T.A İrlandalı bir anne ve Faslı bir babanın kızı olarak ABD'de dünyaya gelmiş. İlk bakışta teninde ve gözlerinde Afrika coğrafyasının izlerini görmek mümkün.
Uzunca bir dönem kendisini Fas kültürüne ait olmak için zorlamış olsa da aslında her iki kültürün izlerini taşıyor:
''Ben İrlanda'da büyüdüm ama her yaz tatile Fas'a giderdik. Benim için Fas çok farklıydı. Hep bir şekilde buranın kültürüne ait olmaya çalıştım. İnsanın kendisini bir şeyin parçası olmak için zorlaması kolay değil.
Önceden bana 'Müslüman olmalısın' dediklerinde, 'Evet, Fas'ı çok seviyorum, Müslüman olmak istiyorum' diye yanıt verirdim.
Bir kaç sene denedim de... Ramazan ayında oruç tuttum, namaz kılmayı öğrendim.. Ama bir süre sonra öyle bir noktaya geldi ki, bunları gerçekten istediğim ya da inandığım için değil, kültürün bir parçası olmak için yaptığımı fark ettim.
Fas'ta kadın olmak birtakım kısıtlamalara maruz kalmak demek. Fas'a geldiğimde ben turist değilim.
Buradayken Faslıyım ve kadınım.
İrlanda'da bir çok şeyi rahatça yapabiliyorken Fas'tayken işler değişiyor.
26 yaşındayım ama burada akrabalarım sokakta yalnız yürümemi istemiyor. Evde kalmam daha uygun görülüyor. Evlenene kadar dışarı yalnız çıkmana izin verilmiyor diyebilirim.
Evlenene dek ebeveynlerinin boyunduruğu altında yaşıyorsun. Özgürlüğünü ilk tattığın dönem, eşinin de aynı ebeveynlerin gibi olduğunu fark edene kadar geçen süre oluyor.
Ben buna katılmıyorum. Bir çok kadın özgür olabilmek için genç yaşta evleniyor. (Tabii hepsi değil, aşık oldukları için evlenenler de var.)
Çünkü evlenmeden önce sevgili olamıyorsun, kız arkadaşlarınla dışarı çıkamıyorsun, mutlaka bir erkeğin yanında varlığı gerekiyor. (Bu durum neyse ki son zamanda biraz da olsa değişmeye başladı.)
Kuskus hikayesi
Fas'a tatile geldiğimiz yazlardan birinde -13,14- yaşlarımda biraz kilo almıştım. İnsanlar kilomla ilgili olarak yorum yapmaya başlamışlardı.
Ya hamile olduğuma dair şakalar yapıyorlar ya da şişman olduğumu söylüyorlardı. Kimsenin dilinin filtresi yoktu. İrlanda'da da bu tür yorumlar yapıyorlardı ama Fas'ta daha fazla maruz kalmıştım.
Dolayısıyla, ilerleyen senelerde artık bedenimden ve kilomdan utanır hale gelmistim.
Denize gittiğimiz zamanlarda bikini giymek istemezdim. Kimi zaman şortumu da yanıma alır şortumla ve üstüme geçirdiğim bir tişört ile denize girerdim. Bedenimi göstermek istemezdim.
Fas'ta yemekler genellikle hep bir arada tek bir masanın etrafında, ortaya konulan büyük bir tabaktan yenir.
Ben genelde ailemle birlikte yemekten kaçınırdım. Çünkü kendimi rahat hissetmezdim, kilomla ilgili yapılan yorumlardan rahatsız olurdum.
Kuskus, Fas'ın geleneksel yemeğidir. Cuma günleri hep birlikte kuskus yenir. Ve herkes orada olmak zorundadır, bunun istisnası yoktur, herkes birlikte yer.
Ben de ucundan biraz alıp, kuskusu sevmediğimi söyleyerek masadan kalkardım. O kadar uzun dönem kuskusu sevmiyormuş gibi davrandım ki 16-17 yaşlarımda artık kuskusu sevmediğime ikna olmuştum.
Hatta üç sene öncesine kadar bunu fark etmemiştim bile. Bir gün durdum ve dedim ki ''Ben neden kuskus yemiyorum. Ben kuskusu severdim!''.
Seneler geçtikten, kendime ve bedenime olan özgüvenimi kazandıktan sonra tekrar kuskus yemeye başladım.
Çünkü, kuskusu da bedenimi de seviyorum." (ST/PT)
Projeye ait sosyal medya hesabı:https://www.instagram.com/autruitr