazeteciye verilen ceza ertelenmedi, paraya da çevrilmedi. Avukatı Devrim Avcı kararı temyiz edecek (18 Ekim).
Taş’a 299 beraati: KHK ile kapatılan Meydan gazetesi eski yazarı Atilla Taş, Büyükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten gıyabında yargılandığı davadan beraat etti (10 Ekim).
TCK 299: Altı yeni sanık
Yazı, görüş ve eleştirileri nedeniyle altı gazeteciye “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yeni davalar açılırken, 14’ünün davası sürüyor. Böylece, 20 gazeteci, toplam 98 yıl hapisle yüz yüze bulunuyor. Ayrıca, tutuklu gazeteci Ahmet Şık ve Evrensel gazetesi yayın yönetmeni Fatih Polat ile ilgili soruşturma da devam ediyor.
Altan’ın iki “299” davası: Gazeteci Ahmet Altan, Grihat sitesinde “Ahmet Altan: Saraylarda oturabilmek için gencecik çocukları öldürtüyorlar” başlıklı röportajında ifade ettiği, “Hırsızlık yaparken yakalandıkları için darbecilere sığınıyorlar...”, “Kürtlere 'barış istiyorsanız faşist bir diktatörlüğü kabul edin' diyor. Bu ahlaksız bir tekliftir” sözleri nedeniyle İstanbul 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılanmaya devam etti. Altan’a aynı suçlamayla bir dava da, “Ezip Geçmek” yazısı kapsamındaaçıldı.Davalar, 4 Ocak ve 26 Nisan’a kaldı (5 Aralık).
Kameramana 299’dan dava: TRT İzmir Bölge Müdürlüğünde görevli başkameraman iken sosyal medya yoluyla “Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği” iddiasıyla tutuklanıp 32 gün sonra tahliye edilen Haber-Sen yetkilisi Binali Erdoğan hakkında dört yıl sekiz ay hapis istemiyle dava açıldı. Erdoğan, İzmir 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 2 Şubat 2018’de yargılanmaya başlayacak (2 Aralık).
Çaralan, Aykol, Kızılkaya’nın 299 davası: Evrensel gazetesi yazarı İhsan Çaralan, Özgür Gündem gazetesinin sembolik eş yayın yönetmenliğini üstlendiği 31 Mayıs 2016 günü çıkan “Aynı yer, aynı katil” yazısı nedeniyle İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “Cumhurbaşkanı'na hakaret”ten yargılanmaya devam etti. Hüseyin Aykol ve İnan Kızılkaya’nın da sanık olarak yer aldığı dava 5 Nisan’a kaldı (30 Kasım).
Keskin’e 299 davası: Özgür Gündem gazetesi gönüllü genel yayın yönetmeni Eren Keskin, “Sarayın Kiralık Katilleri” haberi nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılanıyor. Mahkemede savunma yapan Keskin, “İktidara sağlanan ifade özgürlüğünün bizlere de sağlanmasını talep ediyorum” dedi. Dava 5 Nisan’a kaldı (30 Kasım).
Keskin ve Çapan’a 299’dan ana dava: Özgür Gündem gazetesi yetkilileri Eren Keskin ve Reyhan Çapan, 3 Aralık 2015- 29 Aralık 2016 döneminde yayımlanan içeriklerde “Cumhurbaşkanına hakaret edildiği” iddiasıyla 10 dosyanın birleştirilmesinden oluşan ve Ceza Kanunu’nun 299. Maddesinden açılmış bir ana davadan yargılanıyor (27 Kasım).
Güven’e yeni 299 davası: Cumhuriyet.com.tr sitesinde çıkan “Liderlerin ‘doğası’” haberi üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla site yayın yönetmeni Oğuz Güven hakkında, dört yıl sekiz ay hapis istemiyle dava açıldı. Yargılama, Ankara 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 11 Nisan 2018’de başlayacak (24 Kasım).
Coşkun’a 299 davası: Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ün 2015’te tutuklanmasını “Erdoğan emretti, gazeteciler tutuklandı” başlığıyla görülen haberi nedeniyle Cumhuriyet gazetesi muhabiri Canan Coşkun hakkında “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten dava açıldı. Ancak İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi, görevsizlik kararıyla iddianameyi Ankara Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderdi (24 Kasım).
Gazeteci Mahalli 299’dan sanık: İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Hüsnü Mahalli’yi “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılamaya devam etti. 40 yıllık gazeteci Mahalli savunmasında, “Başından beri Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmelerin aslında Türkiye'yi hedeflediğini söylüyordum. Bu coğrafyadaki olaylarda insanların ölmesi beni üzüyor. Suriye'deki savaşta benim 30'a yakın akrabam öldü. İfadelerimde bir sertlik varsa anlattığım bu durumdan da kaynaklanıyor… Sayın Cumhurbaşkanı'na hakaret etmeyeceğimi 2011’den önce kendisiyle ne kadar yakın olduğumu herkes bilir. Diktatör kelimesini kullandığım için suçlanmam da yerinde değil. Zira bu felsefi bir kavramdır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın çok yakınında olan hocamız Burhan Kuzu da bunu ifade etti” dedi (23 Kasım).
İki haberciye 299 davası: Evrensel gazetesi Sorumlu müdürü Vural Nasuhbeyoğlu ve imtiyaz sahibi Arif Koşar, Venezuela’da Komünist parti açıklamasını haberleştirerek “Cumhurbaşkannı’na hakaret” ettikleri iddiasıyla İstanbul 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan avukatlarının takipsizliğe itiraz etmesi üzerine iki haberci hakkında TCK’nın 299. Maddesinden iddianame düzenlenmişti. Yargılamaya 29 Mart 2018’de devam edilecek (23 Kasım).
Mağden ve Ketenciler’e 299 davası: İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi, gazeteci Perihan Mağden ve T24 sitesi muhabiri İnan Ketenciler’i “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılamaya devam etti. Sağlık raporu gönderen Mağden duruşmaya katılmadı. Mahkeme, avukatının Erdoğan adına sunduğu katılma talebi kabul edildi. Ketenciler de henüz bir avukatının bulunmadığını bildirdi. İzleyen duruşma 15 Şubat’ta (1 Kasım).
Arhan’a 299 davası: Sosyal medya paylaşımları yoluyla “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret etmek” ile suçlanan gazeteci Faruk Arhan, İstanbul Anadolu Asliye Ceza Mahkemesi’nde dört yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılanacak. TCK’nın 299. Maddesinden açılan dava 25 Ocak’ta başlayacak (1 Kasım).
