Munzur deyince akla tehlike olarak sadece baraj ve hidroelektrik santralleri gelse de en az bunlar kadar önemli başka tehlikeler bulunuyor. Açıklayalım...
Önce baraj ve hidroelektirik santralleri...
1971 yılında millî park statüsüne kavuşan Munzur Vadisi'nin en önemli kaynak değeri Munzur Suyu'dur.
Gerek Munzur Suyu üzerinde ve gerekse de millî parkın diğer önemli kaynak değerlerinden olan Mercan Deresi üzerinde yapımı planlanan baraj ve hidroelektrik santrallerine karşı yürüttüğümüz hukuksal mücadele sonucunda önemli kazanımlar elde ettik.
Munzur Vadisi'ndeki en büyük baraj ve hidroelektrik santrali projesi olan Konaktepe Barajı ve Hidroelektrik Santrali I - II için Konaktepe Şirketi'ne verilen lisans, lisansa karşı açtığımız dava kapsamında Danıştay 13. Dairesi'nce, millî parkta yapımı kararlaştırılan diğer baraj ve hidroelektrik santrali projeleri bakımından da emsal olacak gerekçelerle durduruldu.
Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği'nin 17. maddesine göre üretim lisansı sahibi tüzel kişiler; üretim tesisi kurulması, işletmeye alınması, elektrik enerjisi üretimi, ürettikleri elektrik enerjisinin ve/veya kapasitenin müşterilere satışı ile iştigal edebilir. Bu sebeple de lisansın yürütmesi durdurulduğunda hiçbir inşaat çalışması hukuken yapılamamaktadır.
Munzur Vadisi'nin 1. derece doğal sit alanı olarak tespit ve tescili istemiyle Kültür ve Turizm Bakanlığı'na yaptığımız başvurunun reddi üzerine açtığımız iptal davasında İdare Mahkemesi'nce Munzur Vadisi'nin pek çok kültürel ve doğal kaynak değerlerine sahip olduğu ve bu haliyle bütünsel şekilde incelenmesi gerektiği gerekçesiyle iptal kararı verildi.
Munzur Vadisi Millî Parkı sınırları dahilindeki Mercan Deresi üzerinde 1985 yılında yapımına başlanan ve 2003 yılından tamamlanan Mercan Hidroelektrik Santrali'nin kaçak yapı statüsünde olduğu gerekçesiyle yaptığımız suç duyurusu üzerine Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca dava açıldı.
Ve fakat millî park açısından baraj ve hidroelektrik santralleri dışında başkaca sorunlar da bulunuyor.
Millî Parklar Yönetmeliği'nin 5. maddesinin 9. bendinde şöyle yazar: "Tabiatı mutlak koruma zonlarında tabii kaynaklar insan etkisi olmaksızın tabii haline bırakılır."
Tunceli şehir merkezini Ovacık ilçesine bağlayan karayolunun tümü Munzur Vadisi Millî Parkı'nın Mutlak Koruma Zonu'nda kalıyor. Tunceli - Ovacık Karayolu, mevzuat hükümlerine açıkça aykırıdır. Ve anılan karayolu bu haliyle yanlış bir yoldur.
Radikal bir öneri gibi gözükse de Tunceli - Ovacık Karayolu'nun alternatif bir karayolu oluşturularak ulaşıma kapatılması gerekiyor. Karayolunun hangi güzergâhlardan geçirilmesi gerektiği de millî parklar mevzuatı, çevre mevzuatı hükümleri nazara alınarak belirlenmeli.
Millî Parktaki endemik fauna türleri olan kırmızı benekli alabalık, bezuvar dağ keçisi, çengel boynuzlu keçi gibi türlerin yasadışı avlanılması açısından sıklıkla bu yolun kullanıldığı da bilinen bir durum.
Millî Parktaki endemik fauna türlerinin yaşam alanlarının genellikle Munzur Suyu ve etrafı olduğu gözetildiğinde anılan karayolunun ulaşıma kapatılmasının biyolojik çeşitliliğin korunmasında. getireceği kamusal yarar daha da anlaşılabilir hale gelir.
Diğer önemli bir sorun da Ovacık ilçesinin evsel ve benzeri atık sularının doğrudan Munzur Suyu'na deşarj edilmesi. Bu durum gerek Millî Parklar mevzuatına ve gerekse de çevre mevzuatına açıkça aykırı. Anılan durum Munzur Vadisi Millî Parkı'ndaki biyolojik çeşitliliği ciddi şekilde tehdit ediyor. Çevre Kanunu ve anılan kanun gereğince çıkarılan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak gerekli önlemlerin derhal alınması gerekiyor.
Munzur Gözeleri önemle üzerinde durulması gereken diğer bir husus. Munzur Suyu'nun kaynağı durumunda bulunan ve 1. derece doğal sit alanı statüsüne sahip Munzur Gözeleri'nde hiçbir ticarî, turistik ve benzeri faaliyete izin verilmemeli.
Gerek ülkemizin kültür ve tabiat varlıklarını koruma mevzuatı ve gerekse de uluslararası sözleşme hükümlerine göre 1. derece doğal sit alanlarında ticarî, turistik ve benzeri amaçlı faaliyet yürütmek kesin olarak yasak olup hukuksal ve cezaî yaptırıma tabidir!
Hali hazır durumu itibariyle Munzur Gözeleri'ne ciddi şekilde zarar verildiği açıktır.
Munzur Vadisi Millî Parkı doğal bir miras alanı. Millî parkın ve millî parkın temel kaynak değeri konumundaki Munzur Suyu'nun korunması ve gelecek kuşaklara miras bırakılabilmesi için yukarıda aktarılan hususların yerine getirilmesi yaşamsal önem arz ediyor. Kaldı ki bu hususların tümü anayasal çevreyi koruma yükümlülüğü kapsamında hukuksal zorunluluk.
Munzur insanlığın ortak mirasıdır ve bu haliyle her bir bireyin ekonomik mirasından çok daha önemli bir miras olduğu unutulmamalı!
* Avukat Barış Yıldırım, İnsan Hakları Derneği Tunceli temsilcisi.