İnsan hakları savunucuları ve barışseverler, 104'ü tutuklu, 151 şüphelinin yargılandığı KCK Türkiye Meclisi davasında mahkemeden tutukluluklara son vermesi veya Kürtçe savunma talebini kabul etmesi yönünde olumlu bir adım atmasını talep ediyor.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülecek 15. duruşma öncesinde yargılamayı bianet'e değerlendiren gözlemcilerden kimi umutlu, kimisi değil:
Naile Aras (İsveç Sol Parti Genel Yönetim Kurulu Üyesi): Kürtçenin savuma dili olarak kullanılması sembolik anlam taşıyor. TRT Şeş'in bir anlamı olmadığını gösteriyor. Kürtçeye 'bilinmeyen dil' denmesi gayrı ciddi... Duruşma Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) demokrasisinin turnusol kağıdı. AKP düğmeye basmadan tutukluların salıverilmesi mümkün olmayacak. Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ile yaptığım kadın çalışmaları nedeniyle benim ismim dahi iddianamede geçiyor. Davanın tıkanacağını düşünüyorum. Dava siyasi...
Öztürk Türkdoğan (İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı): Bu celsede bizim için önemli olan insan hakları savunucularının tahliyesi. Tahliyelerini isteyeceğiz. Anadilinde savunma yapılmasını destekliyoruz. Muharrem Erbey ve diğer İHD çalışanları, insan hakları alanındaki çalışmaları nedeniyle tutuklular.
Hakan Tahmaz (Barış Meclisi): Siyaseten bu davadan bir şey beklemiyoruz. Şırnak'ta daha önce görülen duruşmada mahkeme heyeti Kürtçe yapılan savunmayı geri çekti. Böyle hukuksuzlukların olduğu bir ülkede bu davaya vicdani açıdan bakılması gerektiğine inanıyorum. Tutukluları serbest bırakılmalı.
Metin Bakkalcı (Barış Meclisi'): Bu hukuk davası değil; barış hareketinin yargılandığı bir dava. İddianamelerde en ufak bir şiddet eylemi iddiası yok. Bu ülkede Kürt meselenin çözümü için çalışan toplumun değişik kesiminden insanlar alıkonuluyor. Bir an önce kendilerinden özür dilenerek serbest bırakılmalılar.
Şanar Yurdatapan (Düşünce Suçuna Karşı Girişim Sözcüsü) Ömrümüz olmaması gereken duruşmaları izlemekle geçiyor. Burada hayat yargılanıyor. Hepimiz her gün yaptığı şeyler iddianameye yansıtılmış. Yargı sistemi kendini rezil ediyor.
Akın Birdal (Barış ve Demomrasi Partisi Diyarbakır milletvekili): Umarım anadil hakkının meşruiyeti engellenmez. Bu dava devletin Kürt sorununa yaklaşımını ortaya koyuyor. Anayasada anadil hakkını kabul etmişti. Yargı kendi hukukuna uymalı. Seçim aracı haline gelen bu davanın eylemsizlik süreciyle ilgili yakın ilişkisi var.
Doğan Tarkan (Devrimci Sosyalist İşçi Partisi Genel Başkanı): Hükümet geri adım atmayacaklarını gösterdi. Aslında en ufak bir taviz bile olumlu etkiler doğururdu. Seçime kadar bir adım atılacağı da düşünmüyorum.
Kiraz Çiçekçi: Devlet kayda değer hiç bir gerekçe olmadan rehin tutuyor. Diyarbakır'ın tepkisi kışkırtılmak istenmiyorsa olumlu adımlar atılmalı. Bu iş çok uzadı ve gerildi. Bu yüzden, bir adım atılacağını düşünüyorum.
18 Ekim 2010'da başlayan 151 sanıklı davada Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Kürtçe savunma taleplerini 11 Kasım'a kadar süren duruşmalarda geri çevirmişti. (EY/EÖ)