"Bir hetero nasıl keşfettiyse ben de eşcinsel olduğumu öyle keşfettim. Altı-yedi yaşlarında bir ilkokul çocuğu nasıl âşık oluyorsa ben de o zaman hissederek anladım. Ama bir adı yoktu bunun. Diyarbakır'da bilinen bir şey değildi çünkü."
Özgür 29 yaşında. Ailesi Diyarbakır'da, kendisi ise İzmir'de yaşıyor. İngilizce İşletme Bölümü'nden mezun ancak iş bulamadığı için birçok geçici iş yaparak geçimini sağlıyor. Zaman zaman hamallık veya masörlük yapıyor. Matematik veya İngilizce özel dersler veriyor.
Altı kardeşi daha var. Bu işlerden kazandığı gelirle ailesine para gönderiyor.
"Erkeklerden hoşlandığımın farkındaydım ama zamanla geçer diye düşünüyordum. Yirmi bir yaşıma kadar hâlâ bir erkeğin beni öpebileceğini hayal bile edemiyordum. Masturbasyon yaparken bile kendimi öpülemeyecek bir varlık olarak görüyordum.
Artık kendimi kabul ettikten sonra biraz daha kafam rahatladı ama yirmi beş yaşında birine açıldım. Sarmaş dolaştık zaten. O dedi ki 'İnsan börtü böceğe de âşık olabilir.' Ben de 'Ben sana âşığım' dedim. 'Ben de' dedi. Ama onun korkuları işin içine girdi. Olmadı. Bir kadınla olmaya başladı. Sonra da bitti.
Toplum içerisinde âşık olmayı seçiyorum genelde. Parti veya derneklere gitmek yerine kendime toplumda yer bulmak istiyorum. Bir heteronun bir derneğe üye olmak gibi bir derdi nasıl yoksa benim de öyle bir derdim yok. Karşımdaki kişinin hetero olması da umrumda değil. Âşıksam söyleyeceğim. Öyle öyle rahata kavuşuyor zihin. Beni devletin ya da başka bir kurumun hapsettiği bir yerde var olmak istemiyorum. Toplum içerisinde var olmak istiyorum. Öyle yaşıyorum.
Bunun zorlukları da var. O kişiye söyleyemiyorsun. Tepkisinden korkuyorsun. Mesela Diyarbakır'da bir arkadaşım vardı. 10 yıl boyunca ona âşıktım. Bunu ona hiçbir zaman söyleyemedim. Hatta ona birini ayarladım, şu an evleniyorlar. Ben kötü hissetmiyorum, mutlu olsunlar yani. Eskiden mesela 'Beni seviyorsan sigarayı bırak' derdim ona. Bir madde üzerinden aslında sevildiğimi görmek istiyordum. Saçma sapan yerlerden kavga çıkarırdım. Takıntılı gibi görünüyordum, ama aslında takıntılı değildim. Sevildiğimi görmek, hissetmek istiyordum. Nitekim hayatından çıkarken de bana 'Kimse beni senin kadar sevmedi' demişti. Anladı mı, anlamadı mı bilmiyorum ama ben herkesin aslında biseksüel olduğuna inanıyorum. Bu o kadar basit değil ki! 'Ben heteroyum, sonsuza kadar da hetero olacağım.' Haaa, olursun! Olmuyor öyle. Öyle devam etmiyor. Kendini keşfetmenin birçok alanı var. Kimisi bunu erken yaşta yapıyor, kimisi hiç o alana girmek bile istemiyor. Onda da hisler vardı belki, hissediyordum ama toplum belli, tonlar belli. Söyleyince neye maruz kalacağın belli. Böyle bir şeyi yaşamak istiyorsan bile gizli yaşaman gerekir.
Yirmi iki-yirmi üç yaşıma kadar hep bir kadına âşık olmayı bekledim. Öyle olmuyor. Kafanın içerisinde bir sis bulutu var. Üniversitede bölüme ilklerde girdiğim halde sonuncu olarak çıkmışımdır sanırım. Artık ruh gibiydim çünkü. Ancak ikinci kez âşık olduğumda artık kendimi kabullendim. Öpülebileceğimi hissettim artık. 'Tamam' dedim, 'ben buyum.'"
Öldürmektense ölmeyi yeğlerim
"Ben şiddete karşıyım. Askere gitmek istemiyorum. Şiddetin parçası olmak istemiyorum. Biri bana saldırırsa da 'Öldürsün beni, ne yapayım...' derim yani. Ben birini öldürerek yaşamayı tercih etmiyorum. Karşımdaki edebilir. Ben öldürmektense ölmeyi yeğlerim öyle bir durumda. Üniversiteden ötürü askerliğim ertelendi. Yapabilsem 'vicdani red' yapmak istiyorum ama onun da getirdiği engel çok fazla. İş bulamıyorsun vesaire... Kaldı ki şu an bile iş bulamıyorum."
