Türkiye’de 2014 yerel seçimi genellikle parti düzeyinde söylem ve vaatler üzerinden şekillenen ve merkezi siyasetin öne çıktığı bir süreçte yaşandı.
Ancak Mersin’de hem seçim kampanyası dönemi hem de seçim sonrası oluşan tablo, genel Türkiye tablosundan farklılıklar gösterdi. Bu bakımdan Mersin’deki seçim sonuçları Mersin’e yabancı olanlar için şaşırtıcı oldu; zira Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) geleneksel olarak her seçim döneminde birinci parti olduğu Mersin’i bu seçim sonucunda kaybettiği görüldü.
Oysa Mersin’in yerel dinamiklerini bilenler için bu sonuç sürpriz olmadı. Çünkü seçim sonucunda Mersin genelinde merkezi siyasal söylemlerden çok adayların niteliklerinin ve seçmenlerin sosyo-demografik yapısının belirleyici olduğunu söylemek mümkün.
Bu yazının yazıldığı saatlerde Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için oy dağılımı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yüzde 31,9, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yüzde 28,4, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yüzde 27,7 ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) yüzde 10 şeklinde gerçekleşti.
Mersin genelinde kayıtlı 1 milyon 186 bin 718 seçmenin yaklaşık yüzde 85’i seçime katıldı. Bu sonuca göre, olağanüstü bir gelişme olmadıkça MHP’nin adayı Burhanettin Kocamaz, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmış görünüyor.
Anakentte yer alan ilçe belediyeleri olan Mezitli ve Yenişehir’de CHP, Toroslar’da MHP, Akdeniz’de ise BDP birinci parti oldu. Diğer ilçelerde ise sadece Silifke’de CHP’nin ve küçük bir ilçe olan Aydıncık’ta AKP’nin birinci parti olduğu, kalan yedi ilçenin tamamında MHP’nin seçimi kazanarak Mersin genelinde büyük bir başarı gösterdiği görülüyor.
Neden CHP Kaybetti?
Aslında Mersin için önemli olan soru MHP’nin nasıl kazandığından çok CHP’nin neden kaybettiği. Zira son üç yerel seçimde CHP burada önemli bir başarı elde etmişti.
Mersin, genel seçimlerde de genellikle sosyal demokrat partilerin en güçlü olduğu kentlerden birisi olageldi. AKP’nin batı ve güneydeki sahil kentlerinde bir türlü tutunamaması bu başarıyı neredeyse mutlak kılmaktaydı.
Durum böyleyken 2014 yerel seçiminde CHP’nin önemli büyükşehir belediyelerinden birini kaybetmesindeki en belirgin nedenin yanlış aday seçimi olduğunu söylemek mümkün.
1999, 2004 ile 2009 yıllarında yapılan yerel seçimlerden Belediye Başkanı olarak çıkan ve 2014 yılında yeniden aday gösterilen CHP’li Macit Özcan’ın, görev süresi boyunca Mersin sivil toplumuyla bir türlü ortak bir ilişki ve işbirliği ortamı kuramadığı söylenebilir.
Özcan’ın kentte gerek kamu kurumları gerekse de sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri tarafından düzenlenen hemen hiçbir etkinliğe bizzat katılmaması, halkla doğrudan iletişim kurmak konusunda çoğunlukla mesafeli durması “halkçı” bir belediye başkanı görüntüsü çizmekten uzaklaşmasına neden oldu. Kent halkı belediye başkanını sadece önemli günlerde kent meydanlarına asılan posterlerden görebildi.
Elbette sadece bu başarısızlığı PR halkla ilişkiler (PR) ya da imaj yönetimi konusundaki eksikliğe bağlamak yeterli değil. Mersin’in en büyük problemleri olan trafik sıkışıklığı ve toplu taşıma, artan dış göç baskısı ve altyapı yetersizliğinin uzun vadeli yerel politikalarla çözüme kavuşturulduğunu söylemek güç.
