Bu yazıyı kurban bayramı sabahının erinde yazıyorum. Bir fotoğraf düştü önüme, mazisi elli yıllık, 1975’te çekilmiş. Şimdilerde kente konuk olarak gelen yerli-yabancı turist tebaasının pek itibar ettiği bir mekândir kadim Suriçi’nin 500 yıllık Hasanpaşa Hanı.
Malum, bizde hemen her şehrin kaderi böyledir. Asfaltı döşerken eski kırık dökük olanı kaldırmaz, onun üzerine yeniyi sererler.
Bu sebeple de her bir kaç yılda bir serilen asfalt yenilenirken, öbür yandan da yolun kodunu yükseltir ve önceleri yolla aynı seviyede olan mekânlara bu kez merdivenle-basamakla inilir.
Ulucami’ye yedi basamakla inildiği gibi Hasanpaşa Hanına da beş basamakla iniliyor şimdilerde.
Halbuki fotoğraf karesine bakıldığında hemen kapının üzerinde “taç otobüsleri” tabelası görünendir. Hem sadece Bitlis’e yolcu taşıyan Bitlis firmasının otobüs yolcularının transfer edildiği araçları değil, kimi ilçelere giden minibüsler de o hanın içinden yolcularını alır giderdi.
Fotoğrafta bir başına yazıya vesile olan Han kapısının üzerine monte edilmiş tabela durur ve günün belli saatlerinde o kapının önünde “Hadê, Bitlis’e, Tatvan’a, Muş’a, Erdiş’e (Erciş), Van’aaaaa…” diye bağıran çığırtkan kahyanın sesi duyulurdu.
Fotoğrafta bir de detay: Şehir halkının belleğinde “veli” olarak genel kabul gören öldüğünde devasa bir kalabalıkla camiden kaldırılıp defnedilen şehrin “deli”si Alişan var.
Ben bu yarım asırlık fotoğraftan yola çıkarak bayram sabahı bu bayram yazısını sahi niye yazdım ki!
Dün, arefe günü aynı yerden yürürken şöyle bir baktım maziye ve güne. Cadde, kaldırımlar seyyar satıcılarla doluydu. Tac’ın çığırtkan kahyasının sesinin yerini; şeker, kıyafet, çerez, kahve, tatlı satıcılarının sesi doldurmuştu.
Ve, ve bayramları artık bayram gibi kutlayanların yerini, tatil olarak değerlendiren yerli turistler her bir yanda dolanıyordu.
Konuk gelen dostları götürdüğüm ciğerciyle cadde üzerindeki sokağın başında karşılaşıp selamlaştık. “Durum nedir ?” dedim. “Abê erken paydos ettik. Yarın bayram, hazırlığımız tamam. Geçen bayram ciğer tez bitmişti. Bu bayram tedariğimiz iyidir” dedi.
Hade o halde ciğer, yürek, dalak, qeşhe bayramınız kutlu olsun.
E, zaten kurbanlık niyetine kesilen hayvanların etini de kavurma yapıyorsunuz ya! Size de afiyet olsun…
İyi ki hem deli hem de veli Alişan yaşamıyor. Maazallah “Hani, insan nerde! İnsan arıyorum, insan” derdi…
(ŞD/EMK)