Önümüzde bayram var. Kurban bayramı. Belki yüz binlerce kurban kesilecek. Kesilerek, kurban edilerek sonlandırılacak her yaşam sonrası Allahtan rahmet ve af dilenecek. İşlenen günahların bedeli, kurban edilen hayvanlar tarafından ödetilecek.
Önümüz bayram ve birçok insan tarafından, inançlar gereği kutlanacak. Ancak kutlama yapılacak bu bayrama girmeden önce hatırlanmasında yarar olan bilgileri de aktarmak ve unutulanları hatırlatmak istedim.
AKP iktidarı döneminde en az bin 571 madenci kardeşimiz iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne göre 2016 yılında bin 970 işçi çalışırken yaşamını yitirdi ve Türkiye tarihinde en çok işçi ölümü geçen yıl gerçekleşmiş oldu.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi, “İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklarasyon”un üzerinden geçen dört aylık sürede 753 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan “istihdam seferberliği” çerçevesinde eski Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun da katılımıyla 13 Mayıs 2017’de 3.Havalimanı’nda “İş Sağlığı ve Güvenliği Hedef Sıfır Deklerasyon” imza töreni düzenlenmişti.
Son 5 yılda en az 580 kadın işçi hayatını kaybetti.
580 kadın işçinin yüzde 90’ından fazlası sendikasız, yüzde 75’i ise kayıt dışı olarak çalıştırılıyordu. İSİG’e göre, devletin ve sendikaların kadın işçilere güvence veren politikası yok.
"AKP’nin iktidarı boyunca en az 20 bin 500 işçinin yaşamını yitirdiğini" belirten İSİG Üyesi Murat Çakır, son dönemde artan işçi intihar olaylarına ilişkin, “Türkiye’de işçiler borç, mobbing uygulama ve işsizlik nedeniyle intihara sürükleniyor” dedi.
2017 sonuna kadar AKP iktidarı boyunca öldürülen kadın sayısı en az altı bin 375 kişi olduğu söyleniyor ancak Birleşmiş Milletler ilgili komisyon raporlarında bu sayının 15 bin civarında olduğu belirtiliyor.
Taciz ve tecavüz vakalarına rastlamadan geçen gün sayısı yok gibi! Eskisi kadar tepki toplamıyor hatta yadırganmıyor.
Cezaevleri doluluk oranı kapasitenin üzerinde.
Gerçek enflasyon rakamlarının yüzde 20’yi aştığı, son günlerde yaşanan paranın değer kaybının da % 40’lara ulaştığı da bilinen gerçeklerden.
Önümüzde bayram var.
TÜRK-İŞ'in hazırladığı Haziran ayı "açlık ve yoksulluk sınırı" verilerine göre açlık sınırı bin 714 liraya, yoksulluk sınırı ise 5 bin 584 liraya yükseldi.
11 milyondan fazla emekli, dul ve yetim aylığı alan insan yaşıyor bu ülkede ve bunların yüzde 90’ının maaşı açlık sınırının altında! Yaklaşık yedi milyon insan da asgari ücret alarak çalışıyor ki asgari ücret de açlık sınırının altında.
Bir de hiç ücret alamayan, doğal olarak açlık sınırının altında yaşayan işsizler var ki sayıları yabana atılacak gibi değil!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Hanehalkı İşgücü Araştırması ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) açıkladığı sigortalı verilerini karşılıklı değerlendirmesi ile "gerçek işsiz sayısının 5 milyon 707 bin kişi", "geniş tanımlı işsizlik oranının ise yüzde 16.6" olduğunu açıkladı.
10 Milyonu emekli, 7 milyonu asgari ücretle çalışanı, 5 milyon 707 bini de işsiz olmak üzere, yaklaşık 23 milyon aile ki yaklaşık 40 milyon nüfusa denk gelir, açlık sınırının altında, hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Önümüzde bayram var.
Kalan 40 milyon nüfusun en az 30 milyonu da yoksulluk sınırının altında kalıyor ki buna memurlar, öğretmenler ve asgari ücretli olmayan işçiler ve diğer çalışanlar da dahil.
Bu manzarayı gördüğümüzde, bayramı bayram gibi geçirecek insan sayısının nüfusa oranladığımızda çok küçük bir miktar çıkacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Henüz, yargılama olmadan KHK’larla (Kanun Hükmünde Kararname) işten çıkarılan 150 binden fazla insan ve onların ailelerinden hiç söz etmedik. Bunların ülke içinde çalışma şansları da yok! Ehliyet, pilotluk, kaptanlık ve pasaport gibi belgeleri de iptal edilmiş, yurt dışına çıkışları da yasaklanarak adeta ölüme mahkum hale getirilmişler.
Cezaevlerindeki 230 bin civarındaki tutuklu ve hükümlüyü de dile getirmedik ve sayılara eklemedik.
Önümüzde bayram var.
Hani bizler “aynı gemideyiz” ya, hani “birlik ve beraberlik” içindeyiz ya, hani “kardeşiz” ya, o nedenle hatırlatayım istedim.
Bayramı bayram gibi geçiremeyecek olanları.
Çocuklarına bayramlık temiz ve yeni giysi alamayacakları.
Şeker bile yiyemeyecekleri.
“Yanıbaşındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mü’min değildir” demiş ya peygamberimiz, hatırlatayım dedim.
Ne de olsa önümüzde bayram var.
Bayrama girerken, taze kurban eti (!) yerken, temiz ve yeni giysilerinizle bayramlaşırken, şekerlerinizle ağızlarınızı tatlandırırken, tatil beldelerinde keyifli zamanlar geçirirken arada aklınıza gelsin istedim.
Bu ülkede yaşayan nüfusun yarısından fazlası “açlık sınırı” altında yaşamakta, hayatta kalmaya çalışmakta.
Diğer yarısının da durumları çok iyi değil.
Önümüzde bayram var.
Bu ülkede sadece insanlar zor durumda değil. Doğa da ölmek üzere! Öldü mü öleceğiz ama bilinmiyor, düşünülmüyor! Ormanlar yakılıyor düşmancasına. Ormanlar adrese teslim yakılıyor. Yapılacak inşaatın metre karesine uygun yanıyor orman! İçinde barındırdığı tüm canlılarıyla.
Bir de horlanan, tecavüze uğrayan, şiddet gören, öldürülen hayvanlar da var. Kurban olacaklar dışında.
Unutmayın… (NT/BK)