“Ölürken ne düşünür insan
Bir müzik kutusundaki hatıraları mı?
Taşkın rüzgârların uğultusunu mu?”
İsmail Çekirge
Bu tuhaf ülkenin nefret, kin ve öfkeyle yoğrulu ırkçı tebaasına zaman zaman demek isterim ki; hemen komşu coğrafyanın sakinleri olarak Kürtlerle birlikte yaşamıyor olsaydınız ne yapardınız!
Gece uyuyup sabah uyanınca “acaba bugün Kürtler hakkında nasıl bir kin kusayım da içimin yağları erisin” mi derdiniz!
Farkındayız; sağcınız, dinciniz, Kemalist solcunuz cemi cümleniz büyük ve de büyük çoğunluğunuzun adeta ortak paydanız; “Kürt anasını görmesin”…
Boşuna değil elbet dediklerim.
Mevzu Kürt olunca, Kürdün haklı talepkârlığı olunca ortak sığınağınız “vatan elden gidiyor, bölünüyoruz” oluyor. Halbuki vatanın bir yerlere gittiği yok.
Hezeyanlarınız nedeniyle ülke kaynaklarının hoyratça kullanımından kaynaklı derin yoksulluk haline gark ettiğiniz perperişanlık öylesine kapkara bir örtüye dönüşmüş ki! O kara örtünün altındaki her bir şey görünürlüğünü yitirmiş. Yok sayılıyor.
Sıradan ve Sürüden teba da inanıyor bu yaratılmış / uydurulmuş yalanlara.
Sağcıya sorsan ülke tek milletten oluşuyor. Herkes Türklüğü kabullenirse sorun zaten söz konusu değil! Çünkü herkes zaten Türk!
Dinciye sorarsan İslam dini herkese yeter. Din en büyük örtüdür. Etnik kimlik de neymiş! Aslolan ümmettir.
Solcuya sorarsan geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde kurucu, belirleyici irade olan ittihat terakkinin Türk-İslam sentezidir aslolan; çatısı Kemalizm olan. Ve dahi adına sol denen hücrelerin en derinine işlemiş olan: İspatı vücudu; “Kemalizm küçük burjuvazinin en radikal en sol kesiminin ideolojisi”.
Ortak noktaları; varlık sebeplerinin iktidarı sonrasına etnisite temelli mevzuyu ertelemek.
İslam egemen olursa hak adalet yerini bulur.
Sosyalizm gelirse eşit ve özgür toplumla sorun çözülür.
Bu doku artık tutmuyor. İpliğinden iliğinden, düğmesinden teğelinden, dikiş yerlerinden çatır çutur dökülüyor.
Ez cümle bunca zamandır; “Biz vurulduk, biz kırıldık! Hangi dağda menekşeler göğerdi”… (ŞD/AS)