Mahruki’nin 299 davası: İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesi, katıldığı bir televizyon programında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla Nasuh Mahruki’yi, dört yıl sekiz ay hapis istemiyle yargılanmaya devam etti. Mahruki hakkındaki adli kontrol 1 Temmuz’da kaldırılmıştı (17 Ekim).
Kızıl’a 299 davası: İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi, referandum protestolarını haberleştirdiği sırada eylemcilerle birlikte tutuklanıp ardından tahliye edilen gazeteci-belgeselci Kazım Kızıl’ı tutuksuz yargılıyor. Kızıl, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ve “Gösteri ve Yürüyüş Kanunu’na muhalefet” ile suçlanıyor (16 Ekim).
Mavioğlu’na 299 davası: Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu hakkında, Suruç katliamı sırasında paylaştığı bir Twit nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiasıyla ve 4 yıl 8 ay hapis istemiyle dava açıldı. Mavioğlu, yargılanmaya 15 Şubat 2018’de İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başlayacak (1 Ekim).
Gültekin’e 299’dan dava: Diken sitesi yazarı Levent Gültekin, 12 Aralık 2016 tarihli bir Medyascope yayınındaki görüşleri nedeniyle “Cumhurbaşkanı’na hakaret”ten yargılanıyor. İhbar üzerine Anadolu 24. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan dava nedeniyle yazarın dört yıl sekiz aya kadar hapsi isteniyor (1 Ekim).
Arslan’a 299 davası: Nokta dergisinin toplatılmasına tepki gösterirken “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ettiği iddiasıyla yargılanan gazeteci Ayşenur Arslan, Ankara’da TCK’nın 299. Maddesi uyarınca açılan ve 4 yıl 8 ay hapsinin istendiği bir davadan yargılanıyor. Gazetecinin İstanbul 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nde talimatla ifadesi alınmıştı. Ceza verilmesi durumunda hükmün ertelenmemesi talep eden Arslan, “İddianameye konu anlatım, derginin kapağından bahsetmektedir. Kaldı ki ben derginin kapağından da bahsetmedim. Sadece dergi toplatmanın basın özgürlüğüne aykırı olduğunu vurguladım” demişti (1 Ekim).
Şık’a 299 tahkikatı: Tutuklu gazeteci Ahmet Şık hakkında, Cumhuriyet gazetesine yönelik polis operasyonuyla ilgili bir gazetecinin sorularına verdiği yanıtlar nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” şüphesiyle soruşturma yürütülüyor (1 Ekim).
Polat’a 299 soruşturması: Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat, gazeteci Craig Shaw’ın “Erdoğan Ailesinin gizli Offshore Anlaşması” başlıklı haberine yer verdiği köşe yazısı nedeniyle “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret”ten ifade verdi. Soruşturma sonucunda gazeteci hakkında dört yıl sekiz ay hapis istemiyle dava açılıp açılmayacağı belli olacak (1 Ekim).
Yasaklamalar, Kapatmalar, Toplatmalar
Ekim-Kasım-Aralık 2017 döneminde en az 36 site haber ve yazısına, sekiz karikatüre, altı kitap, üç gazeteye sansür uygulandı. Bu dönemde bir yayın yasağı kararı alınırken, en az iki farklı sansür olayı daha yaşandı.
Sulh Ceza Hakimlikleri “Altı yaşında çocukla evlenilebilir” sözünün sansürlenmesini isteyen Sosyal Doku Vakfı ve İlahiyatçı Nurettin Yıldız’ın bir dediğini iki etmezken Carlos Latuff’un karikatürleri, Fehim Taştekin’in “Rojava: Kürtlerin Zamanı”, Faysal Dağlı’nın “Birakuji (Kürtlerin İç Savaşı)”, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun “Mahrem/Gizli Belgelerde Türkiye’nin Sırları” gibi kitaplar sansür edildi.
Geçen yılın aynı döneminde en az 12 yayın yasağı veya geçici yayın yasağı kararı verilmişti. Sekiz İnternet haber sitesi sansür edilmişti. KHK ile 24 medya organı kapatılmış, 54 gazetecinin mal varlığına el konulma kararı alınmıştı. Uluslararası medyadan iki gazeteciye Türkiye’ye giriş yasağı veya sınırdışı uygulanmış, bir gazetecinin sürekli basın kartı yenilenmemiş, ikisinin de basın kartı iptal edilmişti.
2016 yılındaki darbe girişimi sonrası, OHAL ve Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) üzerinde medya temsilcileri tutuklanması, çalıştıkları gazete, dergi, radyo ve televizyonlarının da kapatılması, hukuk devletinin de sonunu getirdi. 2016’da 778 basın kartı iptal edilirken, 54 gazetecinin mal varlığına el konulmuştu. Kimi geçici toplam 29 yayın yasağı olmuş; KHK ile 179 medya ve yayın işletmesi kapatılmıştı; 46 gazetecinin pasaportu iptal edilmiş, üç akreditasyon ayrımcılığı gerçekleşmişti. Ayrıca, 300 Twitter hesabı, 33 Youtube, 79 İnstagram linki, 323 haber, 76 site sansüre uğramıştı.
Hapiste roman da yasak: Şair ve yazar Adil Okay’ın son romanı “Arkası Yarın / Bir Ayrılık Hikayesi”, Bafra T Tipi Cezaevi idaresince “müstehcen” bulunarak, cezaevine alınmadı. İtiraz da reddedildi (16 Aralık).
TRT Türk’ten sansür: TRT Türk’nin, 13 Kasım’da Irak sınırında yaşanan depremden sonra stüdyo konuğu ettiği Prof. Dr. Ahmet Ercan’ın canlı yayın konuşmasını apar topar kestiği gündeme geldi. Sansür iddiasını Sözcü gazetesi yazarı Can Ataklı, köşesinde dile getirdi (12 Aralık).
Diken’in üç haberine sansür: İlahiyatçı Nurettin Yıldız, “Diken sitesinde 6 Kasım 2017’de çıkan “Altı yaşında evlenebilir”, “fetvacı”, “Diken’in haberini engelletti” haberlerine erişim engeli getirtti (8 Aralık).
Cumhuriyet haberine sansür: CHP vekili Barış Yarkadaş’ın “Kasım ayı “Sansür Raporu” açıklamalarıyla ilgili Cumhuriyet.com.tr sitesi haberine “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla erişim yasağı geldi (8 Aralık).
Dört Odatv haberine sansür: Odatv haber sitesinde Kasım’da çıkan “Altı yaşında çocukla evlenilebilir”, “Gülen’in koltuğuna mı oturtuldu”, “Mahkemeler Nurettin Yıldız için nasıl seferber oluyor”, “Burak Erdoğan gözaltında mı?” haberlerine Sosyal Doku Vakfı ve İlahiyatçı Nurettin Yıldız’ın talebiyle erişim engellendi (8 Aralık).