Aile kurumuna inanmıyorum
"Eşcinsel olduğumu ailemden kimse bilmiyor. Param olsaydı bilirlerdi. (Gülüyor.) Param olsa kabul edilme olasılığım daha yüksek. Bu toplum öyle artık. İkiyüzlü bir toplum olduk. Paran varsa seni her halinle kabul edebiliyorlar. Ya işte ben çok para istemiyorum, biri beni böyle kabul etsin ya. Zaten yıllardır kabul edilmemişim.
Aile kurumuna inanmıyorum. Kan bağına inanmıyorum. Annem mesela... Genelde anlatınca 'Annen aslında seni seviyor' derler. Yoo, aslımı filan sevmiyor. Kafasında kurguladığı birini seviyor. Beni sevmiyor ya. Kendimi bildim bileli beni sevmiyor. Ben burdayım, yaşıyorum yani. Beni sevsin o zaman.
Babamla da aram iyi değil. Ya bunu kabullenmem çok zaman aldı. Babam bizi taciz ediyordu. Yeni yeni kabulleniyorum zaten. Ama bu benim için travma değil. Benim penisime dokunuyordu, hatırlıyorum. Kardeşime dokunduğunu görüp annemle kavga ettim ama annem bana kızdı. Ben yanlış anlamışım gibi davrandı.
Ben iyiyim, travmatik olarak kalmadı bunlar bende. Hepimiz birbirimize bir şekilde işkence ediyoruz ya... Vejetaryenim ben, hayvanları yemiyorum ama bir şekilde insan insana yapıyor, insan hayvana ediyor. O yüzden 'a benim travmam var' demiyorum yani."
Acılarımızı bile toplum belirliyor
"Yaşadığım en büyük acı çocukken elma şekerimin yere düşmesiydi. (Gülüyor.) Bundan büyük acı mı var? Çok arzuladığın şey pat diye yok oluyor. Genelde acı deyince tacize uğradığımı söylememi bekliyorlar, yok ya! Benim en büyük acım çocukken yere düşen elma şekerimin acısıdır. Tacizi siktir et, kim takar onu. Acı deyince de toplumun atfettiği acıları yaşamamızı bekliyorlar. Yok abi ben o acıları yaşamıyorum ya! Ben daha basit acılar yaşıyorum. İnsanların acı çekmemizi beklediği alanlar bile belirlenmiş. 'Sen eşcinselsin, acı çekeceğin alan belli. Oradan çek acını.'
Âşık olduğum bir çocuktan dayak yedim. Başkaları ona benim eşcinsel olduğumu söylemiş. El ele filan geziyorduk. Hornet'e girdiğini biliyorum. Kendisine âşık olduğumu söylediğimde 'Ben eşcinsel değilim' diyerek beni dövdü. Ki ben onu dövebilecek durumdaydım, ayağımda inşaat ayakkabısı vardı, inşaatta çalışıyordum o ara. Bıraktım dövsün yani. 'Şifa olsun' dedim, ne diyeyim yani... Kinim yok ona karşı, onun korkularını anlıyorum. Anne babamı da anlıyorum. Babamı bile anlıyorum. Onların da geçmişlerini, travmalarını biliyorum. Anlıyorum eyvallah da ben de anlaşılmak istiyorum. Ben sürekli anlayarak nereye kadar ama? Sıra bana gelince yok yani."
En büyük hayalim rahat rahat âşık olmak
"Benim en büyük hayalim... Ben rahat rahat âşık olmak istiyorum ya. El ele rahatça yürümek istiyorum. Çok basit bir hayal aslında ama bu toplumda bunlar lüks şu an.
Gitmek istiyorum buralardan. Kendimi rahat hissetmediğim bir ülkedeyim. Aile tarafından da sürekli bir şiddete maruz kalma korkusu hissediyorum. Kimseye söylememiş olmama rağmen. Belki bir yanılsamadır. Ama kendimi daha rahat ifade edebildiğim, daha rahat konuşabildiğim kişilerle bir arada olmak istiyorum. Ben neden bunun hesabını vereyim ki? Ya da hayatımı eşcinsellerin özgürlüğüne adayayım ki?.. Ben yaşamak istiyorum ya. Basit bir şekilde yaşamak. Âşık olmak istiyorum. Ve yaşamak. Bu kadar."
Projeye ait detaylar: https://www.instagram.com/autruitr
(ST/AÖ)