Dünyada 152 milyon çocuk, yani her 10 çocuktan biri, çocuk işçi olarak çalışıyor. Tarım sektörü ise ise açık arayla en büyük paya sahip. 5 ila 11 yaş arasındaki çocuklar, çocuk işçilerin en büyük kısmını oluşturuyor.
Türkiye'de ise TÜİK verilerine göre 5-17 yaş grubundaki çocuk işçi sayısı 720 bin.
ILO tahminlerine göre 2000 yılından başlayarak 16 yıl boyunca, çocuk işçiliği sayısında 94 milyon net azalma sağlansa da 2012-2016 yılları arasında bu ilerleme yavaşladı.
ILO'nun da bağlı bulunduğu Birleşmiş Milletler, 28 Temmuz 2019'da aldığı kararla 2021 yılını Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı ilan etti. Bu kapsamda ILO Türkiye Ofisi Bakanlıkla birlikte yürüttükleri program kapsamında bu yıl 4 bin 500 önümüzdeki 3 yılda ise toplam 18 bin 300 çocuğun tarımdan çekilerek okullulaştırılmasını sağlayacak.
ILO'nun Türkiye Direktörü Numan Özcan 2021 yılı hedefleri, amacı ve çocuk işçiliğin sona erdirilmesi için Bakanlıkla birlikte yürütülen çalışmaları anlattı.
Dünyadan ve Türkiye'den çocuk işçiliği ile ilgili son sayılar, veriler nedir?
Dünyada 64 milyonu kız, 88 milyonu oğlan çocuğu olmak üzere toplam 152 milyon çocuk, diğer bir deyişle her 10 çocuktan biri, hâlihazırda çocuk işçi olarak çalışıyor. Bu çocukların yaklaşık yarısı ise sağlıklarını ve gelişimlerini etkileyen tehlikeli işlerde çalışıyor ve sayıları 73 milyonu buluyor.
ILO tahminlerine göre 2000 yılından başlayarak 16 yıl boyunca, çocuk işçiliği sayısında 94 milyon net azalma sağlandı. Aynı dönemde, tehlikeli işlerde çalışan çocuk sayısı yarı yarıya azaldı. Ancak, kaydedilen bu ilerleme 2012-2016 yılları arasında yavaşladı. Bu dönemde çocuk işçi sayısındaki azalma 16 milyonda kaldı, önceki dört yıllık dönem olan 2008-2012'deki azalmanın yalnızca üçte biri düzeyinde gerçekleşti. Tehlikeli işlerde çalışanların sayısındaki azalma da benzer biçimde yavaşladı. 2016-2020 yıllarına ilişkin güncel tahminlerin Haziran 2021'de açıklanmasını bekliyoruz.
Afrika 72 milyon çocukla ilk sırada
Çocuk işçiliğinin bölgelere dağılımına bakıldığında;
- Afrika, hem yüzde hem de mutlak sayı olarak çocuk işçiliğinde, 72 milyon çocuk ve her beş çocuktan biri olmak üzere, en yüksek rakamlara sahip.
- İkinci sırada Asya-Pasifik bölgesi geliyor: 62 milyon çocuk ve tüm çocukların yüzde 7'si.
- Çocuk işçi nüfusunun kalanı da diğer bölgeler arasında dağılıyor: Amerika Kıtaları 11 milyon, Avrupa ve Orta Asya 6 milyon ve Arap ülkeleri 1 milyon.
En yüksek sayı tarımda
Çocuk işçiliğinin sektörlere göre dağılımında ise,
- Tarım açık arayla en büyük paya sahip; dünyadaki çocuk işçilerin yüzde 71'i ve mutlak sayı olarak 108 milyon
- Hizmet sektöründe 26 milyon
- Sanayide ise 18 milyon çocuk çalışıyor.
En fazla çocuk işçi 5-11 yaş arasında
5 ila 11 yaş arasındaki çocuklar, çocuk işçilerin en büyük kısmını, aynı zamanda tehlikeli işlerde çalışanların da büyük kısmını oluşturuyor. Çocuk işçilerin yüzde 48'i 5-11 yaş grubunda, yüzde 28'i 12-14 yaş grubunda ve yüzde 25'i de 15-17 yaş grubunda bulunuyor.
Türkiye'de durum
Türkiye'deki duruma gelirsek; bu alandaki referansımız TÜİK tarafından hazırlanan "Çocuk İşgücü Araştırması" sonuçları. Elimizdeki en güncel veri olan 2019 yılının IV. çeyreğinde (Ekim-Kasım-Aralık) Hanehalkı İşgücü Araştırması ile birlikte 5-17 yaş grubundaki çocuklara uygulanan "Çocuk İşgücü Araştırması" sonuçlarına göre Türkiye'de bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin. 5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içinde payı ise yüzde 4,4 ve çalışan çocuklar arasında 5 yaşında çocuk bulunmuyor.
