Haberin İngilizcesi için tıklayın
“Size bunu nasıl açıklayacağımızı bilmiyoruz. Ancak, bilgilendirme açısından da önemli olduğunu düşünüyoruz. Cezaevindeki Buse, ameliyat sürecinin bir kez daha sekteye uğratılarak ölüme sürüklenmemesi için 27 Temmuz 2019 tarihinde, Adalet Bakanlığı'nın hakkını keyfi bir tutum sergileyerek gasp etmesine bir tepki olarak, bedenindeki hapishaneden kurtulabilmek için cinsel organını kesti ve bir eylem gerçekleştirdi. Hastaneye kaldırıldı. Şu anda durumu daha iyi ve Metris Hapishanesi'ne sevki gerçekleşti. Önümüzdeki günlerde Haseki Devlet Hastanesi’ne nakledilmesini bekliyoruz.”
Metris Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü olarak tutulan trans mahpus Buse Aydın'ın trans geçiş operasyonu için başlattığı mücadelesindeki son durumu arkadaşı Derya Özata böyle anlatıyor.
LGBTİ+ oluşum ve hak savunucularından oluşan Buse’nin Arkadaşları ve avukatı Eren Keskin, bugün İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde basın açıklaması düzenledi.
TIKLAYIN - Ölüm Orucundaki Mahpus Buse: "Beni Yalnız Bırakmayın"
Keskin: "Buse için acil harekete geçmek gerek"
Açıklamada ilk olarak konuşan Buse’nin avukatı Eren Keskin, Buse’nin ameliyatının gerçekleşmesi için gereken bütçeyi Sağlık Bakanlığı’nın karşılamaması nedeniyle Buse’nin ameliyatı olamadığı bilgisini verdi.
“Ameliyat olabilir” raporuna rağmen Buse’nin ameliyatının gerçekleşmediğini belirten Keskin Sağlık Bakanlığı’nın “ücretini kendisi karşılaması” şartının iptali için Ankara İdare Mahkemesi’ne başvurduklarını söyledi.
“Buse’nin dayanacak gücü kalmadı”
Daha sonra Buse’nin arkadaşları adına açıklamayı okuyan Derya Özata şunları söyledi:
“Bizler, Buse'nin arkadaşları olarak biliyoruz ki Buse'nin maruz bırakıldığı ve 6 yıldır mücadele ettiği bu ayrımcılık dolu süreç, trans kadınların hem hapishanelerde hem de toplumsal yaşamda maruz bırakıldığı şiddetin ilk örneği değil, Adalet Bakanlığı tarafından aylardır uzatılan bu sürecin, güvenlikleri sağlanması gerekirken guvenlik gerekçe gösterilerek tecrit koşullarında tutulan trans kadınlara dönük bütünlüklü bir şiddet politikasının sonucu olduğunu görmek; ve bu şiddet döngüsüne karşı ses çıkartmak gerekiyor. Hapishanelerdeki transfobi ve tecrit koşulları transların psikolojik ve bedensel bütünlüklerini tehdit etmekte ve zarar vermektedir.
“Daha geçen yıl Diren Coşkun, bu sene de Esra Arıkan, cezaevlerinde maruz kaldıkları ayrımcılık, şiddet ve işkence yüzünden seslerini duyurmak için çeşitli eylemler yapmak zorunda kaldılar. Buse de beden uyum süreci için uğraştığı 6 yılda ve cezaevinde geçirdiği her anda, defalarca ayrımcılığa maruz bırakıldı, açlık grevi ve ölüm orucu yapmak zorunda kaldı. Adını ve durumunu bilmediğimiz birçok transın da çeşitli ayrımcılıklara maruz bırakıldığını tahmin etmek ne yazık ki zor değil.
“Buse 24 yıldır hapishanede. Bizler Buse yaşasın istiyoruz. Buse'nin yıllardır direndiği bu işkenceye, hem bedeninin hem de psikolojisinin dayanacak gücü kalmadığını görüyoruz. Bu sistematik işkencenin boyutu, Buse için öyle bir hal aldı ki Buse cinsel organını kesti. “
Dayanışma ağını sosyal medyadan takip edebilirsiniz
Özata son olarak şu çağrıyı yaptı:
“Buse'nin yaşayabilmesi için bedenindeki hapishaneden kurtulmaya, kurtulmak için de dayanışmaya ve güce ihtiyacı var. Tüm LGBTi+'ları ve LGBTİ+ fobi karşıtlarını, kuracağımız dayanışma ağına destek vermeye çağırıyoruz.”
“Buse'nin yaşadığı süreç ilk değil; cezaevlerinde daha fazla trans kadın ayrımcılık ve köt muameleye maruz kalmasın diye de mücadelemiz devam edecek. Buse'den ve diğer mahpus translardan kamuoyunun haberdar olması için bu çağrıyı yaygınlaştırmanızı rica ediyoruz.
Süreci, Twitterda @buseyasasin hesabı ve #BuseYaşasın heştegi üzerinden takip edebilirsiniz.
Ne olmuştu? Trans mahpus Buse, cinsiyet geçiş ameliyatının kabul edilmesi için 2018'in Temmuz ayında 38 gün açlık grevi yapmıştı. Mahkemenin "Ameliyat olabilir" kararı üzerine ölüm orucuna ara vermişti. Ancak ameliyatı gerçekleşmedi. Bunun üzerine Buse, 31 Ocak 2019'da yeniden ölüm orucuna başlamıştı. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, Buse'nin ölüm orucunun 20. gününde durumunu anlatan mektubu 20 Şubat 2019'da Birleşmiş Milletler'e iletmişti. Mektupta, Adalet Bakanlığı'nın ameliyatı engellemesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. ve 14. maddelerine aykırı olduğu belirtilmişti. |
(EMK)