31 Mart'tan beri kayıptı, Pippa Bacca adıyla tanınan 33 yaşındaki İtalyan sanatçı Giuseppina Pasqualino di Marineo, dün Gebze yakınlarında ölü bulundu.
Bu genç kadının başına kötü birşey gelmiş olmasından hepimiz endişeliydik, yine de cesedi bunca gündür bulunmayınca içimde bir parça umut yeşermişti... Bir ihtimal yaşıyor olabilirdi.
Tahmin etmek güç değildi ama ölüm haberini almak yine de çok sarsıcı oldu... Çok.
Bu sarsıcı haberin ardından medyanın bu kadına yönelik şiddet olayını, "bir kin kusma" ayinine dönüştürdüğünü izlemek, toplum vicdanını bir "tecavüzcü katil" imgesi üzerinden yıkamaya çalıştığına tanıklık etmek, bir kez daha sarstı... Bir tür "kasap et koyun can derdinde"...
Bir de üstüne medya "Türkleri "tecavüz" ve "cinayet" olayından ayırma operasyonuna girişti... Üstelik bunu öldürülen genç kadının ailesinin demeçleri üzerinden yaptı.
Konumuz "Türkler mi?"
Hürriyet'in manşeti:
"Türkler iyi insanlardır kızım sapık kurbanı oldu"
Haber şöyle devam ediyor:
“Pippa Bacca’nın annesi Elena Manzoni, Milano’da yaptığı açıklamada, ‘Önce PKK kaçırdı sandık. Türkler normalde çok iyi insanlardır. Ama kızımı aracına alan kişi, onu öldürmeye niyetlenmiş bir sapık olmalı. Bu türden birine rastlanırsa yapılacak bir şey yok maalesef’ dedi.”
“Antonietta, Bacca’nın nişanlısı Giovanni Chiari ile birlikte İtalyan Haber Ajansı ANSA’ya İstanbul’dan verdiği demeçte ‘Herkese teşekkür etmek istiyorum. İtalyan Büyükelçiliği’ne, Türk polisine verdikleri destekten dolayı müteşekkiriz. Tüm Türk halkına da teşekkür ediyorum. Bu sapıklık tüm Türkiye’ye mal edilemez. Bu tip olaylar dünyanın her yerinde olabiliyor’ dedi.
İşin içine yine PKK sokulmuş... Türkiye'de otostop yaparken bir kadın kaçırılmışsa, olsa olsa PKK kaçırmıştır öyle ya.. Başka ne olabilir?!
Bu meseleyi hem bir Türklük meselesine dönüştürmek hem de zanlıyı tez elden "katil" ilan etmek "bizi" (o biz kimsek) kurtarmıyor, bu yalnızca buz gibi bir hakikat olarak ortada duran kadına yönelik şiddeti "münferit" bir olaya indirgemeye hizmet ediyor…
Örneğin Vatan zanlının resmini basmış üzerine "Tecavüz etti, boğdu çalılara attı” yazmış, zanlıya doğru da bir kırmızı ok çıkartıp “işte sapık” yazmış... Burada bu meselenin uyandıracağı öfkeyi akıtacak bir dikkat odağı oluşturulduğu gibi, olayın toplumsal olarak değerlendirilmesi imkanı tamamen ortadan kaldırılıyor...
Milliyet'te de haber içinde "zanlı" ifadesi kullanılmış ancak başlık şu: Pippa Bacca'nın katilinin ifadesi tüyleri diken diken etti...
Bütün bu haberlerin Pippa Bacca'nın değerli hatırasına, çıktığı "barış yolculuğu"nun manasına hürmet etmesini beklemek tuhaf olmaz herhalde... Hiç değilse, medyada geriye kalan, onun barış için sarfettiği çabaya eşlik eden manşetler olsa...
Bize düşen...
Pippa Bacca, “Barış Gelini” projesi için 8 Mart’ta sanatçı arkadaşı Silvia Moro ile Milano’dan yola çıkmış, Tel-Aviv'e gidiyordu...
Bu barış yolculuğunu tamamlayamadı… O dünyanın iyi bir yer olduğu inancıyla kendini yolculuğun akışına emanet etmişti, öyleyse biz de dünyanın kadınlar için iyi bir yer olmasına uğraşalım… (NZ)