Sekiz karikatüre sansür: İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği,Cumhurbaşkanı’nın avukatlarının talebiyle politik karikatürist Carlos Latuff’a ait sekiz karikatüre ilişkin linklere erişim yasağı getirdi. Latuff, kararı resmi twitter hesabından “Erdoğan'ın avukatları, içinde 11 karikatürümün yer aldığı 80 içeriğin internetten kaldırılması için @Twitter'a yasal baskı yapıyor ki bu düpedüz bir sansür girişimidir. Türk demokrasisi bu mudur? Erdoğan Türklerin karikatürlerime erişmesini neden istemiyor? Erdoğan'ın korkusu nedir?” mesajıyla kınadı (6 Aralık).
TRT kesti: TRT, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ailesi ve yakınlarının vergi muafiyeti uygulanan Man Adası’na milyonlarca dolar para transfer ettiği iddialarını grup toplantısında kamuoyuyla paylaştığı sırada canlı yayını kesti (28 Kasım).
Cezaevinden sansür çığlığı: Van F Tipi Hapishanesinden tutuklu, yazdığı hak ihlalleri içerikli mektuplar “sakıncalı” diye sansürlenip iade edildiğinden, son mektubuna sadece “koşulları anlatamıyorum, umarım siz anlarsınız” diye yazıp gönderdi (27 Kasım).
Kitaplar hapiste “sakıncalı”: Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan dihaber muhabiri Erdoğan Alayumat, “Görülmüştür” ekibine gönderdiği mektupta, cezaevine gönderilen kitaplara “yasaklı” muamelesi yapıldığını yazdı; “Burada ekmekten ve sudan bile daha değerli olan kitaba çok ihtiyacımız var” dedi (22 Kasım).
TRT’de sansür: TRT’de yayınlanan bir türkü programında yıllardır söylenen Erzurum yöresine ait türkü sansürlendi. “Ayakların yan basir yoksa sen sarhoş musan" ifadesi, "Ayakların yan basir, yoksa sen oruç musan" olarak değiştirildi (11 Kasım).
Beş siteye TÜRGEV sansürü: Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV), bir Sulh Ceza Hakimliği’nin reddettiği sansür talebini İstanbul 6’ncı Sulh Ceza Hakimliği’nden kabul ettirdi. Hakimlik, İstanbul Üsküdar’daki Ünalan Mahallesi’nin tek büyük deprem toplanma alanının da bulunduğu Şampiyon Spor Tesisleri’ne ait araziye TÜRGEV yurdu yapılacağı duyuran Cumhuriyet.com.tr, gercekgundem.com, insanhaber.com, gazeteyolculuk.net ve siyasihaber3.org sitelerinde çıkan haberlerin erişimini engelledi (6 Kasım).
İki yazıya sansür: İstanbul Adalar Sulh Ceza Hakimliği, Gülay Berkay’ın talebi üzerine, “kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla, Hürriyet gazetesi yazarı Melis Alphan’ın kaleme aldığı “Ressam Tiraje Dikmen’in Mirası ölüme terk edildi” ve “Bursa, dönüşecek miras çürümeye bırakıldı” başlıklı haber ve yazıya erişimi engelledi (30 Ekim).
Diken haberine sansür: İstanbul 14. Sulh Ceza Hakimliği, Rus büyükelçi Andrey Karlov’u öldürülen zanlı polisin İlahiyatçı Nurettin Yıldız’ın sohbetlerine katılığı yönünde çıkan Hürriyet gazetesine ait haberi alıntılayan Diken sitesine sansür getirildi (26 Ekim).
Saldırıya yayın yasağı: Mersin 1. Sulh Ceza Hakimliği, 17’si polis 18 kişinin yaralanmasına neden olan bombalı saldırıyla ilgili yayın yasağı kararı aldı. RTÜK, kararı TV ve radyo kuruluşları için de duyurdu. Her türlü haber, röportaj ve eleştiri kapsayan karar, Mersin başsavcılığının talebi üzerine alındı (17 Ekim).
Kitaba yasak: HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın kaleme aldığı “Seher” isimli öykü kitabı, “ders kitabı olmadığı, şifreli ve kontrolsüz haberleşmeye yol açabileceği” gerekçesiyle Diyarbakır Cezaevi'ne alınmadı (15 Ekim).
889 sarı basın kartı iptal: Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlarken, 2016 yılında 889 gazetecinin sarı basın kartının iptal edildiğini açıkladı (14 Ekim).
Üç kitaba yasak: Adıyaman Kahta Sulh Ceza Hâkimliği, Cumhuriyet Savcılığı’nın 2 Ekim 2017 tarihli talebiyle, Fehim Taştekin’in 2016’da İletişim Yayınları’ndan çıkan “Rojava: Kürtlerin Zamanı”, Faysal Dağlı’nın 1994’te Belge Yayınları’ndan basılan “Birakuji (Kürtlerin İç Savaşı)”, Aytekin Gezici’nin Tutku Yayınları’ndan basılan “Kürt Tarihi” kitabına satış yasağı konulmasına ve toplatılmasına karar verdi (12 Ekim).
Davete iptal: ABD’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, ABD Konsolosluk çalışanını FETÖ ile ilişkilendiren haberlerden sonra hükümete yakın Sabah gazetesinin yazarı Hilal Kaplan’a yaptığı daveti iptal etti (6 Ekim).
“Mahrem”e sansür: İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, Kırmızı Kedi Yayınevi’nin yayımladığı gazeteciler Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın kaleme aldığı “Mahrem/Gizli Belgelerde Türkiye’nin Sırları” adlı kitaba dair aralarında tanıtım ve satış linklerinin de olduğu 15 haber linkine erişim yasağı getirdi. Erzurum’da bir çocuğa yapılan toplu cinsel saldırı ve olayın örtbas edilmesine yönelik girişimleri ele alan kitapla ilgili yasak, Ak Parti milletvekili Celalettin Güvenç'in “kişilik haklarının ihlali” gerekçesiyle yaptığı taleple geldi (2 Ekim).
Cezaevinde gazete yasağı: Bursa H Tipi Cezaevi'nde dokuz ay tutuklu kalan kapatılan DİHA ajansı muhabiri Emrah Çaçan, cezaevinde Evrensel, Cumhuriyet ve BirGün gazetelerinin tutuklulara verilmediğini belirtti (2 Ekim).
