Barış ve Demokrasi Partili (BDP) vekiller ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi başkanı Osman Baydemir, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün devam edecek Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Türkiye Meclisi davasında "adalet ve hukukun" işletilmesini talep ediyorlar.
BDP milletvekilleri Hasip Kaplan ve Sırrı Sakık'ın bianet'e dillendirdikleri tepkileri, özellikle mahkemece savunma yapılmasına izin verilmeyen Kürtçe'nin "Kürtçe olduğu zannedilen bir dil" olarak söz edilmesine odaklanıyor.
Davanın tutuksuz sanıklarından Baydemir, "Mahkemeden ve Türkiye demokratik kamuoyundan ne zulüm bekliyoruz ne acıma. Adalet bekliyoruz sadece" dedi.
Kaplan: Adalet travma geçiriyor
Kaplan da adaletin bir travma geçirdiğini söylüyor, duruşmada yaşanan sahneleri de "trajikomik" olarak yorumluyor:
"Anadilimiz için, 'Kürtçe olduğu zannedilen' sözlerinin kullanıldığı, resmi ideoloji ile hukukun çatıştığı, uluslar arası sözleşmelerin özenle uygulanmadığı, anadilde savunma hakkının ihlal edildiği uzun tutukluluk sürelerinin bulunduğu, üç ay erteleme içinde hiçbir gelişme yaşanmayan bir dava bu.
"Anadilde savunma gibi temel bir hakkın ihlal edildiğine ve yargının tıkandığına tanıklık ediyoruz. Davanın Kürt kimliğinin ve anadilinin, davası olduğunu görüyoruz. Bu davada kazanacak olan anadilini ve kimliğini savunanlardır. Bütün dünyanın gözünün önünde gerçekleşen dava, Türk tarihine kara mizah olarak geçecek."
Sakık: Tutuklamalar son bulmalı
Milletevekili Sakık, davanın halkın vicdanında mahkum olduğunu söylüyor.
"Bu ülkenin bir ayıbıdır. Bir ülkenin diline, kültürüne bu kadar saygısızca davranılmamalı. Bir halkın temsilcileri sanık sandalyesinde oturtuluyor. Yargı bunu idrak edemiyor. Kürtçe hala tutanaklara bilinmeyen dil olarak geçiyor. İç barışı sağlayacaksak yargıçlar bunun bilincinde olarak davranmalılar. Bugün herkesin haykırdığı şey adalet ve hukuk. Türkiye'nin her bir yanından gelen herkesin ortak şiarı bu talep. Hukuk ülkesini oluşturacaksak herkese görev düşüyor. Yargıçlar da bunun sorumluluğunu yerine getirmeli.
"Klişe sözlerden vazgeçilmeli. Yargının yeni ve cesur kararlar vermesini bekliyoruz. Türkiye'de Kürt sorunu artık tartışılıyor. Buna bağlı politika üretebilmek için siyasetçiler özgür olmalıdır. Halkı kimliğiyle kabul edeceksen bunu kurumsal zeminde yapman gerekir. Bu yüzden tutuklamalar son bulmalı." (EY/EÖ)