Genelkurmay Başkanlığı, görev süresi yeni dolan ve emekliye ayrılan Orgeneral Yaşar Büyükanıt döneminde yayınladığı 27 Nisan e-muhtırasında, “Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ün, "Ne mutlu Türküm diyene!" anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır.” denilmişti.
E-muhtıranın yayınlamasından iki gün sonra, 29 Nisan 2007 günü TSK’nin sitesine girmiş ve aynı günün akşamı saat 17:14’te Genelkurmay’a bir mail atmıştım.
“Ne mutlu Türküm Diyene’ Demiyorum” başlıklı kısa mailim aynen şöyleydi:
“Evet, "Ne mutlu Türküm Diyene" demiyorum. Şimdi ben düşman mıyım sayın askeri yetkililer?” Sorumun altına, imzamı da atmıştım.
Mailime, aradan geçen 16 ay süre zarfında cevap verilmedi. Hâlâ bekliyorum. Yaşadığım ülkenin askeri organlarınca bu kadar kolayca düşman ilan edilmeme açıklık getirilmesini talep ediyorum.
Askerlerin bu yaklaşımına göre vatan haini ilan ediliyorum! Bunun tarafıma deklare edilmesini bekliyorum.
Orgeneral Başbuğ da aynı anlayışta
28 Ağustos 2008 günü Genelkurmay Başkanlığı görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan devralan, Kürtler için ‘Sözde Vatandaş’ kavramını literatürümüze sokan Org. İlker Başbuğ da törende yaptığı konuşmada 27 Nisan e-muhtırasında geçen yukarıdaki ifadelerle aynı anlama gelecek sözler kullandı.
Org. Başbuğ, yaşanmakta olan küreselleşme çağında ulus devlet yapısının sorgulandığına dikkat çekerek "Ulus devlet yapısını zayıflatmaya çalışmak Türkiye’nin ülkesi ve bütünlüğünü istememek demektir. Türkiye’nin ulus devlet yapısı tartışılamaz" dedi.
Org. Başbuğ, isim vermeden PKK’nin etnik milliyetçilik yaptığını ve Türkiye’nin ulus devlet yapısını hedef aldıklarını söyleyerek, "Türkiye Cumhuriyeti kültürel farklılıklara, etnik farklılıklara saygılıdır.
Alt kimlikler, üst kimliğe dönüştürülmeye çalışılırsa ülke kutuplaşmaya sürüklenebilir. Bu Türk ulusuna yapılacak en büyük kötülüktür.
Kimse Türkiye’den belirli bir etnik gruba siyasal alanda grupsal düzenlemeler yapmasını, demokratik istekler aldatmacasıyla gizleyerek isteyemez ve bekleyemez" diye konuştu.
Org. Başbuğ, DTP ve Kürt halkının taleplerine yine isim vermeden, "Bazı kesimler etnik kimliklerinin Anayasal güvenceye kavuşturulmasını sık sık ve açıkça dile getirmektedirler. Bu görüş, ulus devlet yapısını hedef almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti kültürel ve etnik farklılıklara saygılıdır. Türkiye Cumhuriyeti kültürel alanda bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek şartıyla kültürel zenginliklerin yaşanması ve yaşatılması için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiştir.”
Bu sözlerden ne anladığımıza açıklık getirelim.
Yani, “Sözde Vatandaş” kavramını hayatımıza sokan Org. Başbuğ, “Türkiye Cumhuriyeti kültürel ve etnik farklılıklara saygılıdır” diyor.
O saygı ki, çizdikleri ram ve biat çemberinde kaldığımız sürece devam edecek. Çemberin dışına çıktığımız anda ‘sözde vatandaş’ damgası yiyecek, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet düşmanı’ ilan edileceğiz demek.
Yine bir sonraki cümlesinde, “Türkiye Cumhuriyeti kültürel alanda bireysel kalmak ve ulus devlet yapısına zarar vermemek şartıyla kültürel zenginliklerin yaşanması ve yaşatılması için gerekli düzenlemeleri gerçekleştirmiştir” diyerek, Kürtler bireysel olarak istedikleri gibi yaşayabilir ancak toplumsal ve örgütlü hayatta söz hakkına sahip olamayacaklar diyor.
Yani Kürtlerin kimlik taleplerinin Anayasa’da güvence altına alınmasına kısaca karşıyız diyor.
Yine Org. Başbuğ, PKK’nin adını anmadan etnik milliyetçilik yaptığını söylüyor. Sormak lazım, PKK hangi ulusun milliyetçiliğini yapıyor?
Eğer PKK Kürt ulusunun milliyetçiliğini yapıyorsa, siz Kürtlerin varlığını tanıyor ve kabul ediyorsunuz anlamına gelir.
Düşünebiliyor musunuz, bir halkın istek ve taleplerini düşmanlık olarak addedeceksiniz, üstüne kalkıp bu isteklerin milliyetçi fikirler içerdiğini söyleyecek ve karşı çıkacaksınız?
Çelişkideki yedi farkı size bırakıyorum.
Ayrıca, haydi haklısınız diyelim. Milliyetçilik toplum sağlığına zararlı bir fikir, kabul ediyoruz. Peki sizin yaptığınız nedir? Kürtleri ‘sözde vatandaş’, “Ne Mutlu Türküm Diyene” demeyen bizleri düşman ilan ederken sizin yaptığınız neydi?
16 aydır cevap bekliyorum. (FA/EZÖ)
* Faruk Arhan, gazeteci.
* Başbuğ'un konuşmasının tam metni için tıklayınız.