Mersin, iktidar olanakları ve geniş finans desteğinden mahrum bir “muhalif belediye” olsa da benzer durumda olan İzmir’e kıyasla yerel yönetim konusunda takdir edilecek pek az politika üretti.
Yeni yapılan atık su tahliye sistemlerine rağmen seçimlerden kısa süre önce bile kötü hava koşulları nedeniyle çoğu semtte su baskınları yaşanması, kent estetiği konusunda tatmin edici çalışmalar yapılmaması, özellikle yaz aylarında bunaltıcı bir sorun haline gelen trafik sıkışıklığı, hizmete sokulan toplu taşıma araçlarına rağmen ulaşım hatlarının bir türlü efektif işlememesi, özel minibüs hatlarının bir türlü düzene kavuşturulmaması, raylı sistem gibi alternatif hizmetlerin hayata geçmemesi, plansız yapılaşma gibi çoğu sorunu çözmek konusunda Macit Özcan’ın üç dönemdir Mersin halkından kayda değer bir takdir topladığını söylemek güç.
Aslında yıllardır bakımsızlıktan harap durumda olan ve dar kapsamlı makyajlarla “günün kurtarıldığı” Büyükşehir Belediye binasının durumu bile Mersin’deki yerel yöneticilik başarısızlığının somutlaştırılabileceği bir örnek oluşturuyor. Özcan, vaatleri arasında bu sorunların çözümüne yer verse de bunun için Mersin halkından bir dönem daha kredi alamadı.
Neden MHP Kazandı?
MHP’nin geçmiş yıllardaki hatasını bu dönem tekrarlamayıp, belediyecilik tecrübesi bulunan ve Mersin genelinde tanınmış bir isim olan Burhanettin Kocamaz’ı aday göstermesi, CHP’nin Özcan tercihinin aksine doğru bir seçim oldu.
Zira AKP adayı Mustafa Sever ve BDP adayları Sibel Yiğittekin ile Bedri Kuran’ın da yerel yöneticilik tecrübelerinin olmadığını tespit etmek gerekiyor.
MHP’nin başarısının önemli bir nedeninin, Macit Özcan’ın beğenilmeyen performansına rağmen yeniden aday gösterilmesine tepki veren CHP’li anakent seçmenlerinin MHP’ye yönelmeleri olduğu görülüyor.
CHP seçmenleri, genel merkezlerinin Mersin’deki aday tercihini bu defa onaylamadıklarını çok net bir şekilde ifade etmiş oldular. Muhtemelen halktan daha fazla kabul görecek bir başka adaya daha istekli olarak oy verecek olan CHP seçmenleri, parti sadakatlerinin etkisiyle son dönemde kerhen oy verdikleri adaya olan tepkilerini bu seçimde oy vermeyerek gösterdiler.
CHP tabanının profili düşünüldüğünde, buradan gelen oyların AKP yerine MHP’ye kayması çok daha makul görünüyor.
Elbette “bütünşehir yasası” olarak bilinen yasa değişikliği ile tüm ilçelerin büyükşehir belediye sınırlarına dâhil edilmesi de, Mersin’de AKP’den çok MHP’nin işine yaradı.
Mersin’in çevre ilçeleri ile dağ köylerinde yaşayan yerli nüfusun etnik köken olarak çoğunlukla Yörük/Türkmenlerden oluşması ve bu kitlenin özellikle dış göç,
Kürt politikası, işsizlik gibi konularda hoşnutsuz olmaları ve MHP’nin dillendirdiği milliyetçi söyleme destek vermeleri, bu partinin ilçelerdeki başarısını getiren en önemli dinamik oldu. İlçelerden gelen milliyetçi oylara, anakentte CHP adayına tepki gösteren sosyal demokrat oyların eklenmesiyle MHP, 2009 yerel seçimine kıyasla oylarını yaklaşık yüzde 6,8 oranında arttırarak Mersin’de seçimin galibi oldu.
Aslında oy oranı yüzde 2,6 eriyen CHP’nin aksine AKP’nin de oy oranını yüzde 6,3 arttırdığı görülüyor. Ne var ki AKP’nin bu başarısı ancak üçüncü parti olmasını sağlayabildi.
