Hamit Geçgel 20 yılı aşkın bir zamandan beri en rahat uykusunu dün akşam uyumuş olabilir. Genç adamın başını yastığa rahatça koymasının gerekçesi ise sıra dışı bir mahkeme kararı. Örgüt üyeliği suçlamasıyla o mahkeme senin bu mahkeme benim süren davalarla boğuşan Hamit Geçgel’in avukatı Türk mahkemelerinde örneğine az rastlanan bir karar almayı başarmış. PKK’ye yardım yataklık ile başlayıp katmerleşen suçlamalarla derinleşen bir yargı süreciyle ömrü zehir olan Geçgel’in elinde fiyakalı başlığa sahip bir mahkeme kararı var artık: Tutuklanmama Güvence Belgesi…
Urfa Barosu Avukatlarından Bekir Benek, müvekkili Hamit Geçgel için Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden aldı bu istisnai belgeyi. Mahkeme 1993 yılında Suruç'taki silahlı bir eylemden dolayı ağırlaştırılmış müebbet cezası istemi ile yargılanan ve yıllardan beri evinden barkından uzak sürgünde yaşayan Hamit Geçgel için Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 246. Maddesine dayanarak Tutuklanmama Güvence Belgesi verdi. Bu ilginç belge halen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde sürgün hayatı yaşayan Geçgel’in memleketine dönmesine yetecek…
Filmlere konu olan bitmek bilmez duruşmalar serisinin pırıl pırıl örneklerinden biri var karşımızda. Her şey Hamit Geçgel ve bir arkadaşının 765 sayılı yasanın 169’ncu maddesinde tanımlanan 90’ların klişe dava cümlesi olan “Örgüte Yardım ve Yataklık” suçlamasının muhatabı olarak hakim karşısına çıkarılmasıyla başlamış. “1993 yılında köye gelen PKK militanlarını evinde barındırdığı, yiyecek verdiği örgüt mensuplarına not götürerek kuryelik yaptığı, militanların Suruç’ta yaptığı eylemlerde yer gösterdiği” suçlamalarıyla başlayan mahkeme serüveni bir türlü tamamlanmak bilmemiş. Çünkü yine bir başka dönem klasiği hayat bulmuş ve ek iddianameler hazırlanmış.
Türk Ceza Kanunu’nun 125’nci maddesi kapsamında hazırlanan ek iddianameyle Diyarbakır 1 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yeni bir yargılamanın muhatabı olmuş Geçgel. Ancak bir dönemin astığı astık kestiği kestik mahkemeleri olan DGM’ye de nasip olamamış Geçgel’e dair hüküm vermek. Avrupa’ya şirin görünmek derdiyle alelacele kaldırılan DGM’lerden yakın tarihin daha meşhur mahkemeleri olan Özel Yetkili Mahkeme devam etmiş yargılamaya. Ancak biraz yazboz mantığıyla dizayn edildiğinden olsa gerek özel yetkili mahkemelerin de tarih olmasıyla iş Urfa 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kadar gelmiş. Bu mahkemenin Tutuklanmama Güvence Belgesi vermesiyle sonuçlanan süreç ise yine bu mahkemenin Geçgel hakkında çıkardığı yakalama kararı çıkarmasıyla başlamış. Mahkeme yakalanmasını istemiş ama bu bir türlü mümkün olmamış. Çünkü bu ısrarlı mahkemelerden hayırlı bir sonuç çıkmayacağını sezen genç adam sırra kadem basmış.
Şakaya gelmez bahis haklısınız. Keselim biz de ve aşikar olanı söyleyelim tıpkı avukatı gibi. Irak Kürdistan’ında olduğunu söylemiş Avukat Bekir Benek ve ancak bir şartla gelebileceğini eklemiş: “müvekkilim tutuklanmayacak!”
Urfa iki numaralı Ağır Ceza Mahkemesi, mahkemeler eskiten ve yüzlerce duruşmadan menkul Geçgel davasının tamamlanması için daha uygun bir yol bulamadığı için belgeyi düzenleme yoluna gitmiş. Peki, nedir bu Tutuklanmama Güvence Belgesi…*
Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 246. maddesine göre mahkeme, “gaip” yani nerede olduğu bilinmeyen sanık hakkında duruşmaya gelmesi halinde tutuklanmayacağı hususunda bir güvence belgesi verebiliyor... Son derece modern görünen bir uygulama. Ancak tabii mevzunun Türkiye’de cereyan ettiğini ihmal edersek. Çünkü sadece bu davanın seyrine bile bakıldığında bile yargı sisteminin ne denli sık değiştiğini ve bu değişimlerin ciddi maliyetlerinin olduğunu anlamak mümkün. Yetinmeyenler Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidarındaki sistem değişiklikleri etrafında yaşananlara bakabilir. Önemli detaylar var zira. Kumpas iddiaları, dört duvar arasına hapsedilen kudretli generaller, vatan kurtaran kahramanken terör örgütü üyesi olarak suçlandığı için yurtdışına kaçmak zorunda kalan savcılar daha neler neler…
Bu ihtimal rahmetli babamla çocukluğumda sıklıkla yaşadığım bir sahneyi hatırlattı bana. Özetle şöyle gelişirdi mesele. Kasabada yaşardık ve çok sıkılırdık. Maceralarımız vardı en fazla boyumuz kadar. Bazen de boyumuzdan biraz büyük. İşte onlardı babamla aramızdaki gerilimlerin nedeni. “Yapma” dediği bir şeyi yapardım ve sonrasında korku dolu gözlerle ona bakardım. Çünkü yaptığım yaramazlığın mutlaka bir bedeli vardı. Biliyordum. Ancak ne olduğunu kestiremiyordum. Geçmiş deneyimlerinden hatırladığım kadarıyla işin ucunda dayak olabilirdi. Ancak araya giren annemin yumuşatıcı etkisiyle babam farklı bir yöntem denemeye karar vermiş gibi görünüyordu, “geç otur şuraya söz dövmeyeceğim!
Şimdi soru şu ne dersiniz, bir Kürt için zamane mahkemelerinde baba şefkati aramak çok mu naiflik olur? (YK/HK)
* Kürt siyasetçi, eski Demokrasi Partisi'nin (DEP) Genel Başkanı Yaşar Kaya, 2014 yılının nisan ayında "Sanığa verilecek güvence belgesi" başlıklı 246. madde uyarınca "tutuklanmama güvencesi" almış ve 21 yıl sonra Türkiye'ye dönmüştü.