Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, ortak bir savunma vereceklerini açıklayarak, 160 sayfadan fazla olan savunmalarını özetleyeceğini belirtti.
Kozağaçlı, “Konuşma sırası bize geldi” diyerek başladı.
“Yoksulların avukatıyız”
“Bizi silah zoruyla, ite kaka buraya getirdiler ama yine de bu mikrofonda konuşmak çok kıymetli. Biz yoksulların avukatıyız, burada konuşma şansı bulamayanlar için vekaleten konuşacağız.”
“Kontrgerilla, yasama, yürütme, yargı gibi bir erktir. Çete değildir, devletin ta kendisidir. Ve burjuva devlette hiçbir şeyin garantisi yoktur. Mehmet Ağar, 23 Ocak 1998’deki bir konferansta ‘Beni en iyi DGM’ler anlar. Dünyanın her yerinde terörle mücadele böyle yapılır’ demişti. Bazılarımızı sokak ortasında öldürüyorlar, hasbelkader mahkeme önüne çıkabilenleri de hapishaneye kapatıyor, özel yargılama yöntemleri uyguluyorsunuz. Burada Mehmet Ağar'ın kendisiyle ilgili konuşmuyorum. Bir tarih bilinciyle konuşuyorum.”
“Şemdinli iddianamesinde de savcı, iddianamenin sonuna ‘kontrgerilla bomba atar ama siz yakalandınız, o yüzden sizi yargılamak zorundayız’ anlamında bir açıklama yazmıştı.”
“İktidarlar en güçlü oldukları anda yıkılırlar.”
Klan hukuku mu?
“Feodalite öncesi klan hukukunda, suç şahsi değildi, bireyin işlediği suç sebebiyle tüm klanı cezalandırılırdı. Burada da klan hukuku mu uygulanıyor? Müvekkillerimizin işlediğini söylediğiniz suçlar nedeniyle mi buradayız?”
“Tekrar soruyorum, bizi niye kapattınız? Hakkımızdaki bu defterleri 10 yıl önce açtınız, kapattınız. Bugün de müflis bir edayla, büyük bir hevesle, eski defterleri karıştırıyorsunuz. Neden?”
“Zaten polisten savcıya giden yazıda da, dosyada da açıklanıyor: DHKP-C 2012’de tekrar silahlı eylemlere başladı. Polislik yapıp bir tane silahlı kişi yakalayamadığınız için bari onlara avukatlık yapanları yakalayalım, dediniz.”
Düşünceler mi yargılanıyor?
“Evet, Hasan Selim Gönen, Erdal Dalgıç, İbrahim Çuhadar müvekkillerimizdi. Müvekkilden de öte İbrahim benim arkadaşımdır. Normal bir müvekkili ilişkisinden daha ileri bir ilişkimiz vardır. Ancak bir yeri silahla basmadan önce gelip bizi sorarlar mı? Hayır. Ya da eylem yapınca ‘Güzel oldu mu?’ diye fikrimizi sormazlar.”
“Ama tabii mahkemeniz bizim düşüncelerimizi, bu eylemleri onaylayıp onaylamadığımızı sorabilirler. Ben de ya silahlı eylemle düzeni değiştirileceğine inandığımı ya da parlamenter demokrasiye inandığımı söyleyebilirim. Hadi sorun.”
Düşünce değil delil bulacaksınız
“Ama sizin işiniz burada bizim düşüncelerimizi sorgulamak değil, iddia ettikleriniz hakkında somut deliller ortaya koymaktır. Diğer türlü yönelttiğiniz tüm bu suçlamaların şahsi ceza sorumluluğuyla bir ilgisi yok. Bizi tanıdığımız insanların yaptıklarıyla yargılamayamazsınız.”
“İddianamede yazılı suç tarihinden üç ay sonra bana hapisteyken gönderilmiş bir mektup da iddianameye suç olarak girmiş. Bu mektubu dosyaya koyan, biz hapisteyken yapılanların sorumluluğunu da bize yükleyebilir.”
Bula bula bunu mu buldunuz?
“Evet, Dursun Karataş da benim müvekkilimdi. 14 yıl avukatlığını yaptım. Evet kendisinden talimat alarak dava da açtım, davaların sonuçlarını bildirmek için kendisiyle de görüştüm. Suç mu bu?”
