Dün "Kürtçe olduğu zannedilen dil" denilerek Kürtçe savunma taleplerinin reddedildiği ve mitingli protestoya neden olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) Türkiye Meclisi davasında bugün de tahliye kararı çıkmadı.
Mahkeme, 152 sanıktan tutuklu yargıladığı 104 kişinin tahliyesiyle ilgili dün (13 Ocak) bir karar almaya gerek görmemişti. Barış ve Demokrasi Partililerin (BDP) ve davayı izlemek için Diyarbakır'da bulunan hak savunucularının tahliye beklentileri bugün de karşılıksız kaldı. Yargılama 18 Ocak'ta sürecek.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu 100 sanık ile aralarında Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'ın da bulunduğu dört tutuksuz sanık katıldı.
Sanık avukatları, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş hakkındaki yurt dışına çıkma yasağının kaldırılması için dilekçe sundu.
Yurttaş: "Kürtçeye saygılıyız" ifadesi sözde kalmasın
Sanık avukatlarından Sedat Yurttaş, bu davada konuşması gerekenlerin avukatlar değil, sanıklar olduğunu ancak onların da ana dilde savunma yapma isteğinden dolayı engellendiğini dile getirdi.
Duruşmada komedi-dram yaşandığını savunan Yurttaş, "Mahkemenin daha önce aldığı karar, sanıkların yargılama sürecine girmelerini engelledi. 12 Eylül faşizminin ürünü olan mahkemeler bile Kürtçe savunmaya izin verdi. Birkaç yıl sonra dönüp baktığınızda hayıflanacaksınız." dedi.
Bugünkü gazetelerde Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz'ın "Kürtçeye saygılıyız" sözlerinin yer aldığını hatırlatan Yurttaş, "Bu ifadeler sözde kalmasın" diye konuştu.
Sanık avukatlarından Mesut Beştaş ise mahkemenin sanıkları yargılama yetkisi olmadığını söyledi, dosyanın Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na iadesini istedi:
"Bütün sanıklar Demokratik Toplum Partisi'nde (DTP) görev almıştır. Anayasa Mahkemesi DTP'yi kapatırken herhangi bir örgütle bağının olmadığını, odak olduğunu söylemiştir. Yüksek mahkemenin yargılamadığı bir konuyu bu mahkeme yargılayamaz"
Aralarında İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri, avukatlar, akademisyenler, sivil toplum örgütü ve sendika üyeleri, yerel TV yöneticisi ve gazete çalışanlarının da olduğu sanıklar "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak, "terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle" suçlanıyor.
7 bin 578 sayfalık iddianamede 104'ü tutuklu, 151 şüpheli hakkında 15 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları isteniyor. Zanlılar, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "terör örgütü üyesi ve yöneticisi olmak, "terör örgütüne yardım ve yataklık etmekle" suçlanıyor. 104 tutuklu sanığın bir kısmı yaklaşık 21 aydır cezaevinde bulunuyor. (EÖ/BB)