“Birileri erken yol alır
Acı çeker bu yüzden birileri
Biri tüketir mutlaka, biri yanar
Ne kitabı var, ne defteri
Bülbülün kafesi gibi
Ölümün adresi gibi
Hani, dil yaresi gibi...”
Sezen Aksu
Hafızam beni yanıltmıyorsa tarih 2012, yani tam on yıl önceydi. İlköğretim 4 ile 8. sınıf arasındaki öğrenciler için “seçmeli ders” uygulaması başlatılmıştı.
Birçoğu zaten tedrisat içinde konu bazlı olarak işlenen derslerin, seçmeli olarak da “seçilsin” diye listeye eklendiği dersler arasına “Kürtçe” de dahil edilmişti. Tabii ki Kürtçe diye seçilmesi önerilen, Kürtçenin en çok konuşulan “Kurmancî” lehçesiydi.
Küçük oğlum o zaman dört ya da beşinci sınıftaydı. Erinmeden hemen okula gitmiştim. Doğrudan müdürle görüşmüştüm. Çok saygılı ve ilgili davranmıştı müdür. “Tabii ki gereğini yaparız” demişti de. “Hocam çocuğumun seçmeli ders tercihinin Kürtçe yapılmasını istiyorum” demiştim.
Sonradan öğrendik
“En az on kişi talep etmeli ki sınıf açabilelim” diye yanıtlamıştı müdür. Çok uğraştık, kimi velilere de ulaştık. Ama maalesef Kürtçeyi tercih edenlerin sayısı 3’te kaldı.
Sonradan öğrendik ki; okul idaresi “Kürtçe için çok zor, Kürtçe öğretmen yok ve başka sıkıntılar da var...” diyormuş. O “başka sıkıntılar”ın neler olduğunu sonradan öğrenecektik ki, Milli Eğitim Müdürlükleri okul idarelerine “Kürtçeyi de dahil ettik, ama siz onu hariç tutmaya bakın...” demeye getirmiş!
Şimdi, on yıl sonra gelinen noktaya baktığımızda; aslında bu bir devlet politikası. Bugün durum tümüyle farklı gibi. Devletin seçilmiş ve atanmış erkanı bunun bir devlet politikası olarak hayata geçmesini ve varlık bulmasını istiyor gibiler.
Kürtçe kayıt altına alınıyor
Tıpkı TRT 6 ve sonrasında önce şeş, sonra kurdîye dönüştürmeleri gibi.
Sorulabilir, kötü mü bu! Değil elbette. İyi, hem de çok çok iyi.
Malum öyle bir yerden bugünlere geldik ki! Daha yakın zamanlara kadar önce hiç “olmayan” sonra da “bilinmeyen bir dil” olarak Meclis kayıtlarına geçirilen Kürtçe, bugün artık devlet tarafından seçilebilecek konumda da olsa kayıt altına alınmış oluyor.
Hatta Diyarbakır Valiliği iki dönemdir bilboardlara afişler astırarak “Medeniyet Dilleri Atölyesi” başlığı altında Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçelerinin yanında diğer dillerde de resmî olarak kurs bile açıyor.
Bunlar tabii ki iyiye delalet işler. Devamı gelmesi kaydıyla. İsteğim şu an için hayli uçuk gibi gelse de; Devleti bütün kurumlarıyla aşağıdan yukarıya-yukarıdan aşağıya demokratikleştirmeyi içselleştirerek kalıcı olabilecek işler için belki de dil, kültür, sanat üzerinden mütevazı ilk adımlar olarak düşünmek istiyorum.
Ben bunu derken şimdi hemen birileri diyecek ki nerde o irade! Eee, yukarıda dedik ya “şu an için çok uçuk olsa da” diye!
İnsan düşünmeden edemiyor, Kürtçeyi seçerken çocuk, Kürtçe dili üzerinden heceleyecek, konuşacak, yazacak ya! Malum Kürtçe’de x, w, q, ê, î, gibi harfler de var. Bunun kullanımına dair altyapıya da ihtiyaç var. Alfabe nasıl şekillenecek!
Merakımı kimileri bağışlasın: gayet rahat koşullarda yaşayan çocuklarına Kürtçe adlar koyan Kürtlerin acaba kaçı veliler olarak çocukları için Kürtçe seçmeli dersi tercih edecek!
Yine bir başka merak: etle tırnak gibiyiz, kardeşiz diyen Türkler’in acaba kaçı çocuklarımız şu kardeş dediğimiz halkın dilini çocuklarımız öğrensin de kardeşlik tezahür etsin diye çocukları için Kürtçe seçmeli dersi tercih edecek!
Hani en uzun seyahat için bir ilk adıma ihtiyaç var ya! İşte o kabilden benim meramım...
3 Ocak 2022’de başlayan seçmeli ders müracaat süresi 2022-23 eğitim öğretim yılı için hava koşullarının zor geçmesi nedeniyle 7 Şubat 2022 Pazartesi gününe kadar uzatıldı, haydi hayırlısı...
Not: 22 Ocak 2022 Cumartesi (bugün) Esenyurt belediyesinin konuğu olarak saat 15.00’de imza, saat 19.30’da da Nebil Özgentürk ve Vedat Yıldırım’la birlikte sazlı sözlü Ahmed Arif Şiirleri muhabbetimiz olacak. Esenyurt’a bekleriz...
(ŞD/EMK)