* Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nde HDP'li Ahmet Türk ile.
HDP baraja takılır mı?
Cumhurbaşkanı ilk turda mı seçilir, ikinci turda mı?
İkinci tura kim kalacak? Erdoğan’la birlikte İnce mi Akşener mi?
Demirtaş ikinci tura kalamazsa HDP kimi destekleyecek?
HDP seçmeni Akşener’e oy verir mi? (Bu soruya HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan net bir cevap vermişti.)
Şimdilerde cevabı en çok merak edilen sorular bunlar herhalde.
Bir de bunlara “Cumhurbaşkanı kim olursa olsun, meclis dağılımı nasıl olursa olsun, şu ekonomik kriz nasıl atlatılacak?” eklemek lazım ama bu yazıda bu sorunun cevabını aramayacağız.
HDP’nin baraj sorunu var mı?
Etrafımda küçük çaplı bir anket yaptım. Deneklerin hepsi HDP seçmeni ve hepsine tek bir soru sordum: HDP’nin baraj sorunu var mı?
HDP seçmenlerinin her biri farklı cümlelerle aynı şeyi söyledi: “HDP’nin baraj sorunu yok, HDP’nin önüne set çekme hesapları var!”
HDP’nin baraj altında kalması Cumhur İttifakı’na yarayacak ve bu ittifak devletin her hücresine hâkim… E hâl böyleyken, şu veya bu şekilde HDP’nin baraj altında bırakılacağına dair endişe, yabana atılır değil!
Peki, HDP’nin baraj altında kalması sadece meclis dağılımını mı değiştirecek yoksa ikinci tura kalması muhtemel cumhurbaşkanlığı seçiminde de belirleyici olacak mı?
Eğer CHP Muharrem İnce’yi ikinci tura taşımak, ardından da Cumhurbaşkanı seçtirmek istiyorsa, HDP’nin baraja takılması ihtimalini tekrar düşünmek zorunda. Çünkü HDP seçmeninin ikinci tur eğilimini belirleyecek olan kuşkusuz partilerinin barajı geçip geçmemesine göre belirlenecek!
HDP seçmenlerinin CHP’den belki de ilk defa bir beklentileri var: O da sandıklara sahip çıkmaları…
Bizzat Muharrem İnce tarafından ifade edilen “dokunulmazlıkların kaldırılması” hatasından böylece dönülmüş olduğunun sinyalleri somut olarak verilebilir. Her ne kadar HDP Millet İttifakı’nın dışında tutulsa da ve Kürtlerin CHP’yle tarihsel sıkıntıları olsa da, HDP seçmeninde CHP’nin samimi bir özeleştiri ile bu süreçte deyim yerindeyse HDP’ye sırtını çevirmeyeceği umudu, daha doğru bir ifadeyle beklentisi var. Ancak CHP’den bu beklentiye dair Muharrem İnce’nin Demirtaş’ı ziyaret etmesi, “dokunulmazlıkların kaldırılması hataydı” ve “sıkıntı olursa 50 bin avukatla YSK’ya gideceğim” demesi dışında bir emare yok.
HDP baraj altında kalırsa, İnce’ye ne olur?
Ancak siyasette aleni ve genel olanlar dışında, gizli ve yerel olarak yapılan ittifakların da olabileceğini biliyoruz. Bundan “HDP ve CHP arasında örtük bir anlaşma var” sonucu çıkmaz ama olmaması için bir neden de yok. Zira “Hele bir ilk tur sonuçlarına bakalım, sonrasına Allah kerim” denilip bazı hesaplar titizlikle yapılmazsa, 25 Haziran sabahı CHP için de, HDP için de, İYİ Parti için de hüsran olabilir. HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen’in deyimiyle “Ya atı alan Üsküdar’ı geçecek ya da HDP barajı aşacak!”
Bu hüsran, HDP’nin çıkarması muhtemel 80 milletvekilinin en az 60’nın Cumhur İttifakı’na gideceğiyle sınırlı değil tabi. Bu demoralizasyonun HDP seçmenini, ikinci tur olasılığında, İnce ya da Akşener’e yönelteceği büyük bir yanılgı olur ki boykot seçeneği çok daha güçlü bir eğilim olacaktır. Bu durumda R.T. Erdoğan Cumhurbaşkanı, Cumhur İttifakı da mecliste çoğunluk olur. Ondan sebep hesapların, oy potansiyeli olarak zaten baraja takılması muhtemel görünmeyen HDP’nin barajı geçmesi üzerine, yani sandıkların canla başka korunması üzerine yapılması akla en yatkın seçenek olacaktır.
Bir de Akşener’in ikinci tura kalma olasılığı var. Hatta Akşener bu olasılığın İnce’nin ikinci tura kalması ihtimalinden yüksek olduğunu iddia ediyor ve ekliyor: “Muharrem İnce ikinci tura kalırsa Erdoğan açık farkla kazanır.”
Akşener’in bu iddiasından sonra CHP’nin “ikinci tura Muharrem İnce kalırsa, Akşener’in tavrı ne olur?” sorusu üzerine oturup düşünmesi, “ince ince” hesap yapması gerekiyor.
Akşener’li ihtimallere ilişkin, İrfan Aktan’ın Gazete Duvar’daki “Erdoğan neden Akşener’e “eyy” demiyor?” başlıklı yazısını okumanızı tavsiye ederek, İnce’nin ikinci tura kalmasında da kilit rolün, CHP’nin samimiyetine bağlı olduğunu söylemek yerinde olacaktır.
24 Haziran CHP’nin samimiyet testi…
HDP’nin, ister baraj altında, isterse de üstünde olsun, her iki seçim için de kilit parti olduğu hususunda herkes hemfikir… Çünkü HDP Kürt meselesinin bütünlük içinde, barışçıl çözümünün vazgeçilemez bir parçası. Sıkıntı şu ki HDP seçmeninde, HDP’nin kriminalize edilmesi sürecine sacayağı olan CHP’nin, deyim yerindeyse HDP’ye yine yamuk yapıp yapmayacağı kaygısı var. İşte bu yüzden 24 Haziran bir bakıma CHP’nin Kürt meselesine dair, bir samimiyet testi de olacak… Bu testten başarıyla çıkmanın yolu ise basit; sandıkları korumak!
Herhalde CHP seçim beyannamesinde ifade edildiği gibi Kürt meselesini TBMM çatısı altında çözmekte samimi ise, bu çatının altında HDP’nin de olması gerektiğini düşünüyor olmalı… (BA/HK)