Dersim'in Bornak Köyü'nden Ali Doğan'ın "Dersim Tedip / Tenkil Harekâtı" sürecinde iki küçük kardeşi ve annesi dahil olmak üzere yakınlarından on dokuz kişi süngülenerek katledilmişti. Kendisi ise süngülenmesine rağmen kurtulan Ali Doğan adına 27 Ocak 2012 tarihinde açtığımız davanın dosyasına Başbakanlık tarafından gönderilen Dersim Arşivi Belgeleri'nde İsmet İnönü'nün Dersim sürecindeki rolüne dair çarpıcı bir belge var.
Dersim Askerî Harekâtı'nın 1939 yılında da sürdürülmüş olduğu bilgisini daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık. Yeni fark ettiğimiz belge, Dersim Askeri Harekâtı'nın 1939 yılına dair kararının dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü Başkanlığı'nda toplanan Bakanlar Kurulu'nca 19 Temmuz 1939 tarihinde alındığını kanıtlıyor.
Bu durum aslında Devletin Dersim Politikasının Cumhurbaşkanları, Başbakanlar v.s. değişse de aynı kaldığının göstergesi. Eş anlatımla Dersim'de yapılanlar kişi tasarrufu değil Devlet tasarrufu!
Genel olarak İsmet İnönü'nün Dersim Askerî Harekâtı meselesinde Mustafa Kemal Atatürk ile ayrı düştüğü için 1937 yılında Başbakanlıktan istifa ettiği dile getirilir. Bu sebeple İnönü'nün Dersim tartışmalarında namı ve sorumluluğu pek anılmaz ancak Cumhurbaşkanı sıfatıyla bizzat harekât emri içeren karara imza attığını gösteren bu belge tartışmaların seyrini değiştirecek gibi...
1937'den 1939'a Dersim'e dair müteaddit askerî harekât kararlarının dönemin İcra Vekilleri Heyeti'nce [şimdiki Bakanlar Kurulu] alındığı göz önünde bulundurulduğunda, Bakanlar Kurulu'nun, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen 60/147 sayılı Ağır Uluslararası İnsan Hakları Hukuku İhlâlleri ve Ciddi Uluslararası İnsancıl Hukuk İhlâlleri Mağdurlarının Çözüm ve Tazminat Hakkına Dair Temel Prensipler ve Kurallar'da belirtilen çözüm araçlarına dair resmi karar alması hukuksal bir zorunluluktur.
BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen 60/147 sayılı karara göre sorumlu devletlerin, Ağır Uluslararası İnsan Hakları Hukuku İhlâlleri ve Ciddi Uluslararası İnsancıl Hukuk İhlâlleri Mağdurları için aşağıda belirtilen çözüm araçlarını sağlama yükümlülüğü bulunuyor:
- Devam eden ihlâllerin durdurulması için etkili önlemler;
- Mağdurların, akrabalarının, tanıkların ve mağdura yardımcı olmak için veya ihlâllerin artarak devamını engellemek için müdahale etmiş insanların güvenliğine ve çıkarlarına zarar vermemesi veya bunları tehdit etmemesi şartıyla gerçeklerin ortaya çıkartılması ve hakikatin tamamının kamuoyuyla paylaşılması;
- Kayıpların nerede olduklarının araştırılması, kaçırılan çocukların ve öldürülenlerin kimliklerinin tespiti için yapılacak araştırmalar ile cesetlerin bulunması, tanımlanması ve ailelerin ve toplumların kültürel pratikleri veya mağdurların vasiyet ettiği veya ettiği varsayılan şekillerde yeniden gömülmesi için verilecek yardımlar;
- Mağdurun ve mağdura yakinen bağlı kişilerin onurlarını, itibarlarını ve haklarını iade eden resmî bir açıklama veya yargı kararı;
- Sorumlulukların kabulünü ve gerçeklerin tanınmasını içerecek şekilde kamuoyundan özür dilenmesi;
- İhlâllerden sorumlu şahıslara karşı hukukî ve idarî yaptırımlar;
- Mağdurlar adına düzenlenecek anma törenleri;
- İhlâllerin doğru bir anlatımının uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk eğitimi ve çalışmalarına yönelik dokümanlara dahil edilmesiX
- Söz konusu ihlâllerin bir daha tekrar edilmeyeceğine dair garanti verilmesi;
Buradan hareketle "Dersim Tedip / Tenkil Harekâtı" sürecinden kaynaklı olarak Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu'nun,
- Dersim 1937/38/39 sürecine dair hakikatin tamamının kamuoyuyla paylaşılmasına,
- Öldürülen onurlarını, itibarlarını ve haklarını iade eden resmî bir açıklama yapılmasına,
- Dersim 1937/38/39 süreci ve sonrasında meydana gelen hadiselerle ilgili olarak sorumlulukların kabulünü ve gerçeklerin [soykırım] tanınmasını içerecek şekilde kamuoyundan özür dilenmesine,
- Öldürülen kişiler için anma törenleri düzenlenmesine,
- Dersim 1937/38/39 süreci ve sonrasında meydana gelen ihlâllerin doğru bir anlatımının uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk eğitimi ve çalışmalarına yönelik dokümanlara dahil edilmesine,
- Söz konusu ihlâllerin bir daha tekrar edilmeyeceğine dair garanti verilmesine, ilişkin karar alması için demokrasimizin daha ne kadar "ilerlemesi"! bekleniyor.
Şunu da belirteyim Ali Doğan adına 20 Haziran 2012 tarihli dilekçe ile Bakanlar Kurulu'na yukarıda aktardığımız taleplerle başvurmuştuk ve fakat talebimize yasal süre içerisinde yanıt verilmemişti. Yanıt verilmemesi hukuksal olarak ret hükmünde olduğundan redtkararının iptali için Danıştay'da 23 Ağustos 2012 tarihinde dava açmıştık.
Hukuksal süreç devam ediyor...
Harp, müsademe, imha, gaz, sürgün, çocuk, kadın, tayyare gibi kelimeleri fazlasıyla içeren Dersim Arşivi, bir gün resmî özür, resmî anma, gerçeklerin tanınması gibi kelimeleri de içerecek mi acaba?
Yoksa Devletin Dersim Politikası sosyal, kültürel, siyasal, dini soykırım türleri ile devam mı edecek... (BY/HK)