Çalışan çocukların yüzde 79,7'sini 15-17, yüzde 15,9'unu 12-14 , yüzde 4,4'ünü ise 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturuyor. Cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların yüzde 70,6'sını erkek çocukların, yüzde 29,4'ünü ise kız çocukların oluşturduğu görülüyor.
Tehlikeli işler için asgari yaş 18
2018 yılı Türkiye'de "Çocuk İşçiliği ile Mücadele Yılı" olarak ilan edilmiş ve Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koordinasyonunda çok taraflı bir katılımla çocuk işçilerle mücadele ulusal programı (2017 - 2023) çıkarılmıştı. 2018 yılı ve devam eden yıllarda Türkiye çocuk işçiliği açısından nasıl bir noktaya geldi?
Çocuk işçiliği çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren işlerde çalıştırılmaları olarak tanımlanıyor. Çocukların en temel hakkı olan yaşama hakkı bağlamında her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmasını sağlamanın vazgeçilmez olduğunu değerlendiriyorum. Çocukları bütün bu zararlardan korumak hepimizin görevi.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (BMÇHS) uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç, 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılıyor. Temel ILO sözleşmelerinden 182 Sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi ve 138 Sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi de BMÇHS ile uyumlu olarak çalışma yaşına ilişkin standartları ayrıntılı olarak belirlemiş durumda. "Asgari Yaş Sözleşmesi", asgari istihdam veya çalışma yaşı ile zorunlu eğitimi tamamlama yaşı arasında açık bir bağlantı kurmakta; ayrıca tehlikeli işler için de 18 yaşı asgari yaş olarak tanımlıyor.
Türkiye hangi sözleşmeleri onayladı?
Bugüne kadar neler yapıldı derseniz, 1992 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve ILO arasında Mutabakat Zaptı imzalandı, Türkiye ILO'nun Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı'na (IPEC) katılan ilk 6 ülkeden biri oldu. Yıllar içinde çocuk işçiliği ile mücadelede önemli ilerlemeler kaydedildi, Türkiye, ILO'nun 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi'ni 1998 yılında, 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi'ni ise 2001 yılında onayladı. Siyasi taahhüdün eyleme dönüşmesi için, En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğine yönelik Zamana Bağlı Ulusal Politika ve Program Çerçevesi (2005-2015) oluşturuldu. 2015 yılında tamamlanan söz konusu politika ve program çerçevesi, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB) tarafından 2017-2023 dönemini kapsayacak şekilde güncellendi ve Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) hazırlandı. Bu çerçevede acil müdahale gerektiren çalışma biçimleri tanımlandı ve çocuk işçiliği ile mücadelede çok boyutlu, çok taraflı ve çocuğu sosyal çevresi ile birlikte dikkate alan bir anlayış geliştirildi. 2018 yılı da belirttiğiniz gibi Türkiye'de Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan edildi ve çalışmalar ivme kazandı. Biz de ILO olarak hem bu konunun en önemli çalışma alanlarımızdan biri olması hem de hükümet, işveren ve işçilerden oluşan üçlü yapımız dolayısıyla bu alanda bakanlıkla ve diğer sosyal taraflarla işbirliği içerisindeyiz.
"Çok fazla aktörün dahil olduğu bir konu"
Çocuk işçiliği ile mücadele çok boyutlu ve çok fazla aktörün dahil olduğu bir konu. Kamu otoriteleri bağlamında başta Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olmak üzere pek çok Bakanlık ve kamu kurum ve kuruluşunun sorumluluğu olmakla birlikte işverenler ve işveren örgütleri, çalışanlar ve işçi sendikaları, çalışan çocukların aileleri, meslek kuruluşları, üniversiteler, okul yöneticileri, öğretmenler, diğer sivil toplum kuruluşları ve genel kamuoyu (birey ya da tüketici kimliğiyle) da dahil olmak üzere hepimize önemli görevler düşüyor.
ILO Türkiye Ofisi olarak bu çabaları desteklemeye devam edeceğimizi belirtmek isterim. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri bağlamında Türkiye'de çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik tüm tarafların katılımıyla yürütülen çalışmaların olumlu sonuçlarını artan bir şekilde almaya devam edeceğimize inanıyorum.
17 amaç ve 169 hedef
ILO, 2021'i Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı olarak ilan etti. Amaç nedir? Ve bu yıl ILO olarak önünüzde ne gibi hedefler var?
