Geçen hafta içerisinde medyada kadına yönelik şiddetle mücadelede bir dönüm noktası olabilecek bir karar yankılandı. Aslında daha önce de az sayıda da olsa benzer kararlar verilmişti. Ama bu son kararın içinde “temizliğe dikkat etmek” gibi medyatik malzeme olarak kullanılabilecek tedbirler de olduğu için gündemde yerini fazlasıyla aldı.
1998’de yürürlüğe girmesiyle kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede bir mihenk taşı olarak görülen 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun’un 2007’de güncellenmesi ve 2008’de ilgili Yönetmeliğinin de çıkmasıyla uygulanabilirliği daha da arttı. Kanun’un uygulanmasına dair tartışmalar da sürüyor.
Beni en çok umutlandıran konulardan biri ise tanışma fırsatı bulduğum diğer bazı Ankara Aile Mahkemesi Hâkimlerinde de gözlemlediğim gibi Sayın Eray Karınca’nın da kadına yönelik şiddeti aile içi meselesi olarak değil toplumsal bir sorun olarak ele alması ve şiddetin bertaraf edilmesi için tüm tarafların mücadelesinin gerekli olduğu bilinci. Kadına yönelik şiddetle mücadelede öyle kritik bir noktadayız ki kurumsal ve bütüncül yaklaşımlar şart olmakla birlikte tek tek çabaların da asla küçümsenmeyecek bir katkısı var.
Biraz da uzun bir giriş yaptığım bu yazıda konunun içeriğine değil de medyadaki –genel olarak yazılı medya- yansımasına göz atmaya çalışacağım. Zira olayın ayrıntısına ve konuyla ilgili değerlendirmeye bu bağlantılardan ulaşabilirsiniz.
Medyada yansıması
Yazılı medyaya geçmeden önce üç televizyon kanalında haberin nasıl verildiğini aktaracağım. Konuyla ilgili ilk haberi 7 Haziran Pazar akşam haberlerinde NTV’de gördüm. Haberin içeriği doyurucu ve yeterli de olsa haberi sunan spikerin, kararın öneminden ziyade “garipliğini” yansıtan bir ses tonu hâkimdi. Ertesi günün akşam haberlerinde ise ATV konuyu tam bir şiddetle mücadele haberi olarak verdi ve halk röportajlarında da kararı olumlayanlar yer aldı. Kanal D haber ise nedense şiddet karşılığında çeşitli tedbirler alınması yerine diş fırçalama/temizlik cezası üzerine yoğunlaşmıştı. Konunun ayrıntısını bilmeyen bir yurttaş sadece bu haberi izleseydi muhtemelen “devletin koskoca hâkiminin başka işi kalmamış mı” derdi.
Yazılı medyaya baktığımızda ise çok geniş bir yelpazedeki gazetelerde konuya yer verildi. Cumhuriyet’te “Eşten bakımsız kocaya şikâyet” başlığıyla 3. sayfadan verilen haberin metninde bir şiddet şikâyeti olduğu belirtilse de başlıkta ne yazık bu yer almadı. Milli Gazete olayın içeriğini daha fazla anlatmıştı ama başlığı “İlginç mahkeme kararı”ydı. Hürriyet de metinde olayı ayrıntılı bir biçimde anlatsa da “Kocam Tırnaklarını Kesmezse Tutuklayın Onu Hâkim Bey” gibi absürt bir başlık tercih etti.
Posta da benzer bir yaklaşımla iç sayfada diğerlerine göre daha da ayrıntılandırmasına ve örnek bir karar diye nitelendirmesine rağmen habere ilk sayfada “Mahkeme kararıyla diş fırçalayacak” başlığını kullandı ve altına “Kocam çok pis” alt başlığını koydu.
Takvim de benzer bir çevreden hareket ederek ilk sayfada “Temiz olmayan kocaya darbe” ve iç sayfada “Mahkeme kararıyla diş fırçalama” başlıklarını koyup olayın ayrıntılarını ise metinde yer verdi. Star da konuyu 3. sayfaya taşıyanlardan ve sadece küçücük bir paragraf olarak. Onların başlığı da “Hâkimden kocaya diş fırçalama cezası” .
Yeni Çağ ise habere kısa bir yer verse de metinde ve içerikte şiddeti odağa alarak çok yerinde bir yaklaşım gösterdi. Vatan Gazetesi de metinde daha fazla ayrıntı verse de “Dişini Fırçala Cezası” başlığı ile konuyu marjinalleştiren gazetelerden. Son olarak en önemli örneğe geldik.
Radikal’de karar manşet olarak yer aldı. Konuyu sulandırmayan ana ve alt başlıklar göze çarpıyor. İç sayfada daha fazla ayrıntıya ve bazı görüşlere yer verilmiş. Hâkimin benzer, örnek bir kararını da hatırlatması da önemli bir artı. Kullanılan karikatür bile konunun bir aile içi mesele olamayacağını gösterir nitelikte.
Derinlemesine bilgi
Toparlayacak olursak bu çok önemli tedbir kararı basınımızda bir hayli yer budu. Anadolu Ajansının dolu ve doğru içeriği sayesinde metinler genelde doyurucuydu fakat başlıkların neredeyse hepsinin sorunlu olduğu görülüyor. Her şeye rağmen konunun gündemde yer alması çok ama çok önemli.
Fakat bir aile içi şiddet konulu davanın tali konularının odağa alınması, kadının istemediği bir yerde 3 ay kalmak zorunda bırakılmasına (bu, bence bir insan hakları ihlalidir) hiç vurgu yapılmaması ya da psikolojik tedavi tedbirine pek değinilmemesi üzücü.
Burada medyadan beklenilen bu haberleri yapmaması değil aksine daha çok yapması ama birkaç hususa da dikkat etmesi. Haberlerin içindeki konuyu sulandırabilecek ve önemsizleştirebilecek ilginç ayrıntılar dikkat çekmek uğruna odağa alınmamalı, şiddet bireysel bir sorun değil toplumsal bir sorun olduğu unutulmamalı, mümkün olduğunca bu konuda çalışan STK’ların da sesine yer verilmeli, kadına yönelik şiddetle ilgili eksiklikler ve gelişmelere değinilmeli, bu tip tedbir kararlarının ilginçliğinden çok önemine vurgu yapılmalı.
Bunlar yapıldığında kadına yönelik şiddetle mücadelede medyanın önemli bir katkısı olabilir. Bu mücadele medyanın da sorumluluğu olduğu unutulmamalı. (ME/EÜ)