“Çocuk evlendirilir”e sansür: İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği, Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nureddin Yıldız’ın “6 yaşındaki çocukla da evlenilebilir” başlıklı Evrensel.net, Cumhuriyet.com.tr ve T24.com.tr sitelerinde yer alan habere “kişilik hakları” gerekçesiyle erişim engeli getirdi. 19 Eylül 2017 tarihli dilekçeyi kabul eden Hakimlik, “Yıldız’ın 31 dakika 11 saniyelik konuşmasından birtakım cümleleri keserek aldıkları, bu hususun 22 Şubat 2017 tarihli Faruk Işık imzalı bilirkişi raporu ile sabit olduğu” gerekçesini gösterdi (2 Ekim).
Habercilik
Türkiye medyasında kutuplaşma, bir yandan Cem Küçük’ün televizyon programında “FETÖ’cülere uygulanacak işkence yöntemlerini” dile getirmesi, diğer yandan da, Fox TV haber sunucusu Fatih Portakal örneğinde olduğu gibi, görev ve fikirleri nedeniyle habercilerin sosyal medyada ölümle tehdit edilmelerine kadar vardı. Beyaz TV yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı Beyaz Futbol programında “ırkçı ve cinsel içerikli” sözleri nedeniyle büyük tepki aldı. Türkiyeli Boşnaklar Kütahyalı'yı kanal önünde protesto etti (20 Kasım). Kütahyalı'nın kanalla ilişkisi kesildi.
Yayını eleştirilen TRT, Twitter üzerinden, “TRT ‘Kudüs’ konusunda; Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet politikası doğrultusunda ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşlerini merkeze alan bir yayın yapmaktadır” açıklaması yaptı. Akit TV, Akit Medya Grubu’nun FETÖ’den reklam desteği aldığını ileri süren Şamil Tayyar’ı “Her dönemin adamı” diye tanıttı. Doğan Haber Ajansı, üniversite öğrencilerinin gerçekleştirdiği Ankara Katliamı tiyatral canlandırmasına dair fotoğrafı sosyal medyada paylaşan ve altında “Keşke gerçek olsa” diye yazan muhabiri Faruk Kıyak’ın işine son verdi.
Küçük infaza çağırdı: Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, katıldığı bir televizyon programında yurtdışına çıkan ve FETÖ bağlantıları nedeniyle suçlanan Ekrem Dumanlı, Emre Uslu ve Abdullah Bozkurt gibi gazetecilerin hedef alınması için MİT’i göreve çağırdı (20 Aralık).
Bavul’a tepki: Birçok gazeteci ve kadın hareketinden kuruluşlar, Bavul Dergi'nin Aralık sayısında #MeToo (Ben de) kampanyasına gönderme yapan bir yazıya, taciz ve cinsel istismarı meşrulaştırdığı gerekçesiyle sert tepki gösterdi. Yazıyı kaleme alan Aslı Tohumcu Twitter üzerinden, “Ben dilimi böyle kurdum, bu derdi böyle vahşi bir dille anlatmak istedim. Söyleyin nasıl yapmalı? Tacizin ifşası konusunda literatür, atölye önerilerinizi bekliyorum. Tacizcilere yönelik öfkelerini bana kusanları da affediyorum” şeklinde açıklama yaptı (19 Aralık).
Site Portakal’ı hedefte tuttu: Yeni Akit gazetesine ait İnternet sitesi, Fox TV haber sunucusu Fatih Portakal’ı, sosyal medya üzerinden ölümle tehdit edilmesinden saatler sonra “Fatih Portakal'ın 'terörist' aşkı bitmiyor” başlıklı haberle hedefte tutmaya devam etti. (19 Aralık).
Sunucunun “Mevlana” düşmanlığı: A Haber kanalındaki “Deşifre” programı sunucusu Mehmet Ali Önel “İslâm dinini bilmeyen ve dışarıdan gözlem yapan biri, Mevlana'yı bu dinin kutsalı zannedebilir. Kimdir Mevlana, neden bu kadar kutsallaştırılıyor. Batı'daki İslam düşmanları neden Mevlana'yı çok seviyor. Biraz düşünmek lazım” sözleriyle Mevlana’ya hedef aldı (18 Aralık).
Temiz medya düzeni bu mu? Karar gazetesi köşe yazarı Elif Çakır, “AK Parti’nin cevaplaması gereken soru şu: İktidara geldiğinde “kirli medya” dediği, iktidar olup muktedir olamadığı dönemde eleştirdiği, reddettiği o medyanın yerine, muktedir olunca nasıl bir medya koyabildi? AK Parti’nin temiz dediği medya düzeni bu mudur? Bu medya düzeni ile nasıl bir toplum inşa etmeyi, nasıl bir gençlik yetiştirmeyi düşünüyor mesela! Çünkü bir davanın var olması kadar o davayı kimlerin savunduğu da önemli” diye yazdı (15 Aralık).
TRT Erdoğan’ı tanıyor: ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararı sonrası TRT Çocuk kanalında 2014'te yayınlanan bir yarışma programında İsrail’in başkenti olarak Kudüs’ün kabul edilmesi gündeme geldi. Milli Gazete’nin hatırlattığı durumla ilgili açıklama yapan TRT, Twitter üzerinde, “TRT ‘Kudüs’ konusunda; Türkiye Cumhuriyeti’nin devlet politikası doğrultusunda ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşlerini merkeze alan bir yayın yapmaktadır…” dedi (11 Aralık).
İşkenceyi savundular: Diyarbakır Barosu, Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün TGRT’de Medya Kritik programında Fuat Uğur’la birlikte yaptığı, işkenceyi savunan açıklamalarıyla ilgili suç duyurusunda bulundu. Programda, “17/25 oldu diyelim İsrail’e yaptılar, olabilir. Dünyanın her yerinde her gün 15-20 toplu ölüm duyardık, trafik kazası, intihar etti, toplu intihar etti, uyuşturucuyu fazla basmış, aşırı alkolden gitti, dayanamadı köprüden atladı. Bir sürü gerekçe bulurlar” deniyordu (13 Aralık).
Dilipak’ın derdi “Ojeler”: Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, “Tahran, Yalta, Potsdam derken” yazısında “Bugün bakıyorum da, bizim başörtülü kızların yüzü, gözü boyalı, tırnaklarda oje…. Ojeleri eskimiş!? Bunlar hiç mi namaz kılmıyorlar?" diye sordu (26 Kasım).
Kütahyalı için şikayet: CHP Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet Beyaz TV yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı hakkında Ankara Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Beyaz TV yorumcusu Rasim Ozan Kütahyalı Beyaz Futbol programında “ırkçı ve cinsel içerikli” sözleri nedeniyle büyük tepki aldı. Türkiyeli Boşnaklar Kütahyalı'yı kanal önünde protesto etti. Kütahyalı'nın kanalla ilişkisi kesildi (25 Kasım).
