Cumartesi İnsanları, 435’inci toplanmalarında Dargeçit’te gözaltına alındıktan sonra hala haber alınamayan dört gencin bulunmasını isterken, kemikleri bulunan Seyhan Doğan ve Mehmet Emin Aslan’ı andı.
Yapılan açıklamada, ömürlerini oğulları Seyhan Doğan’ı bulmaya adayan, ölene kadar her hafta Cumartesi İnsanları’nın toplantılarına katılan Asiye Doğan ve Ramazan Doğan da anıldı, “Asiye Anne, Ramazan Amca artık rahat uyuyabilirsiniz, 18 yıl önce kucağınızdan koparılan çocuk yaştaki Seyhan’ı bulduk, kucağınıza defneceğiz” dendi.
Grup adına açıklama yapan Mikail Kırbayır, “İnsan, yaşadığı sürece yok olan şeylere gereksinim duyar. Muhtaç olduğu kurumlar içerisinde mücadele edebilir” diye konuştu.
12 Eylül 1980 darbesiyle ülke yönetimine el koyan askerin, gözaltına aldığı insanlara uyguladığı işkencelerle insan haklarını yaşamın her alanında ihlal ettiğini söyleyen Kırbayır, devletin, kardeşi Cemil Kırbayır’ın işkenceyle öldürüldüğünü ancak 30 yıl sonra itiraf etmesini ve bu konuda hiçbir sorumluluk üstlenmemesini eleştirdi, “Ben devletim, öldürdüm, var mı bir diyeceğin” zihniyetine tepki gösterdi.
Kırbayır, Gezi eylemlerinde Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş ve Medeni Yıldırım’ın “hunharca katledilmesinin” darbeci anlayışın sona ermediği, 12 Eylül zihniyetinin aynen devam ettiği anlamına geldiğini söyledi.
“Bu ülkeyi karnavala çevirmekten vazgeçin. Yürüyen insanlar demokrasi için yürüyorlar” diye konuşan Kırbayır, insanların plastik mermiyle, gazla veya tazyikli suyla susturulamayacağını ifade etti.
33 yıldır oğullarını arayan Eren ailesi adına açıklama yapan Faruk Eren, Seyhan Doğan için, “13 yaşında bir çocuğu katleden, onun cesedini saklayan, ailesine vermeyen devletten nefret ediyorum! Katillere lanet olsun! Evet, aile uzun yıllar bekledi, çocuklarının kemiklerine ulaşamadılar ve hayatlarını yitirdiler. Artık bu ülkede kemik istemiyoruz!” diye konuştu.
YAKAY-DER adına konuşan Şeker Naz Çakar ise, annelerin yeterince ağladığını, yakınlarını kaybedenlerin kış soğuğu ve yaz sıcağının altında her hafta yeterince beklediklerini, artık barış istediklerini söyledi.
20 sene önce iş bulmaya giden çocuğunu İstanbul’a hala bulamayan Çakar, “Ben artık barış istiyorum. Barış olsun, kardeşlik olsun. Bu savaş son olsun diyorum. Biz kardeş olalım. Bu yaşa geldik, bir günümüzü gülerek geçirmedik. Hiç kimse sesimizi duymadı. Hiç kimse bize yardım etmedi. Savaş artık bitsin diyoruz. Yeter, yeter, yeter!” dedi.
Çakar, Güneydoğu’da daha çok karakol yapılmamasını istedi ve Gezi Parkı eylemlerine katılan gençlere saldıranları eleştirdi.
Doğan ailesinden Neriman Doğan, Kürtçe yaptığı açıklamasında da barış vurgusu vardı. “Kaynım Seyhan’ı alırlar, kayınpederimi alırlar, Mardin’e götürürler, işkence ederlerdi. Döndüklerinde ölü gibi olurlardı.
"Biz bu kadar acıya rağmen yine barış istiyoruz.
“Biz kan istemiyoruz. Ne asker, ne polis, ne gerillanın ölümünü istiyoruz.”
İHD’nin açıklamasında da 6 Mart 1996’da elleri arkadan bağlı, kafası vücudundan ayrılmış ve yakılmış vaziyette bulunan Süleyman Seyhan, geçtiğimiz günlerde kemikleri bulunan Mehmet Emin Aslan ve Seyhan Doğan ile ömürlerini oğulları Seyhan’ı bulmaya adayan Ramazan ve Asiye Doğan anıldı.
Ayrıca 18 yıldır bulunamayan Abdurrahman Coşkun, Abdullah Olcay ve Davut Altunkaynak’ın bulunması için çağrı yapıldı. (BOT/YY)