Mayıs ayındayız. Bir düşünür, zamanın insan tarafından uydurulmuş ve kavramsallaştırılmış hayali-fiktif bir olgu olduğunu söyler. Kültürleri yaratan insan, zamana da anlam yükler ve eylediği-söylediği pek çok şeyden inanç devşirir. Bu yüzden hep sorun olarak tartıştığımız inancın bu oluşturucu özelliği bana hep ilginç geldi. Çünkü güzelliğe tüm sıradan insanlar gibi inanmak gelir içimden…
Mayıs ayı baharda açan çiçeklerin ve bereket dolu bitkilerin, buğday başaklarının filizlenerek dara durduğu en güzel ay. En güzel zaman derler Mayıs için. Çiçeklerin (gül ve inci çiçeği-Müge) ve kuşların hayatın bal tadına vardığı solmaya ve ölüme en uzak bir zaman dilimi.
Böyle bir zamanda yitirdik Denizleri. 6 Mayıs’ta Deniz Gezmiş Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan. 6 Mayıs aynı zamanda Kürt Halk Önder Abdullah Öcalan’a karşı yapılan bombalı suikastin tarihi,1996… 18 Mayıs 1973’te işkencede insan onurunu savunan TKP/ML önderi İbrahim Kaypakkaya, 18 Mayıs 1977’de Haki Karer, ve 18 Mayıs 1982’de Diyarbakır cezaevindeki vahşete karşı direnen dörtler. Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin…
Onlar anı özgürleştirenler, bugünleri geçtiğimiz günlerde herkesin arkasından bin bir ah ve lanet ettiği Kenan Evren gibilerinin elinden çekip alanlardır… Bugünümüzü ve yarınlarımızı kurtaranlar…
Varlığımız, kimliğimiz ve haklarımızla birlikte insan oluşumuza dair en güzel sözleri söyleyip geçtiler önümüzden.
Birer firari aşık gibi kaçak severek, söze ve kelama karşı muazzam ihtimam ederek, uğruna nice belaları göze alarak söylediler sözlerini... Gülüşleri gibi sözleri de mahcup ve hayat doluydu.
Bir 21 Mart gecesi Newrozla baharın ilk çiçeği olan Mazlum Doğan’ın “çığlığımızı dünyaya duyurun” sözü bir vasiyetti. Denizlerden güneşe Mayıs ayı, devrimin tohumlarının serpildiği ay.
Onlar bizlere Kenan Evren ve Tayyip Erdoğanların yönettiği bir ülkede en güzel hayalleri kurduranlar. İlk defa kendimize ait güzel bir ülkenin olacağını müjdeleyenler. Güzelin ve doğrunun var olduğunu yaşamları pahasına haykıran insanlık abideleri.
Cemal Süreya’ nın “Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza” dediği masumiyeti hatırlatan, tüm kire, kana ve namertliğe karşı bize yüreğimizi karartmamayı öğreten eski zaman gezginleri. Tarihin kahramanlar çağından çıkıp gelerek bir mayıs ayı çıkıp gidenler…
Geçmişle gelecek arasında duruyor Mayıs şehitleri. Geleceğimizi tiranlara ve zalimlere kaptırmayalım diye halklarımıza bir özgürlük mirası bırakarak. “Devrimciliğin olanca ateşini” yakanlar… İşte hepsi bu kadar… (MS/HK)