Söze esir olmak büyük meseledir. Efendisi olduğun söz dudaklarından kurtulduğu andan sonra değdiği her kulağın mahkemesine sürükler seni. Bu ağır sorumluluğu yüklenmek boynuna borçtur. Belki de pek düşünmeden ediverdiğin söze girdiğin her cemaatte izahatlar getirmek zorundasın artık. Şahsen başıma gelsin istemem… Aman aman…
Uyanık bir tip olsan çevirmeden lafı “Ben dedim ve yanlış dedim şimdi de kıvırmıyorum her bir detayıyla üzerime alıyorum kelamımın maliyetini, özür dilemek başta olmak üzere ödemem lazım gelen bütün bedelleri ödemeye hazırım arkadaş” der çıkarsın içinden işin. Bu tavır çevrenin senle ilgili yeni bir değerlendirme yapması için bir dayanak olur belki. Ha tabii siciline de bağlı biraz ama yine de affedilme olanağı doğabilir sözün sahibi ve artık esiri olarak sana...
Yok, ama karşısındakini salak yerine koymayı huy edinmiş biri isen esas oğlan; patinaj üstüne patinaj çekersin her nefes alışverişinde. Duyanı dinleyeni sözlerinin anlamından bihaber varsayıp “yani aslında öyle değil, ben tümüyle yanlış anlaşıldım” ile başlayan cümlelerle siper almaya çalışırsın yenilmeye mahkum olduğun muharebe meydanında… Bu durumda yanına bir günah keçisi almak da işini kolaylaştıracaktır. Hele hele kamuya açık bir iş yapıyorsan, sanat, siyaset veya spor erbabıysan tereddüt etmeden en işlevsel tercihi yapıverir ve gazetecileri de hedefe oturtursun. Aslında olan bitenden onların sorumlu olduğunu bağırıp durursun. Ama bir daha diyelim bu karşısındakini “salak” saymayı gerektiren bir eylem planıdır… Ve eğer durum böyle değilse vay haline…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız sıradışı performansıyla bu açmazın en şahane örneklerinden. Enteresan laflar ediyor sıklıkla. “Yav he he” deyip geçmek en doğru tepki olabilir belki ama işte memleket idaresindeki mühim şahsiyetlerden birinden bahsediyoruz. O yüzden biraz yakından bakmak lazım dediklerine.
Kedidir Kedi!
“Şehit olmak istiyorum” dedi mesela dün diplomasi muhabirlerine. 90’ları mumla aratan bu kanlı iç savaş iklimine uygun düşeceğini varsaymış olmalı. Üniformalı vesayeti tarihe gömmekle övünen sivil mi sivil bir hükümetin bu önemli bakanının “flaş” açıklamasını şimdilik burada bırakıp birkaç adım geriden başlayalım.
Kediler ve Türk demokrasisi ilgili enteresan tespitiyle örneğin. 2014 yerel seçimlerinin oy sayım işlemleri devam ederken yaşanan “karanlık” için kendisine soru soran gazetecilere “kedidir kedi” dediğinde bakan beyin sıradışı akıl yürütmelerinden haberdar olduk.
“Espri yapmıyorum trafoya kedi girdi. Bu ilk kez yaşanmadı. Bunu seçime bağlamak yanlış” dedi Taner Yıldız. Bütün bir memleketin dört yıl boyunca kimler tarafından yönetileceğinin belirlendiği -hadi biz de o klişeyi kullanalım- kritik seçimlerin kader anında yaşanan elektrik kesintilerini böyle izah etmişti sayın bakan sakallarının arasında kaybolan gülümsemesiyle.
Oysa ortada espri kaldıracak bir durum yoktu. “İrade gaspı” gibi iddialı bir suçlama vardı ortada ve olağan şüphelileri değil masum kedileri işaret ediyordu bu açıklama. Bir acayip lakırdıydı ve bir acayip biçimde söndü gitti.
