Fotoğraf: https://twitter.com/OdtuSavunulmali
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Orta Doğu Teknik Üniveristesi'nde (ODTÜ) önceki gün 5 öğrenci, "Devrimde Kayyumsuz Mezuniyet" töreni girişinde ellerindeki pankartları ve öğrenci kimliklerini polise göstermek istemedikleri için gözaltına alınıp serbest bırakılmasının ardından yaşadıklarını bianet'e anlattı.
ODTÜ Rektörlüğü mezuniyet törenini pandemiyi gerekçe göstererek yapmama kararı almıştı. Ancak öğrencilerin toplumsal konularda mesajlar içeren pankartlarıyla geçiş yaptığı gelenekselleşen mezuniyet töreni yine de Devrim Stadyumu'nda gerçekleşti. Törene atanmış rektör Verşan Kök katılmadı.
Pankartlarını ve kimliklerini polis ve güvenlik görevlilerine kontrol ettirmek istemeyen öğrenciler, mezuniyet günü okulun kapısında 9-10 sivil polis aracı ile karşılaştıklarını anlattı. Kapıdan giriş yapan öğrencilerin ailelerinin araç bagajının arandığını ve alternatif mezuniyetin şüpheli bir eylem konumuna sokulduğunu anlatan ODTÜ'lüler gözaltına alındıktan sonra sağlık kontrolü içim götürüldükleri hastaneden alınan darp raporlarının ise polis tarafından kendilerine verilmediğini söyledi.
ODTÜ'lü öğrenciler o günü şöyle anlattı:
Kapıda sivil polis, araçlar arandı
"Sabah okulumuza gittiğimizde kapıda bekleyen yaklaşık 9-10 sivil arabası ve sivil polisle karşılaştık. Öğrencilerin kendi mezuniyetini organize etmesi onların gözünde potansiyel suç barındıran eylem gibi gözüküyordu.
"Sabahtan kapıda beklemeye başladık. İnsanların pankartları polisler ve güvenlikler tarafından açılıyor, tek tek fotoğrafları çekiliyordu. Uygun bulunmayan 'siyasi' diye tanımlanan pankartlar da alınmıyordu. İnsanlar zorla pankartlarını okula sokmaya çalışıyor. Bir yandan GBT'lerine bakılıyordu. Bir yandan da arkadaşlarımızın ailelerinin araçlarının bagajı aranıyordu. Normalde mezuniyet törenlerinde bu olmaz. Aslında özel güvenliğin de böyle bir şeyi yapmaya yetkisi yok. Ama yanlarında polis olduğu zaman biz bakmazsak polise baktıracağız diyerek tehditvari söylemle arabaların bagajlarına baktılar.
"Bizim pankartımızda da 'Saraya vergi, halka İBAN' yazıyordu. Sonrasında biz arkadaşlarımızla okula girmek istedik ve pankartımızı göstermek istemedik. Polisin ve güvenliğin bizim pankartımıza bakmasının hukuki bir dayanağı olmadığını veya GBT'mize bakmasının, kimliklerimizi kontrol etmelerinin makul şüphe gerektirdiği hususlarda bakabileceğini söyledik. Biz okulumuzun mezuniyetine gidiyoruz. Okulumuza her zamanki gibi gireceğiz dedik.
"O sırada okulun içinde çıkan çevik kuvvet güvenliğin arkasından önümüzü kapattı. Sivil polisler ve güvenlik siz kimsiniz, öğrenci misin, niye buradasın diye bağırmaya başladılar. Bir arkadaşımız da olayın videosunu çekmeye başlayınca eline saldırdı polisler. Polis amiri 'alın bunu' deyince arkadaşımız tuttuk. O sırada bizi çekiştiriyorlar, yerlere atıyorlar, bir yandan da küfür ediyorlardı. Ters kelepçeyle bizi gözaltına aldılar.
"Arabalarının arkasına bindirip Gazi Hastanesine sağlık kontolüne götürdüler. Darp raporu alındı. Ellerimiz kanamıştı ters kelepçe nedeniyle. Dirsek ve bacaklarımızda yaralar oluştu, ensemizde de morluklar vardı.
"Ardından karakola götürdüler, orada belge getirdiler, maske mesafeden dolayı işlem yapılacak dendi. Bunu imzalamayacağımızı söyledik çünkü 'maske mesafe' adı altında polise mukavemet etmişiz gibi işlem yapılacaktı. 'Polise mukavemet eden grubun maskesi yoktu' gibi bir ifade vardı. Bize bir anlamda polise mukavemet ettiğimiz imzalatılmaya çalışılıyordu. Okulumuzun kapısında gözaltına alınırken mukavemet eden bizmişiz konumuna düşürüyor bu bizi.
Darp raporları verilmedi
"Yaklaşık 3,5 saatlik bir sürecin ardından serbest bırakıldık. Bize darp raporlarımız da verilmedi. Hastaneye gidip alacağız. Aslında üç nüshanın birini bize vermesi gerekiyordu fakat polisler inatla vermediği için hastaneden alacağız. İnsan Hakları Derneği'ne de başvuracağız."
"Tamamen keyfi müdahalelerle insanların pankartları içeri alınmadı. Keyfi şekilde insanların arabaları arandı, fotoğraflar çekildi ve GBT'lere bakıldı, sanki olağanüstü hal vardı."
(AÖ)