Fotoğraf: dpa
Haberin İngilizcesi için tıklayın
"Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasından beraat edip “örgüt propagandası” yaptığı gerekçesiyle İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 16 Temmuz'da 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezasına çarptırılan Die Welt gazetesinin eski Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel bianet’e konuştu.
Mahkeme kararının her şeyden önce yasadışı olduğunu söyleyen Yücel, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hakkında verdiği “hak ihlali” kararını hatırlattı.
Alt mahkemelerin AYM kararlarına uymamak gibi bir lüksü olamayacağını vurgulayan Yücel, kararın tüm yabancı gazetecilere gözdağı olduğunu söyledi.
Savcılığın beraat ettiği hükme itiraz ederek ceza istediğini, mahkemenin ise aynı yazılardan suç duyurusunda bulunarak TCK’nin 301’inci maddesince soruşturma açılmasını istediğini dile getiren Yücel, durumu absürt olarak nitelendirdi.
TIKLAYIN - Deniz Yücel'e 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezası
"AYM kararı gözardı edildi"
Yücel şöyle konuştu:
“Mahkemenin verdiği karar her şeyden önce yasa dışı. Anayasa’ya aykırı bir karar. Çünkü AYM tutukluluğumun hukuki olup olmadığına bakarken tutuklanma sebebim olan röportajlarımı, köşe yazılarımı ve haberlerimi de inceledi. Bunu yaparken önceki savcının iddianamesindeki bir sürü çeviri hatasını da düzeltti ve tek tek tutanağa geçirdi.
“Mesela Cemil Bayık röportajımda, bir terör örgütü zanlısıyla yapılan röportajın ne zaman propaganda kapsamına, ne zaman kamuoyunu bilgilendirme kapsamına girer bunu ayrıntılı olarak hükme bağladı.
“Yani yaptığım işi inceledi ve ‘Burada gazetecilik faaliyeti var’ dedi. ‘Terör örgütü propagandası suçunun işlendiğine dair en ufak bir belirti yok’ dedi ve suç sayılan istinasız tüm yazılarımda ayrıntılı bir analizden sonra aynı sonuca vardı. Bu kararı verirken de sadece benim tutukluluğumu tespit etmekle kalmadı, basın özgürlüğü lehinde önemli bir karar verdi.
"Belki bu kararından politik bir arka perdesi vardı, o günlerin yani 2019 Haziran'ın siyasi konjonktürüyle ilgiliydi. Olsun, iyi bir karardı.
"32. ACM açıkça suç işledi"
“Ama savcının mütalaasına bakıyoruz, AYM kararına ilişkin tek bir cümle yok. 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği karara bakıyoruz, AYM kararı yokmuş gibi davranıyor. Bu gerçekten çok vahim bir durum.
“32. Ağır Ceza Mahkemesi açıkça suç işledi, Anayasa’yı ihlal etti. Ben hukukçu değil, bir gazeteciyim. Ben bunu biliyorsam Ağır Ceza hâkimleri bilmiyor mu?
“Anayasa Mahkemeleri hukuk devletlerinin olmazsa olmaz kurallarından biridir. Mahkemelerde bir hiyerarşi vardır ve AYM en üst mahkemedir. Alt mahkemenin AYM kararına uymamak gibi bir lüksü olamaz.
Karar siyasi mi?
“Buna nasıl cesaret ediyorlar? Demek ki güvendikleri bir şey var. Doğrudan bir talimat alındı mı alınmadı mı bilemem. Bilmediğim gibi bunu iddia da edemem. Ama benim sürecimde bizzat aynı mahkemenin nasıl talimat üzerine hareket ettiğini biliyorum.
“Erdoğan, Almanya Dışışleri Bakanı Sigmar Gabriel’le konuştu. Almanya Başkonsolosluğu Türkiye’yi sessiz bir şekilde terk etmem karşılığında tahliye edileceğimi bana haber verdi.
“Benim iddianamemin hazırlanması bir yıl sürdü. Teklif geldiği sırada iddianame çıktı. Bu sırada avukatlarımdan biri Çağlayan’da ‘Hakim bey, iddianame çıktı ne olacak, kabul ediyor musunuz?’ diye sordu. Hakim ‘Ben de bilmiyorum talimat bekliyorum’ dedi.
“Yani bu örnekler varken kararın hukuki ve bağımsız mahkeme tarafından verildiğini düşünmek oldukça zor. Zaten Türkiye’de hukuk dışı tutuklamalar çok yaşadık. Şahin Alpay, Mehmet Altan, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş… Bir sürü benzer durum var.
“İşin içine tüm bunları katarak mahkemenin tek başına bir karar almadığını tahmin etmek zor değil.”
Savcı itiraz etti, mahkeme yeni soruşturma istedi
Almanya’da sunduğu yazılı savunma için de mahkemenin suç duyurusunda bulunacağını ifade eden Yücel, aynı zamanda beraat ettiği yazılar için mahkemenin TCK 301’den soruşturma açılmasını istediğini aktardı.
Yücel “Bakın bu da bir hak ihlalidir. Sanığın savunması dokunulmazdır. Sanık kürsüsü de Meclis kürsüsü gibi dokunulmaz olmalı. Ama maalesef Türkiye de ikisi de dokunulmaz değil” dedi.
Mahkemenin “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçundan verdiği beraat kararına savcının itiraz ettiğini belirten Yücel şöyle devam etti:
“Ortada böyle absürt bir durum var. Yani aynı mahkeme aynı yazılar nedeniyle beni hem beraat ettiriyor, hem yeni soruşturma açılmasını istiyor hem de savcı aklandığım 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme' suçuna itirazda bulunarak ceza istiyor.
