Hani 18 Ocak 2013’te, DHKP/C’ye yönelik olduğu iddiasıyla bir sabaha karşı operasyonu yapılmış, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Merkezi ile İstanbul şubesine, Halkın Hukuk Bürosu’na ve yedi avukatın evine, bürosuna hukuka aykırı şekilde girilip arama yapılmıştı.
O gün gözaltına alınan 12 avukattan 9’u tutuklanarak cezaevine gönderildi, toplam 22 avukat hakkında dava açıldı. Silahlı terör örgütü üyesi olmak, terör örgütü propagandası yapmak, terör örgütü yönetmek ve hatta tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüstü haklarındaki suçlamalar.
Selçuk Kozağaçlı, Taylan Tanay, Barkın Timtik, Ebru Timtik, Oya Aslan, Günay Dağ, Naciye Demir, Şükriye Erden, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Özgür Yılmaz, Avni Güçlü Sevimli 11 aydır tutuklular. İnsanları özgürlüklerinden yoksun bırakmak bir anlamada gözden uzak tutarak unutturma uğraşısıdır.
Herkes unutabilir ama “olağan şüpheliler” kendilerini savunan “sakıncalı” avukatlarını unutmaz.
“Sakıncalı” avukatlar, işçileri, Kürtleri, cezaevinde işkence görenleri, öğrencileri, Gezi Direnişi’ne katılanları, kentlerin hafızasında yapılan birer temizlik ve hijyen çalışması olan kentsel dönüşüm projelerinin mağdur ettiklerini savundular, savunuyorlar.
Tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüsten hakkında müebbet istenen Ebru Timtik örneğin... Kocaeli’nde “Füze kalkanı değil parasız eğitim istiyoruz” pankartı astığı için 6 yıl 8 aya mahkum edilen Gülşah Işıklı ile Meral Dönmez’in avukatıydı. Bu arada öldürmeyi tasarladığı iddia edilen CHP Kağıthane İlçe Başkanı avukat Zeynel Öztürk, aslında arkadaşıydı. İkilinin iddiaya verdiği yanıt, adliyeye birlikte gidip yanyana fotoğraf çektirmek oldu.
ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, cezaevinde işkenceyle öldürülen Engin Çeber’in davasını üstlenmiş ve kazanmıştı. İnfaz koruma memurları Selahattin Apaydın, Sami Ergazi ve Cezaevi 2. Müdürü Fuat Karaosmanoğlu müebbet hapis cezası aldı. İnfaz koruma memuru Nihat Kızılkaya 2 yıl 6 ay, polisler Mehmet Pek ve Abdülmüttalip Bozyel üçer kez 2 yıl 6 ay ceza aldı. Bu karar, Türkiye’de işkence ve kötü muamele karşısında verilmiş ilk karardır, tarihe not düşülmüştür.
Oya Aslan, cezaevinde kansere yakalanan Güler Zere’nin hem avukatıydı hem de trajik hikayesini belgesel yapmıştı, ki zaten bu belgesel de 622 sayfalık iddianamede deliller arasında gösteriliyor.
Baran Timtik, Emniyetin "canlı bomba" diye ilan ettiği listede adları bulunan üniversite öğrencileri Elif Sultan Kalsın ile Harran Aydın’ı savunmuştu.
Selçuk Kozağaçlı, Ankara’da görülen 12 Eylül Davası ve polis kurşunuyla öldürülen Soner Çankal davası ile askerde işkence sonucu hayatını kaybeden Uğur Kantar davalarını üstlendi.
Efkan Bolaç, Beyoğlu’nda polis tarafından dövülen Sezai Yakar’ın, Avcılar’da Güney Tuna adlı gencin dövülerek ağır yaralanması ve Ahmet Koca’nın Fatih’te dövülmesine ilişkin davalara baktı.
Tutuksuz yargılanan avukatlardan Güray Dağ’ı ise ben Şennur Göksu davasıyla tanıdım. Güray Dağ, Türkiye’de boşanmış bir kadının çocuklarına soyadını verebilmesinin yolunu açan isimdir.
Ha bu arada yetmezmiş gibi Taylan Tanay ile Efkan Bolaç, ‘Alo Polis İmdat’ hattını kuran isimlerdir. Yanlış anlaşılmasın, polis çağırmak için değil, polis şiddetini önlemek için kurulmuş bir hattı bu. Zaten ÇHD’nin takip ettiği davalara baktığınız zaman, genel tablo ortaya çıkıyor: Hrant Dink, İsmail Beşikçi, Kemal Türkler, Grup Yorum, Festus Okey, Şemdinli ve KCK davaları, Hayata Dönüş Operasyonu’yla ilgili davalar, Fener-Balat-Ayvansaray’daki kentsel dönüşümün AİHM’e taşınması, çevre davaları...
İddianameyi okuyunca avukat-müvekkil ilişkisinin suç kapsamında gösterildiğini, avukat ile müvekkilin özdeşleştirildiğini görüyorsunuz. DHKP/C sanıklarını savunmak, örgüt üyeliğinin delili gibi sunuluyor.
Herkesin savunulma hakkı vardır diye biliyorduk ama Türkiye’de kimilerinin savunulma ve savunma hakkı yok anlaşılan. (BT/HK)