Gürsel’in itirazı var: Cumhuriyet yazarı Kadri Gürsel, tutuklu gazeteci kampanyalarında kullanılan görsellerde Mehmet Baransu ile aynı karede gösterilmesine tepki gösterdi; “Ben gazeteciyim, 'Bavulcu' ise değil. İkimizi aynı görsele koymak kurnazlık!” dedi (7 Kasım).
Yaşar yaptı, Saatçi imzalı çıktı: Hürriyet gazetesinde yıllarca Fenerbahçe muhabirliği yaptıktan sonra istifa eden Sadi Kemal Yaşar, kendisine ait Lefter - Alex röportajının o dönem gazete yazarı Ertuğrul Özkök'ün damadı ve torununun babası olan şarkıcı Ercan Saatçi adıyla yayınlandığını sosyal medya sayfasında yazdı. Ercan Saatçi, orada olmadığı halde röportaja imzasını atmış (29 Ekim).
Akit-Tayyar kavgası: Akit TV, Beyaz TV’de Akit medya grubunun FETÖ’den reklam desteği aldığını ileri süren Şamil Tayyar’ı “Her dönemin adamı” diye gösterdi; “Bavul gazeteciliği yaparak sözde Ergenekon’dan bol bol ekmek yedi” ifadelerini kullandı. Kanal, Tayyar'ın, Helin Avşar'a verdiği kelepçeli röportaja atıfta bulunularak, "Kelepçeli günlerine geri dön" denildi (27 Ekim).
Satmış Dündar’ı suçladı, Cumhuriyet yanıtladı: Cumhuriyet gazetesinde 2014-2016 arasında bir buçuk yıl yayın danışmanlığı ve köşe yazarlığı yapan Doğan Satmış, iktidara yakın gazeteciler.com adlı siteye yaptığı açıklamalarda Can Dündar’ın gazetecilik faaliyeti dışına çıktığını iddia etti. Cumhuriyet de Satmış’ın Dündar’ın MİT TIR’ları haberiyle ilgili yaptığı açıklamalarına arşivle yanıt verdi. Savcı Yasemin Baba, Satmış’ın açıklamalarını tutanağa dönüştürerek İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi (26 Ekim).
Küçük’e “Banker Bilo”: Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün, “Anti Erdoğanist çizgiden Fehmi Koru, Mehmet Ocaktan, Ahmet Taşgetiren gibiler Erdoğan’ı ve AK Parti’yi savunmak üzere ekranlara çağrılabilir mi?” sözlerine gazeteci Fehmi Koru, kendi kişisel internet sitesinde, “Ben ‘anti Erdoğanist’ isem, bunu iddia eden de Banker Bilo…” diyerek yanıt verdi (16 Ekim).
Muhabirden sorumsuzluk: Kocaeli Üniversitesi’nde (KOÜ) öğrenciler Ankara Katliamı’nın tiyatral bir canlandırmasını yaptı. DHA muhabiri Faruk Kıyak Instagram hesabından fotoğrafladığı eylemi “Keşke gerçek olsa” notuyla paylaştı. Doğan Haber Ajansı, skandal paylaşımda bulunan muhabirle yollarını ayırdığını açıkladı (11 Ekim).
Küçük duymuş: Muhalifleri hedef göstermesiyle tanınan Türkiye gazetesi köşe yazarı Cem Küçük, Adana Film Festivali’nde yaptığı ödül konuşması nedeniyle oyuncu Başak Köklükaya’yı hedef aldı. Küçük, “Duyduğuma göre savcılar Başak Köklükaya’yı terör örgütünü övmek suçundan ifadeye çağıracak” dedi. (5 Ekim).
Koru ve Gülerce’ye eleştiri: Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, gazetesine “FETÖ’ye yardım”dan açılan davanın tanıkları olarak yer alan Fehmi Koru ve Hüseyin Gülerce’yi ağır bir dille eleştirdi; birini “bir numaralı FETÖ’cü, diğerini FETÖ’nün mermisi” olarak nitelendirdi (4 Ekim).
Sözcü’den hodri meydan!: Sözcü gazetesi, sürmanşetinde Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanıp beraat eden kişileri tanık göstererek, “Bunlardan biri ‘Sözcü FETÖ’cü olabilir’ desin, söz veriyoruz köküne benzin döküp matbaalarıyla beraber Sözcü’yü yakacağız” ifadeleriyle çıktı (4 Ekim).
Anayasa Mahkemesi
Ekim-Kasım-Aralık döneminde Anayasa Mahkemesi (AYM) iki gazeteci, bir yayıncı ve bir medya kuruluşunun gerçekleştirdiği beş başvuruda, ifade özgürlüğünün hukuka aykırı şekilde ihlal edildiği gerekçesiyle mahkeme gideri dahil toplam 17 bin 400 TL tazminata hükmetti.
Ancak AYM, kimileri 18 aydır “tedbir amaçlı” hapishanelerde tutulan, tamamına yakını tutukluluklarının büyük bölümünü ağır tecrit altında geçiren en az 22 gazetecinin bireysel başvurusunu 1 Ocak itibariyle görmezden geldi. Süreci olağan prosedüre bırakan ve ağırdan alan AYM ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), keyfi tecrit ve tutukluluğa müdahale etmemesi hak örgütleri yönünde ciddi güven bunalımına neden oldu.
AİHM öncesi “bireysel başvuru mercii” haline gelen AYM, geçen yılın aynı döneminde ifade özgürlüğüne dair başvurularda tek bir karara imza atmamıştı. AYM, “Cumhurbaşkanı'na hakaret” fiiline dair TCK’nın 299. Maddesini de Anayasaya aykırı bulmamıştı. Anayasa Mahkemesi, 2016 yılının tamamındaysa, iki gazeteci, bir eğitimci ve bir işçinin “bireysel” başvurusunda devleti 4 bin 223 TL tazminata mahkum etmişti.
“Yumuşak Makine”den ceza: AYM, Sel Yayıncılık’tan çıkan yazar William S. Burroughs’un “Yumuşak Makine” (Soft Machine) kitabıyla ilgili Sel Yayıncılık’a “müstehcenlik”ten açılan davanın ertelenip üç yıl denetim altında tutma kararı verilmesini “ifade, sanat ve basın özgürlüklerinin ihlali” saydı. Sel Yayıncılık Şirketi ortağı İrfan Sancı’ya 3 bin TL manevi tazminat ve 2 bin TL de mahkeme gideri olarak üzere toplam 5 bin TL ödenmesine ve karar örneğinin İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi ve Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu’na gönderilmesine karar verildi. Kararda, “Edebi eserleri yaratan, basan ve yayımlayan kişiler fikirlerin yayılmasına önemli bir katkıda bulunmaktadır. Dolayısıyla sanat eserleri demokratik bir toplum için büyük önem taşır. Devlet, sanat eserini yaratan kişilerin ifade özgürlüklerine gereksiz müdahalelerde bulunmama yükümlülüğü konusunda daha hassas davranmalıdır” denildi (29 Aralık).
