Latife Tekin dokuz yıllık yazılı suskunluktan sonra önceki ay iki romanıyla birlikte yeniden edebiyata merhaba dedi: Sürüklenme* ve Manves City**...
Seksenli yılların başıyla birlikte edebiyat okurları ile buluşan Berci Kristin Çöp Masalları, Sevgili Arsız Ölüm ve diğer kitaplarında kırdan kente göç edip de kentlerin varoşlarında hayata tutunmaya çalışan insanları anlatıyordu.
Otuz yıllık zaman dilimi içinde klasik tarifiyle dünya hayli değişti. Yoksulluğun kelimenin tam anlamıyla otomatizasyonu adeta kader haline geldi. Dine dayalı kader üzerinden olmazsa olmazlık tartışmasız bir gerekçe olarak büyük insanlığın alın yazısı oldu. Hani o malum “gemide güverte yolcusu / şosede yayan” olan büyük ve yoksul hem de yoksun insanlığın kaderi.
Zamanın olanca acımasızlığı ile “yürekleri kanatıp” kimilerini sağır dilsiz halde iki kulaklarının üzerine yatırdığı suskun zamanlarda başlarına gelen / gelecek olanı bildikleri / bilebilecekleri halde suskun ve çaresiz kalanların hikâyeleri.
Oysa ne çok, birinin bir diğer hembenzerinin gömleğine ilik düğme olması gerekirken! Bırakın iliği düğmeyi, gömleksiz çırılçıplak kalma hallerini yazmış bir daha Latife Tekin.
Sürüklenme ile Manves City iki bağımsız kitap. Ama ikisini birlikte okuduğunuzda içiçe geçmiş hayatları anlatıyor. Sürüklenme’de uzak ve ülke dışı bir maceralı yolculuktan dönen roman kahramanının yanıbaşında oturan tuhaf bir yolcu, sonrasında bir arabacı ile diyaloglar üzerinden yeni zamanların insanı hiçe sayıp varsıllığı meşrulaştırmayı tartıştırıyor.
Zenginliği meşrulaştırmaya gayret edenlerin çokça dillendirdikleri “dünya ahiret kardeş” olmaklığının aslında koca bir yalan olduğunu bir kez daha anımsatıyor.
Marx’ın 150 yıl evvel “sarayda yaşayanla kulübede yaşayan”ın bir olamayacakları gerçekliğinden hareketle; yaygısını “kiraz ağacının gölgesi”ne serenle, kuru ve çıplak beton üzerine serdiği karton üzerinde yatanın hikâyesinin antagonizmasını bir kez daha dillendiriyor.
Manves City’nin son sayfaları Sürüklenme’nin adeta içinden çıkıp dünyamıza yeniden zuhur ediyor. Ve bu zuhur edişle bir kez daha farkına varıyoruz ki; yoksul ve yoksun mekânlarda ucuz ömürlerin kahkahalarının da gözyaşlarının da kıymet-i harbiyesi yoğ umuş! Değil mi ki, hayat öğretmiş acı ve çıplak gerçeği edebiyatın gücüyle hepimize. (ŞD/EKN)
*Sürüklenme - **Manves City, Latife Tekin, Kasım 2018, Can Yayınları.