Danıştay Başkanı Zerrin Güngör (en solda), Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit (en sağda).
Birinci haber… 22 Mayıs 2016 Pazar (Hürriyet) “Yüksek yargı’yla çay hasadı”…
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rize’de dört başkan ve üç bakanla çay hasadı yaptı” cümlesiyle başlayan haber şöyle bitiyor: “ Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ziyaretinde, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Çalışma Bakanı Süleyman Soylu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Orman Bakanı Veysel Eroğlu, MGK Genel Sekreteri Seyfullah Hacımüftüoğlu, Sayıştay Başkanı Recai Akyel, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit eşlik etti”. Kocaman bir fotoğraf ve çay hasadı yapanlar…
İkinci haber(ler)… Başlık; “Yüksek yargı da gezide”…
“Erdoğan, dün (27 Mayıs 2016) Kırşehir’de Ahi Evran Külliyesi’nde düzenlenen 29. Ahilik Haftası kutlamalarına katılıp şed kuşandı. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit ile Danıştay Başkanı Zerrin Güngör’ünde katıldığı törende…”(Hürriyet 28 Mayıs 2016). Fotoğrafta Danıştay Başkanı ile Adalet Bakanı gözüküyor, çay içiyorlar. Diğer fotoğrafta ise Yargıtay Başkanı ile Cumhurbaşkanı yan yana…
“Yüksek Yargı Başkanları Cirit Gösterisi İzledi” başlıklı haberden anlaşılan geziciler; cirit gösterisi izlemişler ve eğer doğruysa aralarında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Akarca da varmış.(28 Mayıs 2016)
Üçüncü haber… Şimdilik yok. Ama yurtiçi gezilerine çağrılmakla onurlandırılan Yüksek Yargı, yurtiçi gezilerine Devlet Başkanı ile katılmaktan onur duyduğu için mutlaka haber olacaktır…
Hayret edilecek haberler gibi gelmiyor ve sanki olağan(mış) gibi gözüküyor. Çay hasadı yapanlar, cirit gösterisi izleyenler arasında yüksek dereceli yargı organlarının başkanlarının varlığı hiç şaşırtmıyor…
İşin aslı; çok şaşırtan, çok üzüntü veren, çok tuhaf ve iç burkan fotoğraflar, haberler ve olup bitenler…
Sanırsınız ki; ertesi gün bütün yargıçlar çok kızacak ve bu haberler nedeniyle Yüksek Yargı Organlarının Başkanlarını sert biçimde kınayacak! Hayır, öyle bir şey olmaz, olmadı zaten. Ses çıkaranlar, olup biteni protesto ederek görüşlerini açıklayan yargıçlar ve hukukçuların kimler olduğunu biliyoruz. Sadece haber olabilen medyada görüşleri ve tepkileri haber olabildi… Gerisi yargı mensuplarında derin bir sessizlik!
Bir dahaki sefere yurtiçi gezidir gelin diye eğer fındık toplamaya çağırırlarsa gitmeyin.
Yüksek yargı böyle haber olmamalıydı, o zaman böyle yapmamalıydı. Daha başında böyle bir daveti geri çevirmeli ve reddetmeliydiler. Yapamadınız mı, yapmadınız mı?
O zaman çay toplarsınız, cirit gösterisi izlersiniz ve yurtiçi gezide yönetici gruba uyarsınız, tuhaf ve iç daraltan biçimde haber olursunuz, ama ne gam!
İstisnaları dışında, diğer yargı mensupları –umarım yanılıyorum ve haksızlık ediyorum- gıpta ederek bu haberleri okumuşlardır! Belki de aynı fotoğraf karesinde yer almak için ne yapmak gerektiğini bile düşünmüşlerdir… Başka bir çay hasadı veya Ahi Evran kutlamaları zamanına kadar yüksek yargının yüksek yargıçlarına sorsunlar, yükselirler.
Hasat zamanı; ekin biçme işinin en uygun biçilme ve ürün kaldırma zamanı demektir.
Baklava yapımında kullanılan Antep fıstığında ''boz fıstık'' için önümüzdeki aylar hasat zamanıdır, Eylül’ün başında da ''kırmızı kabuklu'' fıstığın… Hasadın yapılma şekli ve zamanı zeytinin kalitesi üzerinde etkilidir. Cevizin hasat zamanı cinsine, iklime, o yılın yağış ve sıcaklık değerleri ile bahçenin rakımı gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir.
Buğdayın Haziran - Temmuz aylarını bulan biçilme zamanına ekin orağı denir. Biçilecek tarlası olanlar için ekin orağında imece ve ırgatlık vazgeçilmez unsurlardır
Ne dersiniz buğdayın hasat zamanı geldiğinde imeceye katılır mısınız?