AYM’den Bizim FM kararı: AYM, yayınlarına ara veren bir Bizim FM radyosunun yeniden yayına başlama talebinin reddedilmesini ifade özgürlüğünün ihlali olarak gördü; ihlali ortadan kaldırılması için kararın RTÜK’e gönderilmesine ve radyo yetkililerine 2 bin TL mahkeme gideri ödenmesine hükmetti (19 Aralık).
Boğatekin’in AYM’de ikinci zaferi: Anayasa Mahkemesi, Gerger’e bağlı Bodin Mezrası’ndaki ilkokulun prefabrik tuvaletleri geri istediği bir yazısı nedeniyle tazminata mahkum edilen Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’in ifade özgürlüğü hakkının hukuka aykırı şekilde kısıtlandığına hükmetti. Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’ın açtığı dava nedeniyle Boğatekin’e bin TL manevi tazminat, 1 800 TL de mahkeme gideri ödenmesine karar verildi (18 Aralık).
Gazeteci Kıdık AYM’de kazandı: AYM, Airporthaber.com haber sitesinde yayınlanan haber ve yazılarda dönemin Türk Hava Kurumu Başkanlığı’nı yürüten O.Y’yi kurumu zarara uğratmak, borç içinde bırakmak, yüksek maaşlarla ‘tanıdıklar ve akrabalar’ın istihdam etmekle eleştiren site sahibi ve genel yayın yönetmeni Ali Kıdık’ın ifade özgürlüğü hakkının hukuka aykırı şekilde kısıtlandığına hükmetti. 2014 yılında çıkan söz konusu içeriklere, Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği’nce erişim yasağı getirilmişti. Kıdık’a 2 bin TL mahkeme gideri ödenmesine karar verildi. 26 Ekim’de alınan karar kamuoyuna Aralık’ta yansıdı (14 Aralık).
Boğatekin’e AYM’den iyi haber: AYM, milletvekili Mehmet Metiner’e yönelik kaleme aldığı “Oğlum M. M…Sen Nesin?” başlıklı bir yazısı nedeniyle “kişilik haklarına saldırı”dan tazminata mahkum edilen Adıyaman Gerger Fırat gazetesi sahibi Hacı Boğatekin’in ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine karar verdi. AYM, gazeteciye 3 bin 600 TL manevi tazminat, toplam 2 bin TL de yargılama giderinin ödenmesine hükmetti. 21 Kasım’da oyçokluğuyla alınan karar gündeme bir ay sonra geldi (14 Aralık).
AYM’den sansür talebine ret: AYM, eski Esenyurt Belediye Başkanının kardeşinin, suç örgütüne üyelikten mahkum edilmesiyle ilgili Milliyet ve Radikal gazetelerinin İnternet arşivinde yer alan haberlerin kaldırılmasına ilişkin Büyükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin ret kararının “itibarını hedef aldığı” iddiasına dair yapılan başvuruyu reddetti (4 Ekim).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
Ekim-Kasım-Aralık 2017 döneminde AİHM, ifade özgürlüğü şikayetleri bakımından Türkiye ile tek bir karar aldı: “Kürt Aydını Hakkında” yazısından “örgüt propagandası” iddiasıyla ertelemeli hapis ceza verilen Vesta dergisi yetkilisi Fatih Taş’a Türkiye’nin mahkeme gideri dahil toplam 4 bin 430 avro (18 bin 827 TL) ödemesine hükmetti.
Ancak İç Tüzük değişikliğine gittikten sonra Türkiye’den giden tutuklu gazeteci dosyalarına “öncelikli” damgası vuran AİHM, buna karşın, “tedbir amaçlı” hapishanede geçiren en az 17 gazetecinin başvurularıyla ilgili hükümete verdiği savunma süresini ikişer kez uzatarak yılı boş geçirdi. Son olarak, müebbetle yargılanan tutuklu “Zaman” yazarı Ahmet Turan Alkan ve “örgüt üyeliği”nden tutuklu Yeni Asya gazetesi editörü Nur Ener de AİHM’e gitti.
Ağır tecrit altında tutukluluğu süren veya henüz tahliye edilmiş gazetecilerin bireysel başvuru kapsamındaki dosyalarına, BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü David Kaye, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muiznieks ve dünyada ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü alanında faaliyet gösteren 13 hak örgütü de müdahil oldu. Başvuru, şimdilik Ahmet Altan, Mehmet Altan, Atilla Taş, Ahmet Şık, Şahin Alpay, Murat Sabuncu, Akın Atalay, Kadri Gürsel, Bülent Utku, Murat Aksoy, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç ve Deniz Yücel için yapıldı. Aylardır Silivri Hapishanesi’nde ağır tecrit altında tutulan, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Karasinir, Musa Kart, Güray Tekin Öz, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat ve Ömer Çelik de AİHM’den karar bekliyor.
Hükümet, AİHM’den iki kez süre istediği Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının ve Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’e ilişkin başvuruların reddedilmesini talep etti; özgürlüklerinin gazetecilik faaliyetlerinden ellerinden alınmadığını ileri sürebildi.
Geçen yılın aynı döneminde AİHM, 1 gazeteci, 1 vicdani retçi ve 1 parti temsilcisinin başvurusunda “ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle Türkiye’yi 8 bin 500 avro (yaklaşık 30 bin 350 TL) manevi tazminat ödemeye mahkum etmişti. “FETÖ” soruşturmasından 2 Eylül 2016’da tutuklanan gazeteciler Murat Aksoy ve Atilla Taş iç hukuktan haber çıkmayınca AİHM’e başvurmuştu.
2016’nın tamamında AİHM, Türkiye’nin 7’si gazeteci toplam 11 kişiye toplam 27 bin 590 avro (yaklaşık 91 bin 438 TL) ödemesine hükmetmişti. Bir gazeteciye de “haksız tutuklama”dan 2 bin avro (yaklaşık 4 bin TL) ödenmesi söz konusuydu.
AİHM’e tuhaf savunma: Türkiye hükümeti, Cumhuriyet gazetesi davasından 11 aydır tutuklu bulunan araştırmacı gazeteci Ahmet Şık için AİHM’e gönderdiği savunmada, “PKK, DHKP/C ve FETÖ terör örgütlerinin propangandası yaptığı” iddia edilen Şık’ın gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklanmadığı ileri sürdü. Hükümet, tutukluluğu savunurken de AİHM’nin İtalya’da 40 mafya üyesinin 2 yıl 8 ay tutuklu kalmasının makul bulan kararını örnek gösterdi. Belgede, başvurunun da reddedilmesini istedi (13 Aralık).