“Devrimci Sol davasının 30 klasörü kaybolmuştu, onunu için tazminat davası açtım. Davayı kazandık ailesi tazminatı tahsil etmedi. Kayıp dosyalar için dava açan ben mi suçluyum, onun avukatlığını yaptığım için siz mi hukuk devletine uygun davrandınız? Kim suçlu burada, kim hukuk devletine inanmış?”
“Doğru onun cenazesini de biz aldık havaalanından, toprağa verdik. Dava dosyasına benim örgüt üyeliğime kanıt olarak cenazesine katıldığım üç fotoğrafı koymuşsunuz. Bende cenazede çekilmiş fotoğraflardan oluşan albüm var, onu vereyim size. Bula bula bunu mu buldunuz suç diye? Ben o cenazenin sahibiydim, siz katılan olarak suçluyorsunuz beni.”
“Üç değil 300 müvekkil gömdük”
“Dosyanın en kritik yeri cenazeler. Bizi en az üç müvekkilimizi gömmekle suçluyorsunuz. Burada sanık olarak bulunan avukatlar 90’lar boyunca en az 300 müvekkilini gömdü. Dosyaya sadece üçünü koymak ayıptır. Sadece ben 90’lı yıllardan bu yana 65 müvekkilimi toprağa verdim.”
“Evet İbrahim Çuhadar’ın cenazesini de morgdan aldım, mezar yerini aldım, toprağa verdim. İbrahim benim 13 yıllık müvekkilimdi. 1999’da, Ulucanlar katliamında işkenceyle öldürülmüş 10 kişiyi toprağa verdik. Tören yapılmasın diye gece gömdürdüler.”
“Bayrampaşa Cezaevi’nde kimyasallarla yakılan altı kadını gömdük. İkisi tanınmaz haldeydi, ailelerini ‘Birini sen al biriniz biz, ikisi de bizim evladımız’ diyerek gömdüler onları.”
“Biz ölülerin avukatıyız”
“Gökçe Şahin öldürüldüğünde vücudunda 10 mermi vardı. Olay tutanağı bile vermedi polis, çatışma çıktı dediler, nerede çıktığını bile söylemediler. Ünye’de babasıyla gömdük Gökçe’yi.”
“Madem biz cenazeye katıldık diye yatıyoruz hapiste, onlar için de hepsi için de yatalım, Roboski için de yatalım, Ali Efeoğlu için de yatalım, Engin Çeber için de yatalım. Neden sadece üç cenaze için yatıyoruz?”
“Biz ölülerin avukatıyız. Yanlış kişilere cenaze fotoğrafı gösterdiniz.”
“Suçlama böyle olmaz, ortaya suç işlediğimize dair delil koyun.”
“Cumhurbaşkanı DHKP/C'den talimat mı aldı?”
“İddianamede Güler Zere'nin tahliye olması için yürüttüğümüz mücadeleye yer verilmiş. Ağız kanseri gibi tedavisi basit bir hastalık yüzünden, bir yıl cezaevinde acı çekerek öldü Güler Zere. Dışişleri Bakanı 'Bizim kızımız' dedi.”
“Cumhurbaşkanı ‘Önüme bir kağıt gelsin, hemen imzalayacağım’ dedi, cezasını affetti. Bunu delil diye dosyaya koymanız ne kadar ayıp! Cumhurbaşkanı DHKP/C'den talimat mı aldı?”
Kozağaçlı ayrıca, kendilerinin tarihe geçmek istemediğini, "sıra neferi" olduklarını anlatarak, Nazım Hikmet'in "Sıradakinin ölümü" şiirini okudu.
Kozağaçlı’nın konuşmasının sık sık alkışlarla kesilmesine Mahkeme Başkanı Mustafa Bağarkası tepki gösterdi.
İki bin avukat izliyor
Duruşmayı, CHP milletvekilleri Veli Ağbaba, İlhan Cihaner, Melda Onur, Musa Çam, Süleyman Çelebi, Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, BDP'den Meral Danış Beştaş, SDP Genel Başkanı Rıdvan Turan, Şebnem Korur Fincancı, Temel Demirer, Sibel Özbudun ve sanatçı Hilmi Yarayıcı da izliyor.
Ayrıca, Paris Barosu, Fransa Barolar Birliği, Almanya Demokrat Avukatlar Birliği, Uluslararası Demokrat Avukatlar Birliği, Avusturya Ceza Hukukçuları Birliği, İtalyan Demokrat Avukatlar Birliği, İtalya Ceza Hukukçuları Derneği'nden temsilciler de duruşma salonunda. (AS)