Ama soru yanlış oldu imeceyi bilmezler, hasat zamanlarını takip edemezler. Çünkü yüksek yargının işlerinden birisi de artık politikacılarla, devlet erkânıyla, Cumhurbaşkanı ile hasat zamanı yurtiçi gezilere katılmak oldu. Gezilerin süreceği ve gezicilerin yurtiçi gezilerine katılacağı anlaşılıyor. Haberler ve fotoğraflar, sanki gözümüze sokar gibi yargının ne kadar bağımsız olduğunu göstermek istercesine malûmun ilânı gibi…
Bu sefer ki yurtiçi gezileri çay hasadına ve Ahi Evran kutlamalarına denk geldi.
Ahilik, Hacı Bektaş-ı Veli'nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilâtıdır ve çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Kendi kural ve kurulları vardır. Ahilik iyi ahlakın, doğruluğun, kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir.
Ahilik deyince iyi ahlak aklıma geldi ve hatırladım… Neyi mi?
Eğer unuttuysanız; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun 23 Nisan 2003 tarihli 2003/43 Sayılı oturumunda kabul edilen "Birleşmiş Milletler Bangolar Yargı Etiği İlkeleri"ni hatırlatırım. Aklınızda tutun ve yargıçlara yönelik "meslek ahlakı standartlarını" oluşturmak amacıyla kabul edilmiş olan bu ilkeleri, unutmayın…
Bağımsız yargı meşruiyet ve hukuk devleti ilkelerine saygı açısından önemlidir, çünkü yargının iç tutarlığı ve yargı sistemine olan kamusal güven demokratik toplumun özüdür. Hâkimler genelde toplumdan, özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır. Yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp, aynı zamanda öyle görünmelidir de.
Bütün bunları unuttunuz çay hasadına gittiniz. Belki Ahi Evran, hatırlatmıştır meslek ahlakı standartlarını ve yargı etiği ilkelerini, kim bilir!
Hâkim ve savcıların hukuka, etik kurallara aykırı davranışları hakkındaki Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/5-83 Esas, 2007/244 Karar nolu 20.11.2007 tarihli kararını unuttunuz.
Hatırlatmak isterim… Kararda deniliyordu ki; “Hâkimlerin/savcıların görevlerini hangi esaslara göre yapmaları gerektiği konusunda mevzuatımızda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Bununla birlikte, bu konudaki en önemli uluslararası metin Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun 23 Nisan 2003 tarihli oturumunda kabul edilmiş olan Bangalor Yargı Etiği İlkeleri'dir. Nitekim Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 27.06.2006 gün ve 315 sayılı kararı ile de Bangalor Yargı Etiği İlkeleri'nin benimsenmesine karar verilmiş ve bu husus Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nce tüm hâkim ve savcılara genelge şeklinde duyurulmuştur. Bu belgede 6 temel değerden bahsedilmiş ve bu değerlere ilişkin ilkeler tanımlanmıştır.
Adı geçen belgede korunan değerler; bağımsızlık, tarafsızlık, doğruluk ve tutarlılık, dürüstlük, eşitlik, ehliyet ve liyakat olarak sayılırken, diğer kapsamlı açıklamaların yanında bağımsızlıktan; (…) tarafsızlıktan (…) doğruluk ve tutarlılıktan (…) dürüstlükten bahsedilirken, (…) Ayrıca hâkim, yargı görevinin yerine getirilmesinde, herhangi bir kimsenin kendisini etkileyebileceği izlenimine ne kendisi yol açmalıdır, ne de başkalarının böyle bir izlenime yol açmalarına müsaade etmelidir. (…) ehliyet ve liyakatten bahsedilirken, "Hâkim, yargısal görevlerini layıkıyla yerine getirilmesine uygun düşmeyen davranışlar içerisinde bulunamaz. "denilmek suretiyle bir hâkimin ( savcının ) uyması gereken etik değerler özü itibarıyla ortaya konulmuştur.”
Anlaşılan HSYK’nın 27.06.2006 gün ve 315 sayılı Kararı, Yargı Mevzuatı Bülteni sayı 317’de Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nce yapılan duyurunun ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.11.2007 tarihli kararının hasat zamanı…
Yüksek dereceli yargıçlar korunan değerlerden vazgeçtiler…
Memlekette ne ekilip biçilecek toprak bıraktılar, ne tarım, ne hukuk, ne de adalet…
Tarımda ve yargıda hasat zamanı; eğer toplanacak ürün veya adalet kalmışsa… (Fİ/HK)
* Fotoğraf: Kayhan Özer - Rize/AA