Kamuoyuna başka, AİHM’e başka: Türkiye’nin iki kez süresini uzattıktan sonra AHM’e nihayet gönderdiği savunmasının hiçbir yerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kamuoyu önüne Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’i suçladığı gibi “ajanlık” iddiasına ilişkin bir isnat yer almadı. Hükümet, 14 Şubat 2017’te gözaltına alınıp iki hafta sonra da tutuklanan Yücel’in PKK yöneticisi Cemil Bayık’la yaptığı röportajı öne çıkaran ve bunun “gazetecilik faaliyeti olmadığı”nı öne sürdüğü bir savunma gönderdi; başvurunun reddedilmesini istedi (2 Aralık).
Nihayet AİHM’e savunma: Aylarca oyaladıktan sonra Hükümet, Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticilerinin bir kısmı halen tutuklu yargılandığı dosyayla ilgili savunmasını AİHM’e nihayet 6 Kasım’da gönderdi. Davanın reddedilmesini isteyen hükümet, prosedürlerini de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden doğan kimi yükümlülüklerin askıya alınmasına (derogasyon) dayandırdı (13 Kasım).
KCK Basın dosyası AİHM’de: “KCK Basın Komitesi üyeliği”nden altı yıldır yargılanan 46 Kürt medya çalışanına ilişkin AİHM başvurusu karar aşamasına geldi. Hükümet, dosyaya ait hukuksuzluk iddialarına karşılık istenen savunmayla ilgili üç kez erteleme talebinde bulunmuştu (12 Kasım).
Yücel’de yargıya ve AİHM’e çağrı: Dokuz aydır tam tecrit altında tutuklu bulunan Die Weltgazetesi Türkiye muhabiri Deniz Yücel, Türkiye hükümeti AİHM’den son savunma süresi olarak 28 Kasım tarihini koparmışken, iddianamesinin hazırlanması için Türkiye yargısına, başvurusunu sonuçlandırması için de AİHM’e “hızlı davranın” çağrısında bulundu (9 Kasım).
Üçüncü süre talebine AİHM reddi: AİHM, Cumhuriyet davasından yargılanan 10 gazetecinin dosyasında üçüncü kez ek süre isteyen Türkiye’nin talebini reddetti (9 Kasım).
13 örgütten AİHM’e mütalaa: Uluslararası PEN, RSF ve EFJ gibi dünyanın önde gelen ifade özgürlüğü kuruluşları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) öncelikli olarak ele almaya karar verdiği tutuklu durumdaki Türkiyeli gazetecilerin davalarında müdahil olarak mütalaa verdiler. Gazeteciler Murat Aksoy, Şahin Alpay, Ahmet ve Mehmet Altan, Ali Bulaç, Ayşe Nazlı Ilıcak, Ahmet Şık, Deniz Yücel ve Atilla Taş ile ilgili mütalaalar, Medya Hukuki Savunma Girişimi (MLDİ), PEN International, ARTICLE 19, Avrupa Gazeteciler Cemiyeti, Gazetecileri Koruma Komitesi, Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi, Avrupa Gazeteciler Federasyonu, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Sansür Endeksi, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Uluslararası Basın Enstitüsü, Uluslararası Kıdemli Avukatlar Projesi ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından sunuldu (30 Ekim).
AİHM’den son süre, 7 Kasım: Hükümet, 360 gündür tutuklu olan Cumhuriyet gazetesinin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun yargılandığı Cumhuriyet davası kapsamında AİHM’nın istediği savunmayı göndermek için süre istedi. 2 Ekim’de savunma gönderilmediğinden son süre olarak 7 Kasım belirlendi Tutuklanan Cumhuriyet çalışanları Murat Sabuncu, Akın Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Kara, Musa Kart, Güray Öz ve Bülent Utku’nun “özgürlük ve güvenlik ile ifade özgürlüğü haklarının ihlali” gerekçe gösterilerek 2 Mart’ta AİHM’ye başvurulmuştu (25 Ekim).
AİHM’de süre doldu: AİHM’nin Türk hükümetine tutuklu Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’le ilgili olarak savunma hazırlaması için tanıdığı süre 24 Ekim günü sona erdi. Avukatı Veysel Ok, AİHM’den hızlı bir şekilde karar vermesini istedi (20 Ekim).
Taş AİHM’de kazandı: Türkiye, “Kürt Aydını Hakkında” yazısını yetkilisi olduğu Vesta dergisinde yayımladığı için Fath Taş’ı, “örgüt propagandası”ndan ertelemeli de olsa 10 ay hapse mahkum ettiği için AİHM’de haksız çıktı. Yayıncıya maddi tazminat olarak 2 bin 500 avro, masraf karşılığında bin 930 avro, toplamdaysa 4 bin 430 avro (18 bin 827 TL) ödenecek (10 Ekim).
AİHM uzattı: AİHM, bir yılı aşkın süredir hapishanede tutulan gazeteciler Murat Aksoy, Atilla Taş, Nazlı Ilıcak, Mehmet Altan, Ahmet Altan, Şahin Alpay ve Ali Bulaç’ın başvurularıyla ilgili kabul edilebilirliğe dair kararını vermeden önce hükümete tanıdığı 4 Ekim’den 25 Ekim’e uzattı (5 Ekim).
AİHM “Cumhuriyet” için uzattı: AİHM, Cumhuriyet gazetesi yönetici ve gazetecileri Murat Sabuncu, Akın Atalay, Önder Çelik, Turhan Günay, Mustafa Kemal Güngör, Kadri Gürsel, Hakan Karasinir, Musa Kart, Güray Tekin Öz ve Bülent Utku’nun tutukluluğuyla ilgili başvurularda hükümete savunma için tanıdığı süreyi 2 Ekim’den 24 Ekim’e uzattı (5 Ekim).
AİHM cezalarını görmek için tıklayın
RTÜK
İşkence çağrısı RTÜK’e taşındı: CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük’ün TGRT’de Medya Kritik programında Fuat Uğur’la birlikte yaptığı, işkenceyi savunan açıklamaları RTÜK’e taşıdı (13 Aralık).
Magazin programlarına ceza: Magazin programlarını gündemine alan RTÜK, Gülben Ergen ve çocuklarının babası Mustafa Erdoğan’ın “kişilik haklarına saldırı” gerekçesiyle şikayetçi olduğu programlardan “Duymayan Kalmasın”, “Söylemezsem Olmaz” ve “Her Şeyi Konuşalım”’a para cezası uygulanmayı kararlaştırdı (12 Aralık).
