Biz kadınlar ne çileli yaratıklarız! Ne çok bela saçıyor (!), ne çok belayı üzerimize çekiyoruz. Baş belası tabirinin çıkış sebebi de kullanıldığı cümlelerin öznesi de biziz!
Kim ne yapacaksa, nasıl yapacaksa yapsın ve türümüzü ortadan kaldırsın da herkes rahatlasın artık! Zira çok sıkıldık, hangi kıyafeti giyineceğimizden, ne durumlarda sokağa çıkabileceğimize, kaç çocuk doğurup vatana ‘hibe’ edeceğimize kadar her şeyimize karışılmasından, kıyafetimiz üzerinden siyaset yapılmasından, sürekli konunun dönüp dolaşıp bize getirilmesinden. Çok bunaldık!
Tanrım biliyorum sen bunları zaten biliyorsun ama ben yine de sana hem içeriden hem dışarıdan haberler vereceğim bizler hakkında.
Mesela bak İran’da erkekler bizi meclislerinde istemiyorlar, çok seksi buluyorlar çünkü.
Ben mi yanlış biliyorum yoksa ‘erkek’lerin çoğunun aklı zaten ‘seks’ ile bağlantılı çalışmıyor mu?
Her şey seks, seks, seks. (tam üç kere, hem de üst üste seks yazdım, beni de kovmasınlar! Tamam bir meclis üyesi değilim ama, editör var.) Meclis diyordum, evet Tanrım, aldığımız oyları hiçe sayıp dışarı atıveriyorlar. Daha çok yeni bir haber bu. Güzel bir kadını belediye meclisinden atıverdiler öylece. Seksi şey seni aramızda istemiyoruz dediler.
Model gibiymiş, yazık! Seksi ol tabii ama evinde seksi ol! diyorlar, ne işin var erkeğin meclisinde! Haydi Evine!
Daha neler var neler! Önceden yazacaktım ama boş ver demiştim Tanrım, şikâyet etmek istememiştim. Kadınlar çok dır-dır ediyor diyorlar sonra. Aman desinler, yazıyorum.
Bunu biraz da gülümseyelim diye yazıyorum (sahi Tanrım seni bize hep kötü yönlerinle tanıştırdılar, Allah kızar, Allah yakar, Allah belanı verir gibi. Öyle değilsin ama biliyorum ben) Mısır’da, hani bu aralar insanlarıyla hiç ilgilenmediğin, kendi başlarına bıraktığın Mısır evet, bir üniversite var, bilirsin ünlü bir yer.
Oradaki profesörlerin sözleri fetva sayılır hani. El- Ezher, hah, o işte! Orada bir profesör,- bakma böyle tanıttığıma kendisi Hadis Bölümü başkanı olur,- geçenlerde dedi ki eğer biz kadınlar işyerlerimizdeki erkekleri emzirirsek akrabaya dönüşür, artık tacize uğramazmışız.
Bak bak! Tabii bir de alt limit koydu, en az beş defa emzirmemiz gerekiyormuş. Tabii yalanladır amcayı. Bence profesör aslında başka bir konuya dikkat çekiyordu. ‘Erkek’lerin hevesi elde edene kadardır derler ya hani; beş kez öperse memeyi- emzirirse pardon- elde etmiş sayılır, artık n’apsın? Başka memelere de dudak açmak lazım değil mi? Tövbe tövbe.
Güldük eğlendik tamam ama biraz da kötü şeylerden bahsedeceğim. Burada biraz ciddileşiyorum kusuruma bakma. Dilde denge olmalı, ayar olmalı ama dilimin ayarı kalmadı, elimde değil.
Her gün yeni bir tecavüz haberi okuyoruz gazetelerde, kız erkek demeden küçücük çocuklara, engellilere, ülkeye gelen turistlere, sokakta gezen kadınlara, evinde oturan camdan bakan kadınlara, evinde oturan ama paraları olmadığı için ailesi tarafından ‘satılan’ genç kızlara (…) şu pis ‘erkek’ler durmadan saldırıyorlar.
Tanrım yoksa sen erkekleri yaratırken onlara bizden fazla organ, bizden az vicdan mı verdin? Ben artık fabrika ayarlarında sorun olduğunu düşünür oldum. Biliyorum kızıyorsun, ama ben de çok kızgınım inan. Hem bunları yazmasaydım da bilecektin ne düşündüğümü. İçinde tutmayı, söylememeyi öğrenemedi bu zavallı kulun. Bağışla.
Tanrım, aramızda kalsın ama bir de bu ‘erkek’ler senin emirlerini hiç yerine getirmiyorlar benden demesi. Onları bildiğin gibi yap lütfen, ama rica ediyorum biz de görelim biraz.
Adaletinin bu fani dünyada da tecelli ettiğini görmek istiyoruz. Sen haktan, adaletten bahsettin kitaplarında, insan hayatının her şeyden üstün olduğundan.
Bunlara göre ‘namus her şeyin üzerindedir’ değildir, değil mi Tanrım? Kimsenin kimseyi öldürmeye hakkı yoktur. Bizi niye öldürüyorlar o zaman?
Hem namus ne Tanrım, töre ne, aşk ne? (burada Allahın aşkına yazacaktım ama sana yazamadım Tanrım, nasıl yazılır ki, ‘aşk ne senin aşkına’. Yok olmadı işte, iyi ki yazmamışım) Öldürüyorlar bizi Tanrım, her şekilde!
Çok dertliyiz be Tanrım, gerçekten. Diyeceksin ki ‘kendi kurallarınızı koyun, hukuku işletin.”
Haklısın da. Hem vallahi hem billahi.
Ama biz bir eşeklik ettik, başımıza ‘erkekler’ getirdik. Yanlış anlama bir kaç tane kadın milletvekilimiz var mecliste ama ya yetmiyorlar ya da onları dinleyen yok.
Bir de güç denilen şeyi erkeklikle bağdaştıranlar var ki onlar kadın da olsalar ‘erkek’ler işte.
Ben yine de günahlarını almayayım hepsinin. Bak yine şikâyet gibi olacak ama yeni bir anayasa hazırlıyorlar bize, komisyonda sadece bir tane kadın vekil var.
Ah! Yanmışız, ağlayanımız yok bizden başka.
Gerçi bazen biz bile ağlayamayacak kadar alışıyoruz halimize, sıradanlaşıyor dehşet veren olaylar, ki bu daha fena!
Sevgili Tanrım,
Aslında yazılacak daha çok konu, anlatılacak sürüyle dert var fakat her bir kulundan, en az bu kadar uzun bir liste aldığını varsayarak şimdilik burada bitiriyorum.
Biz yine bir çaresine bakacağız bu sorunların, kendi yöntemlerimizle. Ama birazcık yardım da fena olmazdı hani.
Amin. (SK/HK)