“Ben bu yazıları Türkiye’de çıkan, Türkçe yayın yapan bir yerde yazmadım. Almanya’da Almanca olarak yayınlanan bir gazetede yazdım.
“32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından açıklanan ancak muhtemelen başka bir yerde alınan karar aslen bir uyarıdır. Türkiye Devleti’nin dünyaya sunduğu bir nevi seyahat uyarısıdır.
“Bu suç unsuru olamayacak yazılardan dolayı soruşturma açılması bütün gazetecilere gözdağıdır. Bu Almanya’da Fransa’da ABD’de çıkan bir yazınızdan dolayı sizi burada yargılayabiliriz demektir.”
Savcılığın itirazıCumhuriyet Savcısı İkram Coşkun, Yücel'in "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" beraat etmesine itiraz ederken, Yücel'in Ekim 2016'da Die Welt gazetesinde yayınlanan iki ayrı yazısında geçen "Ermenilere yapılan soykırım" ifadesini ve "Kürt'ün annesini göremeden" fıkrasını suç için delil saydı. Yücel'in 26 Ekim 2016 tarihinde yayımlanan yazısında yer verdiği fıkra şöyle: "Kürtler arasında Türk Devletinin Kürtlere olan tavrını belki de en iyi tanımlayan, en bilindik fıkra şöyle: bir Türk ve bir Kürt ölüm cezasına çarptırılır. Kürt'e son isteğin nedir diye sorarlar. Kürt, kısa bir süre düşünür ve şöyle der: Anneciğimi çok seviyorum, bu dünyadan göçüp gitmeden önce son bir kez daha görmek istiyorum. Aynı soru Türk'e de sorulunca, Türk tereddüt vermeden cevap verir: Kürt'ün annesini göremeden ölmesi..." İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi kararında, Yücel hakkında bu yazıları gerekçe gösterilerek TCK'nın 301. maddesinde düzenlenen "Türkiye Cumhuriyet Devletini, hükümetini, yargı organlarını ve devletin emniyet teşkilatını aşağılama" suçu uyarınca suç duyurusunda bulunulmasına karar vermişti. |
Ne olmuştu?Die Welt Türkiye muhabiri olan Deniz Yücel, dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın özel e-posta adresinin RedHack tarafından hacklenmesine ilişkin kaleme aldığı haberiyle ilgili soruşturma ekiplerine ifade vermek üzere 14 Şubat'ta İstanbul'da gözaltına alındı. "Örgüt propagandası ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla sevk edildiği mahkemece 27 Şubat 2017'de tutuklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili “Bütün bu olayların nedeni meğerse bu teröristmiş. Bu adam terörist, gazeteci değil ve Alman yönetimi ne yazık ki, benim bakanlarımı böyle bir teröristle aynı teraziye oturtuyor. Sıkıntı burada. Almanya Başbakanı Angela Merkel, bana 'Serbest bırakırsanız memnun oluruz' dedi. Dedim ki o gazeteci değil terörist. Deniz Yücel bir ay Almanya Başkonsolosluğu'nda saklandı. Bu adam terörist, gazeteci değil” açıklaması yaptı. Yücel ile aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan gazeteciler Diken internet sitesi editörü Tunca Öğreten, Dicle Haber (DİHABER) Diyarbakır Büro Şefi - editör Ömer Çelik ve BirGün Gazetesi İdari Sorumlusu Mahir Kanaat ile gözaltına alınan DİHA muhabiri Metin Yoksu, Yolculuk Gazetesi Yazı İşleri Müdürü E. S.ve ETHA Sorumlu Müdürü Derya Okatan hakkında hazırlanan iddianameye Yücel dahil edilmedi. Diğer tutuklulardan Çelik ilk duruşmada, Kanaat ile Tunca ikinci duruşmada tahliye edildi. Silivri Cezaevi'nde 354 gün tutuklu kalan Yücel, iddianamesinin hazırlandığı 16 Şubat 2018'de tahliye edildi. Tutuklu bulunduğu dönemde cezaevinden Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) bireysel başvuruda bulunan Yücel'in dosyasını olaydan iki yıl sonra 28 Haziran 2019'de incelendi. AYM, Yücel'in tutuklu kaldığı bir yıllık süreyi hak ihlali saydı ve 25 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti ama yerel mahkeme Yücel’in Berlin’de alınan ifadesinin beklenmesine karar verdi. 13 Şubat’a görülen duruşmada savcı, esasa ilişkin mütalaasını verdi. Yücel'in 15 yıl 3 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, Yücel'in 2016'da Welt gazetesinde yayımlanan çeşitli yazılarında PKK/KCK propagandası yaptığını öne sürdü. 16 Temmuz'da görülen duruşmada kararını açıklayan mahkeme, Deniz Yücel'in "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlamasından beraatine hükmederken, basın yayın yoluyla "PKK/KCK silahlı terör örgütünün propagandasını yaptığı" gerekçesiyle 2 yıl 9 ay 22 gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme ayrıca, gazeteci Deniz Yücel hakkında 2016'daDie Welt'te yayınlanan iki yazısı nedeniyle "Cumhurbaşkanına hakaret" ve TCK'nın 301. maddesinde düzenlenen "Türkiye Cumhuriyet Devletini, hükümetini, yargı organlarını ve devletin emniyet teşkilatını aşağılama" suçları uyarınca suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. TIKLAYIN - Gazeteci Deniz Yücel Tahliye Edildi TIKLAYIN - Gazeteci Deniz Yücel Hakkındaki İddianame Kabul Edildi |
(HA)