Fotoğraf: csgorselarsiv.org/Şehlem Kaçar
Geçen hafta sonu, Onur Ayı dolayısıyla İnsan Hakları Derneği (İHD) LGBTİ+ Komisyonu üyeleri Cüneyt Yılmaz ve Atiye ile bir araya geldik.
Başta, 1 Mayıs İşçi Bayramları, Newroz’lar, Gezi Direnişi olmak üzere sokak eylemlerine lubunyaların katılımı üzerine konuştuk.
Toplumsal adaletsizliklerden, ekonomik sorunlardan, çalışma hayatının güçlüklerinden elbette lubunyalar da paylarına kesileni oldukça fazlasıyla alıyorlar.
Bu nedenle de doğal olarak, sokak eylemlerinin ve toplumsal hareketlerin öznesi halindeler. Bunda hem fikir olduk.
Peki neden bu konu zaman zaman gündeme ‘orda ne işleri var’ tadında getiriliyordu?
Burayı anlamadık daha doğrusu anladık da birbirimizin zamanını bunla almak istemedik, geçtik.
Onur Yürüyüşleri’ne yönelik polis saldırılarından, işkenceli göz altılardan konuşurken konu döne dolaşa öyle bir noktaya geldi ki biz resmen konunun içine düştük, çıkamadık.
Konumuz, genelde heteroların lubunyalara sorduğu garip ve manasız sorular.
Cüneyt en çok “aktif misin pasif misin?” sorusuyla karşılaştığını söylüyor.
“Bu benim mahremim bu soruyu hetero birine soruyor musunuz? Hayır. Ben bu sorudan rahatsız oluyorum? O zaman bana sorma hakkını nereden buluyorsunuz?” diyor.
Hadsiz sorular
En çok duydukları soru da şu:
“İlk kaç yaşında gay, trans, ‘farklı’ olduğunu anladın?”
Atiye, bu soruyu o kadar çok duymuş ki bıkmış.
Şöyle diyor:
“Bu soru çok saçma, bir kız çocuğuna kız olduğunu ne zaman anladın diye sormuyorsak bu da sorulamaz, komik. Hadsiz bir soru. Beden ile ruh arasında bir cinsiyet eşitsizliği meselesi var. Ben kendimi kadın olarak hissediyorum ama öyle büyütülmedim sen bana bu soruyu soramazsın. Soru travmatik. Ben kendimi geç keşfetmiş olabilirim. Önemli olan siz bana alan açtınız mı? Ben kendimi yaşayabildim mi? Sen bana bunu sormalısın.”
Cüneyt söze balıklama giriyor, “Bunu sormuyor çünkü o alan politik bir alan, oraya girmek istemiyor, o daha mahremi merak ediyor” diyor.
Amanin kutsal aile
Her ikisinin de en sık duyduğu sorulardan biri de “kutsal aile” ile ilgili.
Pat diye “ailenle görüşüyor musun?” diye soruyorlarmış. Atiye, bu sorunun şu anlama geldiğini söylüyor:
“Nasıl oluyor da ailen seni bu halinle kabul ediyor. Ailen senin yüzüne nasıl bakıyor, seni bu halinle kabul ediyor mu? Bunu sormaya çalışıyor aslında. Aile çok kutsal değil, sadece kan bağı. Kan bağı benim için kutsal bir veri değil. Çünkü babası tarafından öldürülen gay arkadaşımız Ahmet Yıldız var. Hani aile kutsaldı?”
Ayrıca Atiye, “Bana sorulan absürt soru genelde, seks işçiliği ile ilgili” diyor.
Hepimiz meraklı gözlerle ona bakıyoruz ve anlatmasını istiyoruz:
“Her trans kadın onların gözünde seks işçisi. Daha buraya gelirken taksici ‘ne iş yaptığımı’ sordu. Benden istediği yanıtı alınca ona göre konumlanacak, bazı şeyleri kendisinde hak olarak görecek belki. Bana bunu mubah olarak görecek. Karşımda seks işçisi trans kadın var ve ben onu taciz edebilirim diye düşünecek.”
Bir de buna ek olarak “Günlük ne kadar kazanıyorsun? Ne kadar malın var” sorusu varmış.
Cüneyt, “Oradan da kendisine bir pay biçecek çünkü. Ona göre ilişki kuracak benle” diyor.
Sohbet ilerlerken bomba bir soru daha geliyor. “Aslında hiç belli etmiyorsun”
Cüneyt, “Orada kendince bir övme var ama aslında aşağılıyor” diyor.
Lubunyalara sorular, hadsiz, absürt sorular bitmiyor…
Kutsal kutsal diye yeri göğü inlettikleri, İstanbul Sözleşmesi’ni iptal ettikleri “kutsal ailede” kaç kadın öldürüldü? Kaç çocuk istismar edildi?
Dahası kaç lubunya kendisi olduğunda da öldürüldü? Ailesi onu toplumsal homofobiden, transfobiden korudu mu?
Ahmet Yıldız, Roşin Çiçek, Hande Kader, Buse, Esra Ateş, Didem Akay akla ilk gelenler…
“Hadsiz” ve “absürt” sorulularla LGBTİ+’ların canlarını sıkanların, canlarını aldıkları lubunyalar akıllarından çıkmasın…
Dilerim çıkmasın!
(EMK)