Seçime eşbaşkan adaylarıyla katılan BDP’nin oylarının ise özellikle kente iç göçle gelen kitlelerin yaşadığı Akdeniz ilçesinde yoğunlaştığı görüldü. Ancak bu ilçede de CHP’yi sadece yüzde 1,47’lik bir oy oranıyla geçebilen BDP’nin anakentte ve çevre ilçelerdeki oy oranı başka bir belediye başkanlığı kazanmasına yetmedi.
Yukarıda değinilen etkenlere MHP adayı Burhanettin Kocamaz’ın oldukça aktif bir seçim kampanyası yürütmesi ve siyasal iletişim olanaklarını çok etkin kullanması da eklenince Mersin’de seçim sonucu netleşmiş oldu.
Kocamaz, yerel medya, internet ve mobil telefonlar gibi mecralar ile sosyal medyayı diğer adaylardan daha fazla ve etkili olarak kullanmayı başardı. Özellikle çevre ilçeler ve dağ köylerinde MHP’li partililerin yüzyüze iletişim kanallarını sürekli aktif tutması da kampanya başarısını getiren unsurlardan birisiydi.
Mersinliler Kocamaz’dan Ne Bekliyor?
Burhanettin Kocamaz, Mersin’in en büyük ilçelerinden biri olan Tarsus’ta dört dönemdir belediye başkanlığını yürütmekteydi.
Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı sırasında MHP’nin geçmiş dönemdeki adaylarının aksine, uzun bir belediyecilik geçmişine ve tanınırlığa sahip olması kendisine önemli avantaj sağladı. Diğer partilerin adaylarının Mersin kamuoyu tarafından daha az tanınmaları da Kocamaz’ı öne çıkardı.
Kocamaz, özellikle kampanya dönemindeki ilginç vaatleriyle dikkat çekti. Kocamaz’ın başlıca vaatleri arasında Mersin’e hafif raylı sistemin kurulması, deniz uçakları ile bölgesel havayolu ulaşım sisteminin oluşturulması ve deniz otobüslerinin hizmete girmesi, sosyal kart projesi ile yoksullara yardım edilmesi ve yeni turizm bölgelerinin kurulması gibi projeleri yer alıyor.
Kocamaz, kampanya döneminde Silifke’nin Akkuyu bölgesinde nükleer santral yapılmasına karşı CHP adayı Macit Özcan ve BDP adayı Sibel Yiğittekin ile birlikte yazılı bir de irade beyanı verdi. Mersin halkının, Kocamaz’dan seçim vaatlerinden önce kent için en önemli gündem konularından birisi olan nükleer santrale karşı oluşturulan toplumsal harekete aktif destek vermesini bekledikleri söylenebilir.
Kocamaz’ın kampanya söylemleri arasında özellikle iç ve dış göçle gelen nüfusun da yoğun olarak yaşadığı bölgelerde kentsel dönüşüm projesi başlatma niyeti de dikkati çekti.
Bu doğrultuda Kocamaz’ın milliyetçi ideolojiyle hareket edip belirli bölgelere yerel hizmetleri götürmekten kaçınıp kaçınmayacağını ve uzun süredir ilk defa sağ bir parti tarafından yönetilecek olan Mersin’de toplumsal gerilimin artıp artmayacağını zaman gösterecek.
Bu bakımdan yeni Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, yerel yöneticilik vizyonunun Tarsus ilçesinden ibaret olmadığını ve bütünşehir olarak oldukça büyük bir bölgeye mevcut başkandan daha etkin bir şekilde hizmet götürebileceğini Mersinlilere göstermek durumunda.
Aksi durumda bir sonraki yerel seçimde CHP’nin doğru bir aday tercihi ve etkili bir kampanya ile Mersin’i geri kazanması uzak bir ihtimal olmayacaktır. (AT/BA)
* Ahmet Taylan, Yrd. Doç. Dr., Mersin Üniversitesi İletişim Fakültesi