Tarih 8 Haziran 2009. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan atv'de canlı yayında konuşuyor. Kendisinden randevu isteyen Dönemin Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk'le neden görüşmediğini açıklıyor:
"Randevu vermeyi düşündüm, ertesi gün 10 askerimiz şehit oldu. DTP'liler terör örgütüne 'terör örgütü' diyemedi. Randevu vermek için sakinleşsin diye bekledik. Tekrar bir mayın olayı ve 6 şehit. Tam bir adım atmaya karar veriyorsunuz bombalar patlıyor. DTP'yle arkadaşlarım zaman zaman görüşüyor. Ben kendimi hazırlarken olanlar ortada. PKK terör örgütüdür deseler birçok şeyin önü açılacak. Onlar da söylemleriyle sürece destek olmaları lazım. Benim bölgeye ve bölge insanına yaklaşımım onların çok çok üstünde."
Erdoğan bu sözleri, 27 Mayıs'ta Çukurca'daki askerlerin ölmesine neden olan mayınların PKK'ye ait olduğu varsayımıyla söylüyordu. Hemen ardından Ahmet Türk konuştu ve şunları söyledi:
"Başbakan bizim randevu talebimizle ilgili olarak dün gece bir televizyon programında şöyle diyor: 'Randevu verecektim. Şehit haberi geldiği için vazgeçtim!' İyi de, biz zaten bu nedenle görüşme talep etmedik mi? Nezaketen ya da sırf elinizi sıkma adına bir görüşme istemedik ki. Bu çatışmalı ortamın son bulması ve gençlerimizin ölmemesi için görüşme istedik. Ölümlerin olmadığı, çatışmanın yaşanmadığı bir süreçte görüşmeyi gerektiren bir durum var mıdır? Hal böyleyken, görüşmeme gerekçesini yaşanan olaylara dayandırması bizim iyi niyetli çabalarımızı görmemekte ısrar etmektir."
Şimdi, ölen askerlerle ilgili davada, mayınların orduya ait olduğu hem de Jandarmanın kriminal laboratuarı tarafından bulgulanmış durumda.
O dönemde gerçekleşecek olası bir Erdoğan-Türk görüşmesi Kürt sorununun çözümü için çok kritikti. Zira hükümet şimdi "demokratik açılım" adını verdiği süreci başlatmış, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ Türkiye'nin "maalesef terörle yaşamak zorunda olduğunu" söylemiş, PKK militanları için "arar, bulur, yok ederim" demişti. Erdoğan-DTP görüşmesi ancak 5 Ağustos'ta gerçekleşebildi.
Aradan geçen yaklaşık bir yıl içinde, DTP Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı; Ahmet Türk şimdi "siyasi yasaklı". Bu arada, mayınları bölgedeki askerlerin döşemiş olduğuna dair ses kayıtları da İnternet'te yayınlandı. Bu kayıtlarda sesi olduğu iddia edilen Hakkari Tümen Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya Balyoz darbe girişimi soruşturmasında "ifade verecekler" listesinde de yer alıyor.
Peki Erdoğan şimdi ne yapacak? Askerlerin ölümü, biriyle görüşmemeyi gerektiriyorsa, İlker Başbuğ'la mı görüşmemeyi tercih edecek?
Erdoğan ses kayıtları haberleri üzerine de bir şey söylemedi. Genelkurmay da hiçbir açıklama yapmadı.
Erdoğan, hiçbir şey yapmayacaksa bile, DTP'ye, Kürt siyasetçilere ve Ahmet Türk'e bir özür borcu var. Kendisi, Türkiye'deki kayıtdışı Ermenistanlıları gönderme tehdidini savurduktan sonra yaptığı konuşmada ""Kimden özür dileyeceğini çok iyi bildiğini" söylememiş miydi? (TK)