Dersim'deki (Tunceli) avukatlık büromdayım. Biri geldi. Tanıştık, yakın köylüm olduğunu söyledi. Tabii hukuksal bir mesele... Dava açmak için gelmiş.
Sordum anlattı... Üç kardeş olarak kendilerine babalarından kalan Karşılar Köyü'ndeki mal varlıklarına bölgedeki malum sebeplerden 1990'lı yıllardan itibaren ulaşamadıklarından, tazminat talebiyle Zarar Tespit Komisyonu'na başvurduklarını, fakat taleplerinin reddedildiğini ifade etti ve Komisyon kararının iptali amacıyla dava açmak istediklerini...
Elinde bulunan belgeleri inceledim. Büroma gelen Musa Kaçar, mal varlıklarının tapuda aslında ölü babası Rıza Kaçar adına kayıtlı olduğunu söyledi. Babasının kaç mirasçısı olduğunu anlamak için Mirasçılık Belgesi'ne ve Nüfus Kaydı'na baktım. Babası Rıza Kaçar'ın iki evlilik yapmış olduğunu ve ilk eşi ile ilk eşinden olma çocuklarının hepsinin ölmüş olduklarını, tümünün ölümünün 1938'e tarihlendiğini görünce sordum, anlattı...
38 Katliamı'nda babasının ilk eşi ile o eşinden olma tüm çocukları, yani üvey kardeşleri katledilmişler... Babası sonradan yeniden evlenmiş, bu defa da Musa Kaçar ile diğer iki kardeşi dünyaya gelmiş...
Halvoriye
Musa Kaçar Dersim'in Halvoriye (Karşılar) Köyü'nden. Halvoriye 38'de en insanlık dışı, en vahşi katliamların yapıldığı yerlerden biri... Tunceli şehir merkezini Ovacık ilçesine bağlayan karayolu üzerindeki Siliç Köprüsü geçildikten yaklaşık birkaç yüz metre sonra Munzur Çayı'nın bu yakasında tepelik bir alan çıkar karşınıza. Orası Halvoriye katliamının yapıldığı yerdir. Ve Munzur Vadisi'ne her gidişinizde alt tarafında derin bir uçurum bulunan o alan karşınıza tarihle dikilir...
Kadın erkek;çocuk genç yaşlı yüzlerce insan asker tarafından 1938 yazında bu tepede taranarak aşağı uçuruma atılmış. O tepeyi ve yanıbaşındaki uçurumu her gördüğünüzde olanları, anlatılanları, acıları anımsar, sonsuzca üzülürsünüz... Ve uçurumun hemen dibinde akan Munzur'un coşkusu ve vadinin tüm güzelliği gölgelenir...
"Makineliler kuruldu, başladılar taramaya"
Musa Kaçar'ın 38'de katledildiler dediği olaydan Faik Bulut'un "Dersim Raporları" kitabındaki F. Doğan'ın anlatımlarında da bahsedilir. Kitapta, Seyit Rıza'nın emireri olan F. Doğan'ın ağzından olay şöyle anlatılır:
"Asker Halburları* (Kaşılar*) kuşattı. Ahaliye dedi ki; 'Toplanın gelin, Abdullah Paşa aşağıda bekliyor. Hepinizi affedecek. Sulh ve barış olacak. Herkes huzur bulacak...' Halburlar ahalisi anlatılanlara kandı. Değirmen mevkiine geldiğinde öyle olmadığı anlaşıldı. Makineliler kuruldu. Başladı, taramaya tırrrr... tırrrr... Kimse kurtulamadı. Bir tek Seyit Rıza'nın yakın akrabalarından Musa'nın babası Rıza kurtuldu. Atik davrandı. Bir hamle yaptı. İki asker kendisini yakalamaya çalışınca aralarından sıyrılıp iniş aşağı koştu. Aşağı koşarken biraz da eğilince kurşunlar üstten geçip gidiyor. Bu adam o zamanın Dersimlileri gibi beyaz giyinirdi. Merx dediğimiz ardıç ağaçlarının kökleri beyazdır. Bu gövdeleri siper alarak gizlendi, o bölgeden kurtulan tek kişiydi. Fakat, adamın ortaya çıkması için bazı askerler çocuklarını süngüye takıp havaya kaldırdılar. Bir kısmı da karısına tecavüz etti. Hepsi öldü. Ama adam gizlendiği yerden çıkmadı..." (Faik Bulut-Dersim Raporları, Evrensel Basım Yayın-2. Baskı-sf. 302-303)
Tanık anlatımları ve daha birçok delil gibi, nüfus kayıtları da delili bu katliamın...
Onur Öymen bir bilene danışsın
Dersim 38'i anlamayanlar, anlamak istemeyenler katliamı başarılı bir terörle mücadele yöntemi olarak görenler, gösterenler rahatlıkla araştırabilirler katliamı ve delillerini... Özellikle Kürt sorununa dair (aslında sorun yaratanlar Türkçüler, dolayısıyla "Türk sorunu") demokratik açılım görüşmelerinin yapıldığı Meclis oturumunda, devletin Dersim gibi katliam pratiklerine atıf yapıp bu pratikleri terörle mücadele için bir yöntem olarak önerenlere sözümüz...
Bu arada belirtelim döneme dair son derece sınırlı resmi belgelerde, Dersim 37-38 süreci "Dersim Tedip ve Tenkil Harekatı" olarak nitelendirilir "isyan" olarak değil. "Tedip" ve "tenkil" sözcüklerinin manasını Onur Öymen bence iyi biliyordur, bilmiyorsa bir bilene danışsın!
Gerçekler inkar edilemez. Ve hiçbir gerçek sonsuza kadar gizli kalmaz. İnsan haklarına saygı yükümlülüğü temelinde artık devletin arşivlerini açıp Dersimlilerden özür dilemesinin vakti gelmedi mi?
Anayasası'nda insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devleti olduğu belirtilen kaç tane devlet daha var, geçmişiyle yüzleşmemiş, hesabını vermemiş...
Rıza Kaçar katliamdan kaçabildi ve katliamdan sonsuz yürek yaralarıyla kurtuldu. Kim bilir, belki de kaçabildiği içindir soyadının "Kaçar" olması...
Peki Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar kaçacak mı kaçabilecek mi Dersim 38'den... Mağaralarda gazla topluca öldürülenlerden, tecavüz edilen kadınlardan, çığlıkları hâlâ Dersim dağlarında yankılanan çocuklardan, ailelerinden kopartılıp evlatlık verilen küçüklerden, yaşları küçültülerek idam edilenlerden, mezarsızlardan... Dersim 38'de katledilmiş on binlerden... kaçarak kurtulabilecek mi?
Hayır ... Dersim yakasını bırakmadı, bırakmayacak!Ve tabii insanlık onuru, vicdanı ve tarih de... (BY/TK)
* Halburları:Kastedilen Halvoriye Köyü'dür.
** Kaşılar: Kastedilen Karşılar Köyü'dür.
*** Barış Yıldırım, hukukçu. Dersim.