1 Mayıs'ta İstanbul'da yaşanan polis şiddetine damgasını vuran olay hiç kuşkusuz Şişli Etfal Hastanesi'nde yaşananlardı. İstanbul Valisi Muammer Güler, olaylarla ilgili yaptığı değerlendirme toplantısında, TV kameralarına ve gazetecilerin objektiflerine yansıyan onca şiddet görüntüsüne rağmen olaylardan sendikaları sorumlu tuttu. Şişli Etfal Hastanesi'ne polisin gaz bombası atmasıyla ilgili çıkan haberlerin "yanlış" olduğunu söyledi:
"Asla böyle bir şey söz konusu olmamıştır. Bir yaralı getiren polis aracının içindeki koltuk kenarında bulunan gaz bombasının patlamasıyla, öncelikle kendisi bundan etkilenmiştir ve o girişte bazı kişileri etkilemesi söz konusu olmuştur."
Kendisini uyaran kantin görevlisine küfür ederek gaz bombası atan polise, amiri, "Oha lan, oraya da bomba atılır mı?" demişti ya, ben de bizzat olaya tanık olan bir gazeteci olarak, "Böyle de yalan söylenmez ki" diyorum ve "Oha" demeyi de amirlerine bırakıyorum.
Hastaneye bile isteye gaz bombası atıldı
Savaş zamanlarında bile hedef olmaması gereken bir hastanede, Şişli Etfal'de yaşananları, Vali Güler belki okur diye tekrar anımsatalım önce. Kendilerine taş atıp kaçan bir grubu kovalayan polis önce hastaneye giden yola ve bahçesine onlarca gaz bombası atmıştı. Göstericiler kaçtıktan sonra polis bahçeye girdiğinde sadece hastalar, yakınları ve hastane personeli kalmıştı. Polisler bağırıp çağırıyor ortalığa küfürler savuruyordu.
Gazetecileri "vatanı bölmekle" suçlayıp "dikkatli olun" diye uyarıyorlardı. Acil servisin hemen karşısında bulunan hastane kantininden üzerinde önlüğüyle çıkan bir görevli, "Burası hastane ne yapıyorsunuz? Burada hastalar, çocuklar var gaz atmayın" demişti. Bunun üzerine grubun önündeki polis bir küfür savurup, "Ver lan şu bombayı" diyerek arkadaşından aldığı gaz bombasının pimini çekerek kantinin kapısına doğru atmıştı.
Polislerin amiri de, "Oha lan, oraya da bomba atılır mı?" dedikten sonra da polis grubu hastaneden ayrılmıştı. Evet, yaşananlar anı anına böyle olmuştu. Hatta fazlası yok eksiği var, desem yanlış olmaz.
Bomba "kazara" patlamış
Ama akşam saatlerinde kaynağının ne olduğunu bilmediğimiz bir haber hızla yayılarak Vali Güler ile Emniyet Müdürü Cerrah'ın birlikte düzenlediği basın toplantısının da ana dayanağını oluşturdu. Güya, Şişli Etfal Hastanesi'nde "kazara" gaz bombası patlamıştı.
Gün boyunca yaşanan polis şiddetinin TV ekranlarından naklen yayınlanmasına karşın Güler, alınan tedbirlerle, büyük bir olay meydana gelmeden kanunsuz eylemlerin engellendiğini söylüyordu. Güler çıkan olaylardan sendikaları sorumlu tutarak, "Eylemin kanunsuz olduğu uyarısı yapılmasına rağmen bazı kuruluşlar buna uymayarak, bu toplantıyı yapmaktaki ısrarları gerginlik yaratmıştır. Bunun sonucunda bazı vatandaşlar da mağdur olmuştur. Bunun sorumluluğu, bu gerginlikleri yaratan ve yasalara uymayan kişilerle ilgilidir" dedi.
O polisi bulmayı düşünen var mı?
Polisin aşırı şiddet kullandığı eleştirileriyle ilgili bir soruya, "Ben, kanunun bana verdiği yetkileri uyguluyorum" diye karşılık veren Güler, "Polis gerekli ihtarları yapıp beklemiş ve kademeli şekilde göstericileri etkisiz hale getirmiştir. Bu, onun kanunen üstlendiği bir görevdir ve yasal çerçevede de bu görevini yerine getirmiştir" dedi.
Şişli Etfal Hastanesi'ne gaz bombası atıldığı yönünde bir "yanlış" haberin gündeme getirildiğini belirten Güler yukarıda da aktardığım şu senaryoyu yazdı:
"Asla böyle bir şey söz konusu olmamıştır. Bir yaralı getiren polis aracının içindeki koltuk kenarında bulunan gaz bombasının patlamasıyla, öncelikle kendisi bundan etkilenmiştir ve o girişte bazı kişileri etkilemesi söz konusu olmuştur."
Güler, televizyon ekranlarından milyonlarca kişinin gözünün içine baka baka bunları söylerken ben de gülen kargaları sayayım dedim. Hala devam ediyorum: 43 milyon 242 bin 313, 43 milyon 242 bin 314, 43 milyon 242 bin 315…
Sahi, hastane kantinine bombayı atan polisi ve ona "Oha" diyen amirini bulup sorguya çekmek kimin sorumluluğu? Onlar da yalan söylemezse kimin yalancı olduğunu anlayacağız. (AŞ/GG)