Kesintilerin yoğun yaşandığı doğu illerindeki iddialı parti Barış ve Demokrasi Partisi yetkililerinin geleneksel medyada pek yer bulamayan ve mahkeme koridorlarında kaybolan itirazları ile sosyal medyada bakanı ve kedileri kullanarak yapılan “eğlencelik” muhalefetin dışında çok uzamadı iş.
Gömlek
Taner Yıldız’ın akılda kalan ikinci performansını görmek için çok fazla beklememiz gerekmedi. Memleket tarihindeki trajedilerden biri olan ve 301 madencinin hayatına mal olan Soma katliamının yaşandığı 13 Mayıs tarihinden bir gün sonra katıldığı televizyon programında patlatıverdi normalde “skandal” sayılacak sözlerini.
Mensubu bulunduğu iktidara pek yakın olan 24’ün canlı yayınında "olayı duyunca hiçbir hazırlık yapmadan geldik. Arkadaşlarım soruyor ‘neden iki gündür aynı gömleği giyiyorsun?’ Ben de ‘durumumuz bu’ diyorum" deyiverdi.
O an için 284 olan can kaybını ve perişan halde madenden gelecek iyi bir haber bekleyen işçi yakınlarının derdini unutuvermiş üzüntüden ne yapacağımızı bilemez hale gelmiştik milletçe…
“Üç gün elektriksiz kalsınlar”
7 Haziran seçimlerinden sonra biraz daha öfkeli bir dille konuşur oldu bakan bey. Girdiği bütün seçimlerden memnun ayrılan AKP ilk kez belirgin bir biçimde oy kaybetmiş ve tek başına iktidar olma ayrıcalığını kaybetmişti.
Bu sonucun bir manada temel sorumlusu olarak gördüğü Halkların Demokratik Partisi’nin seçmenleri vardı hedefinde. “İster erken seçim olsun isterse olmasın HDP'ye verilen emanet oyların önemli bir kısmının ortadan kalkacağına inanıyorum. Hele hele üç gün elektriksiz kaldığında bunu doğru değerlendireceğine inanıyorum" dedi.
Tane tane dedi bunu… Ha bir de dediklerinin aslında bir tehdit olduğuna da takılmadan hiç…
“Şehit olmak istiyorum”
Ve gelelim son açıklamasına. Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleri ile yaptığı toplantıda çarpıcı açıklamalarda bulundu. “Benim amacım Allah nasip ederse şehit olmaktır.” dedi.
Doğalgaz başta olmak üzere enerji politikalarına dair sıkıcı salon toplantılarından birini yapıyordu ve çok bunalmıştı bakan bey. Gündeme dair soruları yanıtlarken beklediği havayı yakaladı.
Oğlunun askerliğini bedelli olarak yaptığına ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğunu belirterek yaptı girizgahı. HDP’ye yüzde 62 oranında oy çıkan polis lojmanlarına uğradı. “Emniyet mensuplarının HDP’ye oy vermesi demokrasi değildir” dedi. Şaşırmadı pek salondakiler… Bir şey demeliydi bir şey. Büyük bir şey, önemli bir şey… “İnsanın iç muhasebesi, Allah’la arasındaki bir konudur. Benim amacım Allah nasip ederse şehit olmaktır”. Haber buydu işte bakan bey şahadet arzuluyordu.
Çözüm sürecinin buzdolabına konduğu çatışma dilinin ise otomatik olarak gündelik hayata katıldığı bu günlerde bakan beyin ağzından dökülüveren bu cümleler yazının girişinde bahsettiğimiz esir eden söz cinsinin en olgunlaşmış örneklerinden.
Bir iki gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, PKK ile çatışmada yaşamını yitiren bir askerin cenaze töreninde “Ne mutlu şehit olanın ailesine” sözlerinden etkilenmiş miydi bilinmez ama şehitlik arzusunu “Bunu açıkça söylüyorum. Dinim milletim vatanım için…” sözleriyle sürdüren bakan beye sosyal medyadan destek mesajları yağdı… Şimdi gözler sayın bakanda… Bakalım bir twitter kullanıcısının dediği gibi ailesini mutlu edecek mi? (YK/EKN)