Cumartesi Anneleri/İnsanları, 438. defa Galatasaray Meydanı'nda,18 yıl önce gözaltına alınıp kaybedilen, emniyette bekçi olarak çalışan Osman Buluttekin'in akıbetini sordu. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Gezi direnişinde öldürülen Abdullah Cömert'in ağabeyi Zafer Cömert'in de katıldığı eylemde, basın açıklamasını okuyan Sabire Özdemir şunları söyledi:
"Uluslararası insan hakları belgelerine göre; devletler egemenlik alanlarında bulunan herkesin temel hak ve özgürlüklerini garanti eder. Bu garanti kamu görevlilerinin insan haklarını ihlal ettiği durumlarda da geçerlidir.
"Yaşam hakkı insanın bütün haklarını kullanabilmesinin biricik koşuludur. Bu nedenle yaşam hakkının korunması devletlerin güvencesi altındadır. Devletler yaşam hakkını korumak için yasal, idari ve yargısal önlemleri almakla yükümlüdür.
"Gözaltında kaybetme, yaşam hakkına yönelmiş en büyük saldırıdır; devletin güvencesi altında olan yaşam hakkının devlet eliyle ortadan kaldırılmasıdır. Tüm hukuki, ahlaki, vicdani değerlerin çiğnenmesidir.
"Gözaltında kaybetme suçu, bu topraklarda korku ve dehşet salmak için bir savaş politikası olarak uygulandı.
"Kayıplara seyirci kalan herkes sorumludur"
"Buluttekin Ailesi her cumartesi saat 12.00'de Diyarbakır Koşuyolu'nda Osman'ın akıbetini soruyor. Ailenin, 'Bir mezarımız olsa, gözümüz dağın taşın altında olmaz. İnsanın evde ölüp gömülmesi başka, kayıp olması, bir mezarının bile olması başka. Geride bıraktıkları için bir insanın kaybedilmesi, öldürülmesinden kat be kat acı verici. Keşke bir mucize olsa da çıkıp gelse diye beklemenin acısı anlatılabilir mi? Başbakan suçu neymiş bize söylesin. Bizim suçumuz nedir? Bunu bize anlatsın. Başbakan üstüne düşen sorumluluğu yerine getirsin. Herkesi vicdana davet ediyoruz. Çünkü kayıplara seyirci kalan herkes bu suçtan sorumludur' diyen sesleri bu hafta da Galatasaray'dan yükseliyor.
"Biz de, başta dönemin Kulp Kaymakamı Nuri Görsel Metin, Kulp Jandarma İlçe Komutanı ve Emniyet Müdürü, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Jandarma Genel Komutanı Aydın İlter ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı'yı, Osman Buluttekin'in gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutuyor, yargılanmalarını istiyoruz.
"Hükümeti gözaltında kaybedilen insanların akıbetini açıklamaya çağırıyoruz. Başbakan'ın Mısır'daki insanlık suçları için söylediği sözlerle kendisine sesleniyoruz:
"İnsanlık suçları karşısında susmak onaylamaktır. Hatta susmak fiili teşvik etmek, o fiile ortak olmaktır.'"
Tanrıkulu: Siyasi irade failleri sahipleniyor
Tanrıkulu'ysa gözaltında kaybedilen birçok kişinin avuktlığını üslendiğini söylerek şunları ifade etti:
"Osman da benim ilçem olan Kulp'tandı. Osman 35 yaşında, emniyet için gece bekçiliği yapan bir yakınımızdı. 23 Ağustos 1995 gecesi evinde gözaltına alındı. 6 çocuk sahibiydi. Onunla ilgili aklımda kalan şeylerden biri de pos bıyıklarıydı. Sözünü sakınmayan, herkesin yardımına koşan birisiydi. 18 yıl önce gözaltına alındı ve hala kayıp. Her zaman ifade etmeye çalıştık, çalışıyoruz.
"Ancak maalesef, sesimiz sessizliğin duvarına çarpıyor ve tekrar bize dönüyor. Onca çalışmamıza, onca emeğimize rağmen, bu eylemlere rağmen maalesef hala bir adım dahi ileriye gidemedik. Bu cinayetleri ve kayıpları açığa çıkaramamamızın yanına yeni kayıplar ve cinayetler de eklendi. Bu meydanlarda insanlar yaşamlarını yitirdi. Ancak halen failler ortada yok. Halen bunları sahiplenen bir siyasal irade var. Halen mecliste bunları görmezden gelen bir çoğunluk var.
"Ancak biz sesimizi buradan bütün Türkiye'ye, bütün dünyaya haykırmaya devam edeceğiz. İyi ki varsınız. Bunlar aydınlanıncaya, Türkiye'de barış iklimi hakim oluncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz."
Osman Buluttekin'e Ne Olmuştu?
23 Ağustos 1995 gecesi bölgedeki çatışmalar yüzünden Diyarbakır'ın Kulp ilçesine girişler yasaklanmıştı. O gece yarısı Buluttekin ailesinin Jandarma Karakolu ve kaymakamın konutuna 100 metre uzaklıktaki evine, kendilerini polis olarak tanıtan ağır silahlı dört kişi baskın yapmıştı. Baskın esnasında evin telefon kabloları kesilmiş, emniyette bekçi olarak çalışan Osman Buluttekin, üzerinde pijamaları ayağında terlikleriyle götürülmüştü. Emniyette Osman Buluttekin'in annesi Kariban Buluttekin'e, "Biz almadık ama sana söz veriyoruz onu bulacağız" demişlerdi. Ancak ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. Buluttekin'den 18 yıldır haber alınamyor. (BOT/EA)