Bir zamanlar Akdeniz'in en işlek limanlarından olan kozmopolit Selanik, Yunanistan'ın içine düştüğü iktisadi ve sosyal krizden etkilenmesine rağmen mücadelesini dirayetle sürdürüyor.
Tüm imkânsızlıklara rağmen bu sene de Uluslararası Selanik Film Festivali organizatörleri 15-24 Mart tarihleri arasında 21'inci Yüzyıldan Manzaralar başlığını taşıyan ve politik içeriğiyle dikkat çeken15. Belgesel Festivalini gerçekleştirmeyi başardılar.
Geçen hafta sonu ülkenin kuzey bölgelerinden Selanik'te toplanan 15 bin kişi de Kanadalı Eldorado Gold maden şirketine verilen altın arama ruhsatlarını protesto ederken ülkenin ikinci büyük şehrinin direniş gücünü kanıtlamış oldu.
Üst düzey festival
Kısa ve uzun metrajlı 200'e yakın belgeselin gösterileceği 15. Selanik Belgesel Festivali'nde Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Federasyonu FIPRESCI jürisi biri Yunanistan'dan, biri yabancı olmak üzere iki esere ödül verecek.
Almanya doğumlu Suzan Şekerci etkinliğe Mama Coca adlı belgeselle katılıyor; Kolombiya/Almanya ortak yapımında dünyadaki kokain trafiği ve Kolombiya halkı üzerindeki etkileri irdeleniyor.
Nisan ayında İKSV'nin düzenlediği İstanbul Film Festivali sırasında da gösterilecek Almanya/Türkiye ortak yapımı Elveda İstanbul/Adieu İstanbul ise şehrin çirkinleşen suretine hazin bir bakış atıyor. Dieter Sauter'in yönettiği belgeselde bir Rum "Taciz, saldırı ve sürgün…
Sürekli soğuk bir korkuyla yaşadık!" cümlesini telaffuz ederken azınlık cemaatlerinin duygularına tercüman oluyor adeta. Günümüzde akbabaların saldırısına uğramışa benzeyen İstiklal caddesindeki dükkânların yarısı Rumlara aitken özellikle 6-7 Eylül 1955 talanları sonrasında semtin çehresi hızla değişmiş, şehrin köklü sakinleri dünyanın dört bir yanına saçılmıştı. Belgesel İstanbul'un kimliğini yüzyıllar içinde oluşturmuş farklı kültürlerin tamamen yok olma tehlikesini sorguluyor.
Selanik'in şeref konuklarından biri Şilili yönetmen Patricio Guzman. Muhalif yönetmen en son Nostalgia De La Luz/Işığa Özlem adlı belgeselde kamerasını askerî diktatörlük sırasında kaybolan bireylerin yakınlarına yöneltmişti; yakaladığı şiirsel dille konuya apayrı bir bakış getiren Guzman'ın retrospektif bölümünde 1975'ten günümüze dokuz eserine yer veriliyor.
Şubat ayında düzenlenen 63.Berlin Film Festivalinden ödüllerle çıkan Öldürme Eylemi/The Act of Killing'in prodüktörü Signe Byrge Sorensen ve satış temsilcisi Philippa Kowarsky de Selanik'te gösterilecek irkiltici yapım hakkındaki masterclass'a katılacaklar. 12.Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali !f kapsamında, İstanbul ve Ankara'da seyircileri dehşete düşüren gerçeküstü yapım 60'lı yılların ortasında Endonezya'nın komünist avına odaklanıyordu. ABD destekli operasyonun failleri, varlığı hâlâ kabul gören paramiliter çete veya resmî güvenlik kuvvetleri mensupları, işledikleri cinayetler ve yaptıkları işkencelerden hiç utanmadıkları gibi yönetmen Joshua Oppenheimer'a en mahrem duygularını açmaktan ve olayları bir eğlenceymişçesine tekrar canlandırmaktan da çekinmiyorlardı.
Altın avcıları
Müzik ve Dans, Dünyadan Manzaralar, Portreler, Anlatılacak Hikâyeler, Çocuklar için Belgeseller ve Yunan Panoraması gibi bölümlerin dışında Selanik'teki festivalde Habitat, Hafıza Kayıtları ve İnsan Hakları bölümleri de fazlasıyla ilgi çekecek gibi görünüyor.
Şehrin doğusunda yer alan ve mübadele sırasında özellikle Marmara bölgesinden göç edenlerin yerleştirildiği Halkidhiki yarımadasında altın çıkarmak üzere Kanada'lı şirket Eldorado'ya verilen dört ruhsat bölge halkının isyan duygularını kabartmış durumda.
Selanik'te toplanan binlerce protestocu altın cevheriyle bir arada bulunan arseniğin ve madenin çıkarılması için kullanılacak siyanürün felakete sebebiyet vereceğini biliyorlar. Bazı kesimler tarafından ülkenin içine düştüğü kriz durumunda can simidi gibi görülen projenin sahipleri atıkları güvenli bir şekilde muhafaza edeceklerini iddia etseler de yerel uzmanlar kendi araştırmalarının sonucunu beklerken girişimlerin durdurulması için mahkemelere dava açmış durumda.
Su kaynaklarının kirleneceği, turizmin, çiftçilik ve hayvancılığın sekteye uğrayacağı bölgede 1.300 kişilik istihdam yaratılacağı söylense de meydana gelecek çevresel felaketle 35.000 hayatın altüst olacağı görüşü hâkim.
El Cezire'nin haberinde belirtildiği üzere projenin bir an önce uygulamaya sokulması için fazlaca baskının olması halkın kuşkulanması için yeterli bir sebep gibi görünüyor, dağlarını ve ırmaklarını küresel furyaya teslim etmek istemeyenler seslerini yükseltiyor.
Ağır sanayinin gücünden çok şey kaybetmiş olmasından dolayı işsizlik oranının %27'ye ulaştığı bölgede insanlar yine de kendi imkânlarıyla bellerini doğrultmayı tercih edeceklerini haykırıyor.
Hoşgörüleriyle anılan bazı Osmanlı padişahlarının desteklerini esirgemediği Aynaroz manastırlarının da yer aldığı Halkidhiki yarımadası sakinleriyle tecrübelerimizi paylaşmakta fayda var. (MT/HK)