Nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Şubat 2011 Çarşamba günü yapılan Genel Kurulunda (23. Dönem 5. Yasama Yılının 70. Birleşimi) "İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun" 203 milletvekilinin katıldığı açık oylama sonucunda, 203 oyla kabul edildi. Böylece geriye Resmi Gazetede onay kanunun yayımlanması kaldı.
Bu konuda çok yazı yazıldı ama yeniden anımsatalım...
Türkiye İşkencenin ve Gayri insani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi ile İşkencenin ve Gayri insani ya da Küçültücü Ceza veya Muamelenin Önlenmesine Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin tarafıdır. İşkencenin önlenmesi konusundaki mekanizmaların ve kurulların yetkisini kabul etmiş bir ülkedir.
Ek İhtiyari Protokol'e / "Seçmeli Protokol"e taraf olan devletler "yargı yetki alanı içindeki kişilerin alıkonulma yerlerinin bir uzmanlar komitesi tarafından ziyaret edilmesi" şeklinde bir "ziyaretler sistemi"ni kabul etmiş sayılırlar. Her devlet "kendi yargı yetki alanını içinde" işkenceyi önlemek için etkin önlem almak zorundadır. Çünkü amaç işkenceyi yapılmadan önce önlemektir.
İşkenceyi gerçekleşmeden önce önlemek amacıyla "Birleşmiş Milletler (BM) İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı ya da aşağılayıcı Muamele ya da Cezaya Karşı Sözleşmenin Seçmeli Protokolü" kabul edilmiştir. 4 Şubat 2003 tarihinde imzaya açılmıştır.
Birleşmiş Milletler tarafından yürürlüğe ve uygulamaya konulan bu Protokol Türkiye tarafından 14 Eylül 2005 tarihinde imzalamıştır. Ancak ve nihayet Meclis tarafından onay kanunu beş yıl sonra kabul etmiştir. (Geniş bilgi için M.Semih Gemalmaz. Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi. Legal Yayınları.6 Bası. Ekim 2007.Sayfa 700 ve sonrası)
"Seçmeli Protokol"e taraf olan devletler, özgürlüklerinden yoksun bırakılan kişilerin işkence ve diğer zalimane, insanlık dışı ya da aşağılayıcı muameleye karşı korunmaları için, kişilerin alıkonulma yerlerine "düzenli şekilde ziyaretler yapılmasına dayanan ve yargısal olmayan önleyici nitelikte bir yolla" kurulacak sistemi kabul etmişlerdir.
İşkenceye Karşı Komite, ayrıca bir Önleme Alt Komitesi kurulacaktır. Her devlet işkencenin önceden önlenmesi için ulusal düzeyde bir ya da daha çok sayıda organ kuracaktır. Bunlar "ulusal önleyici mekanizma" olarak adlandırılacaktır.
Her taraf Devlet, kendi yargı yetki alanı içinde ve denetimi altında bulunan ve ister bir kamusal makamca verilen bir emir üzerine isterse de bu kamusal makamın tahrikiyle ya da rızası yahut onayı ile olsun özgürlüklerinden yoksun bırakılmış kişilerin alıkonuldukları ya da alıkonulabilecekleri herhangi bir yerin Önleme Alt Komitesi ve "Ulusal Önleyici Mekanizma" Komiteleri tarafından ziyaret edilmesine izin verecektir.
İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı, 30 Eylül 2009 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gelmişti.
Bu Sözleşme Türkiye tarafından imzalanmış olmasına rağmen "onay" kanunu çıkarılmamıştı.
Bu onay kanunu Tasarısı görüşülmek üzere Meclis gündeminde bekliyordu...
Anımsıyor musunuz, hukuktan ve insan haklarından önce gelen siyasetin yol haritasında Seçmeli Protokol'de gündeme alınmıştı.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay 15 Ocak 2010 tarihinde "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi" adı verilen "Demokratikleşme" çalışmaları hakkındaki basın toplantısında "orta vadeli" adımlar olarak yapacaklarını saymıştı.
İçişleri Bakanı insan haklarıyla ilgili dört ayrı yeni "mekanizma" saymıştı. Sayılanlar arasında Türkiye İnsan Hakları Kurumunun ve Ek İhtiyari Protokol'ün öngördüğü "mekanizmaları"nda kurulması vardı.
Ek İhtiyari Protokol bir yana, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kurulması hakkındaki kanun tasarısı, üzerinde en az konuşulan ve tartışılan, ama en önemli konulardan birisidir. Devlete bağımlı bir kurum mudur beklentiniz yoksa özerk ve bağımsız bir kurul mudur istenilen?
Yanıt bekleyen bu sorulara rağmen, İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayriinsanî veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun TBMM tarafından nihayet kabul edildi. Geç oldu ama çok olumlu bir adımdır.
Bu durumda "ulusal önleme mekanizması" olarak görev yapabilecek bir ulusal insan hakları kurumu oluşturulması artık çok daha önem kazanmaktadır.
Bağımsız kişilerden kurulacak böyle bir "mekanizmanın" işkencenin önceden önlenmesi için uygulanacak "ziyaretler" sisteminin Türkiye'de işlemesi için, personelin "bağımsızlığı" devlet tarafından garanti edilmek zorundadır.
Nasıl olacak? Komiteler nasıl ve ne zaman kurulacak? (Fİ/EÜ)