Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Türkiye Meclisi davasının 15. duruşmasını ele alan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılanan 104 tutuklu sanığın tahliye edilmesi taleplerini bugünkü duruşmada değerlendirmedi. Yargılama yarına (14 Ocak) bırakıldı.
Ara kararların açıklanmasından önce aralarında Yusuf Alataş, Öztürk Türkdoğan, Ergin Cinmen, Diyarbakır Baro başkanı Mehmet Emin Aktar, Şiar Rişvanoğlu ve Meral Danış Beştaş'ın da bulunduğu sanık avukatları, tutuklu müvekkillerinin tahliyelerini talep etti.
Alataş, duruşmada kimi zaman gülünen anlar olduğunu ama duruşmanın aslında bir trajedi olduğunu söyledi. 20 milyon insanın konuştuğu Kürt dilinin hırpalandığını dile getiren Alataş hukuksuzluk yaşandığını ifade etti.
Cinmen de, Hizbullah davasında yaşanan tahliyelerin aynı mahkemece karar verildiğine işaret etti: "Katilleri dışarıda bırakan bu sistem hiçbir şiddet eylemi olmayanları ise içeride tutmaya devam ediyor".
Yargıçların üzerine düşen görevler olduğunu söyleyen Rişvanoğlu ise, İngilizce olarak başladığı savunmasını mikrofonun sesinin kısılmasının ardından Türkçe olarak sürdürdü: "Egemenlerin dili olduğu için İngilizceyi biliyorsunuz ama kendi ülkenizde yaşayan 20 milyon insanın konuştuğu dili bilinmeyen dil olarak tutanaklara geçiriyor. Bu kendine yabancılaşmadır."
"Karşınızdaki topluluk seçkin bir topluluktur. Elitizmin ortadan kaldırıldığı bir Kürdistan mücadelesi içinde olan insanlardır. Hizbullahçılar serbest bırakılırken, evinde bir çakı bile bulunmayan siyasetçilerin özgürlüğü kısıtlanamaz. Bu kamu vicdanı adına kabul edilemez. Marx'ın Hegel'de atıf yaptığı hakikat anı vardır. Bu an bizim de sizin de hakikat anınız ve bu ana uygun davranmamız gerekir."
Dava yarın sürecek
Anadilinde savunma hakkının reddedilmesi dolayısıyla sanıkların hiçbir şekilde sorgulanamamasının kendilerinin de görevlerini yapamamaya yol açtığını ifade eden avukatlar,bu durumun ortadan kaldırılması ve "ayıba" son verilmesini talep ettiler.
Mahkeme heyeti ise, tahliye taleplerini bugünkü duruşma sonunda değerlendirilmeyeceğini karara bağladı. Yargılamaya yarın devam edilecek.
Aralarında İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri, avukatlar, akademisyenler, sivil toplum örgütü ve sendika üyeleri, yerel TV yöneticisi ve gazete çalışanlarının da olduğu sanıklar "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak, "terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle" suçlanıyor.
7 bin 578 sayfalık iddianamede 104'ü tutuklu, 151 şüpheli hakkında 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor. Zanlılar, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak, "terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle" suçlanıyor. 104 tutuklu sanığın bir kısmı yaklaşık 21 aydır cezaevinde bulunuyor.
Barış ve Demokrasi Partililer (BDP) ve Özgürlük İstiyoruz İnisiyatifi, KCK davasındaki tutukluluklara artık bir son vermesi için eylemler yapmıştı. (EÖ)