Show TV'ye ceza: RTÜK, Show TV'de yayınlanan Çukur dizisinde "Alkol kullanımı, yoğun öpüşme ve sevişme sahnelerine yer verildiği" gerekçesiyle kanala idari para cezası vermeye karar verdi. Yayında, “çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verildiği” ileri sürüldü (10 Aralık).
Beyaz TV’ye “aşağılama” cezası: RTÜK, Beyaz Futbol adlı programda Rasim Ozan Kütahyalı’nın Boşnakları aşağılayan sözleri nedeniyle Beyaz TV’ye beş kez program durdurma cezasının yanı sıra yüzde 5 idari para cezası verilmesini kararlaştırdı (25 Kasım).
RTÜK başkanı açıkladı: RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya, 2018 Bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı sunumda, KHK ile 37 radyo ve 33 televizyon kanalının kapatıldığını açıkladı (2 Kasım).
“RTÜK üye hakkımız gasp edildi”: HDP Eş Genel Başkanı Yardımcısı Saruhan Oluç, HDP'nin RTÜK’te üyesinin kalmamasına dair medya kuruluşlarına açık mektup yolladı; “RTÜK seçimleri demokratik değildi; HDP'nin üye hakkı gasp edildi” (20 Ekim).
Show TV, Star TV ve TV8’e ceza: RTÜK, Show TV'de katılan kişilerin önce isim vermeden, "ünlü bir isim" diye suçlamada bulunulduğu, daha sonra oyuncu Hale Soygazi'nin adı verilerek “özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği” savunulan “Seda ve Uğur'la Artık Susma” isimli programa ceza verecek. RTÜK, Star TV'de yayınlanan "Bir Hülya Avşar Sohbeti" isimli sohbet programında, sunucu Hülya Avşar'ın "Erkeklerin eşlerini çaktırmadan aldatmak zorunda oldukları" yönündeki ifadelerinin birçok kez tekrarlanmasını, “Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” hükmüne aykırı olarak değerlendirdi ve kanala ceza verilmesine karar verdi. TV 8'de yayınlanan "Niyazi Gül Dörtnala" isimli komedi filminde de "cinsel birlikteliği ima eden görüntü ve diyaloglara “çocukların ekran başında olduğu erken saatlerde yer verilmesi” de cezaya gerekçe oluşturdu (19 Ekim).
Fox TV’te ceza: RTÜK, Fox TV’de yayınlanan “İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat” isimli haber programında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve eşi hakkındaki iddia nedeniyle kanala tavandan idari para cezası kesti. Ceza gerekçesinde, “Soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” denildi (19 Ekim).
RTÜK'ten tartışma/eğlence programlarına ağır cezalar
Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Ekim-Kasım-Aralık 2017 döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 13 program cezası ve 20 para cezası verirken radyo kuruluşlarına bu yönde bir müeyyide uygulamadı. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 13 program durdurma ve 5 milyon 657 bin 740 TL idari para cezası verdi.
(Reklam yayınlarının değerlendirme dışı bırakıldığı çalışma, RTÜK’ün 2 Ekim ile 28 Kasım 2017 tarihleri arasında gerçekleştirdiği dokuz toplantının kayıtları temel alınarak hazırlandı).
RTÜK, geçen yılın aynı döneminde haber, film ve program yayınlarından dolayı TV kuruluşlarına 6 uyarı, 11 para cezası, radyo kuruluşlarına da 1 uyarı ve 5 para cezası uygulamıştı. Kurul, Radyo ve TV’lere toplam 1.559.955 TL idari para cezası vermişti.
Kurul 2016 yılının tamamında ise televizyonlara 50 uyarı, 112 para cezası ve 2 de yayın durdurma cezası; radyolara da 7 uyarı, 11 de para cezası vermişti. Yayın ilkelerini ihlalden verilen cezaların toplamı 13 program durdurma ve para cezalarının toplamı 15 milyon 907 bin 627 TL olmuştu.
RTÜK “Bölücülük"ten beş program durdurma bir para cezası; “Aşağılayıcı yayın”dan beş para cezası; “Milli ve manevi değerler”den sekiz program durdurma ve altı para cezası; “Türkçe’nin kullanımı”ndan bir para cezası; “Çocuk ve gençlerin gelişimine zararlı yayın”dan dört para cezası; “Sigara yasağını ihlal’den bir para cezası; “Taraflı yayın”dan bir para cezası ve “Batıl inanç”tan bir para cezası verdi.
Bölücülük/teröre övgü: 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan; “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz” ilkesini hükmü ile aynı kanunun 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; "Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz”ilkesini ihlalden beş kez program durdurma cezası ve 14.908 TL (Damla Kastamonu TV- beş kez program durdurma cezası ve 14.908 TL) para cezası verildi.
Aşağılama: 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde yer alan “Yayınlar insan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez” ilkesine aykırılıktan 1.051.191 TL (Star TV - 207.122 TL;Beyaz TV - 32.454 TL; EM TV - 14.908 TL; Akit TV - 14.908 TL;Show TV - 781.799TL) para cezası verildi.
Milli ve manevi değerler: 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz” ilkesine aykırılıktan sekiz program durdurma ve 2.943.148 TL (Planet Pembe TV - 14.908 TL (2); Star TV - 1.505.058 TL;Beyaz TV - 72.880 TL; Show TV - 1.181.052 TL ve 3 program durdurma;Beyaz TV - 154.342 TL ve 5 program durdurma) para cezası verildi.
Çocuk ve gençlerin gelişimi: 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan“Çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz”hükmünün ihlalden; 584.662 TL (Dream TV - 14.908 TL; TV8 - 456.357 TL;TV8 - 98.489 TL; Flash TV – 14.908 TL) para cezası verildi.
Sigara yasağını ihlal: 4207 sayılı Kanunun 3. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “Televizyonda yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez” hükmünün ihlalden 12.070 TL (Farklı TV – 12.070 TL) para cezası verildi.
Taraflı yayın: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz” ilkesini ihalden 869.402 TL (Fox TV - 869.402 TL) para cezası verildi.
Düzeysiz Türkçe: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan “Türkçenin; özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır;dilin düzensiz, kaba ve argo kullanımına izin verilemez” ilkesini ihlalden 167.451 TL (CNN Türk - 167.451 TL) para cezası verildi.
Batıl inanç: 6112 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan “Kişileri batıl inançlar yoluyla istismar edemez” ilkesinin ihlalden 14.908 TL (Ful TV - 14.908 TL) para cezası verildi. (EÖ/APA)