ILO değil ama ILO'nun da bağlı bulunduğu Birleşmiş Milletler, 28 Temmuz 2019'da aldığı karar ile 2021 yılını Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Yılı ilan etti ve uluslararası toplumu, çocuk işçiliğini sona erdirmeye yönelik çabalarını artırmaya çağırarak küresel düzeyde bir hareket başlattı. BM Genel Kurulu'nun oybirliğiyle aldığı karar, üye devletlerin "çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasını sağlamak için etkili acil önlemler alma ve 2025 yılına kadar her türlü çocuk işçiliğine son verme" taahhüdünü ortaya koyuyor. Bu taahhüt aynı zamanda, 2015 yılında tüm BM üye devletleri tarafından kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nda (SKA) Hedef 8.7 olarak yer alıyor. SKA, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gezegenimizi korumak ve tüm insanların barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için evrensel bir eylem çağrısı ve sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarını dengeli şekilde içeren, birbiriyle bağımlı 17 amaç ve 169 hedeften oluşuyor. Hedef 8.7, üye devletlerin, zorla çalıştırma, çağdaş kölelik ve insan kaçakçılığına son vermek, çocukların asker olarak kullanılması dahil olmak üzere, çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin yasaklanması ve ortadan kaldırılmasını sağlamak ve 2025 yılına kadar, her türlü çocuk işçiliğine son vermek için etkili acil önlemler almalarını istiyor.
"18 bin 300 çocuk tarımdan çekilerek okullulaşacak"
Çocuk işçiliğiyle mücadele, 1919 yılında kuruluşundan bu yana ILO için bir önceliktir ve bu konudaki çalışmalarımız bu yılın getirdiği ivmeyle de artarak devam ediyor. ILO ve tüm üye devletleri, Birleşmiş Milletler sistemindeki tüm kuruluşlar, uluslararası ve bölgesel kuruluşlar, tüm sivil toplum, özel sektör temsilcileri, bireyler ve diğer tüm paydaşlar, bu Uluslararası Yıl boyunca, çocuk işçiliğinin sona erdirilmesinin önemi hakkında farkındalığı artırmaya yönelik faaliyetler yürütecek, bu yöndeki çabalarını ve iyi uygulamalarını paylaşacaklar.
Biz ILO Türkiye Ofisi olarak Bakanlıkla birlikte yürüttüğümüz program kapsamında bu yıl 4 bin 500 önümüzdeki 3 yılda ise toplam 18 bin 300 çocuğun tarımdan çekilerek okullulaştırılmasını sağlayacağız.
21 ilde 2024 yılına kadar yürütülecek üç proje
ILO Türkiye ve Türkiye Devleti birlikte 2021 hedefi için başka ne çalışmalar olacak?
Evet, belirttiğim gibi üçlü yapımız dolayısıyla biz zaten Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile işbirliği içinde çalışıyoruz. ILO Türkiye Ofisi olarak biz de 1992 yılından bu yana sürdürdüğümüz çalışmalar ve çocuk işçiliği ile mücadelede elde ettiğimiz deneyimi ulusal paydaşlarla işbirliği içinde geliştirmeye yönelik olarak 2021-2025 yıllarını kapsayan güncel bir program hazırladık. Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023) ve Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) öncelikleri doğrultusunda hazırlanan ILO Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı (2021-2025) ile Türkiye'de çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik kapsamlı çalışmalar yürütülmesini planlıyoruz.
Herkes için insana yakışır ve sürdürülebilir gelir sağlayan bir çalışma yaşamı geleceğine, çocuk işçiliği ortadan kaldırılmadan ulaşılması mümkün değildir. 2021-2025 yıllarını kapsayan Program ile ILO Türkiye Ofisi olarak, çocuk işçiliğini sona erdirecek temel strateji olarak kaliteli eğitimi odağa alarak, mevzuatın etkin uygulanması, sosyal korumanın yaygınlaştırılması ve sosyal diyalog desteği ile başta en kötü biçimleri olmak üzere çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi için ulusal ortaklarını desteklemeye devam edeceğiz. ILO Türkiye Ofisi olarak biz de bu yıl itibarıyla bu alandaki çalışmalarımızı bir programa dönüştürdük. Çocuk işçiliğiyle mücadele şu anda en geniş çalışma alanımız. Geliştirdiğimiz program ile bahse konu küresel hareketin ulusal düzeyde desteklenmesi ve çıktılarının uluslararası platformdaki çalışmalara da örnek teşkil etmesini hedefliyoruz. Çocuk İşçiliği ile Mücadele Programı çerçevesinde farklı kalkınma ortaklarından sağladığımız finansal kaynaklarla mevsimlik tarım işlerinde çocuk işçiliği ile mücadeleyi önceliğe alarak AÇSHB Çalışma Genel Müdürlüğü işbirliği ile üç proje yürütüyoruz.
