Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Türkiye PEN Yazarlar Derneği'nin ev sahipliğinde 13 Mart 2004 tarihinde, Uluslararası PEN Başkanı Jiri Grusave'in de katıldığı toplantıda Anti Terör yasalarının ifade özgürlüğüne etkisi tartışıldı.
İnsan Hakları Uygulama ve Araştırma Merkez başkanı Prof. Dr. Turgut Tahranlı, mahkeme kararlarında yer alan ifade özgürlüğünün biçimini yorumladı.
Türkiye Pen Başkanı Üstün Akmen yazarların ifade özgürlüğüne değindi. Hapisteki Yazarlar Komitesi başkanı ise Müge Sökmen ise "yazarların durumu"nu açıkladı. RSF'den Erol Önderoğlu ise Türkiye'de geçmişten günümüze ifade özgürlüğünün "terörü önleme" adı altında nasıl önlendiğini ve mevcut yasalar karşısında yazarların neden "terörist" sayıldıkları anlattı.
Önce bize yaşadıklarımızı sıralayarak şaşırttı. Sonra da yazarların bütün bunları nasıl ve neden yaşadıklarını net bir biçimde açıklayarak düşünmemizi sağladı. Yaşanan acı deneylerden nasıl ders çıkarılacağını gösterdi. Ne tesadüf...Tam bu günlerde Türkiye'de "Fişleme" konusu gündemdeydi.
"Anti-terörizm, Yazarlar ve İfade Özgürlüğü" başlıklı rapor, 35 ülkedeki PEN üyelerinden toplanan verilerle hazırlanmış. Uygulamalarla ortaya çıkan ifade özgürlüğü sınırlandırmaları hakkındaki bilgiler değerlendirilmiş. İlk sonuç şudur: Tüm yönetimler ifade özgürlüğünü sınırlandırmak için "terör" olgusunu baskı aracı olarak kullanmaktadırlar.
11 Eylül 2001 günü, (FBI) ve (CIA) kayıtlarına göre, çoğu Mısırlı ve Suudi Arabistanlı 19 eğitimli pilot hava korsanı 4 yolcu uçağı kaçırdı. Bu uçaklardan biri Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı binası Pentagon'un beş kanadından birine çakıldı.
Diğeri herhalde Beyaz Saray veya Temsilciler Meclisi Senato Kongre binasına çakılmak üzere planlanmıştı ama Pennsylvania eyaletinde düştü. Diğer iki yolcu uçağı da New York-İkiz Kulelere intihar saldırısı gerçekleştirdi.
İkiz Kulelerin ilkine (Kuzey Bina) 80. kat hizasından Boeing uçağı gömüldü. 110 katlı Kuzey Kule, 1 saat 50 dakikada birden bire çöktü. İkinci Boeing uçağı daha alt katlara gömüldüğü için 110 katlı Güney Kule ise 49 dakika sonra birden göçtü.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush, İkiz kulelere yapılan saldırıdan sonra 3 Kasım 2001 günlü konuşmasında" Bu yalnız Amerika'nın savaşı değildir. Tehlikede olan sadece Amerika'nın özgürlüğü değildir.
Bu dünyanın savaşıdır. Bu medeniyetin savaşıdır."sözleriyle dünya savaşını başlattı. Sonuçta ABD tarafından bir zamanlar insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirilen ülkeler birdenbire ABD müttefiki oldu.
Bu durumda PEN raporunda da belirtildiği gibi; "demokrasinin tadını çıkaran bir ülke yerine, ulusal güvenlik adına demokrasiyi hiçe sayan bir ülke" modeli ortaya çıktı. Bunu benimseyen ülkeler, terörü önlemek adına ifade özgürlüğü ortadan kaldıran yasaları kabul ettiler. Derhal uygulamaya soktular. Sansürü benimsediler. İfade özgürlüğünü ortadan kaldırdılar.
Artık dünyanın herhangi bir yerinde, örneğin başta ABD, Güney Afrika, El Salvador, Özbekistan, Hindistan, Çin, Zimbabwe, Avustralya, Rusya veya Türkiye gibi ülkelerdeki "yazarlar"ın durumu hiçte iç açıcı değil. Çünkü 11 Eylül 2001 İkiz Kuleler saldırısından sonra "yazar" olmak veya ifade özgürlüğünü kullanmak çok "tehlikeli"...
Sansür yaşamın her alanında başvurulan bir yöntem artık. Ulusal güvenlik gerekçesiyle özgürlüklerin tümü "yasaklanabilir". Yasalar artık özgürlüklere göre değil "ulusal güvenlik" gerekçeleriyle şekillenecek ve ona göre çıkarılacaktır.
Amaç "terörü" önlemek...Ama uluslararası "terör" tanımı çok muğlak. Bu yüzden değişken "terör" tanımdan dolayı yazarlar, yazılarındaki ifadelerinden ötürü suçlanabilirler. Örneğin artık dünyanın herhangi bir ülkesinde; yazarlar, Bush'un politikalarını benimsemezlerse veya Irak savaşına karşı çıkarlarsa anında "terörist" sayılıp kendilerini mahkeme önünde, oradan da hapishanede bulabilirler. Dünya üzerinde "ifade özgürlüğü" sansürleniyor.
ABD'nin Irak'ı işgalinin birinci yılı doldu. Olup bitenleri birlikte izliyoruz. ABD'nin müttefikleriyle birlikte Irak halkının başına açtığı savaş, kan ve ölümlere karşılık, ele geçirilen Saddam'ın nükleer silahlarının kayıp olduğu topraklarda Amerikan askerleri de ölmeye devam ediyor. Petrol, ölülerin kanıyla sulanıyor.
Dünya unuttu... Oysa, 11 Eylül 1973'te sayıları bugün bile bilinmeyen binlerce Şilili katledilmişti. Sosyalist Başkan Salvador Allende'nin ilerici hükümeti o tarihte devrildi. Yerine, başkanlığını General Augusto Pinochet'nin yaptığı ABD yanlısı bir diktatörlük o tarihte kuruldu.
Richard M. Nixon başkanlığındaki ABD hükümeti, Şili egemen sınıfının suç ortaklığıyla bu kanlı "rejim değişikliğini" gerçekleştirmişti. "11 Eylül" tarihleri sadece İkiz Kuleler ve Pentagon'a yapılan saldırıyla anılmamalıdır. Bu yüzden PEN Raporu okunmalıdır. Türkiye Pen'i bu Raporun Türkçe çevirisini yapmalı ve herkese dağıtmalıdır.
Dünyanın 11 Eylül tarihleri, ikizdir. 11 Eylül 1973 ve 11 Eylül 2001... Bu ikiz dehşet ve yaratılan vahşet akılda tutulmalı ve asla unutulmamalıdır. Sorumluları bilinmelidir. Savaşlara karşı çıkılmalıdır.
Yazarlar, ikiz tarihlerin tarihini mutlaka yazmalıdır. Her iki tarih yazılarken, terörü önleme adına ifade özgürlüğü kısıtlanamaz.....
Dünya hızla orta çağ karanlığına çekilmek isteniyor. Bu durum önlenmelidir. O nedenle PEN "Anti-terörizm, Yazarlar ve İfade Özgürlüğü" raporu engizisyon mahkemelerinin yöntemlerine kavuşmak isteyenleri durdurmak için kullanılmalıdır. (Fİ/NM)