Mevsimlik tarım işçisi göçü alan ve veren 21 ilde 2024 yılına kadar yürütülecek üç proje Avrupa Birliği, FERRERO ve CAOBISCO (Avrupa Çikolata, Bisküvi ve Şekerleme Sanayi Kuruluşu) tarafından finanse ediliyor. Tüm projeler AÇSHB ortaklığı yanı sıra Milli Eğitim, İçişleri, Tarım ve Orman, Gençlik ve Spor Bakanlıkları, işçi ve işveren kuruluşları, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR), belediyeler, üniversiteler, özel sektör ve STK'lar da dahil olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliği içinde yürütülecek...
TIKLAYIN - Şirketler Çocuk İşçiliğini Önleyebilir Mi?
Çocuk işçi çalıştıran firmalardan alışveriş yapmamak...Somut eylemler sunmak için son tarih ne zaman? Bundan biraz söz eder misiniz? Taahhüt verenler arasında kimler var ve hedefler neler? Kişisel çabalar da en az kurumsal çabalar kadar önemli. Ortak çağrımızın hemen ardından biz ILO Türkiye Ofisi olarak bir sosyal medya kampanyası düzenledik. Ofisimizin çağrısına ben şahsi olarak karşılık verdim ve 5 çocuğun tarım işçiliğinden çekilerek okula kazandırılması sürecini takip edeceğime dair taahhütte bulundum. Birçok kişi de şahsi olarak çağrımıza karşılık verdi. Sizin taahhüdünüz, çevrenizi ve ailenizi bilgilendirmek olabilir, hükümet eylemlerinin hızlandırılmasını talep etmek olabilir, ya da daha bilinçli tüketimi seçerek çocuk işçi çalıştıran firmalardan alışveriş yapmamak da olabilir. Burada aza çoğa bakmadan, her türlü katkıyı, elimizden ne geliyorsa, sunmak için gayret göstermeliyiz. Bu röportaj vesilesiyle de okuyucularımıza "Ben ne yapabilirim ki..." diye değil, "Ben ne yapabilirim/bu sürece nasıl katkı verebilirim?" diye düşünmeye davet ediyoruz. Unutmayalım ki herkes fark yaratabilir. Bireyler ve kurumlar hep birlikte çalışarak, Uluslararası Yıl'ı çocuklar için sürdürülebilir bir küresel harekete dönüştürme gücüne sahibiz. Bu röportajı okuyan herkesi, #EndChildLabour2021 etiketiyle sosyal medyada çocuk işçiliğini sona erdirmeye yönelik taahhüdünü ilan etmeye çağırıyoruz. | |
Mülteci işçi çocuklar
Türkiye'deki mülteci çocuk işçiler genellikle resmi verilerde yer almıyor. Ancak biliyoruz ki bu oran yüksek ve şartları diğer işçilere göre daha kötü. Mülteci çocuk işçiler özelinde neler yapılabilir?
Küçük yaşta çalışmak zorunda kalmanın çocuk üzerindeki etkisi yıkıcı ve uzun süreli olabilir: Çocuk, eğitimini bırakma, temel sağlık bakımından yoksun olma, tehlikeli uygulamalara maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ülkemizdeki mülteci çocukların okullaşma oranının 2020-2021 eğitim ve öğretim yılı itibariyle yüzde 65 civarında olduğunu görüyoruz. Ayrıca mülteci çocuklar eğitim alanında, genel olarak dil problemleri, iletişim, çocuk işçiliği ve erken yaşta evlilik neticesinde okula erişim, akranlarından sosyal dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalma gibi problemlerle de karşı karşıya kalabiliyorlar. Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olduğu aileler için çocuklara uzaktan dersleri takip etmelerini sağlayacak fiziki koşulları sağlaması da zor olabilir. Tüm bunlar zaten kırılgan bir grup olan mülteci çocukları çocuk işçiliğine yönlendirebilecek durumlar olarak karşımıza çıkıyor. Belirttiğiniz gibi bu konuda daha detaylı veri ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ve bu konuda AÇSHB ile birlikte hazırlıklarını sürdürdüğümüz saha çalışmaları ve araştırmalar da gerçekleştireceğiz. Herhangi bir ayrım gözetmeksizin tüm çocukların koruyucu, önleyici hizmetlerden yararlanmasını, eğitime erişimlerini ve çalışma yaşamından çekilmelerini hedefleyen çalışmaları desteklemeye devam edeceğiz.
(AÖ)